CHP Genel Başkanı Deniz Baykal'ın dün sabah Brüksel'e gitmeden önce "CHP'nin sol anlayışına, ekonomiye ve AB'ye ilişkin" yaptığı açıklamalar, sadece CHP'nin çaresizliğinin değil, Meclis'teki "sağ-sol tek sesli"liğin Türkiye'nin önünü tıkadığının göstergesi mahiyetinde idi.
Baykal, AKP hükümetinin makro ekonomik göstergelerin "ayar çekilmiş rakam"larını "medyatik pembe enformasyon"la topluma pompalayarak bir yere varılamayacağını belirtiyor. Artık, ekonomideki vahim tablo resmi çuvallara da sığmıyor; resmi ağızlar, işsiz sayısının "10 milyonu aştı"ğını açıklamak zorunda kalıyor. Bu 10 milyona bağlı "aile"leri hesaba katarsanız, manzaranın nereye dayandığı kolayca anlaşılır.
İşsizlik aldı başını gitti. Baykal, geçen günler uğradığı birkaç varoşta nihayet bunu görmüş; öyle diyor.
Diyor ve duruyor? Çare? Çözüm?
Yaşı artık bir asra dayanmaya merdiven dayamış CHP'nin çözümü ne? Hiçbir şey?
Yerel seçim sonuçlarıyla ürkütüp kaçırdıkları Kemal Derviş'in "IMF mayalı ekonomik anlayışı"ndan gayrı bir şey yok? AKP'nin "IMF mayalı hazır ekonomik paket"inin sola kaymış hali? Derviş'i ürküten CHP, şimdi ondan da yoksun.
Ekonomi Masamızı harekete geçireceğiz dedi Baykal.
Şu Türkiye'nin düşürüldüğü hale bakın Allah aşkına.
Baykal, kayda değer bir gerçeğe daha dikkat çekti: Avrupa'nın Sosyal demokratları da, aynen Hristiyan demokratlar gibi "Bu nüfus, bu ekonomik ve bu hukukî şartlar içindeki Türkiye'nin AB'ye alınmasının mümkün olmayacağı"nı dillendirmeye, raporlar oluşturmaya başladılar. Sosyal demokratlar da Hıristiyan demokratların "Türkiye'ye hayır" cephesine hızla kayıyorlar. Tabanın baskısı, bu Sosyal Demokrat partileri o tarafa kaydırıyor diyor Baykal.
Anlayacağınız, Avrupa'nın sağı-solu, Türkiye'nin AB hayalinden kurtulması için el-birlik çalışıyor, lakin anlayana?
Türkiye'nin sağı-solu ise "AB histerisi"nden kurtulamıyor.
Baykal, CHP'nin sol anlayışı konusunda da bir şeyler söylüyor; ama bocalamalarına bakılırsa bu "sol ilkeler" işinde de kafası epeyce karışık.
Baykal'ın Brüksel öncesi açıklamaları, CHP ve AKP'yi "biri Pepsi Cola, diğeri Coca Cola" şeklinde muhteşem benzetmeyle ifade edenleri haklı çıkardı.
Meclis içi siyasi tablo bu iken Meclis dışında da çok farklı bir tablo olduğunu iddia etmek zordur.
Bakmayın siz, bazılarının KKTC'nin hamiliğine soyunarak "AKP'nin Kıbrıs peşkeşi"nden pirim devşirmeye kalkışmalarına?
Aralarında AB'ci olmayan, IMF'ci olmayan var mı?
AB ve IMF'nin talimatlarına boyun eğmeyen var mı? Yok? Hepsinin boyunları, AB ve IMF krampıyla ma'lul hala öylece eğri duruyor.
Meclis dışı partilerin kimi manevra ve duruşlarından bazıları konjonktürel olarak "milli" ve "yerli" gibi görünse de; duruş "konjonktürel ayarlı" olduğu için maalesef milletimize çözümler sunacak, hayır getirecek kıvamda değil.
Bütün bu "parçaları"nı birleştirdiğimizde ortaya çıkan tabloda, yalpalamayan tek oluş, tek içten ses, tek yerli duruş, tek milli ekonomik model, tek farklı lider karşımıza çıkıyor. O da Bağımsız Türkiye Partisi, programı, modeli, kadrosu ve lideridir.
Bazıları Türkiye'yi dolap beygiri misali AB-ABD ve IMF ekseninde dolandırıp dursa da; Türkiye, er veya geç BTP'nin "milli duruşu"na ve "milli ekonomik modeli"ne kapak atacaktır. Çünkü başka çare yoktur, başka çıkış yolu yoktur, başka bir alternatif yoktur.
Var diyebilen beri gelsin?
Baykal, AKP hükümetinin makro ekonomik göstergelerin "ayar çekilmiş rakam"larını "medyatik pembe enformasyon"la topluma pompalayarak bir yere varılamayacağını belirtiyor. Artık, ekonomideki vahim tablo resmi çuvallara da sığmıyor; resmi ağızlar, işsiz sayısının "10 milyonu aştı"ğını açıklamak zorunda kalıyor. Bu 10 milyona bağlı "aile"leri hesaba katarsanız, manzaranın nereye dayandığı kolayca anlaşılır.
İşsizlik aldı başını gitti. Baykal, geçen günler uğradığı birkaç varoşta nihayet bunu görmüş; öyle diyor.
Diyor ve duruyor? Çare? Çözüm?
Yaşı artık bir asra dayanmaya merdiven dayamış CHP'nin çözümü ne? Hiçbir şey?
Yerel seçim sonuçlarıyla ürkütüp kaçırdıkları Kemal Derviş'in "IMF mayalı ekonomik anlayışı"ndan gayrı bir şey yok? AKP'nin "IMF mayalı hazır ekonomik paket"inin sola kaymış hali? Derviş'i ürküten CHP, şimdi ondan da yoksun.
Ekonomi Masamızı harekete geçireceğiz dedi Baykal.
Şu Türkiye'nin düşürüldüğü hale bakın Allah aşkına.
Baykal, kayda değer bir gerçeğe daha dikkat çekti: Avrupa'nın Sosyal demokratları da, aynen Hristiyan demokratlar gibi "Bu nüfus, bu ekonomik ve bu hukukî şartlar içindeki Türkiye'nin AB'ye alınmasının mümkün olmayacağı"nı dillendirmeye, raporlar oluşturmaya başladılar. Sosyal demokratlar da Hıristiyan demokratların "Türkiye'ye hayır" cephesine hızla kayıyorlar. Tabanın baskısı, bu Sosyal Demokrat partileri o tarafa kaydırıyor diyor Baykal.
Anlayacağınız, Avrupa'nın sağı-solu, Türkiye'nin AB hayalinden kurtulması için el-birlik çalışıyor, lakin anlayana?
Türkiye'nin sağı-solu ise "AB histerisi"nden kurtulamıyor.
Baykal, CHP'nin sol anlayışı konusunda da bir şeyler söylüyor; ama bocalamalarına bakılırsa bu "sol ilkeler" işinde de kafası epeyce karışık.
Baykal'ın Brüksel öncesi açıklamaları, CHP ve AKP'yi "biri Pepsi Cola, diğeri Coca Cola" şeklinde muhteşem benzetmeyle ifade edenleri haklı çıkardı.
Meclis içi siyasi tablo bu iken Meclis dışında da çok farklı bir tablo olduğunu iddia etmek zordur.
Bakmayın siz, bazılarının KKTC'nin hamiliğine soyunarak "AKP'nin Kıbrıs peşkeşi"nden pirim devşirmeye kalkışmalarına?
Aralarında AB'ci olmayan, IMF'ci olmayan var mı?
AB ve IMF'nin talimatlarına boyun eğmeyen var mı? Yok? Hepsinin boyunları, AB ve IMF krampıyla ma'lul hala öylece eğri duruyor.
Meclis dışı partilerin kimi manevra ve duruşlarından bazıları konjonktürel olarak "milli" ve "yerli" gibi görünse de; duruş "konjonktürel ayarlı" olduğu için maalesef milletimize çözümler sunacak, hayır getirecek kıvamda değil.
Bütün bu "parçaları"nı birleştirdiğimizde ortaya çıkan tabloda, yalpalamayan tek oluş, tek içten ses, tek yerli duruş, tek milli ekonomik model, tek farklı lider karşımıza çıkıyor. O da Bağımsız Türkiye Partisi, programı, modeli, kadrosu ve lideridir.
Bazıları Türkiye'yi dolap beygiri misali AB-ABD ve IMF ekseninde dolandırıp dursa da; Türkiye, er veya geç BTP'nin "milli duruşu"na ve "milli ekonomik modeli"ne kapak atacaktır. Çünkü başka çare yoktur, başka çıkış yolu yoktur, başka bir alternatif yoktur.
Var diyebilen beri gelsin?
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019