Diyelim ki bu günlerde yoğun bir biçimde tartışılan "başkanlık" konusunda yeterli araştırmanız yok ve ülkeye ne getirip ülkeden ne götüreceğini de bilmiyorsunuz.
O zaman bu konuyu gündem eden ve ısrarla, ille de "başkanlık" diyen, yandaşlarına da "ya başkanlık ya kaos" şeklinde abuk-subuk manşetler attıran iktidar partisinin siciline bakacaksınız.
"Yaptıkları yapacaklarının habercisidir" ölçüsünden hareketle iktidarın on beş yılını masaya yatırıp dikkatli bir gözle inceleyeceksiniz ve bu "başkanlık" ısrarının kimin ne işine yarayacağına, ülkeye hayır mı şer mi getireceğine karar vereceksiniz.
Bir kere on beş yıldan beri güya hep aldatılan bir iktidarla karşı karşıyayız.
Sürekli kandırılıyor ve dolayısıyla milleti de sürekli kandırıyor.
On yıl boyunca yolları beraber yürüdükleri, yağmurlarda beraber ıslandıkları "paralelciler" tarafından aldatıldıklarını ne yazık ki on yılın sonunda itiraf ettiler. Farkına vardıklarında maalesef, bütün kaleler zapt edilmiş, tersaneler teslim alınmış ve 15 Temmuz gibi bir felaketin eşiğine gelinmişti.
On yıl boyunca kandırıldığını, arkadan hançerlendiğini ancak on yılın sonunda fark edebilen bir iktidar partisi şimdi kalkmış "başkanlık" sistemini öneriyor.
Otuz yıldan beri ülkemizin baş belası olan PKK terör örgütü ki bunlar iktidar olduğunda bitirilmiş, kolu-kanadı kırılmış vaziyette idi, yine bu örgüt tarafından kandırılarak kendisine yeni yollar açtı, yeniden kurulup palazlanacak kadar imkanlar elde etti, çözüm süreci hikayesini bu iktidara kabul ettirerek şehirleri cephanelik haline soktu ve gelinen hazin nokta herkesin malumu.
Bu gün "başkanlık" sistemini teklif eden bu iktidar, Oslo sürecinde kandırıldı, bu ülkeye bir Habur rezaleti yaşattığında kandırıldı, Çözüm süreci hikayesine yutarak kandırıldı, valilere operasyon yapmayın talimatı verdiğinde kandırılmıştı.
Bu iktidar partisinin en yetkili ağızları; "güzel şeyler olacak" dediğinde milleti kandırmıştı, "umutlar yeşerdi" dediklerinde milleti kandırmışlardı.
Yani otuz yıldan beri mücadele edilen terör örgütü tarafından bilmem kaçıncı defa kandırıldı ve milleti de haliyle kandırdı, şimdi böyle bir sicile sahip olan bir iktidar partisi ey millet senin huzuruna "başkanlık" teklifi ile dikilmiş durumda, buyur kararını sen ver.
Dış politikada kandırılma örneklerini eksiksiz sayabilmek için kalınca bir kitap yazmak gerekiyor.
Sadece, Suriye konusunda son günlerde en tepedeki isimlerden gelen itiraflar, "yanlış yaptık, baştan beri yanlışlar içindeydik" tarzındaki açıklamalar bile bu iktidarın her an kandırılmaya ne kadar müsait olduğunu gösteriyor.
Başkanlık konusundaki ısrarında birileri tarafından kandırılmadığını nerden bileceğiz?
On beş yıllık karnesi kandırılma hikayeleri ile dopdolu olan bir iktidar partisi şimdi kalkmış, daha iyi günler gelecek, daha müreffeh bir hayata kavuşacağız vadiyle ille de "başkanlık" deyip duruyor.
Bu milletin Milli Ordusuna paralelciler tarafından "kumpas" kurulurken yanılan ve kumpasçıların emrine giren, dış politikanın nerdeyse tamamında çuvallayan, Libya konusunda haçlı-işgalcilerin oyununa gelen, Rus uçağının düşürülmesinde kandırılıp acayip açıklamalar yapan, Mavi Marmara konusunda "8" rakamına rahmet okutacak kadar zik-zaklar çizen bir iktidar partisi şimdi kalkmış "başkanlık" sistemini her derde deva diye takdim ediyor.
Kandırılmaya doymamış olanlar, kandırılmaktan ötürü başları dönmemiş olanlar buyursun.
O zaman bu konuyu gündem eden ve ısrarla, ille de "başkanlık" diyen, yandaşlarına da "ya başkanlık ya kaos" şeklinde abuk-subuk manşetler attıran iktidar partisinin siciline bakacaksınız.
"Yaptıkları yapacaklarının habercisidir" ölçüsünden hareketle iktidarın on beş yılını masaya yatırıp dikkatli bir gözle inceleyeceksiniz ve bu "başkanlık" ısrarının kimin ne işine yarayacağına, ülkeye hayır mı şer mi getireceğine karar vereceksiniz.
Bir kere on beş yıldan beri güya hep aldatılan bir iktidarla karşı karşıyayız.
Sürekli kandırılıyor ve dolayısıyla milleti de sürekli kandırıyor.
On yıl boyunca yolları beraber yürüdükleri, yağmurlarda beraber ıslandıkları "paralelciler" tarafından aldatıldıklarını ne yazık ki on yılın sonunda itiraf ettiler. Farkına vardıklarında maalesef, bütün kaleler zapt edilmiş, tersaneler teslim alınmış ve 15 Temmuz gibi bir felaketin eşiğine gelinmişti.
On yıl boyunca kandırıldığını, arkadan hançerlendiğini ancak on yılın sonunda fark edebilen bir iktidar partisi şimdi kalkmış "başkanlık" sistemini öneriyor.
Otuz yıldan beri ülkemizin baş belası olan PKK terör örgütü ki bunlar iktidar olduğunda bitirilmiş, kolu-kanadı kırılmış vaziyette idi, yine bu örgüt tarafından kandırılarak kendisine yeni yollar açtı, yeniden kurulup palazlanacak kadar imkanlar elde etti, çözüm süreci hikayesini bu iktidara kabul ettirerek şehirleri cephanelik haline soktu ve gelinen hazin nokta herkesin malumu.
Bu gün "başkanlık" sistemini teklif eden bu iktidar, Oslo sürecinde kandırıldı, bu ülkeye bir Habur rezaleti yaşattığında kandırıldı, Çözüm süreci hikayesine yutarak kandırıldı, valilere operasyon yapmayın talimatı verdiğinde kandırılmıştı.
Bu iktidar partisinin en yetkili ağızları; "güzel şeyler olacak" dediğinde milleti kandırmıştı, "umutlar yeşerdi" dediklerinde milleti kandırmışlardı.
Yani otuz yıldan beri mücadele edilen terör örgütü tarafından bilmem kaçıncı defa kandırıldı ve milleti de haliyle kandırdı, şimdi böyle bir sicile sahip olan bir iktidar partisi ey millet senin huzuruna "başkanlık" teklifi ile dikilmiş durumda, buyur kararını sen ver.
Dış politikada kandırılma örneklerini eksiksiz sayabilmek için kalınca bir kitap yazmak gerekiyor.
Sadece, Suriye konusunda son günlerde en tepedeki isimlerden gelen itiraflar, "yanlış yaptık, baştan beri yanlışlar içindeydik" tarzındaki açıklamalar bile bu iktidarın her an kandırılmaya ne kadar müsait olduğunu gösteriyor.
Başkanlık konusundaki ısrarında birileri tarafından kandırılmadığını nerden bileceğiz?
On beş yıllık karnesi kandırılma hikayeleri ile dopdolu olan bir iktidar partisi şimdi kalkmış, daha iyi günler gelecek, daha müreffeh bir hayata kavuşacağız vadiyle ille de "başkanlık" deyip duruyor.
Bu milletin Milli Ordusuna paralelciler tarafından "kumpas" kurulurken yanılan ve kumpasçıların emrine giren, dış politikanın nerdeyse tamamında çuvallayan, Libya konusunda haçlı-işgalcilerin oyununa gelen, Rus uçağının düşürülmesinde kandırılıp acayip açıklamalar yapan, Mavi Marmara konusunda "8" rakamına rahmet okutacak kadar zik-zaklar çizen bir iktidar partisi şimdi kalkmış "başkanlık" sistemini her derde deva diye takdim ediyor.
Kandırılmaya doymamış olanlar, kandırılmaktan ötürü başları dönmemiş olanlar buyursun.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024