Bataklığın ortasında yorgan kavgası

Hafızanızı tazelerseniz, gündemdeki Vurgun operasyonunun öncesinde ortalığı toza dumana katan Beyaz Enerji ve Mavi Akım şamatalarını hatırlarsınız. Gözaltı üstüne gözaltı, dosya üstüne dosya, baskın üstüne baskın... ANAP lideri Mesut Yılmaz'ın en yakınına kadar ulaşan dosyalardan patırtılardan gayri ne çıktı? Enerji Bakanı Cumhur Ersümer, istifa etti; ortalık duruldu. Şaibeli insanlar, ellerini kollarını sallayarak geziyor. Kavga bitti.

İşte böyle bir ortamda millet bir yorganını daha kaybetti. Neyi mi? Bu şamatalar arasında, Elektrik Piyasası Kanunu yağdan kıl çeker gibi çıkarıldı. Böylece enerji santrallerinin özelleştirme namıyla özellikle Amerikan firmalarına peşkeş çekilebilmesinin yolları açıldı. Termik ve hidroelektrik santrallerinin inşası ihaleleri de ABD ve batılı enerji kurtlarına yönlendirildi. Ortaklar da parmak ittifakı içinde enerji yolsuzlukları konusunda aklama-paklama yaparak, dosyalar rafa kalktı.

Bu günlerde Bayındırlık Bakanlığı'nda yaşanan Vurgun operasyonunun akıbetinin bundan farklı olacağını düşünenler yanıldıklarını, çok sürmez, bir iki gün içinde anlayacaklar. Belki Koray Aydın istifa edecek; ama Beyaz Enerji'de olduğu gibi olan yine millete olacak. Kavga bittiğinde, bir yorganın daha gittiği fark edilecek.

Bu yeni yorgan IMF ve Dünya Bankası'nın çok önem verdiği Devlet İhale Kanunu'dur. Şu anda ortakların masalarında duran bu kanun taslağı, uluslararası sermaye odaklarının iştahını kabartan, ülkedeki inşaat ve bayındırlık ihalelerini yabancılara açan ballı börekli bir düzenlemedir.

Devlet İhale Kanunu noktasında aslında Kemal Derviş'in büyük bir ihmali sözkonusudur. Zira bu düzenleme de bir kaç ay önce, hani şu Şeker Yasası, Tütün Yasası... gibi malum Derviş yasalarının Meclis'ten otomatik olarak geçtiği günlerde halledilmeliydi. IMF ve Dünya Bankası'nın isteği buydu. Ama gerçekleşmedi.

Şimdi, IMF'nin programının iflas ettiğini daha önce toplu desteklerini sunan oda başkanlarının ve sendika yetkililerinin bile itiraf ettiği bir vakitte, DPT'nin Türkiye'nin 50 yıl öncesine geriletildiğini rakamlarla ortaya koyduğu bir konjonktürde IMF'nin istediği Devlet İhale Kanunu'nu yasalaştırmak öyle kolay olmamaktadır. Bu bakımdan Vurgun operasyonunda asıl hedef, yolsuzluk ve rüşvetin ortaya çıkartılmasından çok, bulanık suda Devlet İhale Kanunu balığını avlamak, Vurgun şamatası arasında Devlet İhale Kanunu namlı yorganı götürmektir.

Bu arada ANAP lideri Mesut Yılmaz, AB lobilerine yaptığı taahhütler çerçevesinde planladığı yasal düzenlemeleri de ortaklarına yaptırabilirse ne ala... O zaman dışarıdan talimatlı pek çok işi bir anda halletmiş olur.

Dolayısıyla Vurgun operasyonundan çok fazla şeyler bekleyenler; geçmişteki operasyon silsilesine göz atarlarsa isabet ederler. Milletin sırtındaki yorganda bir lif kalmayıncaya kadar bu operasyonlar devam eder. Bazıları da zanneder ki; toplum yavaş yavaş temizleniyor; rüşvetçiler, hortumcular, yolsuzlar ayıklanıyor. Nerede?

Ne zamana kadar mı? Millet, kendi iradesine, kendi bağımsızlığına, kendine sahip çıkana kadar. Her alanda milli duruşu gerçekleştirecek Kuvay-ı Milliye ruhu ve kadrosuyla bütünleşip tek yürek tek bilek olana kadar. Yoksa bataklığın ortasındaki yorgan kavgası bitmez, aktörler değişir sadece.