Bordo-Mavililer Efes Cup'un açılış maçında PSV karşısında umduğunu bulamadı. Maça son derece kötü başlayan Trabzonspor, normal süresi 2-2 biten maçta seri penaltılar sonucunda mağlup olurken, taraftarların kafasında soru işaretleri bıraktı. Daha canlı, daha hareketli bir Trabzonspor beklerken tam aksine yorgun ve bitkin bir takım seyredince herkesin yüzünde bir tedirginlik ifadesi belirdi.
PSV mçanı analiz ettiğimizde Fatih, Gökdeniz ve Maxim gibi isimlerin maça ağırlıklarını koymadıkları zaman Trabzonspor'un çok zorlandığını gördük. Her zaman olduğu gibi defansın evlere şenlik olduğunu gördük. Sayın Semercioğlu'nun takımı, 'biz defansımızla şampiyonluklar yaşadık' ifadesine çelişir bir savunma sistemiyle oynatması doğrusunu söylemek gerekirse beni şaşırttı.
D'Haene ve Hasan'ın inanılmaz hataları Trabzonspor formasını taşıyan bir futbolcuya hiç yakışmadı. Recep ve Sommers iyi niyetleriyle mücadele etmeye çalıştılar ama, vasatı aşamadılar. Defans dörtlüsünün geneline baktığımızda çok ağır olduğunu görmek için kain olmaya gerek yok. Bu kadar ağır oyunculardan kurulu olan defans böyle bir sistemle oynadığı sürece Trabzonspor her maçta en az 2-3 gol yemekten kurtulamas. Sürekli ifade ediyoruz; 'takımın sistemini belirlerken elinizdeki oyuncu yapısına göre şekillendirmeniz gerekir' diye ama maalesef bu söylediklerimiz sadece lafta kalıyor. Bir kez daha tekrar ediyorum. Tandem sisteminden bir an evvel vazgeçilmeli, liberolu sisteme dönülmeli. Aksi taktirde Trabzonspor ilk yarıda almış oluduğu puanlarla yetinmek zorunda kalacaktır. Bu sistemden vazgeçmiyorsanız, sisteme uygun oyuncular transfer etmek zorundasınız.
Anlayamadığım bir konu daha var. Yattara gibi bir silahınız var ama, kullanmasını bilmiyorsunuz. Neymiş efendim adam koşmuyormuş, mücadele etmiyormuş. Peki o zaman ilk yarının son maçlarında almış olduğunuz galibiyetlerde en çok kimin payı var bana bunu söyleyebilir misiniz sayın Semercioğlu!. Tabi ki de Yattara'nın ama, her nedense gelen her teknik adamda bir Mehmet Yılmaz hayranlığı sürüp gidiyor. Sayın Aybaba bu hayranlığını uzun süre devam ettirdi ama bir sonuç alamadı. Şimdi sıra Semercioğlu'nda. Sayın Semercioğlu! Mehmet Yılmaz elbetteki iyi bir futbolcu ama şu anda Trabzonspor'da oynayacak düzeyde değil. Bu mevkiide Augustine'de ısrar ederseniz kendiniz ve Trabzonspor açısından daha hayırlı olur. Elinizde Yattara gibi adam eksiltebilen süratli bir oyuncunuz var. Bu oyuncunuzdan faydalanmayı düşünün kaybetmeyi değil.
Ayrıca Sayın Semercioğlu sürekli olarak takımından memnun olduğunu ifade ediyor ama, ortada bir gerçek var ki, basın, camia ve taraftarlar takımdan hiç memnun değil. Takımdaki bu dağınıklık, sistemin oturmadığını ve Antalya kampında yeteri kadar çalışılmadığını gözler önüne seriyor. Biraz erken olacak ama bu iş, bu yönetimle ve bu teknik kadroyla yürüyeceğe pek benzemiyor.
PSV mçanı analiz ettiğimizde Fatih, Gökdeniz ve Maxim gibi isimlerin maça ağırlıklarını koymadıkları zaman Trabzonspor'un çok zorlandığını gördük. Her zaman olduğu gibi defansın evlere şenlik olduğunu gördük. Sayın Semercioğlu'nun takımı, 'biz defansımızla şampiyonluklar yaşadık' ifadesine çelişir bir savunma sistemiyle oynatması doğrusunu söylemek gerekirse beni şaşırttı.
D'Haene ve Hasan'ın inanılmaz hataları Trabzonspor formasını taşıyan bir futbolcuya hiç yakışmadı. Recep ve Sommers iyi niyetleriyle mücadele etmeye çalıştılar ama, vasatı aşamadılar. Defans dörtlüsünün geneline baktığımızda çok ağır olduğunu görmek için kain olmaya gerek yok. Bu kadar ağır oyunculardan kurulu olan defans böyle bir sistemle oynadığı sürece Trabzonspor her maçta en az 2-3 gol yemekten kurtulamas. Sürekli ifade ediyoruz; 'takımın sistemini belirlerken elinizdeki oyuncu yapısına göre şekillendirmeniz gerekir' diye ama maalesef bu söylediklerimiz sadece lafta kalıyor. Bir kez daha tekrar ediyorum. Tandem sisteminden bir an evvel vazgeçilmeli, liberolu sisteme dönülmeli. Aksi taktirde Trabzonspor ilk yarıda almış oluduğu puanlarla yetinmek zorunda kalacaktır. Bu sistemden vazgeçmiyorsanız, sisteme uygun oyuncular transfer etmek zorundasınız.
Anlayamadığım bir konu daha var. Yattara gibi bir silahınız var ama, kullanmasını bilmiyorsunuz. Neymiş efendim adam koşmuyormuş, mücadele etmiyormuş. Peki o zaman ilk yarının son maçlarında almış olduğunuz galibiyetlerde en çok kimin payı var bana bunu söyleyebilir misiniz sayın Semercioğlu!. Tabi ki de Yattara'nın ama, her nedense gelen her teknik adamda bir Mehmet Yılmaz hayranlığı sürüp gidiyor. Sayın Aybaba bu hayranlığını uzun süre devam ettirdi ama bir sonuç alamadı. Şimdi sıra Semercioğlu'nda. Sayın Semercioğlu! Mehmet Yılmaz elbetteki iyi bir futbolcu ama şu anda Trabzonspor'da oynayacak düzeyde değil. Bu mevkiide Augustine'de ısrar ederseniz kendiniz ve Trabzonspor açısından daha hayırlı olur. Elinizde Yattara gibi adam eksiltebilen süratli bir oyuncunuz var. Bu oyuncunuzdan faydalanmayı düşünün kaybetmeyi değil.
Ayrıca Sayın Semercioğlu sürekli olarak takımından memnun olduğunu ifade ediyor ama, ortada bir gerçek var ki, basın, camia ve taraftarlar takımdan hiç memnun değil. Takımdaki bu dağınıklık, sistemin oturmadığını ve Antalya kampında yeteri kadar çalışılmadığını gözler önüne seriyor. Biraz erken olacak ama bu iş, bu yönetimle ve bu teknik kadroyla yürüyeceğe pek benzemiyor.
Murat Kandazoğlu / diğer yazıları
- Trabzon ağır basıyor / 20.03.2004
- Trabzonspor galibiyeti hak etti / 09.03.2004
- Trabzonspor takım olma yolunda... / 03.03.2004
- Terim dersini çalışmış / 02.03.2004
- Sistem değişikliği şart... / 18.02.2004
- Cimbom, kan kaybediyor / 30.01.2004
- Trabzonspor nasıl düzelir? / 28.01.2004
- UEFA kriterlerinin gerektirdikleri / 24.01.2004
- Daha yeteneklileri var... / 23.01.2004
- Oktay'a son şans... / 19.01.2004
- Trabzonspor galibiyeti hak etti / 09.03.2004
- Trabzonspor takım olma yolunda... / 03.03.2004
- Terim dersini çalışmış / 02.03.2004
- Sistem değişikliği şart... / 18.02.2004
- Cimbom, kan kaybediyor / 30.01.2004
- Trabzonspor nasıl düzelir? / 28.01.2004
- UEFA kriterlerinin gerektirdikleri / 24.01.2004
- Daha yeteneklileri var... / 23.01.2004
- Oktay'a son şans... / 19.01.2004