Bir vakit Siirt'te çok anlatılan bir darb-ı mesel vardı. Vardı derken halen var fakat yeni nesil fazlasıyla dijital ortamlarda gezindiği için bihaber olabilirler. Çocukluğumuzda kışın uzun gecelerinde mangal başında büyüklerimiz anlatmıştı.
Kadının birinin çocuğu devamlı altını ıslatırmış. O günün şartlarında psikolog olmadığı için şehrin en ünlü muskacısına müracaat etmiş. Muskacı da "Dert ettiğin şeye bak, benim muskalarım nice çocuğu bu huyundan vazgeçirdi." diyerek yazdığı muska karşılığında yüklüce bir para almış. Birkaç gün sonra kadın büyük bir hışımla muskacıya gelerek:
- Boyun devrilsin beceriksiz muskacı, oğlum sadece altını ıslatıyordu. Muskanı boynuna taktıktan sonra hem çişini hem de kakasını yapmaya başladı. Diyerek parasını geri almış.
Bu hikâye ehil olmayan insanların elinde problemlerin çözülmesi bir yana daha da karmaşık hale gelmesini anlatması açısından iyi bir örnektir. Yarım doktor candan yarım hoca dinden ederin değişik bir versiyonudur. Buna siz yarım siyasi vatandan eder şıkkını da ekleyebilirsiniz.
İslam dünyasının kanayan yarası Filistin meselesini çözme iddiasında olanlar "Kanımız aksa da kurtulacak Mescid-i Aksa" diyerek yetkiyi ellerine aldılar. Filistin meselesini çözmek bir yana başımıza Irak, Libya, Yemen ve Suriye belalarını sardılar. Sıfır sorun dediler sırf soruna işi getirdiler.
Faizsiz düzen getireceğiz dediler. Faiz iliklerimize kadar işledi. Bankacılar aile bireylerinden daha yakın oldu. Anamızla babamızla konuşmadığımız kadar bankacılarla haşır neşir olduk. 20 yıl öncesine kadar bankadan sadece büyük holdingler kredi alabilirdi. Değil sokaktaki adam veya Ayşe Teyze, orta ölçek hatta biraz ortanın üstünde bir hacme sahip firmalar bile hiç faizle kredi almazlardı. Çünkü bankaya düşmekten korkarlardı. Evet, bankaya düşmek diye bir deyim vardı. Bazen iki esnafın fısıltılarına şahit olurduk. "Vah vah komşu duydun mu falan kes bankaya düşmüş. Allah korusun. "Batakhaneye düşmüş kadın gibi bakılır ve acıklı bir hal olarak telakki edilirdi. Günümüzde neredeyse faizsiz bir işlem yapılmıyor.
Geçen gün markette alışveriş yaparken kasacı bayan internetin kesilmesinden dolayı kredi kartıyla alışveriş yapılamayacağını bu yüzden sadece nakit olarak satış yapabileceğini söyleyince ben dâhil markette sadece ekmek almaya gelen birkaç kişi kaldı. Yani hemen herkesin kredi kartıyla faizle borçlanarak alışveriş yaptığının canlı bir örneğini yaşadık.
Velhasıl-ı kelam ey millet! İşinizi sağlama alın. Geleceğinizi karartacak kararlar almayın. Kendinizi yönetecek kadroların ehliyetine bakın. Aksi takdirde sorunlarınıza yeni sorunlar eklersiniz haberiniz olsun.
Kadının birinin çocuğu devamlı altını ıslatırmış. O günün şartlarında psikolog olmadığı için şehrin en ünlü muskacısına müracaat etmiş. Muskacı da "Dert ettiğin şeye bak, benim muskalarım nice çocuğu bu huyundan vazgeçirdi." diyerek yazdığı muska karşılığında yüklüce bir para almış. Birkaç gün sonra kadın büyük bir hışımla muskacıya gelerek:
- Boyun devrilsin beceriksiz muskacı, oğlum sadece altını ıslatıyordu. Muskanı boynuna taktıktan sonra hem çişini hem de kakasını yapmaya başladı. Diyerek parasını geri almış.
Bu hikâye ehil olmayan insanların elinde problemlerin çözülmesi bir yana daha da karmaşık hale gelmesini anlatması açısından iyi bir örnektir. Yarım doktor candan yarım hoca dinden ederin değişik bir versiyonudur. Buna siz yarım siyasi vatandan eder şıkkını da ekleyebilirsiniz.
İslam dünyasının kanayan yarası Filistin meselesini çözme iddiasında olanlar "Kanımız aksa da kurtulacak Mescid-i Aksa" diyerek yetkiyi ellerine aldılar. Filistin meselesini çözmek bir yana başımıza Irak, Libya, Yemen ve Suriye belalarını sardılar. Sıfır sorun dediler sırf soruna işi getirdiler.
Faizsiz düzen getireceğiz dediler. Faiz iliklerimize kadar işledi. Bankacılar aile bireylerinden daha yakın oldu. Anamızla babamızla konuşmadığımız kadar bankacılarla haşır neşir olduk. 20 yıl öncesine kadar bankadan sadece büyük holdingler kredi alabilirdi. Değil sokaktaki adam veya Ayşe Teyze, orta ölçek hatta biraz ortanın üstünde bir hacme sahip firmalar bile hiç faizle kredi almazlardı. Çünkü bankaya düşmekten korkarlardı. Evet, bankaya düşmek diye bir deyim vardı. Bazen iki esnafın fısıltılarına şahit olurduk. "Vah vah komşu duydun mu falan kes bankaya düşmüş. Allah korusun. "Batakhaneye düşmüş kadın gibi bakılır ve acıklı bir hal olarak telakki edilirdi. Günümüzde neredeyse faizsiz bir işlem yapılmıyor.
Geçen gün markette alışveriş yaparken kasacı bayan internetin kesilmesinden dolayı kredi kartıyla alışveriş yapılamayacağını bu yüzden sadece nakit olarak satış yapabileceğini söyleyince ben dâhil markette sadece ekmek almaya gelen birkaç kişi kaldı. Yani hemen herkesin kredi kartıyla faizle borçlanarak alışveriş yaptığının canlı bir örneğini yaşadık.
Velhasıl-ı kelam ey millet! İşinizi sağlama alın. Geleceğinizi karartacak kararlar almayın. Kendinizi yönetecek kadroların ehliyetine bakın. Aksi takdirde sorunlarınıza yeni sorunlar eklersiniz haberiniz olsun.
Cihat Tekin / diğer yazıları
- İran vekil güçlerini ateşe attı / 16.04.2024
- Kamçılı IMF dönemi başladı / 15.04.2024
- Mahkeme kadıya mülk değildir / 09.04.2024
- Türkiye sadece İstanbul'dan ibaret değildir / 08.04.2024
- Erken seçim çağrısı yapılmalı / 05.04.2024
- Müflis tüccar eski defter karıştırır / 04.04.2024
- Tencere dibin kara seninki benden kara / 26.03.2024
- Yel kayadan bir şey aparabilmez / 25.03.2024
- Milli Ekonomi Modeli belediyelere hayat verecek / 23.03.2024
- Milli Para istikrarın sembolüdür / 22.03.2024
- Kamçılı IMF dönemi başladı / 15.04.2024
- Mahkeme kadıya mülk değildir / 09.04.2024
- Türkiye sadece İstanbul'dan ibaret değildir / 08.04.2024
- Erken seçim çağrısı yapılmalı / 05.04.2024
- Müflis tüccar eski defter karıştırır / 04.04.2024
- Tencere dibin kara seninki benden kara / 26.03.2024
- Yel kayadan bir şey aparabilmez / 25.03.2024
- Milli Ekonomi Modeli belediyelere hayat verecek / 23.03.2024
- Milli Para istikrarın sembolüdür / 22.03.2024