Ne yapacağız Sayın Adalet? Milli değerlerimiz istismar ediliyor, manevi değerlerimiz kullanılıyor. Ama bir bakıyorsun istismarcılar el üstünde tutulurken itirazı olanlar, yargı eliyle susturuluyor.
Sayın Adalet! Ülkemiz planlı bir göçe maruz bırakıldı. Bu planlı göç artık siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik olarak ülkemizi, birliğimizi tehdit ediyor.
Çözüm belli, atılması gereken adım da ortada. Ama siyasi irade bu adımdan kaçıyor.
Diğer taraftan yaşanılan onca kabul edilemez vahim olaylara ve de devlet ve milletimizi bekleyen büyük tehdide dikkat çekenler, "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" ve "halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etme" suçlamasıyla toplanıyor, hapsediliyor.
Sayın Adalet! Kime, derdimizi anlatacağımızı, ne yapacağımızı, nasıl tepki göstereceğimizi şaşırdık.
Öyle bir zaman dilimindeyiz ki aynı soru, aynı işlem. Normalde sonuçta aynı olması lazım. Ama iki farklı sonuç var ve birileri doğruyu işaretlediği halde yanlış kabul ediliyor, yanlışı işaretleyenler ise mükafatlandırılıyor.
Sayın Adalet!
Geçtiğimiz günlerde meslektaşlarımızdan Batuhan Çolak ve Süha Çardaklı, sosyal medya hesaplarına yönelik başlatılan soruşturma kapsamında, 'Halkı kin ve düşmanlığa tahrik veya aşağılama' ve 'Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma' suçunu işledikleri iddiasıyla tutuklandı.
Savcı ve hakimlerin kararını sorgulamıyorum ama soruyorum: Bu hassasiyetlerini neden her kesime göstermiyorlar, hassasiyetlerini kanunlara göre mi yoksa iktidarı yoracak gündeme göre mi belirliyorlar, diye merak ediyorum, sormak istiyorum ama muhatap bulamıyorum.
Örnek vereyim. Benim gibi milyonlarca Müslüman Türk'ü kin ve düşmanlığa sevk edecek açıklamalar yapılıyor ve bu açıklamalarda inancımız kullanılıyor.
Büyük bir afet yaşadık. En kaz altından, 'sesimizi duyan yok mu' çığlıklarına cevap veremedik. Gayri resmi yüz binden fazla insanımızı kaybettik, milyonlar yetim, evsiz, barksız kaldı.
Ne oldu biliyor musun Sayın Adalet? Benim Peygamberimin doğum gününde Seyfullah Akyiğit isimli şahıs, insanlarımız karşısına geçerek, en çok can kaybının, yıkımın ve siyasi restleşmenin yaşandığı Hatay ilimizden kendince bir anı anlattı.
Depremde Hatay'da hayatını kaybeden vatandaşlarımızın cansız bedenlerinin pis koktuğunu fakat bir tek kendisini, 'peygamber aşığı' olarak tanımlayan Suriyeli kişinin kokmadığını söyledi.
Eğer bu kişi, narko timlerinden eğitim almadıysa koku alma duygusunu nereden geliştirdi? Neyi, kimin için kıyaslıyor?
Şehitlerimize bu yakıştırmayı hangi cüretle yapıyor? Sayın savcı ve hakimlerimiz bu cüret ve kıyastan tahrik olmuyorlar mı?
Bekir Develi
Tanımam etmem. Sosyal medyada, "Suriyelilerden rahatsız olanlar aslında Allah'tan rahatsızlar" sözü gündem oldu.
Merak ettim ve arama motoruna Bekir Develi yazdım. Önerdiği sonuçların üçüncü sırasında 'babası kim' sorusu vardı.
Bana ne babasından, deyip diğer sonuçlara baktım. FETÖ kanallarından TRT'ye, yandaş medyaya uzanan bir öyküsü var.
Sonra! 'Suriyelilerden rahatsız olanlar aslında Allah'tan rahatsızlar' cümlesinden başka cümlelerde kurmuş;
"Suriyelilerden rahatsız olanlar aslında Allah'tan rahatsızlar, namazdan, peygamberden rahatsızlar… Başörtüsünden, benden, hatta ezandan rahatsızdırlar… Suriyelilerden rahatsız olanlar bu toprakların insanı değiller."
Sayın Adalet! Senin vicdanın bu sözleri kaldırır mı? Benim Rabbime, Peygamberime, inancımın gereklerine laf ediyor, bir de ahkam kesiyor.
Ben çok tahrik oluyorum Sayın Adalet. Ya Sen?
- Diaspora Kürtleri ve Devlet Bahçeli / 24.05.2025
- Bugün sevgiden, aşktan bahsedelim mi? / 23.05.2025
- Erdoğan dünyanın derdi ile meşgul / 22.05.2025
- ‘Türkiye yüz yılı’ dediler, yüz yılın kumpasına ortak oldular / 21.05.2025
- Sevr’i bitirdiğimiz 19 Mayıs ruhu ile BOP’u da bitirebiliriz / 19.05.2025
- Ahtapot / 18.05.2025
- Anadolu’da hayvan yetişmiyor mu? / 17.05.2025
- Birileri unutsa bile tarih unutmaz / 16.05.2025
- Hüseyin Baş’a 8 yıl istemişler / 15.05.2025