Yazacaklarım öyle iddia filan değil. Bizzat yaşadığımız gerçekler. 'Ülkemiz siyasetçilerinin, ABD'nin takdiri ve desteği ile iktidara geldiklerini' Merhum Prof. Dr. Haydar Baş bizzat muhatap olduğu olaylarla dile getirmiş ve o tarihi cümleyi kurmuştu: 'Başkalarına söz verenler bu millete, bu devlete hiçbir şey veremezler'.
Menderes'ten Özal'a, Özal'dan Erdoğan'a bu tespit, teyit edilmiştir.
23 yıllık AKP iktidarı bu devlet ve millete hiç bir şey veremedi ama ABD'ye her istediklerini verdi.
Geldiğimiz noktada ekonomi, sağlık, eğitim, yargı başta olmak üzere her alanda Erdoğan iktidarı, halkın nezdindeki itibarını, güvenini kaybetti, kaybediyor.
Ama hiç önemli değil! Önemli olan ABD'de nezdinde itibar kaybetmemek!
İktidarın bu duruşunu 3 ay önce BTP Lideri Hüseyin Baş: 'İktidarın derdi uluslararası meşruiyeti sağlamak, toplumun meşruiyetini kazanmak gibi bir derdi yok' sözleriyle dile getiriyordu.
Erdoğan iktidarı genelde uluslararası özelde ise ABD nezdindeki meşruiyetini son ziyaret ile perçinledi.
Sırf Beyaz Saray'a girebilmek için önceden verilen tavizler, Trump'ın, Dışişleri Bakanının, Ankara Büyükelçisinin kurduğu cümleler ve imza atılan o anlaşmalar, devlet ve milletimizin hayrına olmadığı gibi sonuçları itibarıyla sadece içerde değil komşularımızla da daha büyük siyasi ve ekonomik sorunlar yaşayacağımızın habercisidir.
Ekonomi boyutunda nasıl peşkeş çekildik
Ana başlıklar ile ABD'den ithal ettiğimiz ürünleri bir hatırlayalım:
Ham petrol, rafine petrol ürünleri ve bunların alt ürünleri.
Demir-çelik hurdaları, yarı işlenmiş çelik levhalar, alaşımlı çelikler.
Endüstriyel makineler, tarım makineleri, tekstil makineleri.
Kimyasal hammaddeler, polimerler, farmasötik ara ürünler.
Binek otomobiller, yedek parçalar, motor bileşenleri.
Bilgisayarlar, elektronik devreler, tıbbi cihazlar, akıllı telefon bileşenleri.
Ham pamuk, pirinç, badem, ceviz, Antep fıstığı gibi sert kabuklu meyveler.
Alkollü içkiler, yaprak tütünü.
Makyaj malzemeleri, kozmetik ürünler.
Ham ve yarı işlenmiş altın, uçak parçaları, medikal ürünler.
Bunların hiç birisinin ülkemizde olmadığını varsayalım! Bizzat komşularımızda ve kıtamızda bunların tamamı varken ve çok daha ucuza alınabilecekken neden 10.000 kilometre uzaktan alma gereği duyuyorlar?
Alkole bakalım mı?
Devleti alkol üretiminden çekip bahis ve faiz siteminde aktifleştiren AKP iktidarı, devlete ait alkol tesislerini sattı.
Sattı da! 2004'te 66 firma alkol üretiyorken iken bugün bu sayı 250'yi geçti.
Tarıma bakalım mı?
'Alkol' için bana ne, diyen dini bütün kardeşlerim okusun…
Türkiye ceviz üretiminde dünyada 4. sırada yer alıyor ama Erdoğan iktidarı, ABD'den ceviz alıyor.
Türkiye pamuk (lif) üretiminde dünyada 7. sırada alıyor ama Erdoğan iktidarı, ABD'den pamuk alıyor.
Türkiye badem üretiminde dünyada 6. sırada alıyor ama Erdoğan iktidarı, ABD'den badem alıyor.
Türkiye Antep fıstığı üretiminde dünyada 2. sırada alıyor ama Erdoğan iktidarı, ABD'den fıstık alıyor.
Türkiye pirinç üretiminde dünyada 23. Sırada alıyor ama Erdoğan iktidarı, ABD'den pirinç alıyor.
Türkiye tütün üretiminde dünyada 13. sırada alıyor ama Erdoğan iktidarı, ABD'den tütün alıyor. (Ki, Anadolu'nun bereketli toprakları bu sıralamayı asla kabul etmiyor.)
Düşünün şimdi! Milli zeka ve teknolojiler ile kat ve kat daha fazla yetiştirebileceğiniz ürünleri gidip okyanus ötesinden almak sadakat ve meşruiyet göstergesi değil de nedir?
Altın ve demir
Türkiye, demir-çelik sektöründe dünyanın en büyük 8. üreticisi konumunda. İşletilebilir rezerv yaklaşık 124,6 milyon ton, toplam bilinen rezerv ise 500 milyon ton civarında olduğunu bizzat ilgili kuruluşlar açıklıyor.
Şimdi! Rezervlerini kullanamıyorsun. Kullandığın rezervlerden İsrail'e satıyorsun. 'İsrail ile ticareti kestik' deyip Filistin'e çelik ihracatında patlama yaşatıyorsun! Ardından ABD'den çelik alıyorsun. Bunun adı nedir?
Altın
BTP'nin parti programında olan ve 20 yıldır insanımıza anlatmaya çalıştığı gerçekleri son Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar geçtiğimiz 'Madenciler Gününde' şu cümlelerle dile getirdi:
'Ülkemizde eski hesaplamalara göre 6 bin 500 ton altın rezervi olduğunu, bunun yeni çalışmalar ile 10 bin ton olabileceğini tahmin ediyoruz. Yıllık altın üretimimizi 100 tona çıkaracağız. Dünyadaki değerli taşların % 70'inin ülkemizde. Ülkemiz maden çeşitliliği açısından dünyada 7. Sırada…"
MTA verilerine göre kanıtlanmış ve işletilebilir altın rezervleri yaklaşık 1.500-2.000 ton.
Aynı Bakanımız Haziran 2025'te: "Dünyada tek sahadaki en büyük ikinci nadir toprak elementleri rezervi, Türkiye'yi dünyanın merkez ülkeleri arasına taşıyacak."
Sonuç?
Nijer'de altın arayan AKP iktidarı, ABD'den de altın ithalatına devam ediyor.
Bizim altınlar mı? AKP, onları sattı. Şimdi diğer değerli madenlerimizi de satıyor.
Niçin peki?
Devlet ve milletimiz için mi? Yoksa ABD'nin rızasını kazanıp ve meşruiyet alabilmek için mi?
Menderes'ten Özal'a, Özal'dan Erdoğan'a bu tespit, teyit edilmiştir.
23 yıllık AKP iktidarı bu devlet ve millete hiç bir şey veremedi ama ABD'ye her istediklerini verdi.
Geldiğimiz noktada ekonomi, sağlık, eğitim, yargı başta olmak üzere her alanda Erdoğan iktidarı, halkın nezdindeki itibarını, güvenini kaybetti, kaybediyor.
Ama hiç önemli değil! Önemli olan ABD'de nezdinde itibar kaybetmemek!
İktidarın bu duruşunu 3 ay önce BTP Lideri Hüseyin Baş: 'İktidarın derdi uluslararası meşruiyeti sağlamak, toplumun meşruiyetini kazanmak gibi bir derdi yok' sözleriyle dile getiriyordu.
Erdoğan iktidarı genelde uluslararası özelde ise ABD nezdindeki meşruiyetini son ziyaret ile perçinledi.
Sırf Beyaz Saray'a girebilmek için önceden verilen tavizler, Trump'ın, Dışişleri Bakanının, Ankara Büyükelçisinin kurduğu cümleler ve imza atılan o anlaşmalar, devlet ve milletimizin hayrına olmadığı gibi sonuçları itibarıyla sadece içerde değil komşularımızla da daha büyük siyasi ve ekonomik sorunlar yaşayacağımızın habercisidir.
Ekonomi boyutunda nasıl peşkeş çekildik
Ana başlıklar ile ABD'den ithal ettiğimiz ürünleri bir hatırlayalım:
Ham petrol, rafine petrol ürünleri ve bunların alt ürünleri.
Demir-çelik hurdaları, yarı işlenmiş çelik levhalar, alaşımlı çelikler.
Endüstriyel makineler, tarım makineleri, tekstil makineleri.
Kimyasal hammaddeler, polimerler, farmasötik ara ürünler.
Binek otomobiller, yedek parçalar, motor bileşenleri.
Bilgisayarlar, elektronik devreler, tıbbi cihazlar, akıllı telefon bileşenleri.
Ham pamuk, pirinç, badem, ceviz, Antep fıstığı gibi sert kabuklu meyveler.
Alkollü içkiler, yaprak tütünü.
Makyaj malzemeleri, kozmetik ürünler.
Ham ve yarı işlenmiş altın, uçak parçaları, medikal ürünler.
Bunların hiç birisinin ülkemizde olmadığını varsayalım! Bizzat komşularımızda ve kıtamızda bunların tamamı varken ve çok daha ucuza alınabilecekken neden 10.000 kilometre uzaktan alma gereği duyuyorlar?
Alkole bakalım mı?
Devleti alkol üretiminden çekip bahis ve faiz siteminde aktifleştiren AKP iktidarı, devlete ait alkol tesislerini sattı.
Sattı da! 2004'te 66 firma alkol üretiyorken iken bugün bu sayı 250'yi geçti.
Tarıma bakalım mı?
'Alkol' için bana ne, diyen dini bütün kardeşlerim okusun…
Türkiye ceviz üretiminde dünyada 4. sırada yer alıyor ama Erdoğan iktidarı, ABD'den ceviz alıyor.
Türkiye pamuk (lif) üretiminde dünyada 7. sırada alıyor ama Erdoğan iktidarı, ABD'den pamuk alıyor.
Türkiye badem üretiminde dünyada 6. sırada alıyor ama Erdoğan iktidarı, ABD'den badem alıyor.
Türkiye Antep fıstığı üretiminde dünyada 2. sırada alıyor ama Erdoğan iktidarı, ABD'den fıstık alıyor.
Türkiye pirinç üretiminde dünyada 23. Sırada alıyor ama Erdoğan iktidarı, ABD'den pirinç alıyor.
Türkiye tütün üretiminde dünyada 13. sırada alıyor ama Erdoğan iktidarı, ABD'den tütün alıyor. (Ki, Anadolu'nun bereketli toprakları bu sıralamayı asla kabul etmiyor.)
Düşünün şimdi! Milli zeka ve teknolojiler ile kat ve kat daha fazla yetiştirebileceğiniz ürünleri gidip okyanus ötesinden almak sadakat ve meşruiyet göstergesi değil de nedir?
Altın ve demir
Türkiye, demir-çelik sektöründe dünyanın en büyük 8. üreticisi konumunda. İşletilebilir rezerv yaklaşık 124,6 milyon ton, toplam bilinen rezerv ise 500 milyon ton civarında olduğunu bizzat ilgili kuruluşlar açıklıyor.
Şimdi! Rezervlerini kullanamıyorsun. Kullandığın rezervlerden İsrail'e satıyorsun. 'İsrail ile ticareti kestik' deyip Filistin'e çelik ihracatında patlama yaşatıyorsun! Ardından ABD'den çelik alıyorsun. Bunun adı nedir?
Altın
BTP'nin parti programında olan ve 20 yıldır insanımıza anlatmaya çalıştığı gerçekleri son Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar geçtiğimiz 'Madenciler Gününde' şu cümlelerle dile getirdi:
'Ülkemizde eski hesaplamalara göre 6 bin 500 ton altın rezervi olduğunu, bunun yeni çalışmalar ile 10 bin ton olabileceğini tahmin ediyoruz. Yıllık altın üretimimizi 100 tona çıkaracağız. Dünyadaki değerli taşların % 70'inin ülkemizde. Ülkemiz maden çeşitliliği açısından dünyada 7. Sırada…"
MTA verilerine göre kanıtlanmış ve işletilebilir altın rezervleri yaklaşık 1.500-2.000 ton.
Aynı Bakanımız Haziran 2025'te: "Dünyada tek sahadaki en büyük ikinci nadir toprak elementleri rezervi, Türkiye'yi dünyanın merkez ülkeleri arasına taşıyacak."
Sonuç?
Nijer'de altın arayan AKP iktidarı, ABD'den de altın ithalatına devam ediyor.
Bizim altınlar mı? AKP, onları sattı. Şimdi diğer değerli madenlerimizi de satıyor.
Niçin peki?
Devlet ve milletimiz için mi? Yoksa ABD'nin rızasını kazanıp ve meşruiyet alabilmek için mi?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- ABD’ye nasıl ve neden peşkeş çekildiğimizi yazıyorum / 02.10.2025
- Aşağıdaki vasıfları taşıyan yöneticiler aranıyor / 30.09.2025
- Peygamberimiz itibardan asla taviz vermemiştir / 29.09.2025
- Çakma kral ve HTŞ’li Şara / 28.09.2025
- Her şey ABD’nin rızası için mi? / 27.09.2025
- Trump’a haddini bildirecek bir dünya lideri aranıyor / 26.09.2025
- 25 yıl önce verilen ‘bağımsızlık ve insan gibi yaşama’ sözü hala geçerli / 25.09.2025
- Müslümanın canı mı Kudüs’ün çakıl taşı mı? / 23.09.2025
- Mevzu Boeing mi? / 22.09.2025
- Erdoğan kılıcı bıraktı ABD’ye gidiyor / 21.09.2025
- Aşağıdaki vasıfları taşıyan yöneticiler aranıyor / 30.09.2025
- Peygamberimiz itibardan asla taviz vermemiştir / 29.09.2025
- Çakma kral ve HTŞ’li Şara / 28.09.2025
- Her şey ABD’nin rızası için mi? / 27.09.2025
- Trump’a haddini bildirecek bir dünya lideri aranıyor / 26.09.2025
- 25 yıl önce verilen ‘bağımsızlık ve insan gibi yaşama’ sözü hala geçerli / 25.09.2025
- Müslümanın canı mı Kudüs’ün çakıl taşı mı? / 23.09.2025
- Mevzu Boeing mi? / 22.09.2025
- Erdoğan kılıcı bıraktı ABD’ye gidiyor / 21.09.2025