İran’da bir nükleer bilimcinin suikasta kurban gitmesinin hemen ardından batı basınında çıkan açıklamalar, bu terör eyleminin arkasında kimlerin olduğunu açıkça ortaya koymuş oldu.
Fransa’nın meşhur basın kuruluşlarından Le Figaro gazetesi, İran’a karşı gizli bir savaşın yürütüldüğünü, uzmanların, bu savaşta İsrail’in en önemli müttefiklerinin ABD, İngiltere ve Fransa olduklarını açıkladıklarını yazdı.
Gazete, İran’ın nükleer programının ilerlemesiyle birlikte İsrail’in bu ülkeye karşı “gizli” operasyonlarını çoğaltmaya başladığını yazdı. Bu operasyonların sadece nükleer uzman öldürmekle sınırlı olmadığını belirten gazete, sabotaj, rejim muhaliflerinin ülkeden kaçırılması ve siber-savaş yöntemlerine de başvurulduğunu kaydetti.
Gazete daha sonra yürütülen bu gizli operasyonların detaylarına yer veriyor.
Öncelikle dikkatimi çeken konu şu: Terör saldırılarını İsrail, ABD, İngiltere, Fransa gibi ülkeler yapınca ne hikmetse gizli operasyon oluyor, İslam ülkeleri ise kendi güvenliklerini sağlayan bir takım adımlar atınca bunlar terör faaliyeti oluyor.
Batılı ülkelerin, İran’ın nükleer faaliyetlerini durdurmak istemelerinin en önemli gerekçelerinden birisi, onlara göre İran’ın bir terör devleti olması ve teröre destek vermesi…
Peki, İran bugüne kadar hiçbir terör faaliyetinde bulunmuş mu? İsrail’de, ABD’de ya da başka bir batı ülkesinde herhangi bir önemli mekanı bombalamış mı, önemli bir şahsiyeti havaya uçurmuş mu? Bugüne kadar böyle bir vaka kayıtlı değil.
Şimdi biz bu satırları yazdıktan sonra emin olun ki İsrail ve batı kaynaklı bir takım senaryolar hazırlanıp uygulamaya geçirilecek ve bunlar İran’ın sırtına yıkılmak istenecektir.
Diğer önemli bir nokta ise bugün nükleer güç olan ülkeler, bizzat batı kaynaklı basın organlarının itiraflarına göre İslam ülkelerinde gizli gizli terör faaliyetleri ortaya koymaktadır.
Bu terör faaliyetleri suikast, bombalama, sabotaj şeklinde olabileceği gibi o ülke yönetimin muhaliflerinin organize edilmesi, desteklenmesi ve de silahlandırılması şeklinde de olabiliyor. Bunların pratik örneklerini, Afganistan’da, Irak’ta, son olarak Libya’da gördük bugünlerde İran ve Suriye’de de görüyoruz.
ABD 11 Eylül saldırısıyla kendine 22 İslam ülkesini talan etme, halklarını katletme, her türlü iğrençliği yapma yetkisini verdi, halbuki yıllardan beri İran, Irak, Suriye ve hatta sözde stratejik müttefik olmasına Türkiye hemen hemen her gün, arka planında batılıların olduğu “11 Eylül” saldırılarına maruz kalmaktadır.
Kaldı ki, ABD’de gerçekleşen 11 saldırılarının faillerinin İslam dünyasından olmadığı da bugün batılı birçok uzman tarafından ifade edilmektedir.
Yani suyu bulandıran da ABD ve müttefikleri, suyu bulandırdı iftirasıyla mazlumlara zulmeden de…
Burada dikkatimizi çeken bir husus daha var, batılı komplocular kendileri gizli operasyon adı altında İran’a terör saldırısı düzenlerken, yani işin gayrı resmi kısmında bulunurken, Türkiye’yi direkt olarak cepheye sürmeyi planlıyorlar.
İşin resmi ve fiili kısmı Türkiye’ye ihale ediliyor.
Batılılar Türkiye’ye, BOP kemendini takıyorlar, İncirlik çırasını döküyorlar, bunun üzerine füze kalkanı benzinini de döküyorlar, geriye kıvılcımı çakmak kalıyor. Onun da zeminini gizli gizli oluşturuyorlar.
Yarın bir gün Türkiye olarak, Allah muhafaza, böyle bir hataya düşersek, o zaman yaptıklarımızın çok büyük yanlış olduğunu görmüş olacağız, ama büyük bir bedeli de ödemiş olacağız.
Duamız, bir bedel ödemeden bu yanlıştan dönmektir.
Fransa’nın meşhur basın kuruluşlarından Le Figaro gazetesi, İran’a karşı gizli bir savaşın yürütüldüğünü, uzmanların, bu savaşta İsrail’in en önemli müttefiklerinin ABD, İngiltere ve Fransa olduklarını açıkladıklarını yazdı.
Gazete, İran’ın nükleer programının ilerlemesiyle birlikte İsrail’in bu ülkeye karşı “gizli” operasyonlarını çoğaltmaya başladığını yazdı. Bu operasyonların sadece nükleer uzman öldürmekle sınırlı olmadığını belirten gazete, sabotaj, rejim muhaliflerinin ülkeden kaçırılması ve siber-savaş yöntemlerine de başvurulduğunu kaydetti.
Gazete daha sonra yürütülen bu gizli operasyonların detaylarına yer veriyor.
Öncelikle dikkatimi çeken konu şu: Terör saldırılarını İsrail, ABD, İngiltere, Fransa gibi ülkeler yapınca ne hikmetse gizli operasyon oluyor, İslam ülkeleri ise kendi güvenliklerini sağlayan bir takım adımlar atınca bunlar terör faaliyeti oluyor.
Batılı ülkelerin, İran’ın nükleer faaliyetlerini durdurmak istemelerinin en önemli gerekçelerinden birisi, onlara göre İran’ın bir terör devleti olması ve teröre destek vermesi…
Peki, İran bugüne kadar hiçbir terör faaliyetinde bulunmuş mu? İsrail’de, ABD’de ya da başka bir batı ülkesinde herhangi bir önemli mekanı bombalamış mı, önemli bir şahsiyeti havaya uçurmuş mu? Bugüne kadar böyle bir vaka kayıtlı değil.
Şimdi biz bu satırları yazdıktan sonra emin olun ki İsrail ve batı kaynaklı bir takım senaryolar hazırlanıp uygulamaya geçirilecek ve bunlar İran’ın sırtına yıkılmak istenecektir.
Diğer önemli bir nokta ise bugün nükleer güç olan ülkeler, bizzat batı kaynaklı basın organlarının itiraflarına göre İslam ülkelerinde gizli gizli terör faaliyetleri ortaya koymaktadır.
Bu terör faaliyetleri suikast, bombalama, sabotaj şeklinde olabileceği gibi o ülke yönetimin muhaliflerinin organize edilmesi, desteklenmesi ve de silahlandırılması şeklinde de olabiliyor. Bunların pratik örneklerini, Afganistan’da, Irak’ta, son olarak Libya’da gördük bugünlerde İran ve Suriye’de de görüyoruz.
ABD 11 Eylül saldırısıyla kendine 22 İslam ülkesini talan etme, halklarını katletme, her türlü iğrençliği yapma yetkisini verdi, halbuki yıllardan beri İran, Irak, Suriye ve hatta sözde stratejik müttefik olmasına Türkiye hemen hemen her gün, arka planında batılıların olduğu “11 Eylül” saldırılarına maruz kalmaktadır.
Kaldı ki, ABD’de gerçekleşen 11 saldırılarının faillerinin İslam dünyasından olmadığı da bugün batılı birçok uzman tarafından ifade edilmektedir.
Yani suyu bulandıran da ABD ve müttefikleri, suyu bulandırdı iftirasıyla mazlumlara zulmeden de…
Burada dikkatimizi çeken bir husus daha var, batılı komplocular kendileri gizli operasyon adı altında İran’a terör saldırısı düzenlerken, yani işin gayrı resmi kısmında bulunurken, Türkiye’yi direkt olarak cepheye sürmeyi planlıyorlar.
İşin resmi ve fiili kısmı Türkiye’ye ihale ediliyor.
Batılılar Türkiye’ye, BOP kemendini takıyorlar, İncirlik çırasını döküyorlar, bunun üzerine füze kalkanı benzinini de döküyorlar, geriye kıvılcımı çakmak kalıyor. Onun da zeminini gizli gizli oluşturuyorlar.
Yarın bir gün Türkiye olarak, Allah muhafaza, böyle bir hataya düşersek, o zaman yaptıklarımızın çok büyük yanlış olduğunu görmüş olacağız, ama büyük bir bedeli de ödemiş olacağız.
Duamız, bir bedel ödemeden bu yanlıştan dönmektir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Milyonlarca gencimiz boşta geziyor / 21.05.2025
- 19 Mayıs: Türk milletinin umudunun yeşerdiği gün / 20.05.2025
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- Trump’tan Şara’ya ‘Abraham Anlaşması’ şartı / 15.05.2025
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025
- 19 Mayıs: Türk milletinin umudunun yeşerdiği gün / 20.05.2025
- Korucularımıza çok şeyler borçluyuz / 17.05.2025
- Terör örgütünden fesih yorumu: Demokratik konfederalizm / 16.05.2025
- Trump’tan Şara’ya ‘Abraham Anlaşması’ şartı / 15.05.2025
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025