logo
25 NİSAN 2024

Bu rezaleti daha ne kadar izleyeceğiz?

17.04.2007 00:00:00
Blair ve Bush, bu sefer de olmayan nükleer silahları bahane ederek petrolüne hâkim olmak için İran'ı vurmaya hazırlanıyor. Sivil toplum, Ortadoğu'nun modern tarihte görmediği boyuttaki bu haydutluğa karşı sesini çıkarmalı. İkilinin savaş suçlarından yargılanması gerekiyor İsrailli gazeteci Amira Haas, annesi Hannah'nın bir sığır trenine konulup Bergen-Belsen'deki Nazi toplama kampına götürülüşünü şöyle anlatır: "Hastaymışlar ve bazıları ölüyormuş. Derken annem esirlere bakan Alman kadınları görmüş. Bu görüntü büyüme sürecimde her zaman çok etkili oldu, o 'kenarda durup bakma' hali..." Bugün biz Britanya'dakiler de kenarda durmuş bakıyoruz. Bush/Cheney/Blair'ın 'uzun savaşı', sadece gözü doymaz ABD'den bağımsız davranıyor diye İran'a yaklaşırken, belki de modern tarihin en ciddi krizine doğru da sürükleniyoruz. 15 Britanyalı denizcinin medya patronu Rupert Murdoch ve hasımlarının kucağına atılması hem komedi hem de çılgınlık. Blair'in gizli suç ortaklığı eşliğinde Bush yönetimi dört yıldır, 'İran'a Özgürlük Operasyonu'na hazırlanıyor. En başta 45 füzeyle saldırı yapılacak. Rusya'nın önde gelen strateji uzmanlarından General Leonid İvaşov'a kulak verelim: "Nükleer tesisler ikincil hedef olacak. Muharip nükleer silahlar da kullanılabilir ve bu da İran topraklarının ve ötesinin radyoaktif kirlenmeye uğramasıyla sonuçlanır." İmparatorluk çöktü sanmayın... Ve buna rağmen Britanya'da, güçlü yayıncıların aşikâr olanı şifreli mesajlara dönüştürdüğü, fakat bizimle emperyalist dış politika çöküşlerinin sonuçları arasındaki ahlaki alana zerre kadar temas etmeye cesaret edemediği 'haber' yaygarası dışında gerçeküstü bir sessizlik hâkim. Maliye Bakanı Gordon Brown, Daily Mail'e, "Britanya'nın imparatorluk döneminden dolayı özür dilemek zorunda olduğu günler bitti. Bunu kutlamalıyız!" diye konuşuyor. Tarihci Mike Davis, 'Geç Viktoryen Dönem Soykırımları' adlı kitabında 21 milyon Kızılderili'nin cani Britanya politikalarının yol açtığı kıtlıklardan dolayı gereksiz yere öldüğünü belgelerle ortaya koyuyor. Ve resmi belgeler, o şerefli imparatorluğun resmen sona ermesinden bu yana Britanya hükümetlerinin dünyanın dört tarafında 8.6 ila 13.5 milyon insanın ölümünde doğrudan veya dolaylı olarak (emperyalist müdahalelerden, güçlü Britanya'nın desteği alan rejimlerin yaptığı katliamlara kadar) 'ciddi sorumlululuğu' bulunduğunu açığa vuruyor. Tarihçi Mark Curtis bu kurbanlara 'gayrı insanlar' diyor. Thatcher, "Yaşasın!" demişti. Blair'in kan banyosunun para kasası Brown da "Kutlayalım!" diyor. Farkı görün işte. Tek boyutlu ahlaki alanın arkasına bakmalıyız, hem de acilen. Geçen ekimde ABD'de yapılan ve Lancet'te yayımlanan araştırma, Britanya-Amerikan işgalinin doğrudan sonucu olarak 655 bin Iraklının öldüğü tahmininde bulunuyordu. Downing Street 'hatalı' diyerek çalışmayla alay etti. Yalan söylüyorlardı. Savunma Bakanlığı'nın bilim başdanışmanı Roy Anderson'ın araştırmaya arka çıktığını, kullanılan yöntemleri 'yetkin' ve 'en iyi pratiğe yakın' diye nitelediğini biliyorlardı. Başka hükümet yetkililerinin 'çatışma bölgelerindeki can kayıplarını ölçme tarzını' onayladığını bildikleri gibi. Iraklı ölümlerinin sayısı bugün bir milyona yakın olarak tahmin ediliyor. Lancet editörü Richard Horton şöyle yazıyordu: "Blair'in yanı sıra Brown'un da dahil olduğu İşçi Partisi hükümeti, korkunç boyutlarda bir savaş suçunun parçası. Ancak siyasi oybirliğimiz herhangi bir adli veya sivil toplum tepkisini engelliyor. Britanya kendi kayıtsızlığıyla felç oldu." Suçun boyutu bu ve biz 'kenarda durmuş bakıyoruz'. Irak için yaratılan yapay histerinin aynısı bugün İran için geçerli. Eski ABD Hazine Bakanı Paul O'Neill'e göre Bush ekibi, daha iktidara geldiği ilk gün, yani 11 Eylül'den çok önce Irak'a saldırmaya karar verdi -ve Blair'in bunu bilmemesi mümkün değildi. Başlıca sebep petroldü. O'Neill'e Irak petrol yataklarına dair anlaşmalara uygun yabancı şirketlere dair bir Pentagon belgesi gösterilmişti; belgede petrol yatakları Britanya ve Amerikan şirketleri arasında paylaştırılıyordu. Amerikalı ve Britanyalı yetkililerin hazırladığı bir yasa uyarınca Irak'taki kukla rejim, dünyadaki en büyük petrol kaynaklarından birini Britanya-Amerika şirketlerine teslim etmek zorundaydı. Modern Ortadoğu'da daha önce bu kadar büyük bir haydutluk yaşanmadı. Şattülarap suyolunda da diğer ödül var: İran'ın büyük petrol yatakları. Var olmayan kitle imha silahları veya uyduruk demokrasi endişelerinin nasıl Irak işgaliyle hiçbir ilgisi yoksa, var olmayan nükleer silahların da İran'a yönelik olası bir saldırıyla alakası yok. İran, İsrail ve ABD'den farklı olarak, Nükleer Silahların Yayılmasını Önleme Anlaşması'na uydu. Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEK), İran'ın sivil nükleer programını askeri programa dönüştürdüğünü bir kez bile söylemedi. Son üç yıl boyunca UAEK müfettişleri kendilerine 'istedikleri her yere' gitme izni verildiğini anlattı. BM Güvenlik Konseyi'nin son yaptırım kararıysa Washington'ın rüşvetlerinin bir sonucu. Yakın döneme dek Britanyalılar, hükümetlerinin dünyanın en tutarlı insan hakları ihlalcisi ve devlet terörizmi destekçisi olduğundan bihaberdi. Pek azı Britanya istihbaratının laik Arap milliyetçiliğini yıkmak için sistematik faaliyet yürüttüğünü ve 1980'lerde genç Müslümanları, Sovyetler Birliği'ne karşı Britanya-Amerika destekli cihatın parçası olarak eğittiğini biliyordu. 'Suç kim işlerse işlesin suçtur' Tecrübelerim çerçevesinde şunu söyleyebilirim: Çoğu insan ahlâklarını ve zihinlerini, fütursuz gücün çifte standartlarına ve medyanın tescilli kötülük kavramına uyduracak biçimde çarpıtmaz. Bilirlerse eğer, Blair ve Bush'un yok ettiği hayatların, ailelerin, umutların ve hayallerin acısını çekerler. Bunun kuşkuya yer bırakmayan örneği, Britanya kamuoyunun 2004'teki tsunami kurbanlarına tüm kalbiyle verdiği destekle hükümetin yüzünü kızartmasıdır. Britanyalıların, Nürnberg mahkemelerinde ABD'nin baş temsilcisi olan Robert Jackson'la hemfikir olacakları kesin: "Biz de işlesek, Almanya da işlese, suç suçtur ve adaleti bize karşı olup olmamasına göre uygulayamayız." Savaş suçlusu olarak yargılanma korkusuyla belli ülkelere gitmeye cesaret edemeyen Henry Kissinger ve Donald Rumsfeld gibi Blair de normal bir vatandaşa dönüşüğünde dokunulmaz kalmayabilir. Vaktiyle Pinochet'nin de peşine düşmüş İspanyol yargıç Baltasar Garzon 20 Mart'ta, 'son dönem insanlık tarihinin en acı ve haklı görülemez süreçlerinin birinden', yani Irak'ta yaşananlardan sorumlu olanlara karşı suç duyurusunda bulundu. Beş gün sonra kuruluş anlaşmasında Britanya'nın da imzasının bulunduğu uluslararası ceza mahkemesinin başsavcısı, Blair'ın bir gün birinde savaş suçu ithamlarıyla karşılaşabileceğini söyledi. Bunlar, insaf sahibi dünyanın düşünme biçiminde Bush/Blair hükümdarlığı sayesinde yaşanan kritik değişimler. Bununla birlikte tarihin en tehlikeli döneminde de yaşıyoruz. 6 Nisan'da Blair 'İran rejiminin unsurlarını Irak'ta terörü desteklemekle' suçladı. Hiçbir kanıt sunmadı. Blair ve kankası Brown'un da dahil olduğu aynı Goebbels'vari terane, Irak'ı kana boğan felaketi getirmişti. Biz daha ne kadar kenarda durup seyredeceğiz? John Pilger - The Guardian
Kameranın âlâsı üretildi
Ambargolar ASELSAN'ı kamçıladı
Vergi böyle toplanmaz
Eski Bakan Çelebi'den sert eleştiriler
Trabzonspor'un eski başkanı vefat etti
Evinde ölü bulundu
Bakan'ın sözlerine tepki gösterdi
'Tam bir Düyûn-ı Umûmiye sistemi'
İlk 3 ayda harcamaları yüzde 120 arttı
CHP: Tasarruf Saray'dan başlasın
Pentagon'dan Irak'a: Bölgedeki ABD güçlerini koru
Hem işgalci, hem koruma istiyor!
Adalet Bakanı mesajı verdi
'DEM Parti kapatılabilir'
Fanatik Yahudiler Mescid-i Aksa'ya baskın düzenledi
Bilinçli olarak gerginliği tırmandırıyorlar
'Saray' ziyareti öncesi kritik randevu
Kılıçdaroğlu, Özel ile görüşecek mi?
ABD'li senatör, İsrail'e desteğe tepki gösterdi
"Artık yeter!"
6 gündür haber alınamıyordu, itfaiye içeri girince şaşırdı
Derin uykudan uyandı!
İsrail devlet televizyonu duyurdu
Ordu yakında Refah'a girecek!
'Orijinalini paylaşıyorum ki ahlaksızlığınız görülsün'
Montajlı fotoğraf polemiği
THY uçağı kalkışını erteledi
İlber Ortaylı uçakta rahatsızlandı
Bu fuara sıradan insanlar gelmiyor!
Avrupa'nın en büyük boya fuarı Türkiye'de
Kameranın âlâsı üretildi
Ambargolar ASELSAN'ı kamçıladı
Vergi böyle toplanmaz
Eski Bakan Çelebi'den sert eleştiriler
Trabzonspor'un eski başkanı vefat etti
Evinde ölü bulundu
Bakan'ın sözlerine tepki gösterdi
'Tam bir Düyûn-ı Umûmiye sistemi'
İlk 3 ayda harcamaları yüzde 120 arttı
CHP: Tasarruf Saray'dan başlasın
Pentagon'dan Irak'a: Bölgedeki ABD güçlerini koru
Hem işgalci, hem koruma istiyor!
Adalet Bakanı mesajı verdi
'DEM Parti kapatılabilir'
Fanatik Yahudiler Mescid-i Aksa'ya baskın düzenledi
Bilinçli olarak gerginliği tırmandırıyorlar
'Saray' ziyareti öncesi kritik randevu
Kılıçdaroğlu, Özel ile görüşecek mi?
ABD'li senatör, İsrail'e desteğe tepki gösterdi
"Artık yeter!"
6 gündür haber alınamıyordu, itfaiye içeri girince şaşırdı
Derin uykudan uyandı!
İsrail devlet televizyonu duyurdu
Ordu yakında Refah'a girecek!
'Orijinalini paylaşıyorum ki ahlaksızlığınız görülsün'
Montajlı fotoğraf polemiği
THY uçağı kalkışını erteledi
İlber Ortaylı uçakta rahatsızlandı
Bu fuara sıradan insanlar gelmiyor!
Avrupa'nın en büyük boya fuarı Türkiye'de

Kendi çipini üreten ASELSAN buluşlara devam ediyor

 
ASELSAN Genel Müdürü Ahmet Akyol, İHA kameralarına Kanada tarafından uygulanan ambargoları anımsatarak, "O dönem bir geliştirme projesi başlattık. Önce ambargoyu bertaraf edecek bir kamera yapmak daha da ötesinde dünyada bu alandaki en iyi kamerayı da yapabilmek üzere yola çıkmıştık. Geldiğimiz noktada İHA kameramız ASELFLIR-500'ü tamamladık. Artık operasyonel olarak Silahlı Kuvvetlerimizin kullanımına da girdi" dedi.
24.04.2024 23:34:00
ANADOLU AJANSI
 Kendi çipini üreten ASELSAN buluşlara devam ediyor
 Kendi çipini üreten ASELSAN buluşlara devam ediyor

ASELSAN Genel Müdürü Ahmet Akyol, ihracat yaptıkları ülke sayısını 86'ya çıkardıklarını dile getirerek, "ASELSAN'ın bu yıl yeni ihracat sözleşmeleri açısından 1 milyar dolara yaklaşma hedefi var" dedi. Anadolu Ajansı Teknoloji Masası'nın konuğu olan Akyol, ASELSAN olarak denizin derinliklerinden uzayın derinliklerine kadar her alanda her platforma kritik sistemler geliştirdiklerini kaydetti.

Siz mi ambargo uygularsınız?!

Akyol, İHA kameralarına Kanada tarafından uygulanan ambargoları anımsatarak, "O dönem Savunma Sanayii Başkanlığımızın liderliğinde bir geliştirme projesi başlattık. Önce ambargoyu bertaraf edecek bir kamera yapmak daha da ötesinde dünyada bu alandaki en iyi kamerayı da yapabilmek üzere yola çıkmıştık. Geldiğimiz noktada İHA kameramız ASELFLIR-500'ü tamamladık. Artık operasyonel olarak Silahlı Kuvvetlerimizin kullanımına da girdi" ifadelerini kullandı. ASELFLIR-500'ün rakiplerine oranla yüzde 30 daha iyi performans sergilediğine dikkati çeken Akyol, kameranın lazer işaretlemedeki başarısıyla da güdümlü mühimmatların daha hassas vuruş kabiliyeti kazanmasını sağlamış olduğunu vurguladı.

Hava savunma sistemlerinde yeni ataklar

Akyol, ASELSAN'ın alçak irtifada KORKUT sistemi olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kendisine yönelen dron, seyir füzesi ve benzeri tüm tehditleri parçacıklı mühimmatlarla önce tespit edip sonra onları engellemeye dayalı bir teknoloji. Bu envantere kazandırdığımız ve seri üretimini devam ettirdiğimiz bir sistem. Bunun bir üstünde HİSAR-A diye isimlendirdiğimiz bu sefer biraz daha irtifanın arttığı artık füzelerin devreye girdiği bir sistem var. Burada da Roketsan ile güzel bir işbirliğimiz var. Füzeleri onlar bize sağlıyorlar, biz de bütün sistemi bir araya getirerek alçak irtifalı HİSAR-A'yı tamamlayıp envantere kazandırdık.
Bir üstünde de HİSAR-O'muz var. Orta menzilde. Bunun da envantere kazandırıldığını ve seri üretime devam edildiğini söyleyebilirim. Şimdi de uzun menzilli hava savunma sistemimiz SİPER'i Türk Silahlı Kuvvetlerimizin envanterine kazandırıyoruz. Böylece çok alçak irtifadan yüksek irtifaya kadar katmanlı hava savunmasını 2024 yılında tamamlamış oluyoruz."


Lazer silahı GÖKBERK

ASELSAN'ın lazer silahı GÖKBERK'ten bahseden Akyol, lazerin kaynağını da yerli olarak geliştirdiklerini vurguladı. Akyol, otonominin (kendi kendine karar verip çalışma) üzerinde çalıştıkları önemli başlıklardan olduğunu aktararak, "Deringöz isminde yeni bir ürün üzerine çalışıyoruz. Geçtiğimiz günlerde ilk dalışını yaptık. Yapay zeka destekli otonom sürüş algoritmalarına sahip. Denizin altına 600 metreye kadar dalabilen sonarları olan, su altında haberleşme ve su altında keşif gözetleme kabiliyetine sahip bir ürün" diye konuştu. ASELSAN'ın Ankara'da 400 milyon dolarlık yeni bir yatırıma başladığının altını çizen Akyol, yatırımla beraber binin üzerinde ilave nitelikli istihdamı Türkiye'ye kazandıracaklarını anlattı.


Yapay zeka robotları kullanıyor

Karar vericilerin yapay zeka destekli algoritmalarla işini kolaylaştırmak ve büyük veriyi işlemek üzere komuta kontrol sistemlerinde yapay zekayı etkin olarak kullandıklarını aktaran Ahmet Akyol, "Gerek insansız kara, deniz araçlarında gerek otonominin olduğu diğer sistemlerde yapay zeka destekli algoritmalarla burada fark yaratmaya çalışıyoruz. ASELSAN içerisindeki bütün çalışmalarda yapay zeka robotlarını kullanır duruma geldik. Bunu içerideki süreçlerimizde adım adım yaygınlaştırıyoruz" dedi. Akyol, çip teknolojisinin çok kritik olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti: "Çip teknolojisinin askeri ve sivil boyutu var. Bizim açımızdan askeri boyutunda bağımsızlık stratejik öncelik. Bu amaçla Bilkent Üniversitesi ile ortak bir şirketimiz var. Yine ASELSAN'ın İstanbul'da MKR-IC ve TÜYAR isimli iki ayrı çipe odaklanmış alt şirketi var. Bu üç alt şirketle ve kendi bünyemizdeki çip tasarım ekiplerimizle buraya önemli miktarda kaynak ve yatırım yapıyoruz. Özellikle radar ve elektronik harpte kullanılan son derece stratejik olan galyum nitratta, transistör seviyesinde millileştirmeyi tamamladık. Bir radarda yaklaşık 1000'den fazla çip bulunuyor. Bu çipleri kendimiz tasarlıyoruz. 2024 itibarıyla bu çipleri Ankara'da seri üretebilme imkanına kavuştuk. Alt transistörlerini Bilkent Üniversitesi ile ortak şirketimizde, üstündeki çip seviyesi üretimleri de ASELSAN'da çoklu adetlerde yapabilecek duruma geldik. Binlerce çipi seri ürettiğimizi söyleyebilirim. Bu, askeri alandaki bağımsızlığımız açısından önemli."

Yargıtay Başkanlığı seçiminde 21. turda da sonuç çıkmadı

Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca'nın 4 yıllık görev süresinin dolması nedeniyle yapılan başkanlık seçimlerinin 21. turunda da hiçbir aday salt çoğunluğu sağlayamadı

24.04.2024 12:27:00 / Güncelleme: 24.04.2024 12:31:28
AA
Yargıtay Başkanlığı seçiminde 21. turda da sonuç çıkmadı
Yargıtay Başkanlığı seçiminde 21. turda da sonuç çıkmadı

Yargıtay Başkanlığı görevine 24 Mart 2020'de seçilen Mehmet Akarca'nın 4 yıllık görev süresi 24 Mart itibarıyla doldu.

Bu kapsamda Yüksek Mahkemenin 4 yıl boyunca görev yapacak yeni başkanını belirlemek için Yargıtay üyeleri 25 Mart Pazartesi sandık başına gitti.

Seçimin ilk 20 turunda hiçbir adayın, 348 Yargıtay üyesinin salt çoğunluğu olan en az 175 oyu alamaması nedeniyle bugün 21. tur oylaması yapıldı.

Oylama sonucu Mehmet Akarca 100, 3. Hukuk Dairesi Başkanı Ömer Kerkez 96, 3. Ceza Dairesi Başkanı Muhsin Şentürk ise 112 oy aldı. Seçime katılım 324 olarak kayıtlara geçerken, 2 boş oy kullanıldı, 14 oy da geçersiz sayıldı.

Salt çoğunluğun sağlanamaması nedeniyle seçime 22. tur oylamayla devam edilecek.

Seçimlerde üye tam sayısının salt çoğunluğunun hazır bulunması gerekiyor. 

Üsküdar-Samandıra Metro Hattı'ndaki sorun 50 saati aştı

Üsküdar-Samandıra Metro Hattı'nda önceki gün sabah meydana gelen aksaklık 50 saati aşkın süredir giderilemezken, sabah mesaisine gitmek isteyen vatandaşlar yoğunlukla karşılaştı.
24.04.2024 09:42:00 / Güncelleme: 24.04.2024 09:47:47
Anadolu Ajansı
Üsküdar-Samandıra Metro Hattı'ndaki sorun 50 saati aştı
Üsküdar-Samandıra Metro Hattı'ndaki sorun 50 saati aştı

M5 Üsküdar-Samandıra Metro Hattı'nda önceki gün saat 06.00 itibarıyla başlayan aksaklık sürüyor.

Metro İstanbul'un önce "teknik arıza" olarak açıkladığı, sonrasında "zorunlu bakım çalışması" şeklinde nitelendirdiği, dün ise "işletme saatleri dışında eğitim amaçlı kullanılan yolcusuz iki trenin teması"ndan kaynaklandığını bildirdiği problem nedeniyle seferler Altunizade İstasyonu'nda aktarmalı olarak sürdürülüyor.

Altunize'de durağından metro hattına geçen vatandaşlara turnikelerden geçtikleri sırada "Gideceğiniz yönün tam tersine gidin" uyarısı yapılıyor.

Hattın bulunduğu kata inildiğinde ise yön tabelaların önünde bekleyen görevliler megafonla duyurular yaparak vatandaşları gidecekleri tarafa yönlendiriyor.

Duraktaki süreli ekran tabelaları çalışmazken vatandaşlar arasında megafonla dolaşan bir görevli seferlerin 15 dakika aralıklarla yapıldığı bilgisini veriyor.

Sefer aralıklarının uzamasıyla birlikte duraktaki yoğunluk artıyor, bazı vatandaşlar işe geç kalmaktan endişe duyduklarını yüksek sesle dile getiriyor.

Metroyu bekleyen bir vatandaş "Açıklama yapan yok mu' Bu metroları kapatın o zaman. Böyle saçma bir şey olur mu' İnsan haklarına aykırı değil mi bu' Evimize, işimize gidemiyoruz. Hani her şey güzel olacaktı bu nasıl vaziyet' Yazıklar olsun." diye tepki gösterirken, etrafındaki diğer vatandaşlar da destek verdi.

Aksaklık, duraktaki merkezi sistemden "zorunlu bakım çalışması" şeklinde duyurulurken, arıza öncesi Üsküdar'dan Samandıra yönüne yoğun saatlerde 4 dakika aralıklarla düzenlenen tren seferlerinin 15 dakikada bir yapılması nedeniyle neredeyse tamamı dolan durakta hareket edecek alan kalmıyor.

Metroyu beklemek istemeyenler vatandaşlara 6 numaralı çıkıştan kalkan ücretsiz İETT otobüslerine binerek Üsküdar yönüne gidebilecekleri bildiriliyor.

Otobüs durağında ise önünde "görevli" yazan otobüsler belirli aralıklarla Üsküdar'a ring atıyor. 

İstanbul'da FETÖ operasyonunda 13 şüpheli yakalandı

İstanbul'da terör örgütü FETÖ'ye yönelik operasyonda eski askeri öğrenci oldukları belirlenen 13 zanlı gözaltına alındı.
24.04.2024 09:42:00
Anadolu Ajansı
İstanbul'da FETÖ operasyonunda 13 şüpheli yakalandı
İstanbul'da FETÖ operasyonunda 13 şüpheli yakalandı

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosunca terör örgütü FETÖ/PDY'ye yönelik yürütülen soruşturmada, örgütün askeri yapılanmasında faaliyet gösteren bazı şüphelilerin ankesörlü hatlardan periyodik ve ardışık arandığı tespit edildi.

Soruşturma kapsamında, ayrıca askeri okullara girişteki mülakat sınavlarında aday numaraları üzerinden kodlama yapılarak örgüt mensuplarına öncelik sağlandığı belirlendi.

Savcılık, eski askeri öğrenci olduklarını belirlediği 15 şüpheli hakkında gözaltı kararı verdi.

Bunun üzerine harekete geçen İstanbul Emniyet Müdürlüğü ekipleri, 15 adrese düzenlediği eş zamanlı operasyonda 13 şüpheliyi yakaladı.

Operasyon kapsamında 2 şüpheliyi arama çalışmaları sürüyor.
 

logo

Beşyol Mah. 502. Sok. No: 6/1
Küçükçekmece / İstanbul

Telefon: (212) 624 09 99
E-posta: internet@yenimesaj.com.tr gundogdu@yenimesaj.com.tr


WhatsApp iletişim: (542) 289 52 85


Tüm hakları Yeni Mesaj adına saklıdır: ©1996-2024

Yazılı izin alınmaksızın site içeriğinin fiziki veya elektronik ortamda kopyalanması, çoğaltılması, dağıtılması veya yeniden yayınlanması aksi belirtilmediği sürece yasal yükümlülük altına sokabilir. Daha fazla bilgi almak için telefon veya eposta ile irtibata geçilebilir. Yeni Mesaj Gazetesi'nde yer alan köşe yazıları sebebi ile ortaya çıkabilecek herhangi bir hukuksal, ekonomik, etik sorumluluk ilgili köşe yazarına ait olup Yeni Mesaj Gazetesi herhangi bir yükümlülük kabul etmez. Sözleşmesiz yazar, muhabir ve temsilcilere telif ödemesi yapılmaz.