Bir gün bilge hırkasını çıkardı ve onunla bir yumurtayı sarıp sarmaladı. Sonra da kasabanın ana meydanına gelip insanların kendi etrafına toplanmalarını istedi. Onlarca, yüzlerce kişi bilgenin çevresini sardı. - "Bugün hepinizin katılabileceği büyük bir yarışma düzenliyorum." diye seslendi bilge. - "Kim bu hırkanın içinde ne olduğunu bilirse, onun içindeki şeyi ona vereceğim." İnsanlar birbirleriyle bakıştılar, meraklandılar. Ama kimse bir tahminde bulunmak istemedi. Sonunda kalabalıktan birisi bilgeye şöyle dedi: - "Bunu nereden bilebiliriz, bize vahiy gelmiyor ki." Bilge ısrarla aynı soruyu sordu: - "Bakın, bu hırkanın içindeki şeyin yumurta sarısı gibi sarı bir göbeği var ve yumurta beyazı gibi şeffaf bir sıvıyla kaplı. Hepsi de, kolayca kırılabilen bir kabukla çevrili. Hadi bilin bakalım bu hırkanın içinde ne var?" Çevresini saran herkes bilgenin elinde bir yumurta tuttuğunu düşünüyordu, ama cevap o kadar besbelliydi ki, hiç kimse o kadar insanın önünde rezil olmak istemiyordu. Öyle ya, o şey ya bir yumurta değilse, bilgenin derin ilmiyle söylemek istediği başka bir şey ise? Hayır, hayır, bilge mutlaka başka bir şeyi ima ediyordu. Bilge, iki defa daha sordu. Ama aptal durumuna düşmek istemediği için kimse cevap vermedi. Bilge sonunda hırkayı açıp yumurtayı herkese gösterdi ve şöyle dedi: - Aslında cevabı hepiniz biliyordunuz. Ama kimse cesaret edip de bunu dile getiremedi. Bu haliniz, riske girmeye, kaybetmeyi göze almaya cesaret gösteremeyenlerin haline benziyor. Gerçekte çözümler çok basit. Bu basit çözümleri Allah akıl gözümüze gösteriyor. Ama insanlar hep karmaşık açıklamaların peşine düşünüyorlar, sonunda ise bu açıklamalardan bir şeyler yapmaya sıra gelmiyor.***Hadi kıssada bahsi geçen vatandaşlar hırkanın içinde olduğu için göremiyor, diyelim. Ya hırkanın dışına kadar çıkarılıp sadece milletin değil dünyanın gözünün içine sokarcasına gösterildiği halde görmeyenlere (görmek istenmeyenlere), bilmeyenlere (bilmek istenmeyenlere), anlamayanlara (anlamak istenmeyenlere) ne demeli acaba?!
NEREDE HABER ORADA YORUM- Başbakan Recep Erdoğan Baykal'a, 1992 tarihli bir gazete manşetindeki çöpler içinde İstanbul fotoğrafı altında, "Kaldırın şu pisliği" başlığını göstererek, "Bunu CHP belediyesi kaldıramadı. Biz kaldırdık. Hava kirliliğinden dolayı da o zaman SABAH gazetesi maske dağıtıyordu. Vatandaş maskeyle dolaşıyordu. Biz geldik maske kalktı" dedi.- Ben İstanbul'da kalkan maskelerle değil de ABD tarafından klonlandığı için aslında birbirinin aynısı olan yüzlere takılan cins cins maskelerle ilgileniyorum. Bu maskeler düştüğünde maskelere kanıp arkasındaki ABD tarafından klonlanmış yüzleri göremeyenler veya görmek istemeyenler ne diyecekler bakalım? ***- Başbakan Tayyip Erdoğan, devletin temel bazı hizmetlerine internet üzerinden ulaşılmasına olanak sağlayan 'e-devlet kapısı projesini yarın açacak. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım, proje sayesinde vatandaşların, internet üzerinden devletten hizmet almaya başlayacağını söyledi.- "Gerçek hizmet sunamadık, bari sanalıyla idare edin" demek istiyorlar!***- DTP'li Fatma Kurtulan'ın dağdaki eşinin seçmen yazıldığını belirten MHP'li Vural, "Bu adama nerede ulaştınız?" diye sordu..- Asıl problem ulaşılanlardan çok bulaşılanlardan kaynaklanıyor aslında!***- Hükümeti şair Orhan Veli'nin "Beni Bu Havalar Mahvetti" şiirini uyarlayarak eleştiren Baykal, "Beni bu bol ve ucuz döviz havası mahvetti" dedi.. - Bizi de memleketteki "ucuz siyaset" havası mahvetti!***- Millet olarak yıllardır yastık altında ciddi altın biriktirildiğini anımsatan Unakıtan, 23 milyar dolarlık altının yastık altına gittiğini belirterek, "Millet olarak yastık altında ciddi miktarda altın biriktirdiğimizi görüyorum. Halkımızdan şunu rica ediyorum: Lütfen yastık altındaki bu varlıkları ekonomiye kazandırsınlar" dedi.- Yani demek istiyor ki "Ya bu altınlarınızı paşa paşa verirsiniz. Ya da ben almasını çok iyi bilirim!***- İstanbul Anadolu Yakası'nda son günlerde yaşanan cami yangınları sayısı Çamlıca'daki Kotku Camisi'yle 9'a yükseldi.- Nedense mutfaklardaki yangınların sayısını hiç haber yapan olmuyor!
Zühtü Kazancı / diğer yazıları
- Ateist devlet olmayacağız / 08.09.2022
- Cem Yılmaz ve Cilalı Güldürü Devri / 29.08.2022
- Bırakın beni milleti uyandırın / 24.08.2022
- Aramıza katılmanızı bekliyoruz / 16.08.2022
- Suriye’nin kuzeyi mi, Büyük İsrail’in kilidi mi? / 01.08.2022
- 15 Temmuz ve alınmayan dersler / 19.07.2022
- Adalet yoksa zulüm vardır / 21.06.2022
- Polemikten beslenen siyaset / 09.05.2022
- Haydar Baş ve Aşk / 14.04.2022
- AK-YÜZBİM / 12.04.2022
- Cem Yılmaz ve Cilalı Güldürü Devri / 29.08.2022
- Bırakın beni milleti uyandırın / 24.08.2022
- Aramıza katılmanızı bekliyoruz / 16.08.2022
- Suriye’nin kuzeyi mi, Büyük İsrail’in kilidi mi? / 01.08.2022
- 15 Temmuz ve alınmayan dersler / 19.07.2022
- Adalet yoksa zulüm vardır / 21.06.2022
- Polemikten beslenen siyaset / 09.05.2022
- Haydar Baş ve Aşk / 14.04.2022
- AK-YÜZBİM / 12.04.2022