logo
19 NİSAN 2024

Bu nasıl büyüme?

10.04.2005 00:00:00
Medya ne söylerse söylesin ekonominin gidişinin iyiye doğru olmadığını söyleyen BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, "Kâr oranları artmadı. İstihdam artmadı. İşsizlik aldı başını gidiyor. Ekonomi büyüse böyle mi olur?" diye sordu

Fildişi kulesi misali mevcut iktidar, plaza medyası, tatlısu iktisatçıları "ekonomi iyiye gidiyor" söylemini tekrar tekrar gündeme getirmeye devam ededursun, ülkemizin belkemiğini oluşturan ve eli taşın altında olanlara ait hayatın içinden gerçek kesitler tam aksini söylüyor. Ekonominin iyiye gitmediğini söyleyenlerden biri de Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş. Fakat onun farkı, gerçekle bizzat yüzyüze geldikleri, negatiflikler kapıyı çaldığı için farkına varanların aksine olayı çok öncelerden öngörmesi ve yine önceden uyarılarda bulunması. İbrahim Berk ve Selim Kotil, BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş ile Türkiye ekonomisinin içinde bulunduğu durumu görüştü.

n Muhterem Hocam, bu iktidar olsun, daha önceki iktidarlar olsun, temel politika olarak ısrarla "vergileri arttırmamız, harcamaları kısmamız lazım ve elde ettiğimiz gelirleri borca aktarmamız lazım. Bu mantıkla da borcu azaltırız, sürdürürüz" mantığı içerisindeler. Buna rağmen Türkiye'nin borcunda özellikle son dönemde şimdiye kadar görülmemiş bir artış var. Bunu neye bağlıyorsunuz? Bir de Devlet Bakanı Ali Babacan'ın bir açıklaması oldu. "Borcun ödenmesi diye bir şey düşünülemez. Önemli olan borcun sürdürülmesidir" dedi. Borçlar ödenemez mi?

Prof. Dr. Haydar Baş- Dilerseniz sondan başlayalım. Ali Babacan'ın borçları sürdürme, devamlı borçlanma anlayışı ekonomide bir anlayıştır. Ama bu anlayışın sağlıklı olabilmesi için sizin aldığınız borcun üzerinde, süresi dolduğunda fazla kazanmış olmanız lazım. Mesela 10 bin lira borç alıyorsunuz. Ödeme zamanı geldiğinde 11 bin lira ödeyeceksiniz. Siz, en az 12 bin lira kazanmanız lazım ki bu aldığınız borç sizin lehinize olsun. Bunu başka bir misalle daha izah edeyim. Mesela 10 bin liranız var. Tahtakale'ye gidiyorsunuz. Tahtakale'de çeşitli firmalarla yaptığınız pazarlıkla, anlaşmalarla elinizdeki paranın on misli mal alıyorsunuz. Yani onda birini veriyorsunuz, onda dokuzuna çek veya senet veriyorsunuz. Aldığınız bu malı geldiniz, pazarladınız, sattınız. Ona da bir kâr haddi koyalım. % 20 diyelim. Bu mamullerin satışı sonucu elde edeceğiniz kâr 2 bin TL'dir. Bu sistemi genişletiyoruz. 100 bin liralık mal alıyorsunuz. % 20 kârla satıyorsunuz. 20 bin lira kazanıyorsunuz. Halbuki siz Tahtakale'ye 10 bin TL ile gittiniz. Piyasa kredinizle aldığınız mamulleri % 20 kârla satıyorsunuz. Kendi paranızın iki misli para kazanmak suretiyle borçlanmaya girmiş oluyorsunuz. Bu manada borçlanma çok faydalı. Fakat Türkiye'nin şu anda içinde bulunduğu, devam ettirmek istediği borçlanma bu türden bir borçlanma değil. Türkiye borcunu alıyor. İşletmesine koyuyor. Ama vade geldiğinde kazancı onun kredi faizlerini karşılamıyor. Yani şu anda biz 1 milyar dolar borç aldık. Atıyorum, devlet olarak bunu % 25 ile aldık. Ödeme zamanı 1 milyon 250 bin dolar ödememiz lazım. Biz bunu işletmeye koyduğumuz zaman ise 1 milyon 250 bin dolar kazanamıyoruz. Zamanı geliyor. Borcu borçla ödeme durumunda kalsanız bile bu sefer ortaya ne çıkıyor? Sizin ödemek zorunda olduğunuz faizleri borcunuza ilave etmek durumuyla karşı karşıya geliyorsunuz. Bu iktidarın 2,5 yıl evvelinden bugüne kadar uyguladığı maliye politikası, borçlanma politikası bu prensiple devam ettiği için gerek iç borçlanmada, gerek dış borçlanmada hep borçlarımız katlanıyor. Bunun başka türlü olması da mümkün değil. Onun için Türkiye'nin borçlarının sürdürülebilmesi Türkiye'nin tamamen zararınadır. Çünkü borcu artıyor. Ana parayı vermemiz için kazancımızın çok olması lazım. Kazanacağız ki ana parayı ödeyelim. Onu bir tarafa bırak. Yeni bir borç alıyorsunuz. O borcun ana miktarını veriyorsunuz. Diğer taraftan faizini katlıyorsunuz. Onun için Türkiye'de 2,5 yıl içerisinde iç ve dış borç toplam olarak 170 milyar dolar arttı. Bu iktidarın bu metodla işin içinden çıkması hiç mümkün değildir.

Böyle büyüme mi olur?

Ekonomi büyümüş! Ekonomi büyüse böyle mi olur? Ekonomi büyüse kâr oranları artacak. İş fazla yapıyorsan o zaman kârın fazla olacak, işçin de fazla olacak. Gelirin de fazla olacak. İstihdamın artacak, işçi sayın artacak, kazancın artacak, istikrarın artacak. Bütün bunlara baktığımız zaman bugün bunlar var mı? Hayır yok. O halde Türkiye'deki büyüme de tiyatro büyümesi. Borçlanıyorsun. O da büyümedir. Ama eksi yönden büyümedir. Stokları arttırıyorsun, büyüyorsun ama ortada kazanç yok. Bana faydası olmayan büyümeden bana ne.

n Büyüme değil şişme.

Prof. Dr. Haydar Baş- Düzgün bir şişme de değil. Tamamen bozuk bir şişme. Dolayısıyla şu anda ekonominin gidişi, gazeteler ne söylerse söylesin, iyiye doğru değildir.

Ekonomi iyiye değil

kötüye gidiyor

Hatırlarsanız iki yıl evvel KOBİ'lere kredi verileceği zaman yaptığımız bir konuşmada vatandaşlarımıza şunu söylemiştim: Bu iktidar döneminde hiç kimse kesinlikle borç yükünün altına girmesin, demiştim. Çünkü Türkiye'de tüketim kalmamış. Tüketim olmadığı için siz ne imal ederseniz edin, vatandaş bunu alamadığı için elinde kalacaktır. Nitekim öyle oldu. Yine biz vatandaşlarımızı uyarıyoruz. Ekonominin gazeteler ayağı ile anons edilmesine kesinlikle bakmasınlar. Ekonomi hiç iyi değil. Ekonomi iyi olsa 210 milyar dolarlık iç ve dış borç 2,5 yıl içerisinde 380 milyar dolara çıkar mı? Çıkmaz.

AKP iktidar olduğu gün Türkiye'nin 60 katrilyon yıllık vergi geliri vardı. Şu anda, 2,5 yıl sonra 90 katrilyon. Ama o gün ödediği faiz miktarı 45 katrilyondu. Arada 15 katrilyonluk lehte fark var. Şimdi ise ödenen faizler 100 katrilyonun üzerinde. Türkiye eksiye gitti. O zaman sen nasıl "Bu ekonomi iyiye gidiyor" diyebilirsin. Ya hesap bilmiyorsun. Veyahut da teknik elemanların seni kandırıyor. İş bu kadar açık. Ekonomi batma noktasına gidiyor; hem de süratle. Türkiye bir kuşatma altında. Bunu bütün vatandaşlarımızın çok iyi görmesi lazım. Yani ekonomi iyiye gidiyor da mutfağa yansımıyor, tencereye yansımıyor, işçinin, memurun, tarım kesiminin, sanayicinin, orman köylüsünün cebine yansımıyor. Peki nerede bu ekonominin iyiye gitmesi?

Böyle borçlanma olmaz

n Hocam, iş kötüye gidince, borçlar artınca söylem de değişiyor. Sanki borç bir kadermiş gibi, faizler bir kadermiş gibi, bunlar ödenemezmiş gibi, buna bir çözüm yokmuş gibi; onun için bırakalım bu borç ödemeyi, onu ilanihaye sürdürelim, deniliyor. Borcu ertelemek bir marifetmiş gibi ortaya konuluyor. Oysa Türkiye'nin siyasi olarak da kuşatılmasında bu iç ve dış borçların büyük rolü var. Bu çerçevede bu borçları ödemek mümkün değil mi? Türkiye'nin sırtındaki bu yükü nasıl üzerimizden atarız?

Prof. Dr. Haydar Baş- Çok güzel bir hususa temas ettiniz. Asıl mesele de budur. "Borcu sürdürelim" deniliyor. Böyle mantık olur mu? Eğer borçlanmada menfaatinize bir durum varsa borçlanalım. Adamın sermayesiyle iş yapalım, biz de kazanalım. Ama biz kazanmıyoruz. Bizim kazandığımız o tarafa gidiyor. Yani biz hamallık yapıyoruz. Böyle borçlanma olmaz. Böyle bir borçlanma sağlıklı bir borçlanma değildir. Ekonomi bunu kabul etmez. Dünyada hiç bir devlet kendi aleyhine olan bir ekonomi modelini kabul etmez, ki Türkiye bunu kabul etsin.

Faiz yükünden

kurtulmak şart

Peki ne yapacağız? Yapılması gereken husus borçlarımızı en kısa sürede verip bu faiz yükünden kurtulmaktır. 100 katrilyonun üzerinde faiz yükü var. 2004 ortalaması ile reel faizler % 25'ti. Bugün de % 23 civarında. 380 milyar doların yıllık faiz tutarı aşağı yukarı 130 katrilyonun üzerinde. Toplanan vergiler 100 katrilyon değil. Kağıt üzerine "toplayacağım" diye yazıyorsun. Ama vatandaş kazanamıyor ki ödesin. Bu tarz gidişat ekonomide hayra alamet değildir. Tamamen Türkiye'nin iflasını, inkırazını ve kuşatılmasını ortaya koyan belirtilerdir. Şimdi ne yapacağız? Elimizdeki imkanlarla borçlarımızı sıfırlayacağız. Bir defa Türkiye 20 yıldan bu yana emisyon açığını kapatmamıştır. Piyasadaki para darlığını kapatabilmek için bu faizli borçlar alınıyor. Eğer Türkiye emisyon açığını kapatma cihetini tercih eder de işe başlarsa bundan sonra o miktarda parayı borçla almayacaktır; bu bir. Yani kendi üretiminin karşılığında parasını devreye koyacaktır. Zaten bağımsızlığın alameti de budur.

6 ayda borçtan

kurtulmak mümkün

İkincisi bizim yer altı kaynaklarımız var. Kabul etsek de etmesek de bu konuda dünyada başa oynuyoruz. Altın, bor, uranyum, toryum, hatta petrol rezervine bakın; bütün bunları biraraya topladığımız zaman ortaya büyük bir kaynak çıkıyor. Bizim yeraltında 2,5 trilyon dolarlık işlenmemiş rezerv olarak sadece taşımız var. Bunu işlesek Türkiye'nin 10 mislini bakar. Borçlarını da verdikten sonra bakar. Bunları nasıl yapacağız? Şu anda özelleştirme furyasıyla kamunun kâr getiren bütün kurumlarını elimizden bedava olarak çıkartıyoruz. Biz böyle yapmayacağız. Gene özelleştireceğiz. Ama işlenmemiş madenlerimizi özelleştireceğiz. Vatandaşla devleti biraraya getireceğiz. Şu anda devletle millet arasında potansiyel olarak ciddi bir çatışma var. Bunu ortadan bu yolla kaldırabiliriz. Vatandaş devletinden kâr gördüğü zaman ona kalbini, gönlünü açar. Onun için bir şirket kurulacak. Bu şirketin % 50'si devlete, % 50'si vatandaşa ait olacak. Faraza bu bir altın işletme şirketi, işlediğimiz altınları pazarlama şirketi, toryum şirketi, bor şirketi, uranyum, petrol şirketi olabilir. Ne hatırınıza geliyorsa o konuda bir şirket kurabilirsiniz. Çok samimi konuşuyorum; eğer biz bütün borçlardan kurtulacak ve kendi ayaklarımız üzerinde duracağız, parolasıyla yola çıktığımız zaman bizim halkımız çok fedakardır. Ama sana güvenmesi lazım. Bugüne kadar herkes onun sırtına bindi. Dolayısıyla idare edenler itimadı da kaybetti. Bu itimadı vereceksin. En kısa zamanda, altı aylık bir zamanda dış borç, iç borç yükünden kurtuluruz. Ondan sonra da borcu olmayan milletin, borcu olmayan devletin sadece bir yıldaki geliri en az o yıl ödediği faiz kadardır. Biz bu sene 100 katrilyon faiz ödeyeceksek en basitinden bizim bu kadar gelirimiz olur.
Randevusunu iptal etmeyen yandı
Koca'dan MHRS açıklaması
Seçim sonrası ilk karşılaşma
Özel ve Kılıçdaroğlu aynı karede
Polis aracında ağlayarak pişman olduğunu söyledi
Jandarma üniforması ile GBT yapıyordu
İsviçre'de çıkan haber tartışma yaratmıştı
Beypazarı'ndan 'mevzuat' açıklaması
Yeni seçilen CHP’li başkanların ‘genelge’ sıkıntısı
Liyakat mi sadakat mi?
İsrail, Suriye'nin hava savunma sistemlerini hedef aldı
Saldırıda maddi hasar meydana geldi
Polat çiftine 'vergi usul kanuna muhalefet'ten tahliye
Diğer suçlardan 'tutukluluk' devam ediyor
CHP'den iktidarın arazi satışlarına tepki
'AKP enkaz bırakarak çöküyor'
Yüksek et fiyatı sorunu ithalatla çözülemez
Et ürünlerinde KDV kaldırılsın
Merkez Bankası anketi açıklandı
Dolar, enflasyon, faiz tahminleri belli oldu
Gelecek burada
10 yılda 20 kat büyüyecek
Çocuk nüfusumuz açıklandı
Nüfusumuzun yüzde 26'sı çocuk
İran'dan saldırıya ilişkin açıklama geldi
'3 mini İHA saldırısı püskürtüldü'
Şehit edilen babasının koltuğuna oturdu
29 yıl önce babası o koltuktaydı
Kaçak kazı zannedildi gerçek bambaşka çıktı
Soruşturma devam ediyor
Randevusunu iptal etmeyen yandı
Koca'dan MHRS açıklaması
Seçim sonrası ilk karşılaşma
Özel ve Kılıçdaroğlu aynı karede
Polis aracında ağlayarak pişman olduğunu söyledi
Jandarma üniforması ile GBT yapıyordu
İsviçre'de çıkan haber tartışma yaratmıştı
Beypazarı'ndan 'mevzuat' açıklaması
Yeni seçilen CHP’li başkanların ‘genelge’ sıkıntısı
Liyakat mi sadakat mi?
İsrail, Suriye'nin hava savunma sistemlerini hedef aldı
Saldırıda maddi hasar meydana geldi
Polat çiftine 'vergi usul kanuna muhalefet'ten tahliye
Diğer suçlardan 'tutukluluk' devam ediyor
CHP'den iktidarın arazi satışlarına tepki
'AKP enkaz bırakarak çöküyor'
Yüksek et fiyatı sorunu ithalatla çözülemez
Et ürünlerinde KDV kaldırılsın
Merkez Bankası anketi açıklandı
Dolar, enflasyon, faiz tahminleri belli oldu
Gelecek burada
10 yılda 20 kat büyüyecek
Çocuk nüfusumuz açıklandı
Nüfusumuzun yüzde 26'sı çocuk
İran'dan saldırıya ilişkin açıklama geldi
'3 mini İHA saldırısı püskürtüldü'
Şehit edilen babasının koltuğuna oturdu
29 yıl önce babası o koltuktaydı
Kaçak kazı zannedildi gerçek bambaşka çıktı
Soruşturma devam ediyor

Tokat depreminde 5 bina yıkıldı, 15 bina ağır hasar aldı

Tokat'ta incelemelerde bulunan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Refik Tuzcuoğlu, "Şu ana kadar alınan 500 ihbardan 50 yapı incelendi, 5 yıkık, 15 de ağır hasarlı yapı tespit edildi" dedi.
19.04.2024 16:34:00
İhlas Haber Ajansı
Tokat depreminde 5 bina yıkıldı, 15 bina ağır hasar aldı
Tokat depreminde 5 bina yıkıldı, 15 bina ağır hasar aldı
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Refik Tuzcuoğlu, Tokat'ta 5.6 büyüklüğündeki depremin merkez üssü olan Sulusaray ilçesinde incelemelerde bulundu.

Tokat Valisi Numan Hatipoğlu, Bakan Yardımcısı Tuzcuoğlu'na deprem hasarı hakkında bilgi verdi. İlçe hükümet konağı önünde gazetecilere açıklama yapan Tuzcuoğlu, "Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımız olarak da Sayın Bakanımız Mehmet Özhaseki beyin hemen talimatlarıyla biz de kendi bakanlığımızın çalışmaları açısından her türlü önlemi, tedbiri ve gayreti ortaya koyduk. Arkadaşlarımızı çok hızlı bir şekilde bölgeye sevk ettik. Gerek çevre illerden buraya transfer ettiğimiz teknik arkadaşlarla, gerekse bakanlık merkezinden buraya yönlendirdiğimiz teknik ekiplerimize, hasar tespit ekiplerimizle birlikte gerek Yozgat ve Tokat'ta çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Şu anda 20 ekip 50 teknik personelle birlikte bu çalışmalarımız yürüyor, ihtiyaç halinde yine Sayın Valimizin, yine AFAD'ımızın koordinasyonunda teknik ekip sayılarımızı arttırabiliriz. Birkaç gün içerisinde de inşallah bu bölgedeki tüm hasar tespitlerini de tamamlamayı düşünüyoruz" dedi.

"Ağır hasar 99 öncesi yapılan binalarda"

Tuzcuoğlu yaptıkları incelemede depremde ağır hasar alan binaların 1999 yılı öncesi yapılan binalar olduğuna dikkat çekerek, "Gerek Tokat'ta gerek Yozgat'ta baktığımız zaman ağırlıklı olarak hasar gören yapıların yine 1999 öncesi binalar olduğunu tespit ediyoruz. Bunların çoğunluklu olarak 40-50 yıl öncesine ait kerpiç yapılar, yığma yapılar, mühendislik ve fen hizmetlerinden yoksun olan yapılmış olan binalar olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla ülkemiz bir deprem bölgesidir. Gerek kuzeyden geçen fay hatları, gerek Doğu Anadolu ve güneyden geçen fay hatları, gerekse Ege ile Ege'deki fay hatlarını göz önüne aldığınız zaman ülkemizin tamamı çok önemli bir deprem bölgesi oluyor. Himalayalar'dan Alp'lere kadar uzanan bu hat içerisinde bizim ülkemiz depremsellik açısından, risk açısından beşinci ülke konumunda. Öyle olunca muhakkak suretle biz yapılarımızı sağlam, sıkı ve mühendislik hizmetleri çerçevesinde inşa etmek zorundayız. Depremden çok fazla bir şey olmayabilir. Ama yapılarımız eğer ona dayanaklı değilse o zaman maalesef istenmeyen tablolarla karşı karşıya kalıyoruz" diye konuştu.

"500 ihbar geldi, 5 bina yıkıldı, 15 bina ağır hasar aldı"

Tuzcuoğlu, depremin ardından 500'e yakın ihbar alındığını ifade ederek şunları söyledi:

"Değerli arkadaşlar Tokat ilimizde bakanlığımızın yapmış olduğu çalışmalarda 500 ihbar aldık şu ana kadar. Bu ihbarların sayısı artabilir. Özellikle şu anda hemşehrilerimizin bir kısmı evlerine giremiyorlar. Bunlar giriş yapmaya başladıkları zaman muhtemeldir ki orada birtakım ihbarlar da alınacak. Bu ihbarların sayısı artabilecek ve biz de yapılan her türlü ihbara teknik ekiplerimizle beraber hemen gidip yerinde inceleme, araştırma ve neticelerimizi ortaya koyacağız. Şu ana kadar incelenen 50 yapıdan 5 tanesi yıkık görünüyor. Yine 15 tane ağır hasarlı yapı görünüyor. Az önce de bahsetmiş olduğum gibi bunların büyük çoğunluğu yine kerpiç işte yığma yapılar. Mühendislik hizmetinden yoksula yapılmış olan yapılar. Diğerlerini de yine en kısa sürede tamamlamış olacağız. Kamu binalarımızla alakalı bir hasar görünmüyor. Bu sevindirici bir şey. Aslında depremle alakalı bizi en çok teselli bulduran konu bir can kaybı olmaması."

'Konuş, sen nerelisin' diyen DEM Partili Salğucak'a soruşturma

31 Mart yerel seçimlerinde oy vermek için Ömer Keçecigil Okuluna giden askeri ve polis personellerine 'Konuş, sen nerelisin'' diyen DEM Partili Süleyman Salğucak, seçim kanuna muhalefet suçundan dolayı Şırnak İl Emniyet Müdürlüğünde ifadesi alındı.
19.04.2024 16:21:00
İhlas Haber Ajansı
'Konuş, sen nerelisin' diyen DEM Partili Salğucak'a soruşturma
'Konuş, sen nerelisin' diyen DEM Partili Salğucak'a soruşturma
Avukat Ramazan Demir, Şırnak'ta taşımalı seçmen olduğunu düşündüğü kişilere 'Konuş sen nerelisin'' diyerek tepki gösteren Süleyman Salğucak'a soruşturma açıldığını duyurdu.

31 Mart günü Şırnak'a oy vermek için taşınan asker ve polisler tek sıra içeri girerken tepki gösteren 61 yaşındaki Süleyman Salğucak'a soruşturma açıldı.

Avukat Ramazan Demir, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "Şırnak savcılığı 'Konuş, sen nerelisin' sözünden dolayı Süleyman Salğucak'a 'Seçim kanununa muhalefetten' soruşturma açmış" diye belirtti.

Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığı, Salğucak hakkında 'Seçim kanununa muhalefet' ve 'Seçmenin oy kullanmasını engelleme' iddialarıyla ilgili soruşturma açtı.

Dilan ve eşi Engin Polat'ın soruşturması şüphelilerine 'vergi usul kanuna muhalefet'ten tahliye

İstanbul merkezli 6 ilde düzenlenen ve Dilan Polat ile eşi Engin Polat'ın da tutuklandığı soruşturma kapsamında, 16 şüphelinin "vergi usul kanuna muhalefet" suçundan tahliyesine karar verildi

19.04.2024 12:08:00 / Güncelleme: 19.04.2024 12:14:38
AA
Dilan ve eşi Engin Polat'ın soruşturması şüphelilerine 'vergi usul kanuna muhalefet'ten tahliye
Dilan ve eşi Engin Polat'ın soruşturması şüphelilerine 'vergi usul kanuna muhalefet'ten tahliye

Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca, Engin Polat ve Dilan Polat'ın aralarında olduğu 16 şüpheli hakkında "Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi, Vergi Usul Kanunu ile Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve Şans Oyunları Düzenlenmesi kanunlarına muhalefet" ile "suç örgütü kurma ve üye olma" suçlarından yürütülen soruşturma sürüyor.

Soruşturma kapsamında, aylık tutukluluk incelemesi yapan sulh ceza hakimliği, 16 şüphelinin "vergi usul kanununa muhalefet" suçundan tahliyesine karar verdi.

Hakimlik, şüphelilerin "suç örgütü kurma ve üye olma", "suçtan kaynaklanan mal varlığı değerlerini aklama" ve "Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında Bahis ve Şans Oyunları Düzenlenmesi Hakkındaki Kanun'a muhalefet" suçlarından ise tutukluluk hallerinin devamına hükmetti.

Ne olmuştu?

İstanbul merkezli 6 ilde 1 Kasım'da ve devamında düzenlenen operasyonlarda, Dilan Polat ve eşi Engin Polat'ın da aralarında bulunduğu 24 şüpheli gözaltına alınmıştı.

Soruşturma kapsamında daha önce şirketlerinde yapılan aramalarda dijital materyal ve defterlere el konulan Polat çiftinin de yer aldığı şüphelilerle ilgili MASAK ön inceleme raporu hazırlanmış, raporda tasfiye halindeki 3 firmadan aile bireylerine ait şirketlere sözde ticaret karşılığında sahte fatura kesilmesi yöntemiyle 200 milyon lira para girişi olduğu belirlenmişti.

Paranın yine aile bireylerine ait şirketler arasında transfer edildiği, son aşamada ise Engin Polat'ın sahibi olduğu Milda Gayrimenkul isimli firmada toplanarak gayrimenkul ve çok sayıda araç alındığının tespitinin ardından İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, şüphelilerin kimliklerini belirlemiş, İstanbul merkezli Ankara, Yalova, Ordu, Kırklareli ve Manisa'da 43 adrese eş zamanlı operasyon düzenlemişti.

Soruşturma kapsamında çalışmalarını sürdüren ekipler, Dilan ve Engin Polat'a ait bir medikal şirketin Ankara'da başka bir firmaya isim hakkını verdiğini, bu firmanın hesabındaki 1 milyon 800 bin liranın da ortakların kişisel hesaplarına aktarılmaya çalışıldığını tespit etmişti.

Dilan Polat, Engin Polat ve Sıla Doğu'nun da aralarında bulunduğu şüphelilerden 16'sı tutuklanmıştı.

Hakimlik, 27 şirkete kayyum atanmasına hükmetmişti.

Soruşturma kapsamında, Dilan Polat'ın 2019'da "şampiyonlar ligi" adıyla sosyal medya hesabından paylaştığı fotoğrafta yer alan bazı kişiler kimlikleri tespit edilip soruşturmaya dahil edilmiş, savcılık, sosyal medya fenomeni olan bu kişiler hakkında yurt dışına çıkış yasağı getirilmesini talep etmişti.

Anadolu 2. Sulh Ceza Hakimliği, sosyal medya fenomenleri Eylül Öztürk Özkan, Feyzanur Başar, İleyda Topal, İlke Ela Göz, Kadir Yiğit, Mervenur Korkut, Muhammet Oğuz Başar, Murat Yiğit, Nurgül Yiğit, Tolunay Topal, Tuğba Demirhan, Yavuz Selim Korkut, Habip Özsefil, Huri Özsefil ve Özge Duman'a yurt dışına çıkış yasağı getirmişti. 

5.6 büyüklüğündeki Tokat depreminde 338 konut hasar gördü

Tokat'ın Sulusaray ilçesinde geçtiğimiz gün etkili olan depremlerde 338 konut hasar gördü.
19.04.2024 10:50:00
İhlas Haber Ajansı
5.6 büyüklüğündeki Tokat depreminde 338 konut hasar gördü
5.6 büyüklüğündeki Tokat depreminde 338 konut hasar gördü
Tokat'ın Sulusaray ilçesinde en şiddetlisi 5.6 büyüklükteki depremler Tokat'ta 3, Yozgat'ta da 3 ilçede hasara neden oldu.

Hasar tespit çalışmaları sürerken şuana kadar yapılan tespitlere göre 338 konut, 99 ahır ve 12 cami ve 1 fırında hasar oluştu.

Panikle kaçmaya çalışan 5 kişi yaralandı.

Yozgat ve Tokat'ta hasar tespit çalışmalarının akşam saatlerinde tamamlanması bekleniyor.
logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.