Yüreği olanlar, yüreği yetenler buyursun.
Bu ayna öyle, karşısında gördüğünü olduğu gibi gösteren aynalardan değil.
Karşısına geçenin, eksiklerini, aksaklıklarını, yamukluklarını, yontulması gereken yerlerini nokta nokta, santim santim, kare kare gösteren bir ayna...
Hatırlatmalarımız elbetteki inananlara, inandıklarını iddia edenleredir.
Nisa suresi, Kur’an’ın 114 suresinden birisidir ve bu surenin ayetlerinden biri de 135. ayettir.
Bismillah...Aynanın karşısına geçiyoruz, hep beraber:
“Ey iman edenler! Haktan yana olup var gücünüzle ve bütün işlerinizde adaleti gerçekleştirin. Allah için şahitlik eden insanlar olun. Bu hükmünüz ve şahitliğiniz isterse bizzat kendiniz, anneniz, babanız ve yakın akrabalarınız aleyhinde olsun. İsterse onlar zengin veya fakir bulunsun; çünkü Allah her ikisine de sizden daha yakındır. Onun için, sakın nefsinizin arzusuna uyarak adaletten ayrılmayın. Eğer dilinizi eğip bükerek gerçeği olduğu gibi söylemekten çekinir veya büsbütün şahitlikten kaçarsanız, iyi bilin ki Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.”
Bir başka meale daha bakalım:
“Ey iman edenler, Allah adına Kurân’ı bilen ve tebliğ eden, çözüm getiren, güvenilir örnek önderler, Allah için doğruları konuşan şâhitler olarak, sosyal, siyasî, ekonomik ve idarî düzeni adâletle yaşatanlar, ayakta tutanlar, sosyal adâleti, sosyal güvenliği sağlayanlar, refah payını artırarak dengeli dağıtanlar olun; kendinizin, yandaşlarınızın, ana-babanızın, akrabalarınızın aleyhinde de olsa, düzenin kurallarını aksatmadan uygulayın. Zengin ve fakir de olsalar uygulamada ayırım gözetmeyin; şunu bilin ki, Allah onlara sizden daha yakındır. Haktan ve adâletten ayrılarak şahsî arzu ve ihtiraslarınıza uymayın. Dilinizi eğip bükerek, doğru, âdil idarecilik ve şâhitlik etmezseniz; idarecilikten ve şâhitlik etmekten çekinirseniz, bilin ki, Allah işlediğiniz gizli-açık bütün amellerden haberdardır.”
Yasamanın başında bulunanlar, yargının başında bulunanlar, yürütmenin başında bulunanlar, devletin her hangi bir kademesinde makam mevki işgal edenler, basın-yayın organlarını yönetenler, haber üreten ve haber yayanlar ve kendi işinde insanlar...
Aleyhimize de olsa, anamızın-babamızın aleyhine de olsa, yakınlarımızın, yandaşlarımızn aleyhine de olsa her zaman ve zeminde adil davranabiliyor muyuz, doğruyu söyleyebiliyor ve dosdoğru şahitlik yapabiliyor muyuz?
Medya patronları, haber üreten ve yayanlar önlerine gelen haber her kim ile ilgili olursa olsun eğmeden-bükmeden, acaba falanca ne der, filanca nasıl tepki gösterir tarzında hesap yapmadan, dosdoğru habercilik yapabiliyorlar mı?
Son beş-altı seneden beri kulaklarımızı sağır eden gürültüleri, zihinlerimizi allak-bullak eden haber bombardımanlarını, ergenekon hikayelerini, güya balyoz planlarını, yok ıslak imza kuru imza meselelerini bu ayet ışığında bir daha masaya yatırsak, bu işlerle ilgili olup da yüzü kızarmayan kaç kişi çıkar acaba?
İnandım diyen, inandığını iddia eden ve fakat bulunduğu makamda, mevkide, aldığı görevde, kullandığı yetkide bu ayetin hükmünü ihlal eden, nice masum ve mazlumlaraın hakkına tecavüz eden, yakınlarını-yandaşlarını kayıran insanların listesini yapmaya kalksak acaba kaç cilt kitap olur?
Allah için doğruyu söylemek, dosdoğru şahitlik yapmak, en yakınlarının aleyhine de olsa adaletten ayrılmamak...
Bütün bu has özellikler 75 milyonluk ülkede acaba kaç kişini şiarıdır şimdilerde?..
Özellikle son on yılda olup-bitenlere, yazılıp-çizilenlere, ezen ve ezilenlere, sezen ve sezilenlere, çizen ve çizilenlere bakınca bu ayeti kerime açısından geçer not alabilmemiz hiç ama hiç mümkün görünmüyor.
İddiası olan buyursun, ayna karşımızda.
Bu ayna öyle, karşısında gördüğünü olduğu gibi gösteren aynalardan değil.
Karşısına geçenin, eksiklerini, aksaklıklarını, yamukluklarını, yontulması gereken yerlerini nokta nokta, santim santim, kare kare gösteren bir ayna...
Hatırlatmalarımız elbetteki inananlara, inandıklarını iddia edenleredir.
Nisa suresi, Kur’an’ın 114 suresinden birisidir ve bu surenin ayetlerinden biri de 135. ayettir.
Bismillah...Aynanın karşısına geçiyoruz, hep beraber:
“Ey iman edenler! Haktan yana olup var gücünüzle ve bütün işlerinizde adaleti gerçekleştirin. Allah için şahitlik eden insanlar olun. Bu hükmünüz ve şahitliğiniz isterse bizzat kendiniz, anneniz, babanız ve yakın akrabalarınız aleyhinde olsun. İsterse onlar zengin veya fakir bulunsun; çünkü Allah her ikisine de sizden daha yakındır. Onun için, sakın nefsinizin arzusuna uyarak adaletten ayrılmayın. Eğer dilinizi eğip bükerek gerçeği olduğu gibi söylemekten çekinir veya büsbütün şahitlikten kaçarsanız, iyi bilin ki Allah bütün yaptıklarınızdan haberdardır.”
Bir başka meale daha bakalım:
“Ey iman edenler, Allah adına Kurân’ı bilen ve tebliğ eden, çözüm getiren, güvenilir örnek önderler, Allah için doğruları konuşan şâhitler olarak, sosyal, siyasî, ekonomik ve idarî düzeni adâletle yaşatanlar, ayakta tutanlar, sosyal adâleti, sosyal güvenliği sağlayanlar, refah payını artırarak dengeli dağıtanlar olun; kendinizin, yandaşlarınızın, ana-babanızın, akrabalarınızın aleyhinde de olsa, düzenin kurallarını aksatmadan uygulayın. Zengin ve fakir de olsalar uygulamada ayırım gözetmeyin; şunu bilin ki, Allah onlara sizden daha yakındır. Haktan ve adâletten ayrılarak şahsî arzu ve ihtiraslarınıza uymayın. Dilinizi eğip bükerek, doğru, âdil idarecilik ve şâhitlik etmezseniz; idarecilikten ve şâhitlik etmekten çekinirseniz, bilin ki, Allah işlediğiniz gizli-açık bütün amellerden haberdardır.”
Yasamanın başında bulunanlar, yargının başında bulunanlar, yürütmenin başında bulunanlar, devletin her hangi bir kademesinde makam mevki işgal edenler, basın-yayın organlarını yönetenler, haber üreten ve haber yayanlar ve kendi işinde insanlar...
Aleyhimize de olsa, anamızın-babamızın aleyhine de olsa, yakınlarımızın, yandaşlarımızn aleyhine de olsa her zaman ve zeminde adil davranabiliyor muyuz, doğruyu söyleyebiliyor ve dosdoğru şahitlik yapabiliyor muyuz?
Medya patronları, haber üreten ve yayanlar önlerine gelen haber her kim ile ilgili olursa olsun eğmeden-bükmeden, acaba falanca ne der, filanca nasıl tepki gösterir tarzında hesap yapmadan, dosdoğru habercilik yapabiliyorlar mı?
Son beş-altı seneden beri kulaklarımızı sağır eden gürültüleri, zihinlerimizi allak-bullak eden haber bombardımanlarını, ergenekon hikayelerini, güya balyoz planlarını, yok ıslak imza kuru imza meselelerini bu ayet ışığında bir daha masaya yatırsak, bu işlerle ilgili olup da yüzü kızarmayan kaç kişi çıkar acaba?
İnandım diyen, inandığını iddia eden ve fakat bulunduğu makamda, mevkide, aldığı görevde, kullandığı yetkide bu ayetin hükmünü ihlal eden, nice masum ve mazlumlaraın hakkına tecavüz eden, yakınlarını-yandaşlarını kayıran insanların listesini yapmaya kalksak acaba kaç cilt kitap olur?
Allah için doğruyu söylemek, dosdoğru şahitlik yapmak, en yakınlarının aleyhine de olsa adaletten ayrılmamak...
Bütün bu has özellikler 75 milyonluk ülkede acaba kaç kişini şiarıdır şimdilerde?..
Özellikle son on yılda olup-bitenlere, yazılıp-çizilenlere, ezen ve ezilenlere, sezen ve sezilenlere, çizen ve çizilenlere bakınca bu ayeti kerime açısından geçer not alabilmemiz hiç ama hiç mümkün görünmüyor.
İddiası olan buyursun, ayna karşımızda.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Tüketilen sadece kaynaklar mı? / 25.04.2024
- Önünde ardında ve kolunda servet… / 24.04.2024
- Hangisine daha çok üzüldünüz? / 23.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024
- Önünde ardında ve kolunda servet… / 24.04.2024
- Hangisine daha çok üzüldünüz? / 23.04.2024
- Halleri var bizimkine benzemez / 22.04.2024
- ‘Hazır ol cenge eğer ister isen sulh-u salah’ / 20.04.2024
- Doymayan gözden ve ürpermeyen kalpten… / 19.04.2024
- Dilde adalet / 18.04.2024
- İlk çeyrek heba oldu gitti / 16.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 14.04.2024
- Dosdoğru dostluklara yelken açmak… / 10.04.2024