Bu kesin gerçeğin birileri tarafından hatırlatılması dahi gereksiz.
Hangi inanca, hangi kültüre sahip olursa olsun az-çok aklını kullanan her insan bu gerçeğin farkındadır.
İslam inancına sahip olanların farkı ise, bu hayatın tekrarı olmadığını, olmayacağını ama devamı olacağını bilirler ve öylece inanırlar.
Evet, bu hayatın tekrarı yok ama ölümden sonra ölümsüz bir hayat ile devamı mutlaka olacaktır.
Tekrarı olmayan bu dünya hayatında yapıp-ettiklerimiz, yapmayıp terk ettiklerimiz, kısaca "Kerim Katiplere" yazdırdıklarımız, bu hayatın devamı niteliğindeki ebedi hayatımızın rengini ve türünü tayin edecektir.
Amel defterinde zerre kadar hayır kaydı bulunan mutlaka onun karşılığını alacak, amel defterinde zerre kadar şer kaydı bulunan da elbette onun hesabını verecek.
Lokman aleyhisselam oğluna nasihat ederken söylediği şu hakikat, her birimizin kulağına mutlaka küpe olmalıdır:
"Sevgili oğlum; yapmış olduğun iyilik veya kötülük, zerre kadar küçük ve önemsiz bile olsa ve o da sağlam bir kayanın içinde yâhut göklerde, kâinâtın en ücra bir köşesinde, ya da yerin derinliklerinde gizlenmiş olsa, Allah onu mutlaka Hesap Gününde ortaya çıkaracaktır. Çünkü Allah, bütün gizlilikleri en ince ayrıntısıyla bilir, her şeyden haberdardır." (Lokman: 16).
Hal böyle iken, durum ve vaziyet bu minval üzere iken, ölümden sonraki hayata, hesaba-kitaba, mizana-teraziye inanan bir insan hangi cesaretle bu kısa ömrünü çar-çur eder, zamanını boşa harcar, insanların yoluna taş döker, diken eker ve insanların emeğine ve alın terine göz diker?
"Biz, kıyamet günü için adâlet terazileri kurarız. Artık kimseye, hiçbir şekilde haksızlık edilmez. Yapılan iş, bir hardal tanesi ağırlığında bile olsa onu getiririz. Hesap gören olarak biz yeteriz." (Enbiya: 47).
Tekrarı olmayan bu kısa hayatı, ebedi hayatı kazanmak için bir fırsat bilip hem Yaratıcının hukukuna hem de cümle mahlûkatın hukukuna harfiyen riayet etmemek akıl karı mıdır, akıllı insanın işi midir?
Başkalarının hakkını ve hukukunu gasp ederek, emeğini ve alın terini sömürerek biriktirdiği servetin, sahip olduğu köşkün ve sarayın ebedi hayatta alevli ateşe dönüşüp kendisini yakacağını nasıl düşünemez, nasıl akıl edemez insan?
Zulüm değirmenleri dönsün diye bir ömür su taşıyan insan yarın o değirmenlerde kendisinin öğütüleceğini nasıl hesap edemez?
Evet, bu hayatın tekrarı yok ama ister inan ister inanma mutlaka devamı var ve her zerresinden hesap vermek de var.
- Bir gram güven bir kilo altından pahalı / 22.05.2025
- Gençlik Bayramında gençliğin hali / 20.05.2025
- Dünya yansa bir bağ otu yanmayan tipler / 19.05.2025
- “Ey basiret ehli ibret alınız” / 11.05.2025
- Kavmi de Karun’a nasihat etmiş / 10.05.2025
- Ekmekten aştan bîhaber iktidar / 07.05.2025
- Bozulmamış ne kaldı? / 05.05.2025
- Aç bırakanlar ağlamayı da yasaklıyorlar / 02.05.2025
- Gözenin başında kim var? / 01.05.2025