Acı ama gerçek.
İsmail oğulları ve İsrail oğulları?
Hz. İbrahim'de birleşiyorlar, yani amca çocukları.
İsrail oğulları, Hz. İshak ve Yakup sulbundan gelenler, diğerleri de Hz. İsmail'in sulbundan gelenler ki son Peygamber Hz. Muhammed aleyhisselamın soy kütüğü Hz. İsmail'e dayanmaktadır.
Kerim Kitabımızda en çok anlatılan, yanlışlarına, hile ve desiselerine, içlerinden gelen Peygamberlere başkaldırmalarına en çok dikkat çekilen kavim şüphesiz İsrail oğulları.
İsmail oğullarından gelen son elçi son peygambere gönderilen son mesajda ısrarla geçmiş toplumlar ve özellikle de İsrail oğulları en ince detaylara kadar anlatılıyor ki ibret alınsın ve onların yaptıkları tarihi hatalar tekrarlanmasın, dolayısıyla onların başlarına gelen felaketlere düçar olunmasın.
İsrail oğulları, Allah'ın rahmet ve merhametinin bir tecellisi olarak kendilerine gönderilen peygamberlere karşı çıkmışlar, başkaldırmışlar ve hatta onları öldürmeye kadar gitmişler:
"Biz Musa'ya, ilâhî kelamı verdik ve birbiri ardınca O'nu izleyen elçiler gönderdik. Meryem oğlu İsa'ya da apaçık belgeler, mucizeler verdik ve O'nu Cebrail veya kutsal ilham ile güçlendirdik. Ama siz, ey İsrail oğulları! Ne zaman gönlünüzün arzulamadığı şeyleri söyleyen bir elçi gelmişse, ona karşı büyüklük taslayıp bir kısmını öldürüyor, bir kısmını da yalanlıyordunuz." (Bakara: 87).
İsrail oğullarının özellikle Hz. Musa Peygambere çektirdiklerini anlamak için ilgili ayetleri sindire sindire okuyup anlamak lazım.
İsmail oğullarının da son Peygamberin Eh-li Beyt'ine, evlad u iyaline karşı işledikleri cinayetler on beş asırdan beri Müslümanların sinelerinde kanayan bir yara olarak devam etmektedir.
İsrail oğullarının vahye karşı, vahyin kaynağı olan kutsal kitaplara karşı takındıkları tavır ise akla ziyan cinstendir.
"Karşılığında az bir ücret alabilmek için kendi elleriyle kitap yazıp da sonra: "İşte bu Allah katından gelmedir" diyenlere yazıklar olsun. Yazdıklarından dolayı da onlara yazık olsun, kazandıklarından dolayı da!" (Bakara: 79).
"Onlardan öyle bir gurup daha vardır ki, söyledikleri Allah'ın kitabından olmadığı halde ondan olduğunu sanasınız diye, dilleriyle kitabı çarpıtırlar. Ve Allah'tan olmadığı halde bu Allah'tandır derler. Böylece bile bile Allah'a karşı yalan uydururlar." (Al-i İmran: 78).
Gelelim İsmail oğullarının yani Ümmet-i Muhammed'in son mesaj Kur'an'a karşı tavırlarına ve yaptıkları tahribatlara.
"Şüphe yok ki, Kur'ân'ı biz indirdik ve şüphe yok ki, O'nu her türlü bozulmadan da biz koruyup muhafaza edeceğiz."(Hicr:9) Ayetiyle şüphesiz lafzı koruma altında olan Kerim Kitabımız, tarih içerisinde bazen bilerek bazen de bilmeyerek yapılan yorumlarla birçok ayeti tanınmaz hale getirilmiş, birçok hükmü de tepe taklak edilmiş.
Özellikle aile hukukunu düzenleyen ayetler, evlenme-boşanma ile ilgili hükümler, uluslararası ilişkileri ve savaş hukukunu düzenleyen ilkeler en hafif ifadeyle çığırından çıkarılmış ve alt-üst edilmiştir.
İsrail oğullarının işledikleri; "elleriyle yazıp bu Allah tarafındandır" tarzındaki cürümleri değişik boyutlarıyla İsmail oğulları tarafından Kur'an'a karşı işlenmiş ve işlenmeye de ne yazık ki devam ediyor.
Kur'an tarafından şiddetle eleştirilen İsrail oğullarının Allah'ın hükümlerini arkadan dolanma tarzındaki hile ve desiseleri ne yazık ki adını da "hile-i şeriyye" koyarak bu ümmet arasında da devam etmiş.
İsrail oğullarının "Cumartesi yasağı" karşısındaki tutum ve davranışlarını, cumartesi balıkları göllere kanallara hapsedip Pazar günü yakalamalarını ve kendilerini de "cumartesi avlanmıyoruz ki" şeklinde savunmalarını bir tarafa not edin ve bugün bizim hayatımızda var olan helal-haram karşısındaki savunmalarımızı hatırlayın.
Sayın hacımın ve muhterem hocamın; zinanın suç olmaktan çıkarılmasını, domuzun kasaplık hayvanlar listesine alınmasını nasıl savunduklarını göz önüne getirin ve bir de Cumartesi yasağını kendi hilekar yöntemleriyle delen Yahudileri hatırlayın:
"Ey peygamber! Onlara denizin kıyısındaki o kasabanın başına gelen felaketten sor. Hani onlar yasak edildiği halde cumartesi gününde balık avlayarak saygısızlık edip haddi aşıyorlardı. Çünkü ibadet için saygı gösterdikleri ve tatil yaptıkları cumartesi günü balıklar sürüler halinde kıyıya gelirlerdi. Cumartesi gününü tatil yapmadıklarında ise balıklar kıyıya gelmezlerdi. Biz onları işledikleri kötülükler sebebiyle, işte böylece imtihan ediyorduk." (A'raf: 163).
Adem oğulları cephesinde fazla değişen bir şey yok; Allah'ın ilkelerine teslim olan kurtulmuş, kurtulacak isyan eden ise batmış, hüsrana uğramış ve uğrayacak.
İsmail oğulları ve İsrail oğulları?
Hz. İbrahim'de birleşiyorlar, yani amca çocukları.
İsrail oğulları, Hz. İshak ve Yakup sulbundan gelenler, diğerleri de Hz. İsmail'in sulbundan gelenler ki son Peygamber Hz. Muhammed aleyhisselamın soy kütüğü Hz. İsmail'e dayanmaktadır.
Kerim Kitabımızda en çok anlatılan, yanlışlarına, hile ve desiselerine, içlerinden gelen Peygamberlere başkaldırmalarına en çok dikkat çekilen kavim şüphesiz İsrail oğulları.
İsmail oğullarından gelen son elçi son peygambere gönderilen son mesajda ısrarla geçmiş toplumlar ve özellikle de İsrail oğulları en ince detaylara kadar anlatılıyor ki ibret alınsın ve onların yaptıkları tarihi hatalar tekrarlanmasın, dolayısıyla onların başlarına gelen felaketlere düçar olunmasın.
İsrail oğulları, Allah'ın rahmet ve merhametinin bir tecellisi olarak kendilerine gönderilen peygamberlere karşı çıkmışlar, başkaldırmışlar ve hatta onları öldürmeye kadar gitmişler:
"Biz Musa'ya, ilâhî kelamı verdik ve birbiri ardınca O'nu izleyen elçiler gönderdik. Meryem oğlu İsa'ya da apaçık belgeler, mucizeler verdik ve O'nu Cebrail veya kutsal ilham ile güçlendirdik. Ama siz, ey İsrail oğulları! Ne zaman gönlünüzün arzulamadığı şeyleri söyleyen bir elçi gelmişse, ona karşı büyüklük taslayıp bir kısmını öldürüyor, bir kısmını da yalanlıyordunuz." (Bakara: 87).
İsrail oğullarının özellikle Hz. Musa Peygambere çektirdiklerini anlamak için ilgili ayetleri sindire sindire okuyup anlamak lazım.
İsmail oğullarının da son Peygamberin Eh-li Beyt'ine, evlad u iyaline karşı işledikleri cinayetler on beş asırdan beri Müslümanların sinelerinde kanayan bir yara olarak devam etmektedir.
İsrail oğullarının vahye karşı, vahyin kaynağı olan kutsal kitaplara karşı takındıkları tavır ise akla ziyan cinstendir.
"Karşılığında az bir ücret alabilmek için kendi elleriyle kitap yazıp da sonra: "İşte bu Allah katından gelmedir" diyenlere yazıklar olsun. Yazdıklarından dolayı da onlara yazık olsun, kazandıklarından dolayı da!" (Bakara: 79).
"Onlardan öyle bir gurup daha vardır ki, söyledikleri Allah'ın kitabından olmadığı halde ondan olduğunu sanasınız diye, dilleriyle kitabı çarpıtırlar. Ve Allah'tan olmadığı halde bu Allah'tandır derler. Böylece bile bile Allah'a karşı yalan uydururlar." (Al-i İmran: 78).
Gelelim İsmail oğullarının yani Ümmet-i Muhammed'in son mesaj Kur'an'a karşı tavırlarına ve yaptıkları tahribatlara.
"Şüphe yok ki, Kur'ân'ı biz indirdik ve şüphe yok ki, O'nu her türlü bozulmadan da biz koruyup muhafaza edeceğiz."(Hicr:9) Ayetiyle şüphesiz lafzı koruma altında olan Kerim Kitabımız, tarih içerisinde bazen bilerek bazen de bilmeyerek yapılan yorumlarla birçok ayeti tanınmaz hale getirilmiş, birçok hükmü de tepe taklak edilmiş.
Özellikle aile hukukunu düzenleyen ayetler, evlenme-boşanma ile ilgili hükümler, uluslararası ilişkileri ve savaş hukukunu düzenleyen ilkeler en hafif ifadeyle çığırından çıkarılmış ve alt-üst edilmiştir.
İsrail oğullarının işledikleri; "elleriyle yazıp bu Allah tarafındandır" tarzındaki cürümleri değişik boyutlarıyla İsmail oğulları tarafından Kur'an'a karşı işlenmiş ve işlenmeye de ne yazık ki devam ediyor.
Kur'an tarafından şiddetle eleştirilen İsrail oğullarının Allah'ın hükümlerini arkadan dolanma tarzındaki hile ve desiseleri ne yazık ki adını da "hile-i şeriyye" koyarak bu ümmet arasında da devam etmiş.
İsrail oğullarının "Cumartesi yasağı" karşısındaki tutum ve davranışlarını, cumartesi balıkları göllere kanallara hapsedip Pazar günü yakalamalarını ve kendilerini de "cumartesi avlanmıyoruz ki" şeklinde savunmalarını bir tarafa not edin ve bugün bizim hayatımızda var olan helal-haram karşısındaki savunmalarımızı hatırlayın.
Sayın hacımın ve muhterem hocamın; zinanın suç olmaktan çıkarılmasını, domuzun kasaplık hayvanlar listesine alınmasını nasıl savunduklarını göz önüne getirin ve bir de Cumartesi yasağını kendi hilekar yöntemleriyle delen Yahudileri hatırlayın:
"Ey peygamber! Onlara denizin kıyısındaki o kasabanın başına gelen felaketten sor. Hani onlar yasak edildiği halde cumartesi gününde balık avlayarak saygısızlık edip haddi aşıyorlardı. Çünkü ibadet için saygı gösterdikleri ve tatil yaptıkları cumartesi günü balıklar sürüler halinde kıyıya gelirlerdi. Cumartesi gününü tatil yapmadıklarında ise balıklar kıyıya gelmezlerdi. Biz onları işledikleri kötülükler sebebiyle, işte böylece imtihan ediyorduk." (A'raf: 163).
Adem oğulları cephesinde fazla değişen bir şey yok; Allah'ın ilkelerine teslim olan kurtulmuş, kurtulacak isyan eden ise batmış, hüsrana uğramış ve uğrayacak.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Emekli ağlar yıkılır dağlar / 29.03.2024
- Dipsiz kuyunun kazıcıları hayret içinde / 28.03.2024
- Ne olursa ‘yeter artık’ diyeceksiniz? / 27.03.2024
- Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar / 26.03.2024
- Bende her yaradan var / 24.03.2024
- Ramazan’ın ortasında faizin tam ortasına… / 23.03.2024
- 'Yusuf’u kurt yedi' yalanı devam ediyor / 22.03.2024
- Kaç Yusuf kuyulara atılıyor? Kaç Yusuf pazarlarda satılıyor? / 21.03.2024
- Hayatı pürdikkat yaşamanın mevsimidir Ramazan / 20.03.2024
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Dipsiz kuyunun kazıcıları hayret içinde / 28.03.2024
- Ne olursa ‘yeter artık’ diyeceksiniz? / 27.03.2024
- Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar / 26.03.2024
- Bende her yaradan var / 24.03.2024
- Ramazan’ın ortasında faizin tam ortasına… / 23.03.2024
- 'Yusuf’u kurt yedi' yalanı devam ediyor / 22.03.2024
- Kaç Yusuf kuyulara atılıyor? Kaç Yusuf pazarlarda satılıyor? / 21.03.2024
- Hayatı pürdikkat yaşamanın mevsimidir Ramazan / 20.03.2024
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024