Başbakan ve Diyarbakır yanlışları

"Başbakan, Diyarbakır'da 1000 kişiye konuştu. Biz geçen yıl Ağustosta 400 bin kişiye miting yaptık." Bu sözleri Zanagillerle birlikte DTH' yi kuran eski DEP milletvekili Orhan Doğan, Radikal gazetesinin 15 Ağustos 2005 tarihli nüshasında yapılan röportajda söylemişti."Kürt sorunu" ifadesini Diyarbakır'da ilk kez Türkiye Cumhuriyetinde Başbakanlık koltuğunda oturan birisinin kullanmasından dolayı çok tartışıldı ve tartışılmaya devam edecek. Diyarbakır'da büyük bir kalabalığın eski DEP'lilerin organize ettiği bir mitinge katılmış olması sizi yanıltmasın. Bu kalabalığı -çok küçük bir azınlık hariç- ne için orada bulunduğunu bile bilmeyen bilinçsiz yöre halkı oluşturmaktaydı. Ama bu bilinçsiz kalabalık, birilerinin ayrılıkçı siyasi emellerine alet edildi. Bu önemli noktayı vurguladıktan sonra asıl söylemek istediklerimize dönebiliriz.Aslında Başbakanın bu yanlış yaklaşımına karşı siyasi arenadan bir genel başkan doğru yaklaşımın nasıl olması gerektiğini ortaya koydu. BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş olması gereken anlayışı şöyle dile getirdi; "Türkiye üniter bir yapıya maliktir ve Türk milleti tek bir millettir. Bunun içerisinde bir sülalenin içerisindeki boylar gibi a'sı da var, b'si de var, c'si de var, bunu böyle düşünmek gerekiyor. Türk milletinin kimliği nedir, Müslüman Türk kimliğidir, şemsiyemiz budur. Bunun içinde Lazı, Çerkezi, Boşnağı, Kürdü, Arabı ve Türkü de vardır ama bu topyekûn bir millettir." Dış güçler tarafından sürekli olarak kaşınan Türk-Kürt ayrımını körükleyecek yanlış politikalar yerine doğru yaklaşımın nasıl olması gerektiğini BTP lideri Prof. Dr. Haydar Baş'ın  sözleriyle ortaya koyduktan sonra Erdoğan'ın Diyarbakır ziyaretiyle ilgili olarak söyleyeceklerimize devam edelim.Erdoğan'ın söylemindeki yanlışlar Diyarbakır ziyaretinin tek yanlışları değildi. Devletin Başbakan'ı ve tek başına iktidar olan bir partinin genel başkanı, Diyarbakır gibi hassas dengelerin söz konusu olduğu bir ilde bin kişiyi bile bulmayan cılız bir gruba konuşma yapmış olması en az söylemlerdeki yanlışlar kadar büyük bir yanlıştı.Devleti temsil eden bir Başbakanın bu cılız gruba devlet küçük düşmesin diye konuşma yapmaktan vazgeçmesi gerekirdi. Ortaya koydukları pek çok politikayla devleti küçük düşüren siyasi anlayış sahiplerinden böyle bir beklentinin abes olacağının da farkındayım. Ama söz konusu olan devlet olunca herkes dikkat etmesi gerekir.Hükümetin hiç mi gücü yoktu? Seçim meydanlarında yaptığı gibi başka şehirlerden otobüslerle oraya kalabalık toplayabilirdi. Ama bu düşünülmedi veya böyle bir fotoğraf oluşması özellikle mi istendi acaba? Oluşan fotoğrafta şunlar seyredildi. Türkiye cumhuriyeti Başbakanı bölgeye ziyarete gittiğinde yok denecek kadar az sayıda insan toparlayabilirken, ayrılıkçı siyasi partiler miting düzenlediklerinde büyük kalabalıklar toparladılar. Bu manzara Türkiye'nin başına inşallah büyük problemler çıkarmaz!Devlet Diyarbakır'da küçük düşürülmüştür. Maalesef bu durum, PKK yandaşları tarafından hemen kullanılmaya başlanmıştır. Diyarbakır'da bu adımı atan siyasi irade attığı adımın nelere mal olacağını hiç düşünmemektedir.Eğer bu adımlar siyasi irade tarafından düşünülerek atılıyorsa bu daha büyük bir problemdir?