Bizim Fransızlar

Tayyip beyin, kendisine soru soran Fransız hanım vekile gösterdiği gövde gösterisi anında yandaş medyada alkış kopardı. Bu toplantıda ne konuşuldu, ne vaatler yapıldı, ne itiraflar edildi, kimsenin umurunda değil. Varsa yoksa bir bayana konulan "posta" konuşuluyor. Hele bu toplantıda Tayyip Bey'in kendisiyle, yaptıkları icraatla nasıl ters düştüğünü pek kimse dile getirmiyor. Şimdi Tayyip Bey'in konuşmasından birkaç başlıkla kimin "Fransız" olduğuna bir bakalım;* R.T.E "Avrupa içinde kutuplaşma giderek artıyor." Gerçeği görüp kayıtsız kalana ne denir? Fransız denir.  * R.T.E "Biz Ortadoğu ve Afrika'da yeni Afganistanlar, Iraklar görmek istemiyoruz. Afganistan, Irak, Filistin'de yaşananlar, bölge insanında olduğu kadar insanlık vicdanında da büyük yaralar açmıştır." Afganistan'da haçlılarının yanında vatanı için savaşanlara karşı koyan kim? Hükümetin gönderdiği Türk askeri. Irak'ın işgaline her türlü desteği veren kim? AKP. Vicdanında yara olupta bu yaranın acısını duymayana ne denir? Fransız, denir.   * R.T.E "Üç konuda mücadele ettik. Yolsuzluk, yasaklar ve yoksulluk. Ve bu mücadeleyi de başarıyla sürdürmekteyiz." KPSS, LGS ortada. Meclis'te bekleyen dosya sayısı ortada. Deniz Feneri hala birilerinin yüzüne ışık saçıyor. Halkın yarısı yoksulluk sınırının altında. Yayınlanmamış kitaplar, yazarlar, çizerler potansiyel suç ve suçlu sayılıyor vs. Sanal söylemlerini gerçek diye anlatanlara ne denir? Fransız, denir.* R.T.E "Biz, insan haklarının, hukukun üstünlüğünün tarafında olmalıyız. Üstünlerin hukukunun değil. Zulmün değil, hakkın, adaletin yanında olmalıyız." Açız, diyen vatandaşını şovmenlikle suçlayan, çiftçisine hakaret eden, oğlunu şehit vermiş bir babanın tepkisini mahkemeye götürüp 11 ay hapse mahkum ettirenlere, 40 bin kişinin katilini muhatap alanlara ancak adaletin Fransızı, hukuğun Fransızı denir.   * R.T.E "Biz, Ortodoks Patrik'i seçimi, Lozan Antlaşması'na göre Sensinod Meclisi'nde yapılır. Sensinod Meclisi'nin seçtiği kişi, anlaşma gereği T.C vatandaşı olmak zorundadır. Bugün, Türkiye vatandaşı olmamasına rağmen, biz buna göz yumuyoruz. Önceki Başbakan'dan rica ettim, şimdi sevgili dostum Yorgo'dan da rica ettim. Dedim "Vatandaşlığa alalım, anlaşmayı ihlal etmeyelim, vatandaşımız yapalım." En son Patrik'ten istedim. Sonunda vatandaşlık verdik."Dediler ki "Sümela Manastırı'nda ayin yapmak istiyoruz". Geçen yıl ayinlerini yaptılar. Aynı şekilde Alman dostlarımız aynı ricada bulundu, önlerini açtık. Sümela'da ayin yapıyorlar. Van'da Ermeni Ortodoks Kilisesi yıkılıyordu. Kendi paramızla onardık, ibadete açtık. Ülkemizde her vatandaşımızın ibadet edebilmesinin sigortası durumundayız. Kimse "biz ibadetimizi yapamıyoruz" diyemez, derse bize karşı saygısızlık yapar. Kim derse, bizzat ilgileneceğim." Buraya yorum yapmıyorum. Din adına iktidarı destekleyenlerin nasıl bunlara Fransız kaldıklarını merak ediyorum.Artık paparazzi siyasetten bıktık, usandık. Ekonomik veriler ortada. Sosyal tablo içler acısı. Şaibeler almış başını gidiyor biz Fransızla, Almanla, bilmem ne ile uğraşıyoruz.Sayın Başbakan! Bütçeniz niye dikiş tutmuyor. Her ay niçin açık veriyor. Bu milletin alın terinin ne kadarını sırf borç faizi olarak birilerine veriyorsunuz? Kâr getiren devlet kurumlarını satmanızın amacı neydi? Bu millete daha ne kadar angus yedireceksiniz? Adamlar namazları bile bu ülke insanından ayrı kılmaya başladı. Yarın toprak olarakta ayrılık isterlerse ve bunun mücadelesine girerlerse ki, 30 yıldır yapıyorlar. Bunun hesabını hem halka hemde Hakk'a nasıl vereceksiniz?Yoksa bu konulara Fransız mısınız?