Kıbrıs'ta seçimler yapıldı ve seçimleri Tufan Erhürman kazandı. Seçim akşamı dikkatimi çeken Kıbrıs'taki bir kanalda bir gazetecinin, yeni Cumhurbaşkanına, 'Ankara Büyükelçisini derhal geri göndermesi' sözleri oldu.
Nedenini de açıkladı: Kapı kapı dolaşıp Ersin Tatar için oy istemiş. Sadece büyükelçi mi? Eski bakanlar hatta Cübbeli Ahmet isimli şahısta, Ersin Tatar'ı destek için çalışmış.
Her ankette AKP'yi birinci gösteren GENAR Araştırma Şirketi Başkanı İhsan Aktaş'ın, KKTC seçimleri öncesinde yayınladığı anketlerde (!) Ersin Tatar'ı açık ara birinci ilan etmişti.
Hepsi kaybetti, seçmenlerin tercihi kazandı.
Sayın Erdoğan, kurmayları, muhalefet partileri ve Ersin Tatar, Tufan Erhürman'ı tebrik etti. Sayın Bahçeli'nin ise itirazı vardı.
Devlet Bahçeli yaptığı açıklamada: "KKTC'de yapılmış olan seçimin sonuçları çok az bir katılımla gerçekleşmiştir. Kıbrıs Türklüğünün kaderi bu katılımla temsil edilemeyecek durumdadır.
Seçim sonucu, seçim kurulu tarafından açıklanmış olsa dahi KKTC parlamentosu acilen toplanmalı, seçim sonuçları ve federasyona dönüşün kabul edilemeyeceğini ilan etmeli ve Türkiye Cumhuriyeti'ne katılma kararı almalıdır."
Meğer plakada hazırlamış!
Liderinden ilham alan MHP Milletvekili Yücel Bulut ise: 'Askeri harekatla aldığımızı, psikolojik harekatla verecek değiliz. Kıbrıs Türk'tür, Türk kalacak' mesajını paylaştı.
Demek ki bir anda milliyetçilik hisleri kabardı.
Sayın hisleri kabaranlar! Ege'de Yunan birçok adamıza bayrak çekti, askeri üs kurdu, sivilleri yerleştirdi.
TBMM'de bu devletin kurucusuna, bu millete ve devlete aleni hakaret ediliyor, Diyarbakır'da binlerce kişi bebek katili için yürüyor, polis ve askerimize küfrediyor.
Bir ara bu konulara da değinirseniz iyi olur!
Bu arada! Kıbrıs'ı askeri harekatla aldığımız doğru... Kıbrıs'taki otelleri, kumarhaneleri kimlerin, nasıl aldığı meçhul!
Federasyon
Kabaca bir hatırlarsak, 500 sene bizim hakimiyetimizde kalan Kıbrıs'ı para karşılığı İngilizlere satan veya AKP mantığı ile 'işletmesini devreden' 2. Abdülhamit'tir.
1. dünya savaşı sonrası İngilizler adaya el koydu. Lozan'da çözüm kavuşturulmadı. 1960'a kadar İngiliz kolonisi olarak kaldı.
60'ta İngilizler adaya bağımsızlık verdi. Türkiye, İngiltere ve Yunanistan'ın garantörlüğü altında Kıbrıslı Türkler ile Kıbrıslı Rumlar ortaklığında parlamento kuruldu.
30 Kasım 1963 tarihinde Kıbrıs Cumhuriyeti cumhurbaşkanı Makarios, adanın tamamını kontrol edecek anayasada değişiklik içeren bir teklif hazırladı. Türkler kabul etmedi.
21 Aralık 1963'te Rumlar, Türklere soykırım başlattı. Binlerce kardeşimiz vahşice katledildi.
1974'te Türk ordusu adaya çıkarak bu katliamlara son verdi. Malum güçler devreye girerek ateşkes ilan edildi ve bugünkü sınırlar çizildi.
O günden bugüne uluslararası seviyede 'Kıbrıs meselesi, Kıbrıs barış görüşmeleri, Kıbrıs'ta çözüm arayışı' gibi başlıklarla binlerce toplantı yapıldı.
Netice yok. Neden? Çünkü emperyalistlerin çözüm ve barıştan maksatları her zaman tam teslimiyettir. Kıbrıs 'tada aynı şeyi istediler.
99'da Avrupa Birliği Helsinki Zirvesinde Kıbrıs'ı tam üye yapma ve Türkiye'nin de adaylık sürecini başlatma kararı aldı.
Ecevit hükümeti sürecin önünde engeldi. Bahçeli, hükümeti dağıttı. AKP iktidar oldu.
BM genel sekreteri Kofi Annan, kendi adıyla anılan Kıbrıs planını ortaya koydu. Kabaca iki toplumlu federasyon, dışarıda tek temsiliyet, içeride bölgesel özerklik adı altında birleşme planı.
Sayın Erdoğan plana sahiplendi ve 'yes be Annan' dedi ve evet, denilmesi için her şeyi yaptı.
Düşünsenize! Sovyetleri, Balkanları, Ortadoğu'yu bölen zihniyet Kıbrıs'ta birleştirici olmaya karar veriyor. Bu birleşmeden hayır gelir mi?
Neticede Annan planına KKTC %65 oranında kabul derken Rumlar %76 reddetti.
Redde rağmen AB 1 Mayıs 2004'te Rum kesimini Kıbrıs Cumhuriyeti adı ile birliğe tam üye yaptı. 1 Ocak 2008 tarihinden itibaren para birimi olarak euro kullanmaya başladı.
AKP hükümeti ise AB'nin bu kararını 'haksızlık' olarak nitelendirip AB'ye tam üyelik için yola devam dedi.
Türkiye ve KKTC'yi yönetenler 'barıştan' bahsederken Rumlar diplomasi ile AB, ABD ve İngiltere'nin tam desteğini alıp askeri ve ekonomik olarak güçlendiler.
Siyasetçileri, eğitimcileri, din adamları her fırsatta Ada'nın, Akdeniz'in, Ege'nin sahibi olduklarını açıkladılar.
İsrail, Mısır ve Yunanistan ile Akdeniz'de petrol ve doğalgaz arama birliktelikleri kurdular.
Sayın Erdoğan'dan da adım geldi
5 yıl önce: 'Doğu Akdeniz'de ne Türkiye'yi ne de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni yok sayan hiçbir proje hayata geçirilemez…
Doğu Akdeniz'de 3,5-10 trilyon m³ doğalgaz ve 1,5-3,5 milyar varil petrol rezervi tahmin ediliyor. Çalışmalarımız devam ediyor…
Doğu Akdeniz'de doğalgaz sinyali geldi. Hedef: Bir an önce çıkarmak… Akdeniz'deki kaynaklar konusunda netiz. Payımıza düşeni alır, komşularla kazan-kazan iş birliği yaparız…' diyen Erdoğan bir gece ansızın bütün gemilerimizi Karadeniz'e çıkardı. Yani Akdeniz'i terk etti.
Siyasi olarak ise KKTC, 2022'de Türk Devletleri Teşkilatı'na (TDT) gözlemci üye oldu.
Bu yıl AB istedi diye Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Türkmenistan, Güney Kıbrıs'ı adanın tek temsilcisi olarak tanıdı ve elçilik açtılar.
Karşı hamle olarak Sayın Bahçeli ve Erdoğan birlikte adaya giderek Cumhurbaşkanlığı sarayı, başbakanlık binası ve millet bahçesi açtılar.
Ardından Sayın Erdoğan, BM kürsüsünden Kıbrıs'ı tanıma çağrısı yaptı.
7 Ekim'de Türk Devletleri Teşkilatı'nın 12. Zirvesi gerçekleştirildi.
'Tamam! Bu kez Sayın Erdoğan, Rumları tanıyanlara KKTC'yi tanıtır' dedik. Adı bile geçmedi.
Şimdi Devlet Bahçeli, Kıbrıs'a plaka takacakmış! Trump'tan izin aldılar mı acaba?
Nedenini de açıkladı: Kapı kapı dolaşıp Ersin Tatar için oy istemiş. Sadece büyükelçi mi? Eski bakanlar hatta Cübbeli Ahmet isimli şahısta, Ersin Tatar'ı destek için çalışmış.
Her ankette AKP'yi birinci gösteren GENAR Araştırma Şirketi Başkanı İhsan Aktaş'ın, KKTC seçimleri öncesinde yayınladığı anketlerde (!) Ersin Tatar'ı açık ara birinci ilan etmişti.
Hepsi kaybetti, seçmenlerin tercihi kazandı.
Sayın Erdoğan, kurmayları, muhalefet partileri ve Ersin Tatar, Tufan Erhürman'ı tebrik etti. Sayın Bahçeli'nin ise itirazı vardı.
Devlet Bahçeli yaptığı açıklamada: "KKTC'de yapılmış olan seçimin sonuçları çok az bir katılımla gerçekleşmiştir. Kıbrıs Türklüğünün kaderi bu katılımla temsil edilemeyecek durumdadır.
Seçim sonucu, seçim kurulu tarafından açıklanmış olsa dahi KKTC parlamentosu acilen toplanmalı, seçim sonuçları ve federasyona dönüşün kabul edilemeyeceğini ilan etmeli ve Türkiye Cumhuriyeti'ne katılma kararı almalıdır."
Meğer plakada hazırlamış!
Liderinden ilham alan MHP Milletvekili Yücel Bulut ise: 'Askeri harekatla aldığımızı, psikolojik harekatla verecek değiliz. Kıbrıs Türk'tür, Türk kalacak' mesajını paylaştı.
Demek ki bir anda milliyetçilik hisleri kabardı.
Sayın hisleri kabaranlar! Ege'de Yunan birçok adamıza bayrak çekti, askeri üs kurdu, sivilleri yerleştirdi.
TBMM'de bu devletin kurucusuna, bu millete ve devlete aleni hakaret ediliyor, Diyarbakır'da binlerce kişi bebek katili için yürüyor, polis ve askerimize küfrediyor.
Bir ara bu konulara da değinirseniz iyi olur!
Bu arada! Kıbrıs'ı askeri harekatla aldığımız doğru... Kıbrıs'taki otelleri, kumarhaneleri kimlerin, nasıl aldığı meçhul!
Federasyon
Kabaca bir hatırlarsak, 500 sene bizim hakimiyetimizde kalan Kıbrıs'ı para karşılığı İngilizlere satan veya AKP mantığı ile 'işletmesini devreden' 2. Abdülhamit'tir.
1. dünya savaşı sonrası İngilizler adaya el koydu. Lozan'da çözüm kavuşturulmadı. 1960'a kadar İngiliz kolonisi olarak kaldı.
60'ta İngilizler adaya bağımsızlık verdi. Türkiye, İngiltere ve Yunanistan'ın garantörlüğü altında Kıbrıslı Türkler ile Kıbrıslı Rumlar ortaklığında parlamento kuruldu.
30 Kasım 1963 tarihinde Kıbrıs Cumhuriyeti cumhurbaşkanı Makarios, adanın tamamını kontrol edecek anayasada değişiklik içeren bir teklif hazırladı. Türkler kabul etmedi.
21 Aralık 1963'te Rumlar, Türklere soykırım başlattı. Binlerce kardeşimiz vahşice katledildi.
1974'te Türk ordusu adaya çıkarak bu katliamlara son verdi. Malum güçler devreye girerek ateşkes ilan edildi ve bugünkü sınırlar çizildi.
O günden bugüne uluslararası seviyede 'Kıbrıs meselesi, Kıbrıs barış görüşmeleri, Kıbrıs'ta çözüm arayışı' gibi başlıklarla binlerce toplantı yapıldı.
Netice yok. Neden? Çünkü emperyalistlerin çözüm ve barıştan maksatları her zaman tam teslimiyettir. Kıbrıs 'tada aynı şeyi istediler.
99'da Avrupa Birliği Helsinki Zirvesinde Kıbrıs'ı tam üye yapma ve Türkiye'nin de adaylık sürecini başlatma kararı aldı.
Ecevit hükümeti sürecin önünde engeldi. Bahçeli, hükümeti dağıttı. AKP iktidar oldu.
BM genel sekreteri Kofi Annan, kendi adıyla anılan Kıbrıs planını ortaya koydu. Kabaca iki toplumlu federasyon, dışarıda tek temsiliyet, içeride bölgesel özerklik adı altında birleşme planı.
Sayın Erdoğan plana sahiplendi ve 'yes be Annan' dedi ve evet, denilmesi için her şeyi yaptı.
Düşünsenize! Sovyetleri, Balkanları, Ortadoğu'yu bölen zihniyet Kıbrıs'ta birleştirici olmaya karar veriyor. Bu birleşmeden hayır gelir mi?
Neticede Annan planına KKTC %65 oranında kabul derken Rumlar %76 reddetti.
Redde rağmen AB 1 Mayıs 2004'te Rum kesimini Kıbrıs Cumhuriyeti adı ile birliğe tam üye yaptı. 1 Ocak 2008 tarihinden itibaren para birimi olarak euro kullanmaya başladı.
AKP hükümeti ise AB'nin bu kararını 'haksızlık' olarak nitelendirip AB'ye tam üyelik için yola devam dedi.
Türkiye ve KKTC'yi yönetenler 'barıştan' bahsederken Rumlar diplomasi ile AB, ABD ve İngiltere'nin tam desteğini alıp askeri ve ekonomik olarak güçlendiler.
Siyasetçileri, eğitimcileri, din adamları her fırsatta Ada'nın, Akdeniz'in, Ege'nin sahibi olduklarını açıkladılar.
İsrail, Mısır ve Yunanistan ile Akdeniz'de petrol ve doğalgaz arama birliktelikleri kurdular.
Sayın Erdoğan'dan da adım geldi
5 yıl önce: 'Doğu Akdeniz'de ne Türkiye'yi ne de Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni yok sayan hiçbir proje hayata geçirilemez…
Doğu Akdeniz'de 3,5-10 trilyon m³ doğalgaz ve 1,5-3,5 milyar varil petrol rezervi tahmin ediliyor. Çalışmalarımız devam ediyor…
Doğu Akdeniz'de doğalgaz sinyali geldi. Hedef: Bir an önce çıkarmak… Akdeniz'deki kaynaklar konusunda netiz. Payımıza düşeni alır, komşularla kazan-kazan iş birliği yaparız…' diyen Erdoğan bir gece ansızın bütün gemilerimizi Karadeniz'e çıkardı. Yani Akdeniz'i terk etti.
Siyasi olarak ise KKTC, 2022'de Türk Devletleri Teşkilatı'na (TDT) gözlemci üye oldu.
Bu yıl AB istedi diye Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Türkmenistan, Güney Kıbrıs'ı adanın tek temsilcisi olarak tanıdı ve elçilik açtılar.
Karşı hamle olarak Sayın Bahçeli ve Erdoğan birlikte adaya giderek Cumhurbaşkanlığı sarayı, başbakanlık binası ve millet bahçesi açtılar.
Ardından Sayın Erdoğan, BM kürsüsünden Kıbrıs'ı tanıma çağrısı yaptı.
7 Ekim'de Türk Devletleri Teşkilatı'nın 12. Zirvesi gerçekleştirildi.
'Tamam! Bu kez Sayın Erdoğan, Rumları tanıyanlara KKTC'yi tanıtır' dedik. Adı bile geçmedi.
Şimdi Devlet Bahçeli, Kıbrıs'a plaka takacakmış! Trump'tan izin aldılar mı acaba?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Kıbrıs’ta tufan / 22.10.2025
- Sayın Erdoğan’ın bahsettiği emperyalistler kim? / 20.10.2025
- Bugün tarımdan bahsedelim / 19.10.2025
- Alçak kimdir? / 18.10.2025
- PKK, BOP’un Truva atıdır / 17.10.2025
- Trump’a övgüleri vicdan mahkemenize havale ediyorum / 15.10.2025
- ‘Türkiye Türkiye’den büyüktür’ / 14.10.2025
- Rumları tanıyanlar Türkleri tanımadı / 13.10.2025
- Çekiç Güç’ten sonra iki Kürdistan kuruldu / 12.10.2025
- İsrail inancından mı vaz geçti? / 11.10.2025
- Sayın Erdoğan’ın bahsettiği emperyalistler kim? / 20.10.2025
- Bugün tarımdan bahsedelim / 19.10.2025
- Alçak kimdir? / 18.10.2025
- PKK, BOP’un Truva atıdır / 17.10.2025
- Trump’a övgüleri vicdan mahkemenize havale ediyorum / 15.10.2025
- ‘Türkiye Türkiye’den büyüktür’ / 14.10.2025
- Rumları tanıyanlar Türkleri tanımadı / 13.10.2025
- Çekiç Güç’ten sonra iki Kürdistan kuruldu / 12.10.2025
- İsrail inancından mı vaz geçti? / 11.10.2025