'Terörsüz Türkiye' adında bir süreç yürütülüyor ama bu süreç birçok soru işaretleri barındırıyor.
Terörsüz bir Türkiye'yi kim istemez ki? Vatanını, bayrağını, milletini, devletini, askerini gönülden seven bizler elbette ki terörün sıfıra inmesini, topraklarımızın her bir karışının güvenli olmasını arzu ediyoruz.
Bizim eleştirimiz; terörsüz Türkiye değil, terörsüz Türkiye denilerek teröristlerle bir müzakere yürütülmesinedir.
Bu, ülkemiz ve milletimiz adına çok büyük sorunları beraberinde getirecektir.
22 Ekim'de MHP lideri Bahçeli, Öcalan'ın PKK'ya silah bırakması ve kendini feshetmesi çağrısında bulunmasını istemişti.
Neticede Öcalan bu çağrıyı yaptı ve PKK, kongresini toplayarak silah bıraktığını ve de kendini feshettiğini açıkladı.
Açıkladı açıklamasına ama kongre bildirgesinde belirttikleri, PKK'lı teröristlerin süreçle ilgili yaptığı açıklamalar sürecin bununla sınırlı olmadığını gösteriyor.
Dilerseniz, kongre bildirgesinden bazı hususları irdeleyelim.
PKK'dan yapılan açıklamada, 12. Kongre'nin 5-7 Mayıs tarihlerinde düzenlendiği ve kongrede silahlı mücadelenin sona erdiği kararı alındığı belirtildi.
Dikkat edelim, sadece silahlı mücadele sona erdi, hedeflerine ulaşma noktasında mücadeleyi bırakmıyorlar.
Açıklamada örgütün KCK, YPG, PYD, SDG gibi diğer uzantılarının geleceğine ilişkin bir açıklamaya yer verilmedi. Kongre, PKK'nın örgütsel yapısının feshedilmesi ve silahlı mücadelenin sonlandırması kararlarını alarak, PKK adıyla yürütülen çalışmaları sonlandırdı.
Türkiye Cumhuriyetinin tapusu olan Lozan Barış Antlaşması açıklamada iki farklı yerde hedef alındı.
"PKK; kaynağını Lozan Antlaşması ve 1924 Anayasasından alan Kürt inkâr ve imha siyasetine karşı tarih sahnesine çıktı" denildi. Devamında ise Lozan Barış Antlaşması için "Kürt-Türk ilişkilerinin sorunsallaşmasına sebep olan antlaşma" olarak ifade edildi.
Hatırlayalım; Lozan'da Türk temsilcisinin ifadelerine göre, "Karıncaları bile ekalliyet yapmak istediler."
Bir İngiliz senaryosu olarak Türk milletini 36 etnik unsura bölmek istediler. Böylece cephede yenemedikleri Türk milletini paramparça edip, yok etmeyi hedeflediler.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk bu kirli tuzağı gördü ve "Hayır" dedi, "Müslüman olanlar Türk milletinin asli unsuru, garimüslimler azınlıktır" dedi.
Atatürk Kürt halkını, Müslüman olduğu için Türk milletinin asli unsuru olduğunu vurguladı ve anayasal olarak herkese eşit bir statü ve haklar verdi.
Bugün PKK'nın ve yandaşlarının Lozan Antlaşması eleştirisi emin olun ki İngilizin, Amerikanın ve Yunanın ağzıyladır.
PKK sözde silah bırakıyor, sözde kendini feshediyor ama daha tehlikeli olarak Lozan'ı hedef alıyor, etnik bir takım imtiyazlar talep ederek, Türkiye'nin altına dinamit yerleştiriyor, birlik ve beraberliğimizi parçalamanın hamlelerini yapıyor.
Türkiye'nin siyaseti de buna maalesef çanak tutuyor.
Bildirgedeki diğer dikkat çekici mayın ise "soykırım" iftirası!
Bildirgede, yabancı devletlere çağrı yapılarak, "Uluslararası güçleri halkımıza yönelik yürütülen yüzyıllık soykırım politikalarındaki sorumluluklarını görerek demokratik çözüme engel olmamaya ve sürece yapıcı katkılarını sunmaya davet ediyoruz" ifadelerine yer verildi.
Halbuki Kürt halkına soykırım uygulayan Türkiye ve Türk ordusu değil, PKK idi. PKK'nın, terör eylemleriyle öldürdüğü 40 binden fazla vatandaşımızın çoğu Kürt kökenliydi.
Teröristbaşı Öcalan'ın lakabı hepinizin malumu "bebek katili"dir. Bahse konu olan bebek ise bir Kürt bebeğiydi. Kürt kardeşlerimiz PKK terörüne ve PKK'nın bölücü söylemlerine hayır dediği için terör örgütü tarafından katledildi.
PKK'nın oybirliği ile neden silah bırakma kararı aldığını bildirgedeki şu cümlelerden daha iyi anlıyoruz:
"PKK 12. Kongresi kararlarıyla birlikte demokratik siyaset yöntemiyle daha güçlü gelişecek, halklarımızın geleceği özgürlük ve eşitlik temelinde gelişme gösterecektir."
PKK ve onu bir maşa olarak kullanan küresel iradeler, silah mı, siyaset mi dediler ve bölücü amaçlarına ulaşmada "siyaset" seçeneğini tercih ettiler. Dikkat ederseniz, "demokratik siyaset yöntemiyle daha güçlü" ifadesi bunu ortaya koyuyor.
Bakın şu cümleler de bunu pekiştiriyor:
"Hareketimiz için yeni bir döneme girişi ifade eden tarihi kararlar alındı. PKK'nın Olağanüstü 12. Kongresi, Kürt sorununu demokratik siyaset yoluyla çözme noktasına getirdiğini, bu yönüyle PKK'nın tarihi misyonunu tamamladığını değerlendirdi."
PKK kongre bildirgesinden daha birçok hususa dikkat çekilebilir ama bence maksadı anlama noktasında bu kadar yeterlidir.
Nasıl bir terörsüz Türkiye projesi ki, PKK silah bırakma ve kendini feshetme kararını oybirliğiyle alıyor, süreçten son derece memnun ve bu süreci aynen PKK'nın kuruluşu gibi yeni bir fırsat olarak görüyor.
Süreçten AKP memnun, MHP memnun, DEM Parti memnun ve hatta CHP de memnun ama işin tuhaf tarafı terör örgütü PKK, teröristbaşı Öcalan ve PKK elebaşı Duran Kalkan daha çok nemnun!
Bu nasıl terörsüz Türkiye?
Duran Kalkan bakın neler söylüyor:
"PKK'nin feshi bir son değil, yeni bir başlangıç. Bu kongremiz diğer kongrelerden farklı tabii. Bir yönüyle biraz birinci kongre ile karşılaştırılabilir. PKK'yı tarihsel olarak sonlandırma ve tarihi yerine oturtma amacıyla gerçekleştirilmiş bir kongre oluyor. Tabii bu bir son değil, böyle bir sonuçlandırmayla yeni çıkışların önü açılmak isteniyor. Yeni çıkışlara imkan ve fırsat tanınmak isteniyor."
"Sonlandırıp bitirme değildir bu. PKK'nin kuruluşundan çok daha güçlü ve iddialı bir biçimde yeni çıkışlar, kuruluşlar için ön açma, zemin oluşturmak üzere bir sona erdirme oluyor."
Korkarım ki, terörsüz Türkiye projesi, aynen Irak'ın kuzeyinde ve Suriye'nin kuzey doğusunda olduğu gibi Türkiye'yi özerk bir bölünmeye doğru götürecek.
Türkiye'de 36 etnik köken vurgusu yapmaları da gösteriyor ki, bu sadece Güneydoğu'nun bölünmesiyle sınırlı kalmayacak
Biz sadece öngördüğümüz tehlikeler hususunda uyarılarımızı yaparız, bu uyarıları dikkate alıp zararlı olandan dönmek ülkemizi yönetenlerin işidir.
- BTP lideri Hüseyin Baş hakkında bir garip iddianame! / 14.05.2025
- 'Terörsüz Türkiye' açılımından teröristler neden memnun? / 13.05.2025
- Demokratikleşme derken federasyonu mu kastediyorlar! / 10.05.2025
- Şara’nın Fransa ziyareti SDG’yi güçlendirdi / 09.05.2025
- Hindistan-Pakistan çatışmalarını nasıl okumalıyız? / 08.05.2025
- Trump'ın memnuniyeti, Türkiye'nin mağduriyeti demektir / 07.05.2025
- ‘Bu saldırı, demokrasiye yapılmış bir saldırıdır’ / 06.05.2025
- Hedeflediğiniz, hayal ettiğiniz Suriye bu muydu? / 03.05.2025
- Depreme rağmen kentsel dönüşüm neden ilerlemiyor? / 01.05.2025