logo
03 MAYIS 2025

BOP mu, Atatürk’ün Ortadoğu projesi mi?

21.11.2023 00:00:00

Batı dünyasının tarihin derinliklerinden beri var olan, Ortadoğu sömürü projesinin, modern versiyonu BOP (Büyük Ortadoğu Projesi)'dir. Günümüzde öncülüğünü ABD'nin yaptığı BOP, daha sonra bütün İslam ülkelerini içine alacak şekilde kapsadığı ülkeler genişletilmiştir. 2004'ten buyana ABD öncülüğünde, tüm dünyanın gözü önünde, en vahşi biçimde günümüz teknolojisiyle uygulanıyor.

Ve çoğunluk dünya devletleri ve onlara göbekten bağlı olanlar, ayrıca uluslararası kurumsal yapılar, maalesef azımsanmayacak çoklukta akademisyenler, yazar, çizer, sanatçılar, STK'lar vs., bu oyunun parçası oluyor.

BOP'un vahşet, kan, zulüm ve sömürü olduğu ayan beyan ortada olduğu bir gerçek.

Bu emperyalist projenin, eş başkanı olarak ne kadar dik duruş sergileyebilirsiniz.

Sayın Cumhurbaşkanımız, "Türkiye'nin Orta Doğu'da bir görevi var. Nedir o görev? Biz geniş Orta Doğu ve Kuzey Afrika projesinin eş başkanlarından bir tanesiyiz ve bu görevi yapıyoruz" diye birçok yerde ilan etmiştir.

BOP'u Müslüman milletlere ılımlı İslam projesi olarak kabul ettirmek için, (Dinlerarası diyalog, İbrahimi dinler vs.) on yıllardan beri resmî ve desteklenen STK'ların fonlanmış çalışmaları ortadadır.

Dinlerarası Diyalog misyonu ve Medeniyetler İttifakı'nın gayretli, sorumlu bir parçası olarak, ABD güdümünde batının da desteklediği, Ortadoğu'da ve güncelde Gazze'deki İsrail zulmüne samimi çözümler üretmek nasıl mümkün olabilir.

Bu, içerdeki siyasilerimizden yapanın da, yapılanın da sevmediği ama şahsi ve siyasi emeller uğruna, çıkar ve menfaatler odaklı, düşünce ve politikalardan milletimizin bekası için siyasilerimiz hemen soyutlanmalıdır.

Devletimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Ortadoğu ve halkları hakkındaki çok büyük ve hayret verici projesi vardır.

Bununla ilgili daha cumhuriyet ilan edilmeden, 1920'de 24 / 25 Nisan'da Meclis'teki konuşmalarında, gizli oturumlarda milletvekillerine bilgiler vermiştir. 19 Mayıs 1919'dan itibaren Anadolu'daki Türk milli mücadele hareketinin safhalarını ayrıntılarıyla anlatmıştır.

Bu esnada kendisinden yardım isteyen devletler olmuştur. Atatürk onlara nasıl yol gösterdiğini anlatmıştır. Bunların başında Suriye ve Irak gelmektedir. Bu Meclis konuşmaları yayınlanmıştır.

Bunları okuyup incelediğimizde Atatürk'ün Ortadoğu projesi net bir şekilde ortaya çıkar.

Fransa'yla yapılan Ankara antlaşması sırasındaki tutumu, Lozan müzakereleri esnasında Musul, Hatay ve benzeri meselelerin çözümüyle ilgili müzakerelerde ve sonrasındaki gelişmelerde net duruşu, Atatürk'ün Ortadoğu hakkındaki görüşlerini önümüze koymaktadır. Özelliklede Hatay meselesinin tüm safhalarındaki tutum, söylem ve davranışlarında bu çok nettir. Tavizsiz ve fakat yurtta sulh, cihanda sulh ilkesiyle hareket eden sorumlu, güçlü bir devlet politikası gütmüştür.

Bu sayede çevre ülkelerle oluşturulan, ortak çıkarlara uygun politikalarla huzur ve barış ortamını tesis etmenin mümkün olduğunu görmüştür.

Fransız elçisiyle yaptığı görüşmelerde; "Hatay benim şahsi meselemdir. Şakaya gelmeyeceğini bilmelisiniz" sözüyle haklı davadaki devlet adamı kararlılığını göstermesi. "Hatay 40 asırlık Türk yurdudur" sözüyle tarihi haklarını ortaya koyan bir büyük lider tavrını dünyaya haykırmıştır.

Meclis'te yaptığı konuşmada, Türk halkına karşı, haklarını her şartta, sonuna kadar arama ve koruma konusunda verdiği sözün arkasında bir lider olduğunu uluslararası kamuoyuna net ve kararlı bir şekilde göstermiştir.

Bütün bunlar Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Ortadoğu politikalarının nasıl bir çizgide olduğunu önümüze koyuyor.

Mondros antlaşmasından sonra, Atatürk'ün önderliğinde başlatılan Türk milli kurtuluş mücadelesi, diğer milletlere de umut ışığı oldu.

Özellikle Irak ve Suriyeli yöneticilerin büyük çoğunluğu, batının mandası olmaktansa, Türkiye'ye katılmak ve birlikte olmak istediklerini bildirmişlerdir.

İşte tam da burada Atatürk'ün Ortadoğu projesi ve politikası çok net ortaya çıkmaktadır. O da şöyle özetlenebilir;

Osmanlı devletinin yıkılmasından sonra, emperyalist güçlerin egemen olmak istediği bu Ortadoğu coğrafyasındaki milletler, bizim gibi kurtuluş mücadelenizi verin. Ki bu esnada, haklı davanız için her türlü yardım ve desteğimizi size sunarız. Dünya kamuoyunda bağımsız bir devlet olarak yerinizi alın.

Bundan sonraki süreçte bağımsız, Müslüman devletler olarak, uluslararası geçerliliği olan, federasyon veya konfederasyon yapılanması içinde birliktelik oluşturmak şeklinde bir ve beraber oluruz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Ortadoğu Projesi tam da budur.

Atatürk'ün Ortadoğu politikası inkılap tarihi derslerinde okutulmalıdır.

Aslında Atatürk'ün Ortadoğu hakkındaki bu devlet aklı olan projesi, ABD ve batının dayatması, BOP kamuoyunda gündeme geldiğinde, en yüksek perdeden üniversiteler, tarihçiler, akademisyenler, aydınlar, yazarlar, STK'lar tarafından gündem edilmeliydi. Hala geç kalmış değildir.

Kamuoyunun bu konuda aydınlatılması sayesinde, hükümetlerimiz ve siyasilerimiz ABD ve batının dayatması olan Büyük Ortadoğu Projesine ortak ve yandaş olan değil de; Atatürk'ün devlet aklı olarak ortaya koyduğu, kendi milli politikasıyla Ortadoğu'da proje üreten ve sorunların çözümüne azami yardımcı olan, saygın devlet rolünü devam ettirebilirdi. Bu aynı zamanda tarihin Türk milletinin sırtına yüklediği sorumluluktur.

Evet, yıllardan beri BOP adıyla ABD önderliğinde Ortadoğu'da zulüm, kan ve gözyaşı var. Ve devamında bugün Gazze'de İsrail tarafından yürütülen yine ABD ve batının himaye ve desteğinde soykırım var. Bütün dünya devletlerinin seyrettiği bir vahşet yaşanıyor Gazze'de.

Burada Türkiye cumhuriyeti devletine büyük görev düşüyor.

Gazze'deki soykırıma varan İsrail zulmünün karşısında devletin somut, kararlı, caydırıcı adımlar atmasının zamanı çoktan geldi ve geçiyor.

Unutmayalım ki;

İç kamuoyuna, taraftarlara yönelik "one minute" tarzı söylem ve çıkışlar, Türk devletinin üzerinde, en önemli tarihi bir görev olan ve bizden mazlumların umutla bekledikleri dünya çapında arabuluculuk vazifesini yerine getiremememize bu basiretsiz çıkışlar sebep oluyor. Bu bir…

İkincisi, BTP lideri Hüseyin Baş'ın da dediği gibi, Gazze'deki zulme dur demek için, hükümetin İsrail'e can simidi olan tüm anlaşmaları iptal etmesi veya askıya alması en samimi ve caydırıcı adım olacaktır.

Halkın makul tepkiler olarak yaptıklarına saygı duyuyorum. Fakat bakanlarımızın ve hükümet yetkililerimizin kola şişelerini dökmek ve benzeri önemli(!) gaz alma icraatlarından vaz geçip, devlet adamlarına yakışır adımlar atmasını görmek istiyoruz.

Hala limanlarımızdan yüzlerce gemilerle İsrail'e mal taşınıyor. Kürecik Üssü'nden İsrail Demir kalkanı yönlendiriliyor. THY'den İsrail'e uçuşlar kesintisiz devam ediyor. Ve daha niceleri.

Hükümetimiz Gazze'deki insanlık suçunu önlemek için Gazi Mustafa Kemal Atatürk kararlılığında İsrail'e bu sevkiyatları ve dolaylı, dolaysız yardımları sağlayan anlaşmaları ivedilikle askıya almalıdır. Bu adımlar atılmadan Gazze'de soykırıma varan terörist İsrail devletinin zulmü bitmez.

 

 
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Yorumlarınızı paylaşın

--
 
Ömer Turan / diğer yazıları
Tekstil işçileri ölümden döndü
Minibüs kontrolden çıktı
Zemin sıvılaşmasına dikkat!
Depremlerde büyük risk
İngiltere'de seçimlerin galibi aşırı sağcılar oldu
İktidar partisi dördüncü sırada
İsrail, Gazze'deki gıda kaynaklarını yok ediyor
"Zorla aç bırakmak savaş suçu"
BTP Düzce İl Kongresinde çarpıcı mesajlar
Karaman’daki demokrasi ayıbına tepki
1 Mayıs gösterilerine 7 tutuklama
64 kişi adli kontrol şartıyla serbest
Çok kritik döviz kararı
Zorunlu karşılıklarda değişiklik
İsrail meydanı boş buldu
Suriye'de stratejik noktaları vurdu
Fenerbahçe-Beşiktaş derbisi öncesi başkanların karnesi
Ali Koç, 13 Beşiktaş derbisi gördü
Yargıtay, FETÖ Çatı davasını usulden bozdu
Gerekçe: Savunma hakkının kısıtlanması
7,4 büyüklüğünde deprem
Tsunami uyarısı verildi
Simav'da deprem
Depremin büyüklüğü 4,2
Borsa İstanbul'da manipülasyon soruşturması
12 şüpheli tutuklandı
Toplamda 8 bin 658 yıla mahkum edilmişti
Adnan Oktar 2 suçtan beraat etti
Tuz çoktan kokmuştu... Su da koktu
2 ünlü su markasına ceza
Tekstil işçileri ölümden döndü
Minibüs kontrolden çıktı
Zemin sıvılaşmasına dikkat!
Depremlerde büyük risk
İngiltere'de seçimlerin galibi aşırı sağcılar oldu
İktidar partisi dördüncü sırada
İsrail, Gazze'deki gıda kaynaklarını yok ediyor
"Zorla aç bırakmak savaş suçu"
BTP Düzce İl Kongresinde çarpıcı mesajlar
Karaman’daki demokrasi ayıbına tepki
1 Mayıs gösterilerine 7 tutuklama
64 kişi adli kontrol şartıyla serbest
Çok kritik döviz kararı
Zorunlu karşılıklarda değişiklik
İsrail meydanı boş buldu
Suriye'de stratejik noktaları vurdu
Fenerbahçe-Beşiktaş derbisi öncesi başkanların karnesi
Ali Koç, 13 Beşiktaş derbisi gördü
Yargıtay, FETÖ Çatı davasını usulden bozdu
Gerekçe: Savunma hakkının kısıtlanması
7,4 büyüklüğünde deprem
Tsunami uyarısı verildi
Simav'da deprem
Depremin büyüklüğü 4,2
Borsa İstanbul'da manipülasyon soruşturması
12 şüpheli tutuklandı
Toplamda 8 bin 658 yıla mahkum edilmişti
Adnan Oktar 2 suçtan beraat etti
Tuz çoktan kokmuştu... Su da koktu
2 ünlü su markasına ceza
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2025

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.