‘Ben onun kalbini bilirim’
Hafaza meleklerinin amelini getirdiği kulla ilgili Allah (c.c.) buyurur ki: “Siz Hafaza meleklerisiniz. Onun ancak dış hallerini bilirsiniz. Fakat Ben onun kalbini bilirim. O, yaptığı bu işlerde Beni dilemedi. Benden başkasını arzuladı. Ona lanetim olsun”
10.09.2023 21:00:00
Hakan Akkuş
Hakan Akkuş





(…dünden devam)
Muaz b. Cebel Resûlullah'tan duyduğunu anlatmaya devam ediyor:
"Bundan sonra Hafaza melekleri, yine kulun amelini alır, beşinci semaya yükselir. Bu ameller, damat için süslenen bir gelin gibidir. Reddi için bir sebep de yoktur. Bu sema kapısının meleği de, bunları durdurur ve öbürlerine benzer cevap verir: 'Bunu alın, sahibinin yüzüne vurun, omuzuna yükleyin. Ben haset işlerine bakarım. Bu kimse, kendi gibi ilme çalışanı, amel yapanı çekemezdi. Kim daha fazla ibadet etse çekemez ve haset ederdi. Arkalarından yersiz atardı. Hatta gıybet bile ederdi.'
Hafaza melekleri, bir başka şekilde kulun namaz, oruç, hac, umre, cihat, zekât işlerini alır, altıncı semaya yükselirler. Orada da melek durdurur, öbürleri gibi reddeder: 'Durun! Ben rahmet meleğiyim. Bu amelin sahibi merhamet etmezdi. Hiçbir insana rahmet nazarı ile bakmadı. Allah'ın kullarından birinin başına bir felâket gelse, ona karşı sevinç duyardı. Rabbimin bana emri, bu gibilerin amelini benden öteye geçirmemektir. Bu yüzden götürün ve sahibinin yüzüne çarpın.'
Bundan sonra Hafaza melekleri kulun yaptığı ibadetlerden, oruç, cihat, namaz, sadaka gibi ibadetleri alır yükselir yedinci semaya varır. Bu amelleri götürürken, üç-bin melek refakat eder. Çünkü yapılan ibadetler güzeldir. Güneş gibi parlar. Güzel terennümle yol alırlar. Fakat burada duran melek de onların karşılarına çıkar, durdurur. Öbürleri gibi söyler ve yol vermez: 'Bu amelleri alın, sahibinin azalarına vurun. Kalbine de kilit asın. Ben zikir meleğiyim. Rabbimin rızası için yapılmayan her ibadeti atarım. O'na varmasına mani olurum. Aldığım emir budur. Bu şahıs yaptığı işte Allah'tan başkasını arzuladı. Fakihlerin yanında yüksek bir mekân arzuladı. Şöhret arzuladı. Şöhreti ülkelere dağılsın istedi. Rabbimin bana emri şu ki; O'nun için yapılmayan işleri kabul etmeyeyim. Bundan öte yol vermeyeyim. Pak, temiz olsa da Allah için olmayan her ibadet riyadır. Allah, riyakârın yaptığını kabul etmez.'
Bu olan işlerden sonra, Hafaza melekleri, kulun bir sürü amelini alır, yola devam eder. Namaz, oruç, hac, umre, iyi ahlâk, sükût hali ve zikir gibi işleri alır, yola çıkarlar. Bunları, yedi kat semanın melekleri uğurlar. Böylece bütün perdeler kalkar, İlâhî huzura varırlar, önünde durur ve o işleri yapanın ihlâsına şehadet ederler. Bunun üzerine Allah Teâlâ şöyle ferman eder: 'Siz Hafaza meleklerisiniz. Onun ancak dış hallerini bilirsiniz. Fakat Ben onun kalbini bilirim. O, yaptığı bu işlerde Beni dilemedi. Benden başkasını arzuladı. Ona lanetim olsun.'
Sonra melekler hep bir ağızdan, 'Lanetin onun üzerine olduğu gibi, bizim de lanetimiz onun üzerine olsun' derler.
Sonra, yer ve semalar, içinde bulunan cümle varlık ona lânet eder ve yapılan ameller geri çevrilir."
(bu bahis devam edecek…)
(El-Mürşidü'l-Emîn ilâ Mev'izeti'l-Mü'minîn'den...)
Muaz b. Cebel Resûlullah'tan duyduğunu anlatmaya devam ediyor:
"Bundan sonra Hafaza melekleri, yine kulun amelini alır, beşinci semaya yükselir. Bu ameller, damat için süslenen bir gelin gibidir. Reddi için bir sebep de yoktur. Bu sema kapısının meleği de, bunları durdurur ve öbürlerine benzer cevap verir: 'Bunu alın, sahibinin yüzüne vurun, omuzuna yükleyin. Ben haset işlerine bakarım. Bu kimse, kendi gibi ilme çalışanı, amel yapanı çekemezdi. Kim daha fazla ibadet etse çekemez ve haset ederdi. Arkalarından yersiz atardı. Hatta gıybet bile ederdi.'
Hafaza melekleri, bir başka şekilde kulun namaz, oruç, hac, umre, cihat, zekât işlerini alır, altıncı semaya yükselirler. Orada da melek durdurur, öbürleri gibi reddeder: 'Durun! Ben rahmet meleğiyim. Bu amelin sahibi merhamet etmezdi. Hiçbir insana rahmet nazarı ile bakmadı. Allah'ın kullarından birinin başına bir felâket gelse, ona karşı sevinç duyardı. Rabbimin bana emri, bu gibilerin amelini benden öteye geçirmemektir. Bu yüzden götürün ve sahibinin yüzüne çarpın.'
Bundan sonra Hafaza melekleri kulun yaptığı ibadetlerden, oruç, cihat, namaz, sadaka gibi ibadetleri alır yükselir yedinci semaya varır. Bu amelleri götürürken, üç-bin melek refakat eder. Çünkü yapılan ibadetler güzeldir. Güneş gibi parlar. Güzel terennümle yol alırlar. Fakat burada duran melek de onların karşılarına çıkar, durdurur. Öbürleri gibi söyler ve yol vermez: 'Bu amelleri alın, sahibinin azalarına vurun. Kalbine de kilit asın. Ben zikir meleğiyim. Rabbimin rızası için yapılmayan her ibadeti atarım. O'na varmasına mani olurum. Aldığım emir budur. Bu şahıs yaptığı işte Allah'tan başkasını arzuladı. Fakihlerin yanında yüksek bir mekân arzuladı. Şöhret arzuladı. Şöhreti ülkelere dağılsın istedi. Rabbimin bana emri şu ki; O'nun için yapılmayan işleri kabul etmeyeyim. Bundan öte yol vermeyeyim. Pak, temiz olsa da Allah için olmayan her ibadet riyadır. Allah, riyakârın yaptığını kabul etmez.'
Bu olan işlerden sonra, Hafaza melekleri, kulun bir sürü amelini alır, yola devam eder. Namaz, oruç, hac, umre, iyi ahlâk, sükût hali ve zikir gibi işleri alır, yola çıkarlar. Bunları, yedi kat semanın melekleri uğurlar. Böylece bütün perdeler kalkar, İlâhî huzura varırlar, önünde durur ve o işleri yapanın ihlâsına şehadet ederler. Bunun üzerine Allah Teâlâ şöyle ferman eder: 'Siz Hafaza meleklerisiniz. Onun ancak dış hallerini bilirsiniz. Fakat Ben onun kalbini bilirim. O, yaptığı bu işlerde Beni dilemedi. Benden başkasını arzuladı. Ona lanetim olsun.'
Sonra melekler hep bir ağızdan, 'Lanetin onun üzerine olduğu gibi, bizim de lanetimiz onun üzerine olsun' derler.
Sonra, yer ve semalar, içinde bulunan cümle varlık ona lânet eder ve yapılan ameller geri çevrilir."
(bu bahis devam edecek…)
(El-Mürşidü'l-Emîn ilâ Mev'izeti'l-Mü'minîn'den...)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.