19 Ekim 2025 Pazar günü Sivas'ta düzenlenen Geleceği Savunmak seminerinde yapılan tespitlere devam edeceğimizi haber vermiştik.
Bugün de Erciyes Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yavuz Köker'in tespitlerinden bir kısmını paylaşalım:
Sayın Köker, Sivas programından bir gün önce Kayseri'de düzenlenen Geleceği Savunmak seminerinde yaptığı sunumdan sonra bir annenin kendisine yaklaşarak söylediği sözü bizlere aktardı:
"Bir anne programdan sonra bana yaklaştı ve şunları söyledi: 'Benim oğlum daha önce uyuşturucu bağımlılığından ve satıcılığından dolayı 6 sene önce cezaevine girmişti. Cezası bitince dışarı çıktı ve eski çetelerin eline geçerek tekrar eski işine döndü. Şu anda uyuşturucu batağında ben şimdi ne yapacağım.' Bu annenin feryadını kim duyacak? Buna kim çare bulacak? Toplum büyük bir bataklık içerisinde batmaktadır. Buna acil önlemler alınmalıdır."
Toplumun buralara bir anda gelmediğini de dile getiren Prof. Dr. Yavuz Köker, problemlerin çözümünde toplumsal duyarlılığın mutlaka sağlanmasına dikkat çektiler.
"Madem bağımlılık bir suçtur madem bundan toplum olarak zarar görüyoruz. O zaman suçun işlendiği yerlerdeki insanlar tepkilerini ortaya koymalıdır. Bir okulda ya da okulun çevresinde biri gençlere uyuşturucu madde satarken yakalandıysa ya da tespit edildiyse okul olarak hemen öğrencilerle beraber pankartlar hazırlanmalı protesto gösterileri yapılmalı. Bu tepkiler, mahalle bazında, şehir bazında ailelerin el ele vererek dayanışmasıyla çözüme katkı sağlayabilir. Suçu işleyen gerekirse ifşa edilmeli eğer çaresi yoksa oradan tecrit edilmelidir. Zarar veren bir unsur zarar verdiği alandan mutlaka uzaklaştırılmalıdır."
Sayın Yavuz Hocamızın çok etkilendiğim bir çözüm önerisi de aşılama konusundaydı:
"Birçok hastalıklar aşılamayla kontrol altına alınmış ve önemli hastalıkların önüne geçilmişti. Son olarak yaşadığımız ve bütün insanlığı etkileyen korona belasının da aşılamayla önlendiğini toplu ölümlerin önüne geçildiğini biliyoruz. Gençlerin içinde bulunduğu bağımlılık ve buhran da toplumsal bir hastalıktır. Fertten topluma bir aşılamaya ihtiyaç vardır. Millet olma bilincini kazandırmak, milli tarih şuurunu canlandırmak için aidiyet aşısı vurmak lazımdır. Bunu sağlamanın yolu eğitimdir. Kendi toplumunu eğitmekte gösterilecek zafiyet o toplumun yok olmasına sebebiyet verir. Bu sebeple Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın başlattığı bu program serisi çok önem arz etmektedir. İnanıyoruz ki bu sayede toplumda bir farkındalık olacak ve çözüm adına önemli adımlar atılacaktır."
Konuşmacılardan Kahramanmaraş Barosu Avukatlarından Gülsüm Gebel Hanımefendi de hukuksal olarak bağımlılık suçları hakkında önemli bilgiler verdiler. Onun daha önce Gaziantep ve Şanlıurfa programlarında anlattığı benim de bizatihi dinlediğim bir müvekkilinin sözlerini dile getirirken dinleyenleri duygulandıran hatırasıyla bugünkü makalemizi de tamamlayacağız:
"Sorgulama anında bir bağımlının annesinin söylediği söz beni derinden etkilemişti. Anne evladına diyor ki 'Al eline bir bıçak, kalbime sapla da öleyim. Her kapım çalındığında oğlumun ölüsü ne zaman gelecek diye her gün ölmekten kurtar beni' Allah kimseyi böyle bir imtihanla sınamasın."
Son olarak Sayın Gülsüm Gebel'in manşet olacak tespitini aktarayım: "Bir genç olumlu işte enerjisini boşaltamıyorsa olumsuz işlerde enerjisini boşaltacaktır. Böylece suç unsuru meydana çıkacak ve toplumsal zararlar oluşacaktır. Bu sebeple çocuklarımızı, enerjilerini olumlu işlerde kullanacak etkinliklere yönlendirmek gerekir."
(Devam edecek…)
Bugün de Erciyes Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yavuz Köker'in tespitlerinden bir kısmını paylaşalım:
Sayın Köker, Sivas programından bir gün önce Kayseri'de düzenlenen Geleceği Savunmak seminerinde yaptığı sunumdan sonra bir annenin kendisine yaklaşarak söylediği sözü bizlere aktardı:
"Bir anne programdan sonra bana yaklaştı ve şunları söyledi: 'Benim oğlum daha önce uyuşturucu bağımlılığından ve satıcılığından dolayı 6 sene önce cezaevine girmişti. Cezası bitince dışarı çıktı ve eski çetelerin eline geçerek tekrar eski işine döndü. Şu anda uyuşturucu batağında ben şimdi ne yapacağım.' Bu annenin feryadını kim duyacak? Buna kim çare bulacak? Toplum büyük bir bataklık içerisinde batmaktadır. Buna acil önlemler alınmalıdır."
Toplumun buralara bir anda gelmediğini de dile getiren Prof. Dr. Yavuz Köker, problemlerin çözümünde toplumsal duyarlılığın mutlaka sağlanmasına dikkat çektiler.
"Madem bağımlılık bir suçtur madem bundan toplum olarak zarar görüyoruz. O zaman suçun işlendiği yerlerdeki insanlar tepkilerini ortaya koymalıdır. Bir okulda ya da okulun çevresinde biri gençlere uyuşturucu madde satarken yakalandıysa ya da tespit edildiyse okul olarak hemen öğrencilerle beraber pankartlar hazırlanmalı protesto gösterileri yapılmalı. Bu tepkiler, mahalle bazında, şehir bazında ailelerin el ele vererek dayanışmasıyla çözüme katkı sağlayabilir. Suçu işleyen gerekirse ifşa edilmeli eğer çaresi yoksa oradan tecrit edilmelidir. Zarar veren bir unsur zarar verdiği alandan mutlaka uzaklaştırılmalıdır."
Sayın Yavuz Hocamızın çok etkilendiğim bir çözüm önerisi de aşılama konusundaydı:
"Birçok hastalıklar aşılamayla kontrol altına alınmış ve önemli hastalıkların önüne geçilmişti. Son olarak yaşadığımız ve bütün insanlığı etkileyen korona belasının da aşılamayla önlendiğini toplu ölümlerin önüne geçildiğini biliyoruz. Gençlerin içinde bulunduğu bağımlılık ve buhran da toplumsal bir hastalıktır. Fertten topluma bir aşılamaya ihtiyaç vardır. Millet olma bilincini kazandırmak, milli tarih şuurunu canlandırmak için aidiyet aşısı vurmak lazımdır. Bunu sağlamanın yolu eğitimdir. Kendi toplumunu eğitmekte gösterilecek zafiyet o toplumun yok olmasına sebebiyet verir. Bu sebeple Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın başlattığı bu program serisi çok önem arz etmektedir. İnanıyoruz ki bu sayede toplumda bir farkındalık olacak ve çözüm adına önemli adımlar atılacaktır."
Konuşmacılardan Kahramanmaraş Barosu Avukatlarından Gülsüm Gebel Hanımefendi de hukuksal olarak bağımlılık suçları hakkında önemli bilgiler verdiler. Onun daha önce Gaziantep ve Şanlıurfa programlarında anlattığı benim de bizatihi dinlediğim bir müvekkilinin sözlerini dile getirirken dinleyenleri duygulandıran hatırasıyla bugünkü makalemizi de tamamlayacağız:
"Sorgulama anında bir bağımlının annesinin söylediği söz beni derinden etkilemişti. Anne evladına diyor ki 'Al eline bir bıçak, kalbime sapla da öleyim. Her kapım çalındığında oğlumun ölüsü ne zaman gelecek diye her gün ölmekten kurtar beni' Allah kimseyi böyle bir imtihanla sınamasın."
Son olarak Sayın Gülsüm Gebel'in manşet olacak tespitini aktarayım: "Bir genç olumlu işte enerjisini boşaltamıyorsa olumsuz işlerde enerjisini boşaltacaktır. Böylece suç unsuru meydana çıkacak ve toplumsal zararlar oluşacaktır. Bu sebeple çocuklarımızı, enerjilerini olumlu işlerde kullanacak etkinliklere yönlendirmek gerekir."
(Devam edecek…)
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Uğur Kepekçi / diğer yazıları
- ‘Geleceği Savunmak’ için Sivas’tayız -2- / 22.10.2025
- 'Geleceği Savunmak' için Sivas’tayız -1- / 21.10.2025
- Huzursuzluk çağında yaşıyoruz / 20.10.2025
- Şiir söyleşisi ve imza etkinliği -3- / 19.10.2025
- Şiir söyleşisi ve imza etkinliği -2- / 18.10.2025
- Şiir söyleşisi ve imza etkinliği -1- / 17.10.2025
- AKP üye kaydında açık ara önde gidiyor / 16.10.2025
- Hepimiz eşit yurttaşlık istiyoruz / 15.10.2025
- Başarı Kolejinde geleceği savunduk / 14.10.2025
- Yandaş medyadan gerçeği öğrenemezsiniz / 13.10.2025
- 'Geleceği Savunmak' için Sivas’tayız -1- / 21.10.2025
- Huzursuzluk çağında yaşıyoruz / 20.10.2025
- Şiir söyleşisi ve imza etkinliği -3- / 19.10.2025
- Şiir söyleşisi ve imza etkinliği -2- / 18.10.2025
- Şiir söyleşisi ve imza etkinliği -1- / 17.10.2025
- AKP üye kaydında açık ara önde gidiyor / 16.10.2025
- Hepimiz eşit yurttaşlık istiyoruz / 15.10.2025
- Başarı Kolejinde geleceği savunduk / 14.10.2025
- Yandaş medyadan gerçeği öğrenemezsiniz / 13.10.2025