Bu kadar kıskançlık ve haset, pes doğrusu!

Bazen "hiçbir şey bilmeseydim keşke" diyesim geliyor.

Hakikati görüp, kör gibi davranmak ne demek Allah aşkına!

Gerçek olan çözümü çocuklarının ismi gibi ezbere bilip, sanki yokmuş gibi körler sağırları oynamak neyin nesidir!

Bu siyaset tiyatrosunun sonunda, Türkiye'nin bir yok oluş ile karşı karşıya kalacağını adım gibi biliyorum.

Bütün dünyanın tek gündemi ekonomi değil mi?

Türkiye'nin ezelden beri tek gündemi zaten ekonomi.

Bir yiğit Türk evladı çıkmış 100 yıl önce, batan bir milleti ve devletini dimdik ayağa kaldırmış.

Yetmedi, bunu ekonomi ile taçlandırmak için, tüm ülkeyi ve imkânları seferber ederek, tam bağımsız bir Türkiye bizlere emanet etmişti.

Başarmıştı Paşam…

Çünkü o, çözüm adamıydı.

Aziz Atatürk, proje ve çözüme çok büyük önem veriyordu.

Bu konularda fikir sahibi olan herkesi dinliyor ve çokça değer veriyordu.

O, devletin kurucu babasıydı.

Çözümü olanı asla kıskanmaz ve gizlemezdi.

O'nun için en önemli husus, ülkenin ekonomik olarak yüksek bir refaha kavuşması ve tam bağımsızlığı idi.

15 yıllık sivil hayatı boyunca Türkiye Cumhuriyeti'ni, hep bu mantalite ile yönetti.

Gerek ekonomi ve gerekse askeri alanda yakalanan üst düzey başarının sırrı da burada gizliydi.

Peki, ne oldu 38'den sonra?

Bize emanet ettiği tam bağımsız Türkiye'den, göbekten ABD'ye bağımlı bir hale evrildik ve de savrulduk.

Bir türlü ABD ve özellikle de 80 sonrası bize dayatılan liberal kapitalist sistemden kendimizi soyutlayamadık.

Milli ve ulus devlet yanlılarına adeta vebalı muamelesi yapıldı.

Atatürk ilke ve devrimlerini yaşatmaya kendini adamışlara karşı, devlet gücü kullanılarak kıyımlar yapıldı.

Küresel bir tezgah olan, 'serbest piyasa ekonomisi' yalanı ile, yerli ve milli çözüm sahiplerine karşı, bir fiil ABD'nin safında yer alınarak cephe açıldı.

Ne kadar acı ve garip bir manzara!

Günümüze geldiğimizde ise bu tablonun aynısı ile devam etmekte olduğunu görmekteyiz.

Tüm siyasi partilere karşı saygımız vardır ve öyle de olmalıdır.

Ancak benim çektiğim fotoğraf tamamen bilimsel ve akademiktir.

Örneğin Cumhur İttifakı ve bileşenleri.

Uyguladıkları ekonomik sistemin adı nedir?

Bal gibi, kaymak gibi kapitalist sistemin babasıdır.

Millet İttifakı ve bileşenlerinin dillendirdiği ve ezberinde olan ekonomiye dair sistemin adı nedir?

Kapitalist sistemin ta kendisidir.

E kardeşim o zaman ikiniz arasında var olduğunu düşündüğünüz fark nedir?

Partilerinizin isim farklılığı mı?

Aynı şeyleri söylüyorsunuz.

Özelleştirme.

Devletin küçülmesi.

Tasarruf ve kemer sıkma politikası.

MB'nın bağımsızlığı.

Asla ve kat'a para basılmaması (tövbe haşa!)

Serbest piyasa ekonomi koşullarının aynen ve tıkırında yürümesi.

Allah aşkına siz şaka mısınız?

Bu nasıl bir tiyatrodur?

Milletin başına bela olan zaten bu ekonomi anlayışı değil midir?

Yaşanan bu soygun ve sömürü anlayışına, "hayır" diyen, yerli ve milli bir çözümün adresine karşı niçin takım olarak gözlerinizi kapadınız?

2013 Yılında Duma Parlementosu'nda, "Milli Ekonomi Modeli" kapitalizmi tarihin çöplüğüne atmıştır.

Neden iktidarı ve muhalefeti ile tarihin çöplüğüne atılan bu soygun ve sömürü düzenine can suyu olmak için birbirinizle yarış halindesiniz?

"Ben bu ekonomiyi çok kısa bir sürede ayağa kaldırır ve Türkiye'yi dünya lideri ülke yaparım" diyen BTP lideri Hüseyin Baş'a bir kere gidip de "Sayın Başkanım sen bunu nasıl yapacaksın" deme nezaketinde bulundunuz mu?

Yok demediniz!

Neden?

Bakın yeminle söylüyorum.

Eğer BTP liderinin önerileri ve bugün dünyanın referans kaynağı haline gelen Milli Ekonomi Modeli uygulanır ve başarılı olursa, diğer tüm partiler tabela partisi haline dönüşecek.

Bunu tüm liderler çok iyi bilmektedir.

Bunu kestiremeyen ve ne olup bittiğini çok net kavrayamayan yüce Türk milletidir!

Yani ülkemizde oynanan oyunun adı, siyaset tiyatrosudur!