Osmanlının cihan hâkimiyetinin sona ermesinden bu yana, insanlık ailesinin yüzü bir türlü gülmedi. Hayatı kan, zulüm, işkence ve işgallerle geçti. Haçlı ruhunun küreselleşme adı altında maskesini değiştirdiğinden bu yana; zulüm ve açlık insanlığın arkadaşı olmuştu. Onu bu sefaletten kurtaracak bir ses, bir soluk bekledi durdu…
Haçlının yerli ve yabancı güçleri tarafından kuşatılmış olan milletimizin; can damarları kurutulmuş, ayakta duracak mecali bile kalmamıştı.
Halkımızın," ne olacak halimiz" dediği zamanda duydukları sesler; malum sesler:
"AB olmazsa olmaz"
"ABD dünyanın en hâkim gücüdür o istemeden hiçbir şey olmaz"
"IMF ile kamçı yemeden, bir ortak gibi çalışacağız"
"AB uyum yasalarının dışında bir şey düşünemeyiz"
"Kenar ülke konumuna düşmemek için AB ile bütünleşmek zorundayız" vs…
Tarihimizde hiç olmamış bir teslimiyet göstererek, Irak'taki din kardeşlerimizin namusunun, canının ve vatanının tarumar olmasına bile vesile olundu…
"Ne yapalım ABD öyle istedi" dendi.
Dün Mısır da Tunus da Libya da Afganistan da şimdi de Suriye de ABD böyle istedi diye, Allah'ın, Resulün, Ehl-i Beyt'inin hatırı hiçe sayılıp tarihte hiç olmadığı kadar ehli salibin (haçlının) safında yer almak moda oldu. Din kardeşlerimizle kana kan, dişe diş savaşın eşiğine gelindi.
Eğitimden sağlığa, ekonomiden siyasete, hatta günlük yaşantımıza varıncaya kadar her şeyimiz; dışarıdan estirilen rüzgârlarla tarumar edildi. İnsanımız adeta sindirilmiş bir vaziyete dönüştürüldü.
Yaban ellerden gelen telkinlerle sanki hipnoz edilmiş; insanımız kendi benliğini, kimliğini dahi tanımaz bir hale düşmüş; canından bezmiş bir hale dönmüştür.
İnsanımız öyle bir hale düşürülmüştür ki; küresel güçlerin dışında hiçbir çözüm olmadığına inandırılmıştır. Gerek ülkemiz gerekse de dünya tıkanmıştır, çözümsüzlükte boğulmak üzeredir.
Bu kadar olumsuzluk ve çaresizlik karşısında hayatını insanlığın hizmetine adayan bilge insan Prof. Dr. Haydar Baş; gecesini gündüzüne katarak şahsına münhasır bir model olan "milli ekonomi modelini" hazırlayarak; "Durun buralar çıkmaz sokak" diyerek gerçek çözümün adresinin "Milli Ekonomi Modeli" olduğunu göstermiştir.
Yıllardır gündüz gece demeden bunu halkımıza her fırsatta haykırmaya devam etmektedir. Bu sese kulak verenlerin yanında, halkımızın aymazlığı ve duymazlığı devam etmektedir.
Ey Milletim ne oldu size, basiretiniz mi bağlandı? Ne oldu size; gözünüzün önündeki gerçekleri, başınıza örülen çorapları, buna karşılık karşınızda duran çözümü ne zaman göreceksiniz? Prof. Dr. Haydar Baş'ın kurtuluş reçetelerine ne zaman sarılacaksınız?
Haçlının yerli ve yabancı güçleri tarafından kuşatılmış olan milletimizin; can damarları kurutulmuş, ayakta duracak mecali bile kalmamıştı.
Halkımızın," ne olacak halimiz" dediği zamanda duydukları sesler; malum sesler:
"AB olmazsa olmaz"
"ABD dünyanın en hâkim gücüdür o istemeden hiçbir şey olmaz"
"IMF ile kamçı yemeden, bir ortak gibi çalışacağız"
"AB uyum yasalarının dışında bir şey düşünemeyiz"
"Kenar ülke konumuna düşmemek için AB ile bütünleşmek zorundayız" vs…
Tarihimizde hiç olmamış bir teslimiyet göstererek, Irak'taki din kardeşlerimizin namusunun, canının ve vatanının tarumar olmasına bile vesile olundu…
"Ne yapalım ABD öyle istedi" dendi.
Dün Mısır da Tunus da Libya da Afganistan da şimdi de Suriye de ABD böyle istedi diye, Allah'ın, Resulün, Ehl-i Beyt'inin hatırı hiçe sayılıp tarihte hiç olmadığı kadar ehli salibin (haçlının) safında yer almak moda oldu. Din kardeşlerimizle kana kan, dişe diş savaşın eşiğine gelindi.
Eğitimden sağlığa, ekonomiden siyasete, hatta günlük yaşantımıza varıncaya kadar her şeyimiz; dışarıdan estirilen rüzgârlarla tarumar edildi. İnsanımız adeta sindirilmiş bir vaziyete dönüştürüldü.
Yaban ellerden gelen telkinlerle sanki hipnoz edilmiş; insanımız kendi benliğini, kimliğini dahi tanımaz bir hale düşmüş; canından bezmiş bir hale dönmüştür.
İnsanımız öyle bir hale düşürülmüştür ki; küresel güçlerin dışında hiçbir çözüm olmadığına inandırılmıştır. Gerek ülkemiz gerekse de dünya tıkanmıştır, çözümsüzlükte boğulmak üzeredir.
Bu kadar olumsuzluk ve çaresizlik karşısında hayatını insanlığın hizmetine adayan bilge insan Prof. Dr. Haydar Baş; gecesini gündüzüne katarak şahsına münhasır bir model olan "milli ekonomi modelini" hazırlayarak; "Durun buralar çıkmaz sokak" diyerek gerçek çözümün adresinin "Milli Ekonomi Modeli" olduğunu göstermiştir.
Yıllardır gündüz gece demeden bunu halkımıza her fırsatta haykırmaya devam etmektedir. Bu sese kulak verenlerin yanında, halkımızın aymazlığı ve duymazlığı devam etmektedir.
Ey Milletim ne oldu size, basiretiniz mi bağlandı? Ne oldu size; gözünüzün önündeki gerçekleri, başınıza örülen çorapları, buna karşılık karşınızda duran çözümü ne zaman göreceksiniz? Prof. Dr. Haydar Baş'ın kurtuluş reçetelerine ne zaman sarılacaksınız?
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- Kamuda tasarruf olur mu? / 30.04.2024
- Milli bayramların önemi / 29.04.2024
- Ali Özalpaydın Hakk’a yürüdü / 27.04.2024
- Nice bayramlara / 26.04.2024
- 23 Nisan’ın hatırlattıkları / 25.04.2024
- 23 Nisan’a ulusal egemenlik açısından bakış / 24.04.2024
- 23 Nisan Bayramı Türk milletine hayırlı olsun / 23.04.2024
- Sorunlardan korkmayın! / 22.04.2024
- ‘Biz bitti demeden bitmez’ miş / 20.04.2024
- Timsah gözyaşları kanıma dokunuyor / 19.04.2024
- Milli bayramların önemi / 29.04.2024
- Ali Özalpaydın Hakk’a yürüdü / 27.04.2024
- Nice bayramlara / 26.04.2024
- 23 Nisan’ın hatırlattıkları / 25.04.2024
- 23 Nisan’a ulusal egemenlik açısından bakış / 24.04.2024
- 23 Nisan Bayramı Türk milletine hayırlı olsun / 23.04.2024
- Sorunlardan korkmayın! / 22.04.2024
- ‘Biz bitti demeden bitmez’ miş / 20.04.2024
- Timsah gözyaşları kanıma dokunuyor / 19.04.2024