AKP hükümeti yıllardır ekonomi politikalarının merkezine "enflasyonla mücadele"yi koydu ama Türkiye'deki enflasyon hala dünyada en yüksek enflasyon olmaya devam ediyor.
Hükümet enflasyonu düşürecek diye kemeri sürekli sıkılan milletimiz büyük bir bedel öderken, bu mücadelede bir türlü istenilen noktaya ulaşılamıyor.
Malum, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Eylül 2025 enflasyonunu yüzde 33,29, bağımsız akademisyenlerin oluşturduğu ENAG ise yüzde 63,23 olarak açıklamıştı.
Vatandaşların hissettiği enflasyonu yansıtan ENAG'ın enflasyonu bir tarafa, TÜİK'in enflasyonunda bile dünyada zirvelerdeyiz.
Eylül 2025 itibarıyla yüzde 33,29'luk enflasyon oranıyla Türkiye, Avrupa'da en yüksek enflasyona sahip olan ülke konumunda. Türkiye'yi yüzde 13,2 ile Ukrayna ve yüzde 9,9 ile Romanya takip ediyor. Sıralamada en yüksek enflasyona sahip ikinci ülke Ukrayna ile, halen savaşın içinde olmasına rağmen aramızdaki uçurumu görebiliyor musunuz?
G20 ülkeleri içinde de en yüksek enflasyona sahibiz. Türkiye yüzde 33,29, Arjantin yüzde 31,8, Rusya yüzde 8, Brezilya yüzde 5,17, Birleşik Krallık yüzde 3,8, Meksika yüzde 3,76 , Hollanda yüzde 3,3.
OECD ülkelerine bakıyoruz, orada da durum farklı değil. OECD Temmuz 2025 verilerine göre Türkiye, yıllık yüzde 33,5 enflasyonla 38 üye ülke arasında açık ara zirvede. Ortalamanın 8 katı ile "çift haneli enflasyon" yalnızca Türkiye'de gözlendi.
Bu durumda, Avrupa ülkeleri de, G20 ülkeleri de, OECD ülkeleri de Türkiye'yi kıskanıyor; bu kadar yüksek enflasyona rağmen nasıl ayakta kalabiliyor, Türk milleti böyle bir tabloya nasıl dayanabiliyor ve Türkiye'nin siyasileri bu kadar başarısızlığa rağmen nasıl hala itibardan bahsedebiliyor diye…
Normal enflasyonu geçtik, birçok ürünün anavatanı olan bir tarım ülkesi olarak gıda enflasyonunda da zirvedeyiz. Sıralama şöyle:
Türkiye yüzde 36,06, Arjantin yüzde 27,3, Rusya yüzde 9,46, Japonya yüzde 7,2, Brezilya yüzde 6,61, Güney Afrika yüzde 5,2, Birleşik Krallık yüzde 5,1, Endonezya yüzde 5,01, Hollanda yüzde 4,3, Meksika yüzde 3,94, İtalya yüzde 3,7, Kanada yüzde 3,4, Güney Kore yüzde 3,3, ABD yüzde 3,2, Avustralya yüzde 3, Almanya yüzde 2,9, İspanya yüzde 2,4, Fransa yüzde 1,7, Suudi Arabistan yüzde 1,1, Singapur yüzde 1,1, İsviçre yüzde -0,8, Hindistan yüzde -2,28, Çin yüzde -4,4.
Gıda enflasyonu şu açıdan da önemli; vatandaşların alım gücü, mutfak masrafı anlamına gelen açlık sınırının çok altına düşmesine rağmen zirvede.
Milyonlarca ailenin aylık geliri 1 Ocak'ta yüzde 30 zam yapılan ve o gün bugündür en ufak bir zam yapılmayan 22 bin 104 lira seviyesinde; yine milyonlarca emeklinin aylık geliri olan en düşük emekli maaşı temmuzdaki zamlı haliyle 16 bin 881 lira seviyesinde.
Ama Eylül 2025 itibarıyla 4 kişilik bir ailenin açlık sınırı Türk-İş'in verilerine göre 27 bin 970 liraya yükseldi. Asgari ücret bu rakamın yaklaşık 6 bin lira, emekli maaşı ise 11 bin lira altında kaldı.
Vatandaşlar aldıkları maaşlarla temel ihtiyaçları olan gıdaya ulaşamıyorlar, hükümet yetkilileri hala ülkemizde talep enflasyonu var diye kemer sıkma politikalarına devam ediyor ve bütün bu dayatmalara rağmen hala gıda enflasyonu dünyanın en yüksek gıda enflasyonu.
Hükümetin 2026 yılı için hazırladığı bütçe de gıda enflasyonunun ciddi bir sorun olarak kalacağını gösteriyor.
Hükümetin TBMM'ye sunduğu 2026 yılı bütçe teklifine göre, tarımsal destekler için ayrılan kaynak 168 milyar lira ile sınırlı kaldı. Halbuki AKP hükümetinin 2006 yılında kabul ettiği Tarım Kanunu'nun 21. maddesine göre tarımsal destek gayri safi yurtiçi hasılanın yüzde 1'inden az olamaz.
2026 yılı GSYH hedefini, geçtiğimiz günlerde Orta Vadeli Programı (OVP) açıklayan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, 77 trilyon lira olarak belirtmişti. Yani kanuna göre 2026 yılında çiftçilere verilmesi gereken tarımsal destek 770 milyar liranın altında olmaması gerekiyor. Bakın, kanun, "desteklerden" bahsediyor, yatırımlardan, kredilerden değil.
770 milyar lira nerde, 168 milyar lira nerde…
Sayın Yılmaz bu yıl da OVP'deki GSYH beklentisinin 62,2 trilyon lira olacağını belirtmişti. Buna göre, bu yıl en az 622 milyar lira tarımsal destekleme yapılması lazım. Ama bu yıl destek için ayrılan tutar 135 milyar lirada sınırlı kaldı.
Bu desteklerle, çiftçiler kendi sorunlarıyla baş başa bırakılarak söyler misiniz gıda enflasyonuyla başa çıkmak mümkün mü?
Durmadan vatandaşların gelirini baskıla, bu nereye kadar devam edebilir?
Vatandaşların gelir düzeyini yükselterek enflasyonu düşürmek mümkün mü? Mümkün. Nasıl mı? Bağımsız Türkiye Partisi'nin (BTP) parti programında olan Prof. Dr. Haydar Baş'a ait Milli Ekonomi Modeli'nde bunun yöntemleri maddeler halinde detaylıca anlatılıyor.
Buna rağmen görmemekte inat edecekseniz, bırakın o zaman, bu işi bilen BTP lideri Hüseyin Baş ve kadrosu bu sorunu rahatlıkla çözer.
- 22 Ekim'in 1'nci yılında endişe verici tablo! / 21.10.2025
- İsrail'in hedefinde Kıbrıs var! / 18.10.2025
- Gazze'de ateşkes sonrası ABD'nin odağında hangi ülkeler var? / 17.10.2025
- 'Sermayeye var, dar gelirliye yok' bütçesi! / 16.10.2025
- Enflasyonun sebebi talepse, Almanya’da enflasyon uçuyor olmalıydı / 15.10.2025
- İsrail'in en büyük destekçisi, şimdi barış havarisi! / 14.10.2025
- Komisyonda konuşulanlar: Süreç nereye gidiyor? / 11.10.2025
- İsrail ateşkese uyacak mı, uysa bile Gazze Gazzelilere yar olacak mı? / 10.10.2025
- SDG ile Şara yönetiminin ‘entegrasyon’ tiyatrosu / 09.10.2025