Türkiye, uzun zamandır böyle bir tabloya şahit olmamıştı. Salonlara sığmayan bir kalabalık, dışarı taşan bir coşku, içeri giremese bile "aynı heyecanı dışarda da yaşadık" diyebilen bir kararlılık… BTP'nin 9. Olağan Büyük Kongresi yalnızca bir siyasi toplantı değil, aynı zamanda bir toplumsal fotoğraftı. Anadolu tabiriyle tam anlamıyla "ana-baba günüydü". İstanbul'dan, Diyarbakır'dan, Kars'tan, Edirne'den kalkıp gelen insanlar, salona giremeseler bile o atmosferin parçası olmaktan şikâyet etmediler. Çünkü orada mesele bir koltuk meselesi değil, bir istikamet meselesiydi.
BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş alana teşrif ettiklerinde salon tıklım tıklımdı. Salona giremediği için dışarıda kalan onbinler vardı. Sayın Baş öncelikle dışarıdaki kalabalığa hitap etti. "Bizi artık salonlar da sokaklar da almıyor" sözüyle konuşmasına devam etti. Bu cümle bir iddia değil, bir toplumsal kıpırdanışın yüksek sesle ilanıydı. Çünkü ortada artık bastırılmış bir enerji, ötelenmiş bir umut değil; örgütlü bir arayış vardı.
Bu tabloyu daha anlamlı kılan bir durak da Anıtkabir'di. Türkiye'nin dört bir yanından gelen teşkilat mensupları sabahın erken saatlerinde Atatürk'ün huzurundaydı. Dokuzda açılan Anıtkabir'in kapısında daha öncesinden oluşturulan uzun kuyruklar, milletin hafızasının diri olduğunu bir kez daha gösterdi. Sayın Baş'ın konuşmasında "Biz Atadan geldik, Ataya gideriz" sözü, kuru bir slogan değil; bir tarih bilincinin, bir süreklilik iddiasının ifadesiydi. Prof. Dr. Haydar Baş'ın yıllar önce Atatürk'ün huzuruna nasıl gidilmesi gerektiğine dair söylediği sözler bugün artık bir bilinç seviyesine dönüşmüş durumda. Bu ziyaret, bir protokol değil, bir vefa yürüyüşüydü. Atanın huzuruna abdestli gidilmiş, Fatihalar okunmuştu.
Kongrenin belki de en dikkat çeken yönü gençlikti. Kapıda, salonda, dışarıda… Her yerde gençler vardı. Coşkulu, sorgulayan, kararlı bir gençlik. Ve hepsinin ortak talebi tek bir kavramda birleşiyordu, "Bağımsız Türkiye". Neden bugün gençlik bu kadar net bir şekilde bağımsızlık diyor? Çünkü bugünün genci, yalnızca ekonomik sıkıntıların değil, aynı zamanda zihinsel kuşatmanın da muhatabı. 5 yaşında parlak zekâya sahip olan çocukların 25'inde umudunu kaybettiği bir ülke tablosu ile karşı karşıyayız. "Hangi ülkeye kapağı atarım?" sorusu bir hayal değil, bir kaçış planı haline gelmişse burada bir sistem sorunu vardır.
Demokrasi tartışmasına gelince… Hüseyin Baş'ın konuşmasında yaptığı en çarpıcı vurgulardan biri şuydu: "Demokrasi yüzde 51'in, yüzde 49 üzerinde tahakküm kurması değildir." Devletin bir kesimin aracı haline gelmesi, en başta devlet fikrini çökertir. Bugün referandum yapılmadan, milletin onayı alınmadan yapılan her yapısal değişiklik, meşruiyet zeminini kendi eliyle tahrip etmektedir.
Kongrede yükselen ses yalnızca bir siyasi partinin sesi değildi. O ses, sokakta geçim derdiyle boğuşan emeklinin, kirasını ödeyemeyen ailenin, çocuğuna beslenme çantası hazırlamakta zorlanan annenin sesiydi. Salonlarda taşan coşkunun arkasında işte bu birikmiş gerçekler vardı.
Bugün artık şunu net olarak görüyoruz: Türkiye'nin ihtiyacı yeni makyajlanmış vaatler değildir. Türkiye'nin ihtiyacı, bağımsız bir ekonomi, bağımsız bir siyaset ve bağımsız bir devlet aklıdır. Gençliğin bugün bağımsızlık diye haykırmasının sebebi de budur. Çünkü gençlik, kendisine miras bırakılan sorunları değil, kendisine ait bir gelecek istiyor.
Kongrede yükselen coşku, yalnızca bugünü değil, yarını da işaret ediyordu. Bu ses bastırılamaz. Çünkü bu ses, milletin sesidir.
- Türkiye kuşatılıyor; çıkış Atatürk’ün dış politika aklı ve Haydar Baş’ın çizgisidir / 06.12.2025
- Atatürk’ün reddettiği ayine bugün devlet protokolü müsaade ediyor: Neden? / 05.12.2025
- Dini ve etnik cepheden yürüyen büyük operasyon / 04.12.2025
- Papa’nın Türkiye ziyareti: 1700 yıllık bir sembolik operasyon ve Lozan’ın sınandığı an / 01.12.2025
- Lozan’dan bugüne: ABD’nin yarım kalan hesabı ve yeni harita arayışı / 30.11.2025
- Emperyal dizaynın yeni perdesi ve Türkiye’yi bekleyen tehlike / 28.11.2025
- İmralı süreci ve ulus devletin kırılma noktası / 27.11.2025
- İmralı’ya ziyaret meşruiyet üretmez / 23.11.2025
- Vatandaşlık maaşının aslı ortada, çakması da… / 22.11.2025
















































































