Geriye doğru mevcut iktidarın on altı yılını masaya yatırıyorsunuz, ülke olarak yaşanılan kayıpları ve kazanımları akl-ı selimle, kalb-i selimle mukayese ediyorsunuz ve bundan sonra yapacakları için gayri ihtiyari diyorsunuz ki; bırak dağınık kalsın.
Yapılan yanlışları, atılan yanlış adımları ve yanlış imzaları anlamak için işin uzmanı olmaya gerek yok, her şey ayan-beyan ortada.
On altı yıldan beri çıkardığı yasalarla, yaptığı düzenlemelerle Türk tarımını getirdiği son noktaya bakıyorsunuz ve net karar veriyorsunuz; tarıma ilişmese işler daha yolunda gidecek, hayvancılığa dokunmasa sektör daha rahat canlanacak, tohumculuğa hiç el atmasa sektör kendiliğinden daha rahat kendine gelecek.
İlkokuldan Üniversiteye kadar bütün eğitim kademelerinde sergilenen 'saldım çayıra Mevlam kayıra' vaziyetine bakarak, dünya ölçeğinde yapılan istatistiklerdeki acınacak ve utanılacak yerimize bakarak diyorsunuz ki; eğitime de ilişme bırak dağınık kalsın.
Dış politikadaki hataları, yanlış adımları, sergilenen tehlikeli tavırları masaya yatırmak ve incelemek için zaten 'harman gibi bir yürek' gerekiyor, harman gibi, yani umursamaz, vurdumduymaz, dünya yansa bir bağ otu yanmaz vaziyetleri?
On altı yılda elden çıkarılan kamu kurum ve kuruluşlarını, göz göre göre kesilen 'altın yumurtlayan tavukları' gözden geçiriyorsunuz, gözleriniz kamaşıyor, istikbal ve istiklal adına gözyaşlarınızı tutamıyorsunuz ve ister istemez diyorsunuz ki, özellikle bu konularda artık sen hiçbir şey yapma, bırak dağınık kalsın.
Güya her fırsatta kendisinden şikayet edilen faiz lobisine teslim edilen ekonomiye, faiz lobisine teslim edilen köylüye-şehirliye, üreticiye-tüketiciye, emekliye-emekçiye, yaşlıya-gence, kadına-erkeğe, okumuşa-okumamışa bir göz atıyorsunuz, perperişan hallerine vakıf oluyorsunuz da diyorsunuz ki; lütfen dokunma dağınık kalsın.
İlgili mi ilgisiz mi, bilgili mi bilgisiz mi bilmiyorum, bakanlardan biri demiş ki gerekirse her tarlanın başına bir su sayacı takarız, şimdi tarım kesimi suların da özelleştirileceği endişesi ile uykusuz geceler geçiriyor, tasarının Meclisten geçmesi kuvvetle muhtemel.
Göbek bağı ile, bizim bilmediğimiz daha nice bağlarla iktidara bağlı ve bağımlı olan görsel ve yazılı medya kuruluşları, toplumun çeşitli katmanlarından yükselen feryad ve figanlara kulaklarını tıkamış durumda, şimdiye kadar olduğu gibi bugün dahi 'görmedim, duymadım, bilmiyorum' rollerini çok başarılı bir biçimde oynamakta ve toz-pembe tablolar çizmeye devam etmektedir.
On altı yıldan beri ülkeyi tek başına yöneten ve uçurumun başına getirmiş olan iktidara, iktidarı her zaman ve zeminde alkışlamaya ayarlı yandaşlara ve onların suyunda akan partizanlara diyoruz ki; arkadaşlar bırakın bundan sonra artık dokunmayın dağınık kalsın.
Yapılan yanlışları, atılan yanlış adımları ve yanlış imzaları anlamak için işin uzmanı olmaya gerek yok, her şey ayan-beyan ortada.
On altı yıldan beri çıkardığı yasalarla, yaptığı düzenlemelerle Türk tarımını getirdiği son noktaya bakıyorsunuz ve net karar veriyorsunuz; tarıma ilişmese işler daha yolunda gidecek, hayvancılığa dokunmasa sektör daha rahat canlanacak, tohumculuğa hiç el atmasa sektör kendiliğinden daha rahat kendine gelecek.
İlkokuldan Üniversiteye kadar bütün eğitim kademelerinde sergilenen 'saldım çayıra Mevlam kayıra' vaziyetine bakarak, dünya ölçeğinde yapılan istatistiklerdeki acınacak ve utanılacak yerimize bakarak diyorsunuz ki; eğitime de ilişme bırak dağınık kalsın.
Dış politikadaki hataları, yanlış adımları, sergilenen tehlikeli tavırları masaya yatırmak ve incelemek için zaten 'harman gibi bir yürek' gerekiyor, harman gibi, yani umursamaz, vurdumduymaz, dünya yansa bir bağ otu yanmaz vaziyetleri?
On altı yılda elden çıkarılan kamu kurum ve kuruluşlarını, göz göre göre kesilen 'altın yumurtlayan tavukları' gözden geçiriyorsunuz, gözleriniz kamaşıyor, istikbal ve istiklal adına gözyaşlarınızı tutamıyorsunuz ve ister istemez diyorsunuz ki, özellikle bu konularda artık sen hiçbir şey yapma, bırak dağınık kalsın.
Güya her fırsatta kendisinden şikayet edilen faiz lobisine teslim edilen ekonomiye, faiz lobisine teslim edilen köylüye-şehirliye, üreticiye-tüketiciye, emekliye-emekçiye, yaşlıya-gence, kadına-erkeğe, okumuşa-okumamışa bir göz atıyorsunuz, perperişan hallerine vakıf oluyorsunuz da diyorsunuz ki; lütfen dokunma dağınık kalsın.
İlgili mi ilgisiz mi, bilgili mi bilgisiz mi bilmiyorum, bakanlardan biri demiş ki gerekirse her tarlanın başına bir su sayacı takarız, şimdi tarım kesimi suların da özelleştirileceği endişesi ile uykusuz geceler geçiriyor, tasarının Meclisten geçmesi kuvvetle muhtemel.
Göbek bağı ile, bizim bilmediğimiz daha nice bağlarla iktidara bağlı ve bağımlı olan görsel ve yazılı medya kuruluşları, toplumun çeşitli katmanlarından yükselen feryad ve figanlara kulaklarını tıkamış durumda, şimdiye kadar olduğu gibi bugün dahi 'görmedim, duymadım, bilmiyorum' rollerini çok başarılı bir biçimde oynamakta ve toz-pembe tablolar çizmeye devam etmektedir.
On altı yıldan beri ülkeyi tek başına yöneten ve uçurumun başına getirmiş olan iktidara, iktidarı her zaman ve zeminde alkışlamaya ayarlı yandaşlara ve onların suyunda akan partizanlara diyoruz ki; arkadaşlar bırakın bundan sonra artık dokunmayın dağınık kalsın.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Tasarruf kaplumbağa israf ise tavşan hızında / 11.05.2024
- Istakoz ve Rolex ashabı ne bilsin? / 10.05.2024
- Kutsalları kullanarak malı götürdüler / 08.05.2024
- Dağıtım şebekesi dağılmış vaziyette / 07.05.2024
- Adını siz koyun / 06.05.2024
- Yalana vergi konulsa… / 05.05.2024
- Ümmete ürperti gerek / 04.05.2024
- Talancılar olmasaydı… / 03.05.2024
- Şair çeşmesi / 01.05.2024
- İnanalım mı? / 30.04.2024
- Istakoz ve Rolex ashabı ne bilsin? / 10.05.2024
- Kutsalları kullanarak malı götürdüler / 08.05.2024
- Dağıtım şebekesi dağılmış vaziyette / 07.05.2024
- Adını siz koyun / 06.05.2024
- Yalana vergi konulsa… / 05.05.2024
- Ümmete ürperti gerek / 04.05.2024
- Talancılar olmasaydı… / 03.05.2024
- Şair çeşmesi / 01.05.2024
- İnanalım mı? / 30.04.2024