ABD Başkanı Donald Trump, Virginia'da 800 generalle yaptığı toplantıda dikkat çeken mesajlar verdi. Pentagon'un adını "Savaş Bakanlığı"olarak değiştirme girişiminden, içeride "suç ve göçe" karşı bir savaş ilanına kadar uzanan sözleriyle Trump, orduyu doğrudan siyasetin merkezine çekiyor.
Trump'ın çizdiği bu tablo aslında bize şunu hatırlatıyor: Bir ülkenin gerçek gücü yalnızca ordusunun çeliğinde değil, milletinin birliğinde ve hukukunun sağlamlığındadır. Tam da burada şu sözün altını çizmek gerekir: "İstiklal, istikbal, hürriyet, her şey adaletle kaimdir!"
Adaletin temel gücü
Adalet olmadan güçlü bir ordu da, caydırıcı bir ekonomi de kalıcı olmaz. Çünkü milletin güveni, devletin en büyük silahıdır. Türkiye'nin hem içeride hem dışarıda ayakta durmasının yolu, adalet duygusunu tüm vatandaşlara hissettirmesinden geçiyor.
Güçlü ordu, güçlü caydırıcılık
Tarih boyunca farklı "megali idea"ların hedefinde olduk. Bugün de benzer söylemler var. İşte bu yüzden savunma sanayisinin millileşmesi, ordunun caydırıcı kapasitesinin artırılması Türkiye'nin en sağlam sigortasıdır. Ancak bu güç, adaletle taçlandığında gerçek anlamını bulur.
Diplomasi ve hukukun rolü
Silahın gölgesinde kalıcı barış olmaz. Lozan gibi antlaşmaların meşruiyetini sürekli gündemde tutmak, uluslararası toplumda Türkiye'nin haklılığını vurgulamak gerekir. "Sınırların değişmezliği" ilkesi, hukuku yanımıza aldığımızda en sağlam kalkan olur.
Ekonomi ve yumuşak güç
Ekonomisi zayıf olan bir ülkenin askeri uzun süre güçlü kalamaz. Türkiye'nin hem bölgesel liderliği hem de caydırıcılığı için güçlü ekonomi şarttır. Bunun yanında komşu halklarla kurulan ticari, kültürel ve turistik bağlar, düşmanlıkların panzehiridir.
Ulusal birlik ve terörle mücadele
Türkiye'nin en kırılgan noktası içerideki terördür. Terör örgütlerinin beslendiği fay hatları kapatılmadan "istiklal ve hürriyet" tam anlamıyla korunamaz. Bu sadece güvenlik güçlerinin değil, eğitimden siyasete kadar tüm kurumların ortak mücadelesini gerektirir.
Sonuç
Trump, Amerika'da içeriden gelen bir "savaş" söylemiyle orduyu siyasete çekiyor. Türkiye'nin ise farklı bir yol izlemesi şart: Güçlü bir orduya, sağlam bir ekonomiye, etkin bir diplomasiye sahip olurken, içeride de adalet ve birlikten sapmamak. Çünkü unutmamak gerekir ki: "İstiklal, istikbal, hürriyet, her şey adaletle kaimdir!"
Kısacası, Türkiye için en doğru yol şudur: Dışarıda caydırıcı, içeride birleştirici olmak.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cem Bürüç / diğer yazıları
- Ukrayna Savaşında kim ne istiyor? / 11.11.2025
- Atatürk'ün dış politika felsefesi: Barışın stratejik gücü / 10.11.2025
- Rubio'nun Orta Asya hamlesi / 09.11.2025
- Küresel dengenin kırılma noktası: ABD, Rusya ve Türkiye'nin zor tercihleri / 08.11.2025
- Dış politikada duruş meselesi: Geçmişten bugüne / 07.11.2025
- Aynı masada, farklı dillerde konuşmak: Türkiye ve AB arasındaki sessiz uçurum / 06.11.2025
- Filistin'de sol hareketlerin dünü ve bugünü / 05.11.2025
- Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in Türkiye ziyareti / 01.11.2025
- Trump'ın Asya turu: Barış fotoğrafları ve ticaret hamleleri / 31.10.2025
- Hindistan'ın petrol dengesinde ince hesap: ABD'ye rağmen Rusya ile ticaret / 30.10.2025
- Atatürk'ün dış politika felsefesi: Barışın stratejik gücü / 10.11.2025
- Rubio'nun Orta Asya hamlesi / 09.11.2025
- Küresel dengenin kırılma noktası: ABD, Rusya ve Türkiye'nin zor tercihleri / 08.11.2025
- Dış politikada duruş meselesi: Geçmişten bugüne / 07.11.2025
- Aynı masada, farklı dillerde konuşmak: Türkiye ve AB arasındaki sessiz uçurum / 06.11.2025
- Filistin'de sol hareketlerin dünü ve bugünü / 05.11.2025
- Almanya Başbakanı Friedrich Merz'in Türkiye ziyareti / 01.11.2025
- Trump'ın Asya turu: Barış fotoğrafları ve ticaret hamleleri / 31.10.2025
- Hindistan'ın petrol dengesinde ince hesap: ABD'ye rağmen Rusya ile ticaret / 30.10.2025


















































































