'Birlik ve beraberlik ruhu' seslendirme dosyası:
Peygamberimiz olmadan dini anlamak ve yaşamak mümkün değildir. Eğer öyle olsaydı Allah vahyini, Kur'an'ı peygamberimiz vasıtasıyla göndermezdi.
Peygamberler Allah'ın vahyinin yeryüzündeki tatbikçileridir. Bu manada Peygamberimiz yaşayan Kur'an'dır. Herkes kendi anlayışına göre dini yaşarsa bu din değildir, bir ideoloji, bir felsefi düşünce sistemidir ki, bunun Allah'ın dini ile hiçbir ilgisi yoktur.
Allah Kur'an'da; "Muhammed'imde sizin için en güzel örnekler vardır", "O peygamber asla heva ve hevesinden konuşmaz" buyuruyor. Yani onun konuşması, yaşantısı vahiyledir. Ona uymak farzdan evvel farzdır.
Peygamberimizin dönemindeki insanların rehberi var da sonradan yaratılanların yok mu? Allah Kur'an'da Peygamberine ondan sonraki yolu da bildirdi. O da bizlere tebliğ etti.Kur'an-ı Kerim'de tertemiz kılındığı bildirilen, Ehl-i Beyt'ine sımsıkı sarılmak, onların yolundan gitmek. Çünkü Ehl-i Beyt Allah'ın emri
ve Resûlullah'ın sünneti üzere dünya ve ahirette müminleri kurtuluşa erdiren Nuh'un gemisidir.
Peygamberimiz Allah'tan aldığı emir ile ümmetine şöyle buyuruyor: "Size iki emanet bırakıyorum. Onlara sımsıkı sarılırsanız asla sapıklığa düşmezsiniz. Onlar Kur'an-ı Kerim ve benim Ehl-i Beyt'imdir."
Allah ve Resul'ünün bize gösterdiği bu mutlak yol sayesinde dinin Allah'ın dini olarak kalması sağlanmıştır. Kim olursa olsun, Din onun bunun anlayışından kurtarılmıştır. Hangi mezhep ve meşrepten olursa olsun burada anlayacağımız net bir şey var. İki emanetten biri mücerret hadisler olan sünnet değil, müşahhas yaşayan, tatbik eden Ehl-i Beyt'tir. Resûlullah'ın bildirdiği üzere bu hak
kıyamete kadar, O'nun neslinden gelen Ehl-i Beyt'in hakkıdır.
Ehl-i Beyt yolunu takip edenler, Allah'ın muradını anlayan Hikmet ehli olan müminlerden olurlar. Kulluk yolunda ilerleyen her mümine düşen Hikmet ehli, takva sahipleri ile bir olmaktır. Şimdi toplumun bütün kesiminde takva sahibi, hikmet ehli insanların çokluğunu düşünün. O insanların hangi seviyede ve meslek gurubunda olursa olsunlar, yaptıkları işin hakkını vererek toplumda adaleti, kardeşliği ve her türlü toplumsal faydalı gelişmeyi sağlarlar.
Biz Türk milleti olarak, dini ve milli birliğimizi sağlayan Ehl-i Beyt hamuruyla yorulmuş, aslan ile ceylanı kucağında bir ve beraber kardeş olarak terbiye eden, Ehl-i Beyt yoluyla Anadolu'nun İslam olmasına vesile olan Hacı Bektaş Veli'nin yolundayız.
İşte bu Ehl-i Beyt yolunu ve ruhunu günümüze taşıyan Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın yanında olmak büyük bir nimettir. Çünkü Hocamızın zamanı aşan sözleriyle yazmış olduğu 14 ciltlik Ehl-i Beyt külliyatı ve toplamda 50 cildin üzerinde, bir insan boyunca on binlerce sayfa eserleriyle, binlerce makaleler,
konferanslar, panel ve uluslararası sempozyumlarla milletimize kurtuluş yolunu gösteren mantığı ile çalışıp gayretli olmak dünya ve ahiretimiz için şarttır.
Millet olarak birlik ve beraberliğin ruhunu elde etmek, Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın gönlümüze ve dilimize pelesenk olan "Tevhidin Merkezi Ehl-i
Beyt'tir" cümlesinde saklıdır. Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın dediği gibi "Ehl-i Beyt'e elinizi verdiğinizde, Ehl-i Beyt'in eteğinden tuttuğunuzda, sizin olacağınız şey adam olmaktır." Bu hem fert hem de millet için böyledir.
Peygamberler Allah'ın vahyinin yeryüzündeki tatbikçileridir. Bu manada Peygamberimiz yaşayan Kur'an'dır. Herkes kendi anlayışına göre dini yaşarsa bu din değildir, bir ideoloji, bir felsefi düşünce sistemidir ki, bunun Allah'ın dini ile hiçbir ilgisi yoktur.
Allah Kur'an'da; "Muhammed'imde sizin için en güzel örnekler vardır", "O peygamber asla heva ve hevesinden konuşmaz" buyuruyor. Yani onun konuşması, yaşantısı vahiyledir. Ona uymak farzdan evvel farzdır.
Peygamberimizin dönemindeki insanların rehberi var da sonradan yaratılanların yok mu? Allah Kur'an'da Peygamberine ondan sonraki yolu da bildirdi. O da bizlere tebliğ etti.Kur'an-ı Kerim'de tertemiz kılındığı bildirilen, Ehl-i Beyt'ine sımsıkı sarılmak, onların yolundan gitmek. Çünkü Ehl-i Beyt Allah'ın emri
ve Resûlullah'ın sünneti üzere dünya ve ahirette müminleri kurtuluşa erdiren Nuh'un gemisidir.
Peygamberimiz Allah'tan aldığı emir ile ümmetine şöyle buyuruyor: "Size iki emanet bırakıyorum. Onlara sımsıkı sarılırsanız asla sapıklığa düşmezsiniz. Onlar Kur'an-ı Kerim ve benim Ehl-i Beyt'imdir."
Allah ve Resul'ünün bize gösterdiği bu mutlak yol sayesinde dinin Allah'ın dini olarak kalması sağlanmıştır. Kim olursa olsun, Din onun bunun anlayışından kurtarılmıştır. Hangi mezhep ve meşrepten olursa olsun burada anlayacağımız net bir şey var. İki emanetten biri mücerret hadisler olan sünnet değil, müşahhas yaşayan, tatbik eden Ehl-i Beyt'tir. Resûlullah'ın bildirdiği üzere bu hak
kıyamete kadar, O'nun neslinden gelen Ehl-i Beyt'in hakkıdır.
Ehl-i Beyt yolunu takip edenler, Allah'ın muradını anlayan Hikmet ehli olan müminlerden olurlar. Kulluk yolunda ilerleyen her mümine düşen Hikmet ehli, takva sahipleri ile bir olmaktır. Şimdi toplumun bütün kesiminde takva sahibi, hikmet ehli insanların çokluğunu düşünün. O insanların hangi seviyede ve meslek gurubunda olursa olsunlar, yaptıkları işin hakkını vererek toplumda adaleti, kardeşliği ve her türlü toplumsal faydalı gelişmeyi sağlarlar.
Biz Türk milleti olarak, dini ve milli birliğimizi sağlayan Ehl-i Beyt hamuruyla yorulmuş, aslan ile ceylanı kucağında bir ve beraber kardeş olarak terbiye eden, Ehl-i Beyt yoluyla Anadolu'nun İslam olmasına vesile olan Hacı Bektaş Veli'nin yolundayız.
İşte bu Ehl-i Beyt yolunu ve ruhunu günümüze taşıyan Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın yanında olmak büyük bir nimettir. Çünkü Hocamızın zamanı aşan sözleriyle yazmış olduğu 14 ciltlik Ehl-i Beyt külliyatı ve toplamda 50 cildin üzerinde, bir insan boyunca on binlerce sayfa eserleriyle, binlerce makaleler,
konferanslar, panel ve uluslararası sempozyumlarla milletimize kurtuluş yolunu gösteren mantığı ile çalışıp gayretli olmak dünya ve ahiretimiz için şarttır.
Millet olarak birlik ve beraberliğin ruhunu elde etmek, Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın gönlümüze ve dilimize pelesenk olan "Tevhidin Merkezi Ehl-i
Beyt'tir" cümlesinde saklıdır. Prof. Dr. Haydar Baş hocamızın dediği gibi "Ehl-i Beyt'e elinizi verdiğinizde, Ehl-i Beyt'in eteğinden tuttuğunuzda, sizin olacağınız şey adam olmaktır." Bu hem fert hem de millet için böyledir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Ömer Turan / diğer yazıları
- Prof. Dr. Haydar Baş’ın vuslatının 5. yılında duam / 16.04.2025
- AKP yasa çıkardı, ‘evime, mülküme çökme’ / 06.12.2023
- Eğitim ve adalet / 29.11.2023
- BOP mu, Atatürk’ün Ortadoğu projesi mi? / 21.11.2023
- Kaybolan değerlerimiz / 15.11.2023
- Gençliğe hitabenin ışığında 10 Kasım / 13.11.2023
- 10 Kasım’da okuduğum Hutbe / 12.11.2023
- Gençliğe hitabenin ışığında 10 Kasım / 10.11.2023
- Anayasal düzen / 08.11.2023
- Cumhuriyetimizin 100. yılı / 01.11.2023
- AKP yasa çıkardı, ‘evime, mülküme çökme’ / 06.12.2023
- Eğitim ve adalet / 29.11.2023
- BOP mu, Atatürk’ün Ortadoğu projesi mi? / 21.11.2023
- Kaybolan değerlerimiz / 15.11.2023
- Gençliğe hitabenin ışığında 10 Kasım / 13.11.2023
- 10 Kasım’da okuduğum Hutbe / 12.11.2023
- Gençliğe hitabenin ışığında 10 Kasım / 10.11.2023
- Anayasal düzen / 08.11.2023
- Cumhuriyetimizin 100. yılı / 01.11.2023