Cami toplayıcı, içinde toplanılan mekan, cemaat ise toplanan, bir araya gelen müminleri ifade ediyor.
Kavram kargaşasının zirve yaptığı, kavramların içinin bilinçli olarak boşaltıldığı ve çok hızlı biçimde anlam kaymalarının yaşandığı bir devirdeyiz.
Son yıllarda anlam kaymasına uğrayan kavramlardan biri de ne yazık ki “cemaat” oldu.
Malum bir ekolü tanımlamak için sıkça kullanılan bu ifade, tarih boyunca kullanıldığı anlamdan çok çok uzaklaşmış durumda şimdilerde.
“Cemaat” aşağı, “cemaat” yukarı, bir de baktık ki malum cemaat, hem dışarıda hem içeride, hem dış siyasette hem iç siyasette, hemen her alanda tefrikanın başını çekiyor.
Haçlı-siyonist işgalcilerin İslam coğrafyasını paramparça etme projelerinin kısa adı olan BOP, en güçlü desteği cemaatten almış, alıyor.
Aynı projenin eş başkanlığı ile övünenler en büyük desteği cemaatten almış, alıyor.
Yine İslam coğrafyasının en güçlü üyesi olan Türkiye’yi zayıflatma, bitirme-batırma planlarından biri olan “AB kara sevdası” en büyük desteği cemaatten almış, alıyor.
BOP’un hayata geçirilmesi demek olan “Arap Baharı” ile hedefteki ülkeler önce cemaat medyası tarafından topa tutuluyor, dövülüyor, dövülüyor, Türkiye’deki Müslümanlar zihnen hazırlanıyor sonra da haçlılar gelip tepelerine biniyor.
Yani, fili bölmelerin zihni altyapısını yine cemaat hazırlıyor… Cemaat tefrikanın en başında.
Yakında yine bir “Abant “ toplantısı yaptılar, yeni anayasa çalışmaları etrafında oturumlar tertip edip tebliğler sundular ve sonunda bildiri yayınladılar, uzman hukukçuların ifadeleri ile bunların önerileri ile bölücülerin önerileri üç aşağı beş yukarı aynı.
Buyurun yine tefrika ve yine cemaat başı çekiyor, zihni alt yapıyı hazırlıyor.
Nasıl cemaat ise, dağılmalardan, parçalanmalardan asla rahatsız değil.
On yıldır hemen yanı başımızda Irak’ta tarihte eşi görülmemiş katliamlara imza atan ve ülkeyi paramparça eden işgalcilere cemaatin bir itirazını, bir eleştirisini duymadık.
Libya’da olayların başlaması ile bunlara ait gazete ve televizyonlarda da yaylım ateşi başladı, Kaddafi’nin ne kadar zalim, ne kadar cani olduğu zihinlere kazıldı ve ardından Fransa’nın liderliğinde “haçlı seferi” ilan edildi ve sonuç malum. Kaddafi’yi linç edenlere İstanbul’da beş yıldızlı otellerde tatiller yaptırıldı, cemaatten çıt yok.
Suriye’de olayların başladığı günden itibaren bu arkadaşların yazılı basın arşivini tarayın göreceksiniz ki değişen bir şey yok, yine BOP projesi ekseninde yayınlar yapılmış ve halen devam etmektedir.
Hal böyle böyle.
Her tefrikanın altından cemaat çıkıyor.
Nasıl cemaat ise?..
Kavram kargaşasının zirve yaptığı, kavramların içinin bilinçli olarak boşaltıldığı ve çok hızlı biçimde anlam kaymalarının yaşandığı bir devirdeyiz.
Son yıllarda anlam kaymasına uğrayan kavramlardan biri de ne yazık ki “cemaat” oldu.
Malum bir ekolü tanımlamak için sıkça kullanılan bu ifade, tarih boyunca kullanıldığı anlamdan çok çok uzaklaşmış durumda şimdilerde.
“Cemaat” aşağı, “cemaat” yukarı, bir de baktık ki malum cemaat, hem dışarıda hem içeride, hem dış siyasette hem iç siyasette, hemen her alanda tefrikanın başını çekiyor.
Haçlı-siyonist işgalcilerin İslam coğrafyasını paramparça etme projelerinin kısa adı olan BOP, en güçlü desteği cemaatten almış, alıyor.
Aynı projenin eş başkanlığı ile övünenler en büyük desteği cemaatten almış, alıyor.
Yine İslam coğrafyasının en güçlü üyesi olan Türkiye’yi zayıflatma, bitirme-batırma planlarından biri olan “AB kara sevdası” en büyük desteği cemaatten almış, alıyor.
BOP’un hayata geçirilmesi demek olan “Arap Baharı” ile hedefteki ülkeler önce cemaat medyası tarafından topa tutuluyor, dövülüyor, dövülüyor, Türkiye’deki Müslümanlar zihnen hazırlanıyor sonra da haçlılar gelip tepelerine biniyor.
Yani, fili bölmelerin zihni altyapısını yine cemaat hazırlıyor… Cemaat tefrikanın en başında.
Yakında yine bir “Abant “ toplantısı yaptılar, yeni anayasa çalışmaları etrafında oturumlar tertip edip tebliğler sundular ve sonunda bildiri yayınladılar, uzman hukukçuların ifadeleri ile bunların önerileri ile bölücülerin önerileri üç aşağı beş yukarı aynı.
Buyurun yine tefrika ve yine cemaat başı çekiyor, zihni alt yapıyı hazırlıyor.
Nasıl cemaat ise, dağılmalardan, parçalanmalardan asla rahatsız değil.
On yıldır hemen yanı başımızda Irak’ta tarihte eşi görülmemiş katliamlara imza atan ve ülkeyi paramparça eden işgalcilere cemaatin bir itirazını, bir eleştirisini duymadık.
Libya’da olayların başlaması ile bunlara ait gazete ve televizyonlarda da yaylım ateşi başladı, Kaddafi’nin ne kadar zalim, ne kadar cani olduğu zihinlere kazıldı ve ardından Fransa’nın liderliğinde “haçlı seferi” ilan edildi ve sonuç malum. Kaddafi’yi linç edenlere İstanbul’da beş yıldızlı otellerde tatiller yaptırıldı, cemaatten çıt yok.
Suriye’de olayların başladığı günden itibaren bu arkadaşların yazılı basın arşivini tarayın göreceksiniz ki değişen bir şey yok, yine BOP projesi ekseninde yayınlar yapılmış ve halen devam etmektedir.
Hal böyle böyle.
Her tefrikanın altından cemaat çıkıyor.
Nasıl cemaat ise?..
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- İhtimalleri değil ihmalleri konuşalım / 17.09.2025
- Haydutlukta hudut tanımayanlar ve… / 16.09.2025
- At izinin karıştığı izler ne seçiliyor ne de sayılıyor / 15.09.2025
- Ne zaman bir şafak atar bu dağda? / 11.09.2025
- Üç Y üç B’yi sildi süpürdü / 10.09.2025
- Sessizliğe isyanım var / 09.09.2025
- Dost odur ki dar gününde yar ola Geniş günde düşman bile yar olur / 06.09.2025
- Son düzlükte her şey dümdüz / 04.09.2025
- Zalime karşı dönmeyen diller ebediyen dönmesin / 03.09.2025
- İnsanlığın yüzkarası / 01.09.2025
- Haydutlukta hudut tanımayanlar ve… / 16.09.2025
- At izinin karıştığı izler ne seçiliyor ne de sayılıyor / 15.09.2025
- Ne zaman bir şafak atar bu dağda? / 11.09.2025
- Üç Y üç B’yi sildi süpürdü / 10.09.2025
- Sessizliğe isyanım var / 09.09.2025
- Dost odur ki dar gününde yar ola Geniş günde düşman bile yar olur / 06.09.2025
- Son düzlükte her şey dümdüz / 04.09.2025
- Zalime karşı dönmeyen diller ebediyen dönmesin / 03.09.2025
- İnsanlığın yüzkarası / 01.09.2025