Türkiye'de laiklik ekseninde bir tartışma, bir gerilim yaşandığında genellikle bir kamplaşmaya dönüyor iş.
Her kesim kendi ideolojisi ve zümresinin siperine geçer. Karşı tarafa elindeki değerleri silah olarak sallar. Genelde bu tartışma sivil-asker gerilimine, bir kaç adım sonra rejim gerilimine dönüşür. Her defasında yorgan gider, kavga biter.
Giden sıradan Hocanın yorganı değildir. Giden dindir, giden devlettir, giden millettir, giden vatandır.
Ama olsun, gerilimden beslenen taraftarlar her defasında ayağa kalkar. Devletin, milletin, din ve vatanın yerde sürünmesi onları ayakta tutan bir bedele, hem de en ağır bir bedele dönüşür. Yeni yıla girerken hükümetle asker arasında oluşturulan gerilim bu bıkkınlık veren senaryonun tekrarından ibarettir.
Bir milletvekilinin provokasyon kokan demeçleri ekseninde bir din adamının cenazesine yansıyan görüntüler etrafında kopan fırtınayı başka türlü değerlendirmek mümkün değildir.
Bir AKP'li milletvekilinin tetiklediği tartışmaya Kara Kuvvetleri Komutanı'nın cevap yetiştirme telaşına, Genelkurmay Başkanı'nın sahiplenme çabasına ne gerek var?
Hele hele bir cenaze merasimini eleştirmenin ne manası var.
Bu görüntüleri AKP'nin laikliği aşındırması çabası olarak gören asker farkında olmadan aslında yerel seçimlere sıkıntılı giren AKP'nin ekmeğine yağ sürmekten başka bir sonuç vermez.
Bir askerin bu özel demeçlerini manşete taşıyıp gerilim üreten medyanın iktidarı köşeye sıkıştırıp bir kaç avanta daha koparmasının ötesinde pratik bir sonucu olmayacaktır.
AKP'li Kutlu'ya tek cümlelik bir cevap yeter de artar bile...
Mareşal üniformalı Atatürk resminin değiştirilmesini isteyen, askerin sofra duasından, her şeyi dinlemek zorunda kalmaktan şikayetçi olan Meclis'te kendini kışladaki gibi hisseden, askerlerin hep birlikte "sağ ol" diye bağırmasından misafirleri irkilen AKP'li Hüsrev Kutlu'ya verilecek bir tek cevap var.
Onu da Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Yardımcısı Hakan Güler Bey verdi. "Eğer sen Türk Milletinin vekiliysen, askerimizin duasından, Atatürk'ün mareşal üniformasından değil, ABD üniformasından, ABD'li askerlerin Ortadoğu haritaları ile süslü İncil'den okuduklarını dualardan rahatsız olmalısın."
Gerçekten de Clinton'un Meclisimize üniformalı ABD'li komutanları ile girmesine sessiz kalan, 60 bin ABD askerinin Güneydoğu'muzda üslenmesine ses çıkarmayan AKP'li vekil acaba niçin Türk askerinin yemek duasından rahatsız oluyor?
Niçin AKP'li vekilin misafirleri Türk askerinin hep bir ağızdan "sağ ol" diye gürlemesinden rahatsız oluyor?
Sakın bu misafirleri Türk milletini dün arkadan vuran azınlıklar olmasın?
Bazı gazeteler, AKP'li Kutlu'nun babadan Nurcu olduğunu tespit etmişler.
Bence iyi araştırsınlar, daha önemli bir gerçeğe ulaşabilirler.
Kutlu dededen azınlık da olabilir.
Son yıllarda net anlaşılan bir şey var ki, Nurculuk azınlıkların aşırılık emellerini örten dini bir örtüye dönüştü.
Merak ediyorum. İttihat ve Terakki Fırkası'ndan sonra, Meşrutiyet Meclisi'nden sonra bağrında en çok azınlık barındıran başka hangi Meclis, başka hangi parti var?
Hadi araştırmacı gazetecilerimize bir ödev de bu olsun.
Gördüğünüz gibi biz laiklik tartışmalarında, asker-sivil geriliminde sen de haklısın, sen de taktiği ile prim toplamayı ya da tarafların birinin siperine çekilip oy devşirmeyi değil, zor olanı ama gerekli olanı yapıyoruz.
O halde bir sözümüz de, Kara Kuvvetleri Komutanı'mıza: Lütfen kuru ile yaşı birbirine karıştırmayın.
AKP'li vekilin sözleri ne kadar yanlış ise, bir cenaze merasimini Genelkurmay düzeyinde eleştirmek de o kadar yanlıştır. Ne zaman ki askerimiz Adalar'da, Beyoğlu'nda dini kisveleri ile dolaşan, boyunlarında haç bedava İncil dağıtan papazlar hakkında da bir demeç patlatırsa, milletimiz askerimizin laiklik hassasiyetinin arkasında duracaktır.
Aksi takdirde milletimiz her defasında din kisvesi ama azınlık dürtüsü ile askere karşı özgürlük havarisi kesilen oy avcılarına mahkum edilecektir.
Bu oyunu bozun artık.
Bağımsızlığımızın tehlikede, vatanımızın bölünme aşamasında, milletimizin AB süreci ile Hıristiyanlaştırma baskısı altında olduğu bir dönemde, bu oyunu bozamazsak ne zaman bozacağız.
Her kesim kendi ideolojisi ve zümresinin siperine geçer. Karşı tarafa elindeki değerleri silah olarak sallar. Genelde bu tartışma sivil-asker gerilimine, bir kaç adım sonra rejim gerilimine dönüşür. Her defasında yorgan gider, kavga biter.
Giden sıradan Hocanın yorganı değildir. Giden dindir, giden devlettir, giden millettir, giden vatandır.
Ama olsun, gerilimden beslenen taraftarlar her defasında ayağa kalkar. Devletin, milletin, din ve vatanın yerde sürünmesi onları ayakta tutan bir bedele, hem de en ağır bir bedele dönüşür. Yeni yıla girerken hükümetle asker arasında oluşturulan gerilim bu bıkkınlık veren senaryonun tekrarından ibarettir.
Bir milletvekilinin provokasyon kokan demeçleri ekseninde bir din adamının cenazesine yansıyan görüntüler etrafında kopan fırtınayı başka türlü değerlendirmek mümkün değildir.
Bir AKP'li milletvekilinin tetiklediği tartışmaya Kara Kuvvetleri Komutanı'nın cevap yetiştirme telaşına, Genelkurmay Başkanı'nın sahiplenme çabasına ne gerek var?
Hele hele bir cenaze merasimini eleştirmenin ne manası var.
Bu görüntüleri AKP'nin laikliği aşındırması çabası olarak gören asker farkında olmadan aslında yerel seçimlere sıkıntılı giren AKP'nin ekmeğine yağ sürmekten başka bir sonuç vermez.
Bir askerin bu özel demeçlerini manşete taşıyıp gerilim üreten medyanın iktidarı köşeye sıkıştırıp bir kaç avanta daha koparmasının ötesinde pratik bir sonucu olmayacaktır.
AKP'li Kutlu'ya tek cümlelik bir cevap yeter de artar bile...
Mareşal üniformalı Atatürk resminin değiştirilmesini isteyen, askerin sofra duasından, her şeyi dinlemek zorunda kalmaktan şikayetçi olan Meclis'te kendini kışladaki gibi hisseden, askerlerin hep birlikte "sağ ol" diye bağırmasından misafirleri irkilen AKP'li Hüsrev Kutlu'ya verilecek bir tek cevap var.
Onu da Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkanı Yardımcısı Hakan Güler Bey verdi. "Eğer sen Türk Milletinin vekiliysen, askerimizin duasından, Atatürk'ün mareşal üniformasından değil, ABD üniformasından, ABD'li askerlerin Ortadoğu haritaları ile süslü İncil'den okuduklarını dualardan rahatsız olmalısın."
Gerçekten de Clinton'un Meclisimize üniformalı ABD'li komutanları ile girmesine sessiz kalan, 60 bin ABD askerinin Güneydoğu'muzda üslenmesine ses çıkarmayan AKP'li vekil acaba niçin Türk askerinin yemek duasından rahatsız oluyor?
Niçin AKP'li vekilin misafirleri Türk askerinin hep bir ağızdan "sağ ol" diye gürlemesinden rahatsız oluyor?
Sakın bu misafirleri Türk milletini dün arkadan vuran azınlıklar olmasın?
Bazı gazeteler, AKP'li Kutlu'nun babadan Nurcu olduğunu tespit etmişler.
Bence iyi araştırsınlar, daha önemli bir gerçeğe ulaşabilirler.
Kutlu dededen azınlık da olabilir.
Son yıllarda net anlaşılan bir şey var ki, Nurculuk azınlıkların aşırılık emellerini örten dini bir örtüye dönüştü.
Merak ediyorum. İttihat ve Terakki Fırkası'ndan sonra, Meşrutiyet Meclisi'nden sonra bağrında en çok azınlık barındıran başka hangi Meclis, başka hangi parti var?
Hadi araştırmacı gazetecilerimize bir ödev de bu olsun.
Gördüğünüz gibi biz laiklik tartışmalarında, asker-sivil geriliminde sen de haklısın, sen de taktiği ile prim toplamayı ya da tarafların birinin siperine çekilip oy devşirmeyi değil, zor olanı ama gerekli olanı yapıyoruz.
O halde bir sözümüz de, Kara Kuvvetleri Komutanı'mıza: Lütfen kuru ile yaşı birbirine karıştırmayın.
AKP'li vekilin sözleri ne kadar yanlış ise, bir cenaze merasimini Genelkurmay düzeyinde eleştirmek de o kadar yanlıştır. Ne zaman ki askerimiz Adalar'da, Beyoğlu'nda dini kisveleri ile dolaşan, boyunlarında haç bedava İncil dağıtan papazlar hakkında da bir demeç patlatırsa, milletimiz askerimizin laiklik hassasiyetinin arkasında duracaktır.
Aksi takdirde milletimiz her defasında din kisvesi ama azınlık dürtüsü ile askere karşı özgürlük havarisi kesilen oy avcılarına mahkum edilecektir.
Bu oyunu bozun artık.
Bağımsızlığımızın tehlikede, vatanımızın bölünme aşamasında, milletimizin AB süreci ile Hıristiyanlaştırma baskısı altında olduğu bir dönemde, bu oyunu bozamazsak ne zaman bozacağız.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
İbrahim Berk / diğer yazıları
- Cübbe düştü haç göründü / 07.01.2020
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014
- Darbe fragmanı / 22.07.2016
- Suriye bumerangı / 24.02.2016
- AKP'nin hali pürmelali / 17.02.2016
- Atlantik'in iki yakasından Türkiye'nin görünümü / 22.10.2015
- Stratejik derinlikte çırpınan Türkiye / 18.09.2015
- Ya felakete, ya felaha / 05.09.2015
- Teröristleri takviye Mehmetçiği tasfiye operasyonu / 25.02.2015
- AKP IŞİD'i niçin vuramaz? / 15.10.2014
- Kuklalar düşünemez / 09.10.2014