Ben zulümle öldürüleceğim!
İmam Hüseyin Ümmü Seleme’ye şöyle buyurdu: “Anneciğim! Sanma ki bu olaydan yalnız senin haberin var. Kendim senden daha iyi biliyorum, ben zulümle öldürüleceğim, haksızca başımı bedenimden ayıracaklar”
22.06.2025 11:07:00
Haber Merkezi
Haber Merkezi





Hz. Hüseyin (a.s.)'ın şehirden ayrılacağını duyan sevenleri onun bu şehrin dışında can emniyeti olmayacağını söyleyerek, İmam'ı yolculuk kararından döndürmeye çalışmışlardır.
Bu kişilerden biri kardeşi Ömer-i Atraf'dır:
"Kardeş! Kardeşim Hasan-ü Mücteba (a.s.), babam Emirü'l-Mü'minin'den naklettiğine göre seni katledeceklerdir. Sanıyorum ki, Yezid ibn-i Muaviye'ye karşı muhalefet etmen ölümüne sebep olacak ve böylece o haber gerçekleşecektir. Ama Yezid'e biat edecek olursan bu tehlike kalkar ve siz de öldürülmekten kurtulmuş olursunuz."
İmam Hüseyin (ra), buna cevaben şöyle buyurdu: "Babam Ali (a.s.), Resûlullah (s.a.v.)'den kendisinin ve benim öldürüleceğimizi ve kabrimin de O'nun kabrinin yanındaki bir yerde olacağını bana haber vermiştir. Benim bilmediğim bir şeyi bildiğini mi sanıyorsun? Vallahi ben hiçbir zaman zillete boyun eğmeyeceğim. Kıyamet günü annem Fâtımatü'z-Zehra evlatlarının kendi babasının ümmetinden gördükleri eziyet ve üzüntüleri babasına şikayet edecektir. Fâtımatü'z-Zehra'nın evlatları hususunda onun üzüntüsüne ve eziyetine sebep olan kimseler asla cennete girmeyeceklerdir."
Kardeşi Muhammed b. Hanefiyye de, Hz. Hüseyin (a.s.)'a gideceği yerle ilgili tavsiyelerde bulunmuştur:
"Ey kardeşim! Sen, insanlar içinde en çok sevdiğim ve en aziz bildiğim kişisin. Sana edeceğim nasihati insanlardan hiçbir kimseye etmem. Fakat sen buna herkesten daha layıksın. Elinden geldiğince Yezid b. Muaviye'ye biat etmekten ve şehirlerden uzak dur. Sonra elçilerini insanlara gönder, onları sana biat etmeye çağır. Eğer sana ve senin adına biat ederlerse, bunun için Allah'a hamd edersin. Eğer senden başka birinin etrafında toplanırlarsa bununla, Allah senin dininde ve aklında bir eksiklik meydana getirmez ve bununla senin kişiliğin ve erdemin zâil olmaz. Ancak korkarım ki, herhangi bir şehre girersin de, insanlar arasında ihtilaf baş gösterir, bazısı seninle beraber, bazısı da sana karşı olur. Derken çatışma çıkar, o zaman sen ilk mızrağın hedefi olursun. O zaman şahsiyeti, babası ve anası bakımından bu ümmetin en hayırlısının kanı heder olur ve ailesi de zelil kılınır."
Hz. Hüseyin (a.s.) ona şöyle buyurdu: "O hâlde nereye gideyim, ey kardeşim?"
Dedi ki: "Mekke'ye git. Eğer orada kalabiliyorsan, çıkar yol budur. Şayet orada da seni rahat bırakmazlarsa, o zaman kumlara ve dağ zirvelerine çekilirsin, şehir şehir dolaşırsın, insanların tavrı ne şekilde belirginleşecek bakarsın. Çünkü sen bir mesele ile karşılaştığında, en isabetli kararı verecek bir kimsesin."
İmam şöyle dedi: "Ey kardeşim! Gerçekten nasihat ettin ve bana karşı şefkatini gösterdin. Senin görüşünün doğru ve başarılı olmasını dilerim."
Ümmü'l Mü'minin Ümmü Seleme de bir tavsiyede bulunmuştur. İmam Hüseyin (a.s.)'ın Medine'den ayrılacağını duyunca kendisi yanına gelerek şöyle demiştir: "Irak'a doğru hareket etmekle beni üzme. Çünkü ben ceddin Resûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu duydum: Yavrum Hüseyin Irak toprağında, Kerbela adında bir yerde öldürülecektir."
İmam Hüseyin (a.s.) Ümmü Seleme'ye cevaben şöyle buyurdu: "Anneciğim! Sanma ki bu olaydan yalnız senin haberin var. Kendim senden daha iyi biliyorum, ben zulümle öldürüleceğim, haksızca başımı bedenimden ayıracaklar. Allah-u Teâlâ haremimin ve ailemin avare olmalarını, çocuklarımın şehit ve esir düşüp esaret zincirine vurulmalarını ve onların yardım diledikleri hâlde kendilerine yardımcı bulamayacaklarını bizzat görmek istiyor."
Bu kişilerden biri kardeşi Ömer-i Atraf'dır:
"Kardeş! Kardeşim Hasan-ü Mücteba (a.s.), babam Emirü'l-Mü'minin'den naklettiğine göre seni katledeceklerdir. Sanıyorum ki, Yezid ibn-i Muaviye'ye karşı muhalefet etmen ölümüne sebep olacak ve böylece o haber gerçekleşecektir. Ama Yezid'e biat edecek olursan bu tehlike kalkar ve siz de öldürülmekten kurtulmuş olursunuz."
İmam Hüseyin (ra), buna cevaben şöyle buyurdu: "Babam Ali (a.s.), Resûlullah (s.a.v.)'den kendisinin ve benim öldürüleceğimizi ve kabrimin de O'nun kabrinin yanındaki bir yerde olacağını bana haber vermiştir. Benim bilmediğim bir şeyi bildiğini mi sanıyorsun? Vallahi ben hiçbir zaman zillete boyun eğmeyeceğim. Kıyamet günü annem Fâtımatü'z-Zehra evlatlarının kendi babasının ümmetinden gördükleri eziyet ve üzüntüleri babasına şikayet edecektir. Fâtımatü'z-Zehra'nın evlatları hususunda onun üzüntüsüne ve eziyetine sebep olan kimseler asla cennete girmeyeceklerdir."
Kardeşi Muhammed b. Hanefiyye de, Hz. Hüseyin (a.s.)'a gideceği yerle ilgili tavsiyelerde bulunmuştur:
"Ey kardeşim! Sen, insanlar içinde en çok sevdiğim ve en aziz bildiğim kişisin. Sana edeceğim nasihati insanlardan hiçbir kimseye etmem. Fakat sen buna herkesten daha layıksın. Elinden geldiğince Yezid b. Muaviye'ye biat etmekten ve şehirlerden uzak dur. Sonra elçilerini insanlara gönder, onları sana biat etmeye çağır. Eğer sana ve senin adına biat ederlerse, bunun için Allah'a hamd edersin. Eğer senden başka birinin etrafında toplanırlarsa bununla, Allah senin dininde ve aklında bir eksiklik meydana getirmez ve bununla senin kişiliğin ve erdemin zâil olmaz. Ancak korkarım ki, herhangi bir şehre girersin de, insanlar arasında ihtilaf baş gösterir, bazısı seninle beraber, bazısı da sana karşı olur. Derken çatışma çıkar, o zaman sen ilk mızrağın hedefi olursun. O zaman şahsiyeti, babası ve anası bakımından bu ümmetin en hayırlısının kanı heder olur ve ailesi de zelil kılınır."
Hz. Hüseyin (a.s.) ona şöyle buyurdu: "O hâlde nereye gideyim, ey kardeşim?"
Dedi ki: "Mekke'ye git. Eğer orada kalabiliyorsan, çıkar yol budur. Şayet orada da seni rahat bırakmazlarsa, o zaman kumlara ve dağ zirvelerine çekilirsin, şehir şehir dolaşırsın, insanların tavrı ne şekilde belirginleşecek bakarsın. Çünkü sen bir mesele ile karşılaştığında, en isabetli kararı verecek bir kimsesin."
İmam şöyle dedi: "Ey kardeşim! Gerçekten nasihat ettin ve bana karşı şefkatini gösterdin. Senin görüşünün doğru ve başarılı olmasını dilerim."
Ümmü'l Mü'minin Ümmü Seleme de bir tavsiyede bulunmuştur. İmam Hüseyin (a.s.)'ın Medine'den ayrılacağını duyunca kendisi yanına gelerek şöyle demiştir: "Irak'a doğru hareket etmekle beni üzme. Çünkü ben ceddin Resûlullah (s.a.v.)'in şöyle buyurduğunu duydum: Yavrum Hüseyin Irak toprağında, Kerbela adında bir yerde öldürülecektir."
İmam Hüseyin (a.s.) Ümmü Seleme'ye cevaben şöyle buyurdu: "Anneciğim! Sanma ki bu olaydan yalnız senin haberin var. Kendim senden daha iyi biliyorum, ben zulümle öldürüleceğim, haksızca başımı bedenimden ayıracaklar. Allah-u Teâlâ haremimin ve ailemin avare olmalarını, çocuklarımın şehit ve esir düşüp esaret zincirine vurulmalarını ve onların yardım diledikleri hâlde kendilerine yardımcı bulamayacaklarını bizzat görmek istiyor."
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.