(dünden devam…)
Bağımsız Türkiye Partisi partilerden bir parti olmadığı gibi, onun merhum Genel Başkanı da her hangi bir parti Genel Başkanı değil idi, bundan dolayıdır ki onun koltuğunu doldurmak, hayatında ona yönelen, onu hedef alan şimşeklere karşı bir paratoner vazifesi yapmak pek kolay olmasa gerek.
Geçen yıllar, geride kalan nice on yıllar onun yazdıklarında ve söylediklerinde ne kadar haklı ve isabetli olduğunu ortaya koymuştur.
Dünya siyaseti üzerine, ülkenin iç ve dış politikaları üzerine, öteden beri devam edegelen ekonomik sistemler üzerine yapmış olduğu tahliller ve tespitler yıllar içinde hep yaşanarak doğrulanmıştır.
Böylesine bir bilge kişinin koltuğunun doldurulmasından söz ettiğimize göre, yeni seçilen genç Genel Başkanımızın eli-ayağı olmak, gözü-kulağı olmak derdi ve davası olan herkesin birinci vazifesi olmalıdır.
Bundan ötürüdür ki, sesler birleşmeli, nefesler buluşmalı, omuz omuza verilmeli ve kol kola girilmelidir.
1983 yılının Eylül ayından başlayarak her ay İcmalin yeni sayısıyla Edirne'den Ardahan'a, Sinop'tan Anamur'a bütün bir vatan sathını il il, ilçe ilçe dolaşarak Haydar Baş'ın mesajını insanımıza ulaştıran ak saçlılar, bundan böyle çocuklarıyla ve torunlarıyla birlikte Sayın Genel Başkan Hüseyin Baş'ın mesajlarını vatan sathına yayacaklardır.
Sayın Hüseyin Baş, babasının bıraktığı bütün emanetlere sahip çıkacağını, babasının, hayatın tüm alanlarına diktiği bayrakları ısrarla dalgalandırmaya devam edeceğini taahhüt ettiğine göre, bize düşen de, genç Genel Başkana omuz vermektir ve koluna girmektir, sesine ses, nefesine nefes katmaktır.
Harcadıkça artacak, kullandıkça çoğalacak, gün geçtikçe hep taze kalacak tarifsiz bir mirasın varisleri durumundayız.
Bu mirası, sekiz milyar insanlık aleminin tamamına pay etmek, herkesin ve her kesimin istifade etmesini sağlamak elbette boynumuzun borcudur.
İnsanlığı bu eşsiz hazine ile buluşturmak için şimdi artık Hüseyin Baş'la beraber koşmak zamanıdır.
İnsanlığın kanını-iliğini emen küresel vampirlerin çanlarına ot tıkayacak olan Milli Ekonomi Modelini insanlık aleminin hizmetine sunmak için şimdi artık bir seferberlik zamanıdır.
İslam dünyasında devam ettirilen kardeş kavgalarından beslenen, kardeşler kavga ederken ellerinden lokmalarını, altlarından topraklarını çekip alan aç gözlü tefecilerin asırlar süren oyunlarını ve tuzaklarını bozmak için Haydar Hoca'nın 'Birlik-Beraberlik' tezlerini yedi iklim dört bucağa duyurmak için yollara düşme vaktidir.
Ağzı olan bu avazeye avaze katmalı ve daha uzak diyarlara taşımalıdır.
Bayrak hassasiyeti olan, bayrağa sevdalanan herkes daha yüksek tepelerde dalgalanması için bizatihi rüzgar olmalı, rüzgar oluşturmalıdır.
Çözüm arayanlar, çözüm odaklı çabalara imza atmak isteyenler dalgalanan bu bayrağı izlemelidirler.
Derinleşen dertlere derman bulmak için derin derin düşünen, dertlenen, insanlığın dertlerini kendilerine dert edinenler, nice çözümlere davet eden ve nice çözümler vadeden bu bayrağın gölgesinde toplanmalıdırlar.
Emanetlere sahip çıkmak, emanetlere riayet etmek isteyenler, emanetlerin emin ellere teslim edilmesini arzulayanlar dalgalanan bu bayrağın dibinde yerlerini almalıdırlar.
'Fetih ve fethetmek' kavramlarından daha çok gönüllerin fethini anlayanlar, gönüllerin fethine yönelik nice nice projelere sahip bu tezin her yerde hayat bulması için seferber olmalıdırlar.
Nesiller değişse de, çağlar değişse de, insanlığın burçlarında hep dalgalanacak olan bu bayraklara kendi çağımızda, kendi hayatımızda rüzgar olmak, rüzgar oluşturmak ve bu hassasiyeti torunlarımıza kutsal bir emanet gibi aktarmak elbette bizlere düşmektedir.
Herkese, hepimize kolay gelsin.
- Bir gram güven bir kilo altından pahalı / 22.05.2025
- Gençlik Bayramında gençliğin hali / 20.05.2025
- Dünya yansa bir bağ otu yanmayan tipler / 19.05.2025
- “Ey basiret ehli ibret alınız” / 11.05.2025
- Kavmi de Karun’a nasihat etmiş / 10.05.2025
- Ekmekten aştan bîhaber iktidar / 07.05.2025
- Bozulmamış ne kaldı? / 05.05.2025
- Aç bırakanlar ağlamayı da yasaklıyorlar / 02.05.2025
- Gözenin başında kim var? / 01.05.2025