Anayasa Mahkemesi, Hükümetin Anayasa'nın "eşitliği" düzenleyen 10. maddesi ve eğitim ve öğretim haklarını içeren 42. maddesinde yaptığı değişikliği iptal etti.Dilerseniz değiştirilen bu maddeleri tekrar hatırlayalım.10. madde: "Devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde ve her türlü kamu hizmetlerinden yararlanılmasında kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadır"42. madde: "Kimse kanunda açıkça yazılı olmayan hiçbir sebeple eğitim ve öğrenim hakkından yoksun bırakılamaz. Öğrenim hakkının kapsamı ve kullanılmasının sınırları kanunla tespit edilir ve düzenlenir"Daha önceki yazılarımızda da ifade etmiştik, her ne kadar gazetelerde ve medyada bu değişiklik "başörtüsü düzenlemesi" olarak da ifade edilse, aslında başörtüsü sorunuyla alakalı net bir çözüm ortaya koymuyordu.Hatta 42. maddedeki "sınırların kanunla belirlenmesi" değişikliği eğitim özgürlüğüne sınır dahi getiriyordu. Neticede başörtüsü serbestiyetiyle ile ilgili herhangi bir kanun da yoktu. Yani AKP'nin yaptığı değişiklik başörtüsüne özgürlüğün değil, yasağın önünü açıyordu.Tabii şu gerçeği de belirtmekte fayda var, Anayasa eski haliyle başörtüsüne herhangi bir yasak, herhangi bir kısıtlama da getirmiyordu; yani esasen başörtüsü sorunu diye bir sorun da yoktu, ama bazı keyfi uygulamalar, yanlış yorumlamalar neticesinde sanki böyle bir sorun varmış gibi lanse edildi. Olmayan bir başörtüsü sorununu çözeceğim diye yola çıkanlar bunu bir siyaset malzemesi yaparak kişiselleştirdiler ve bir sorun haline getirdiler; yine olmayan bir başörtüsü yasağını savunanlar da diğer kesimin duygularına hitap edip siyasi rant elde etmeye çalıştılar.Bu kutuplaşmaların zararını ise hep dinini yaşama gayretinde olan ve siyasetle hiçbir alakası olmayan başörtülü vatandaşlarımız çekti.Hükümet bir taraftan başörtüsü sorununu çözeceğim diye yüzde 99 Müslüman olan Türk milletine sıcak mesajlar verirken, diğer taraftan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde "Leyla Şahin davası"nda başörtüsü aleyhinde savunma yaptı.Hükümet bir yandan sine-i millete dönme ihtiyacı hissettiğinde, başı sıkıştığı zamanlarda dindar bir görünüm arzederken, diğer taraftan AB, ABD güdümlü politikalarla milletinin asla tasvip etmeyeceği uygulamalara imza attı. Kilise evlerinin önünü açtı, tarihi kanla dolu kiliseleri restore etti, azınlıklara ve yabancılara sınırsız haklar tanıdı, iç ve dış politikada milli olmayan her türlü uygulama hayata geçirildi.AB, ABD ve IMF'nin bir dediği iki edilmedi, ülkemizi karanlığa sürükleyecek her türlü tavize evet denildi, ama sıra milletin taleplerine gelince suni gerilimler üretilerek mağduriyet pozisyonuna geçildi ya da dindarlığa sığınılarak milletin duygularına hitap edildi. Ama gerçekte milletin yararına hiçbir adım atılmadı. Bu arada, Hükümet gerçekten bu Anayasa değişikliğini yapmak istiyor muydu? Eğer istiyorsa, bu değişikliği onaylayacak yargıyla son zamanlarda yaşanan gerilimlerdeki mantık neydi? Öyle ya çözüm arayan çözüm masasının diğer tarafına oturanlarla didişmez, mutabakat sağlamaya çalışır.Dışarıya taviz, içeriye gerilim siyaseti artık bitmiştir. Milletimiz gerilimlerle hiçbir yere varılmayacağını fark etmektedir ve gerçek bir mutabakat, milli bir duruş beklemektedir.Netice olarak, ülkemizde Anayasa'dan kaynaklanan herhangi bir başörtüsü sorunu yoktur. Siyasiler dini meselelerden ellerini çektiği zaman, olay, ferdi hak ve inanç özgürlüğü bazında ele alındığında kendiliğinden çözülecektir.Unutmayalım ki başörtüsü İslam inancının gereğidir. Bu ayet ve hadisle sabittir. Devletin, inançlarını yaşamada vatandaşının önünü açması da Laikliğin bir gereğidir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Murat Çabas / diğer yazıları
- Ciğerlerimiz yanıyor: Mücadelede bilimi kullanmalıyız / 29.07.2025
- Lozan’a hezimet diyenler, Sevr’i arzulayanlardır / 25.07.2025
- CHP, komisyona katılmalı mı? / 24.07.2025
- Açılım, yeni anayasa derken, firmalarımızı kaybediyoruz / 23.07.2025
- İmtiyaz imtiyazı doğurur, imtiyaz bölünmeyi getirir / 22.07.2025
- Şara yönetimine hamilik Türkiye’nin çıkarına değil / 18.07.2025
- Türkiyeli değiliz, Türk Milleti’yiz / 17.07.2025
- Milletimizin ‘Demokrasi ve Milli Birlik Günü’ kutlu olsun / 16.07.2025
- Millet iradesi ‘komisyon’ değil, ‘referandum’dur / 15.07.2025
- Silah bırakan PKK, taviz veren niye biz? / 12.07.2025
- Lozan’a hezimet diyenler, Sevr’i arzulayanlardır / 25.07.2025
- CHP, komisyona katılmalı mı? / 24.07.2025
- Açılım, yeni anayasa derken, firmalarımızı kaybediyoruz / 23.07.2025
- İmtiyaz imtiyazı doğurur, imtiyaz bölünmeyi getirir / 22.07.2025
- Şara yönetimine hamilik Türkiye’nin çıkarına değil / 18.07.2025
- Türkiyeli değiliz, Türk Milleti’yiz / 17.07.2025
- Milletimizin ‘Demokrasi ve Milli Birlik Günü’ kutlu olsun / 16.07.2025
- Millet iradesi ‘komisyon’ değil, ‘referandum’dur / 15.07.2025
- Silah bırakan PKK, taviz veren niye biz? / 12.07.2025