"Her arz talebini oluşturur" varsayımının iflas ettiği, bir dünya ve ülke konjonktürü içerisindeyiz. Böyle bir ortamda dev üretici firmaların yeryüzünün en kılcal noktalarına kadar nüfuz edip ürettikleri mamüllere halen pazar oluşturmaya çalışmalarını, sakatlığı pratikte kanıtlanmış bir tezin yanlışlığının, sahibi tarafından kabul edilmek istenmeyişi şeklinde açıklamak yerinde olur kanısındayım.İktisatta, her satın alma isteği talep olarak tanımlanmaz. Talep, yeterli satın alma gücüyle desteklenen satın alma isteğinin adıdır. Örneğin, takım elbise almak istemek, cebinizde para yoksa sadece bir istek, cebinizde para varsa talep olur. Milyonlarca tüketicinin en temel ihtiyaçları için duydukları arzu ve istek, işte bu sebeple harcamalardaki artış olarak ekonomiye yansımaz.Bu tanımdan hareketle ihracatı, diğer ülkelerin içi dolu satın alma arzularının ele geçirilmesi, ithalatı da, sahip olduğumuz satın alma potansiyelini dış ekonomilere kaptırmak biçiminde tanımlayabiliriz. Dış ticaret hacmi ne olursa olsun, ayakları yere sağlam basan bir ekonominin temel direği, kendi talebinin büyük bir kısmını yine kendisinin karşılamasıdır. Yoğun bir rekabetin olduğu dünya piyasalarında, ihracatı yapılabilecek ürün kalitesi düzeyi ve teknolojik yeterliliğe, hijyenik bir rekabet ortamında iç talebi karşılarken yakalanan ivme ile ulaşılabilir.. Gelişmiş ülkeler bu opsiyonu gerekirse, biz yaptığımızda çağdışı diye tanımladıkları gümrük duvarlarıyla ellerinde tutarlar. Hemen hemen her ülkede belli periyotlarla görülen, tıkanıklıkların ve krizlerin aşılmasında, Prof. Dr.
Haydar Baş'ın tüketicilerin talep etme kabiliyetinin artırılması ile tıkanan kanalların açılabileceği görüşü, ekonomideki mevcut satın alma isteğinin talebe dönüştürülmesi işlevinden başka, yeni talep oluşturarak, refah seviyesinin artması anlamına gelen genel ücret düzeylerinin artırılması işlevini de bünyesinde barındırıyor.Prof. Dr. Haydar Baş Bey, tüketicinin cebine para koyarak talebi canlandırırken, sıfır faizli krediler ve gerekli düzenlemelerle, bu talebi karşılayacak yerli üretici firmaları destekleyip iç talebin kontrolünüde elimize geçirmemizi sağlıyor.Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in, pazar paylaşımından tutun da geçerli paralara kadar dünyadaki ekonomik işleyişe müdahale ederek kökten değiştirecek görüşlerini, şimdiye kadar hep defans yapan bir takımın tam saha presle kontrolü ele geçirmesine benzetsek yanlış olmaz. Prof Dr. Haydar Baş Bey'in, bu sefer dış talebe bağlı içerideki üretimi patlatacak projesi, ülkemizin etrafındaki 30 - 40 ülkenin giyecek ve yiyecek ihtiyaçlarını, şu anda atıl duran zengin Anadolu toprakları ve Türk çiftçisinin emeğiyle doyurarak bu dış talebi bir nevi ihracat mamülü hammaddesi harcaması veya avans olarak değerlendirip arkasından her türlü sanayi mamülümüzün dünya pazarlarına rahatça girebilmesi düzleminde şekilleniyor.Talep oluşturup bu talebi karşılayarak, yani arzı artırmak için talep düğmesini kullanarak sorunların üstesinden gelmeye çalışmak, taklit edenleri belli bir süre sonra
Milli Ekonomi Modeli'nin diğer görüşlerini hatta sosyal açılımlarını da uygulamak zorunda bırakacak bir yola sokacağından, kapitalizme yama olarak kullanılması mümkün değildir.