ABD-AB, coğrafyamızda dilediği gibi at oynatıyor, istediğini alaşağı ediyor, istediği ülkeyi işgal ediyor ise; bu biraz da, hani halk arasında bir tabir var, "köpeksiz köy buldu, değneksiz geziyor" diye, işte o kabildendir? Osmanlı hinterlandında ortaya çıkan "irade boşluğu"nu dolduracak yürekte, kudrette ve aidiyet şuurunda yerli bir millet ve devlet olmadığı için, ecnebi cirit atıyor. AB-ABD'nin "işgali veya silahlı müdahalesi" işin en son kısmıdır.Bu bağlamda belki asıl vazifeyi ifa edenler, coğrafyamızın ve ülkemizin kıvamını Haçlı mayası çalan yerlilerdir. Ülkemizde ve coğrafyamızda Amerikancı-AB'ci siyasete, Amerikancı-Vatikancı İslam'a, Amerikancı-IMF'ci ekonomiye zemin hazırlayan yerlilerdir. Bütün bu "gayr-ı milli toplum mühendisliği"ne karşı muhtemel "milli dirençleri" kırmak, hatta "işgal karşısında dahi muhtemel bir milli direniş"e meydan vermemek için geliştirilen söylemler, bu yerli taşeronlar tarafından toplumun kulağına fısıldanır. Dün İngiliz inisiyatifinde sarıklı allameler bu misyonu üstlenmişlerdi; bugün AB-ABD kıskacındaki coğrafyamızda bu hizmeti Müslüman kılıklı politikacılar, hoca efendiler, hacı efendiler ve sair yerli taşeronlar vermektedirler.Dün "siyasetten Allah'a sığındıklarını söyleyenler"in Osmanlı'nın dağıtılması sürecinde İngilizlerin dümen suyunda iş görmeleri, Milli Mücadele'nin başlangıcında Kuvay-ı Milliye'ye karşı İngiliz ve Yunan korumacılığına soyunmaları ne ise; bugün onların mirasçılarının güya "yine siyasetten Allah'a sığınarak" benzer mandacı siyaset tarzını sürdürmeleri odur. Hiçbiri tesadüf değildir.AB'ci, IMF'ci ve işgalci ABD'nin stratejik ortakçısı AKP iktidarının payandası halindeki diyalogcu nurcuların, bir yandan "güya siyasetten Allah'a sığınırken" öte yandan yerel ve küresel siyaset namına aldıkları pozisyon son derece dikkate değerdir.Bu bağlamda diyalogcu Zaman'dan Hüseyin Gülerce "Tam tersine dine ve millete hizmet, particilik ve politika anlamında siyasetten ısrarla uzak durmaya bağlıdır? Aksi, davaya ihanet olur" (H. Gülerce, Hizmet ve Siyaset, 26 Kasım 2004, Zaman) ve Aymaz Abdullah "Kültür hizmetleri siyasete dönüşmemelidir" (Bkz. A. Aymaz, 8 Ağustos 2005, Zaman).Bu derece "güya siyasetten Allah'a sığınma" pozisyonundaki diyalogcu marjinal grubun AB, ABD, IMF, Irak'ın işgali ve AKP'ye destek? gibi en temel politikalardaki pozisyonları, tam bir "mandacı siyasette debelenme" şeklinde tezahür etmektedir. Bu bağlamda Hüseyin Gülerce'nin "Bugün küreselleşmenin tehlikelerinden biri de, milli hisleri hortlatabilecek olmasıdır?" (Hüseyin Gülerce, Küreselleşmenin dalgakıranı, Zaman, 11 Ağustos 2005) şeklindeki yaklaşımı ve yine aynı diyalogcu marjinal grubun "Kuvva-yı milliyecilik çeteciliktir" (Prof. Dr. Mümtaz'er Türköne, Derin devlet ve Kuvva-yı Milliye, 29.04.2005, Zaman) hükmünü yaygınlaştırmaları önemsenmelidir.Bu "siyasetten Allah'a sığınma" pozisyonu öyle mi?ABD işgali, kapı komşumuz Irak'ta Müslüman can, mal, din, namus bırakmaz iken; AKP lideri R. T. Erdoğan, Wall Street Journal'da "Kahraman kadın ve erkek Amerikan askerlerinin en az kayıpla sağsalim evlerine dönmeleri için dua ediyorum" (Bkz. R. Tayyip Erdoğan, 'Ülkem vefalı bir müttefik ve dosttur / My Country Is Your Faithful Ally and Friend' başlıklı makalesi, 31 Mart 2003 The Wall Street Journal) diye "dua ve ümit" ediyor. "Siyasetten Allah'a sığınmış" Fetullah Gülen ise küresel siyasetin göbeğinden "işgal karşısındaki milli direnişleri" ise ""Bugün İslam dünyası diye bir dünya yok? Savaşı fertler ilan edemezler. Savaşı bir hizip, bir organizasyon ilan edemez. Savaş, devletin ilan edeceği bir şeydir. Devlet başkanı savaş demeden, bir ordu savaş demeden savaşa kalkamazsın" fetvasıyla karşılıyor (Bkz. Nuriye Akman, F. Gülen ile röportaj, Bugün İslam dünyası diye bir dünya yok, 22 Mart 2004 Zaman). Gülen'in gölgesindeki bir zamanların radikal Ali Bulaç'ı da Pensilvanya'dan uçurulan fetvaları nakarat edinerek "Savaş kararı, merkezi yönetimin ortak kararıyla, yani meşru siyasi otorite, devlet tarafından alınacaktır. Cihat (veya savaş) bireylerin, cemaatlerin, grup veya örgütlerin inisiyatifine bırakılamaz, meşru otoritenin yetkisi dahilindedir" (Ali Bulaç, Medine Vesikası, Yeni Ümit, yıl 2005, s. 68) diyor.Bu fetvalarınız müvacehesinde, imdi, Milli Mücadele döneminde işgalcilere karşı Kuvay-ı Milliye sancağı açanlar, "izinsiz cihat" yaptıkları için "gayr-ı meşru bir direniş" mi gösterdiler, be hey ağalar!? Yoksa evham kaynağınız Said Nursî, bu sebeple mi, İngiliz ve Yunan gâvuru karşısındaki Kuvay-ı Milliye'nin önünü "küfür" fetvalarıyla kesmeye kalkıştı? (Bkz. İkdam gazetesi, 26 Eylül 1919; Yücel Özkaya, Ulusal Bağımsızlık Savaşı Boyunca Yararlı ve Zararlı Dernekler, Atatürk Araştırma Merkezi, Cilt IV, Sayı 10, Kasım 1987; Genelkurmay Başkanlığı Askeri Tarih ve Stratejik Etüd (ATESE) Arşivi, Klasör 86, Dosya 144 (1318), Fihrist 240; Muharrem Bayraktar, Yeni Mesaj gazetesi, 28 Nisan 2005)Bu, "siyasetten Allah'a sığınma" pozisyonu öyle mi? BOP adı altında Osmanlı hinterlandındaki 22 tane İslam ülkesinin sınırları ve kimyası Irak'ta olduğu gibi işgal ve silahla değiştirilirken; F. Gülen, Pensilvanya'dan şu küresel politik mesajları uçuruyor: "Amerika da şu andaki konum ve gücüyle bütün dünyaya kumanda edebilir. Bütün dünyada yapılacak işler buradan idare edilebilir ve hatta denilebilir ki, şöyle veya böyle Amerika ile dostça geçinmeden, destek almak değil, dostça geçinmeden, Amerikalılar istemezlerse, kimseye dünyanın değişik yerlerinde hiçbir iş yaptırmazlar. Şimdi bazı gönüllü kuruluşlar dünya ile entegrasyon adına gidip dünyanın değişik yerlerinde okullar açıyorlarsa, bu itibarla, mesela Amerika ile çatıştığınız sürece bu projelerin gerçekleştirilmesi mümkün olmaz. Amerika, hâlâ bu dünya gemisinin dümeninde oturan bir milletin adıdır? Amerika göz ardı edilerek şurada burada bir iş yapılmaya kalkılmamalı. Amerika ile iyi geçinmezseniz, işinizi bozarlar. Ve ben bunu çok yadırgamam? ABD'ne bugün de dünyada ihtiyaç vardır" (Nevval Sevindi, Fetullah Gülen ile New York sohbeti, 20 Temmuz 1997, Yeni Yüzyıl; N. Sevindi, New York Sohbeti ve Global Hoşgörü, 1997 Sabah Kitapları).Bu, "siyasetten Allah'a sığınma" pozisyonu öyle mi?Bir yandan "Dine ve millete hizmet, particilik ve politika anlamında siyasetten ısrarla uzak durmaya bağlıdır? Aksi, davaya ihanet olur" (H. Gülerce, Hizmet ve Siyaset, 26 Kasım 2004, Zaman) diyen, öte yandan ise "Çözüm AK Parti'de? Sayın Erdoğan, inanın böyle yaparsanız, tarihe bir dönemecin kahramanı olarak geçeceksiniz..." (Bkz. H. Gülerce, 23.03.2006, Zaman) diyen Gülerce ve etrafındaki marjinal grubun pozisyonu "siyasetten Allah'a sığınma" öyle mi?Sen, gel de onu milletimizin külahına anlat?Bu pozisyon, siyasete uzak durmak değil, "siyasetten uzak durma görüntüsü" altında, insanımızı AB'ci, IMF'ci ve ABD'nin stratejik ortakçısı AKP'nin payandası yapmak, zavallı Müslümanları mandacı politikaların taşeronu haline dönüştürmektir.Bu pozisyon, toplumu "milli duruş"tan ve muhtemel işgaller karşısında "milli direniş"ten uzak tutma çabalarıdır; bu siyasetten uzak durma değil, bilakis küresel siyasetin taşeronluğunun ta kendisidir. Ülkelerin işgalinden önceki oyunlar, dünden bugüne hep böyle oynanmıştır.O halde coğrafyamıza yönelik küresel planları ve onların taşeronlarının oyunlarını bozmak için, her bir Türk evladı, basiretli "bir devlet adamı" gibi dünü, bugünü ve geleceği tahlil etmek durumundadır.Bugün herbir Türk evladı milletinin, devletinin, dininin, vatanının, bayrağının, namusunun, ekonomisinin, medeniyetinin sahibi olmak durumundadır.Bunun adı siyaset ise siyasetçi, bunun sanı Kuvay-ı Milliye ise Kuvay-ı Milliyeci, bunun tanımı vatanperverlik ise vatanperver olmak mecburiyeti vardır.Böylesi bir vazife asla "bir lüks" değil; bilakis bir zorunluluktur, bir vatan borcudur, bir namus borcu, bir din borcudur, bir insanlık borcudur.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019