Güneşin balçıkla sıvanmayacağı kadar bir gerçek var ki; bu ülkede büyük çoğunluğun, hem de büyük büyük çoğunluğun huzursuz ve mutsuz olduğudur.
Bin bir çeşit vaadlerle yönetim emanetini üzerlerine almış olan yönetici kadronun bu emanetin hakkını veremedikleri artık gün gibi ortadadır.
Yirmi yıldan beri yönetmekte oldukları geniş halk kitlelerinin semalara yükselen feryadlarını duymadıkları, günden güne derinleşen her çeşit yaralarını sarmadıkları, saramadıkları günün en güncel konusudur.
Ülke nimetlerinin bir avuç mutlu azınlık arasında paylaşıldığını ve günden güne dağlar gibi ağırlaşan külfetlerin ise kalabalıkların sırtına vurulduğunu artık aklı başında olan herkes görüyor ve biliyor.
Yirmi seneden beri aydan aya, yıldan yıla serveti katlanan, sermayesi lahanadan daha hızlı büyüyen bir avuç mutlu azınlığın yanı sıra geniş halk kitlelerinin, emekçilerin, tarım kesiminde toprakla, hayvanla didinip duranların adeta tükendikleri, her şeylerini tükettikleri cümlenin malumudur.
Yirmi yıl boyunca, elde ettikleri makamın, mevkiin, servetin ve hesapsız sermayenin gücünü seferber ederek 'Güneşi balçıkla sıvamayı' başaranlar, bir yerden sonra artık bu gücün de işe yaramadığını nihayet görmeye başladılar.
Dolgun maaşlarla, üç yerden, beş yerden aldıkları astronomik maaşlarla yandaş kanallarda sabah-akşam laf ebeliği yapanlar, yıkama-yağlama faaliyetlerini gazetecilik, televizyonculuk zannedenler, hayatın gerçekleri karşısında gözlerine projektör tutulmuş tavşanlar gibi orta yerde kalakaldılar.
Yandaşlık, yalakalık, yağdanlık ve yalancılık ta bir yere kadar.
Kitleler yaşadıkları acı gerçeklerle, içine düştükleri derin çıkmazlar ve çaresizliklerle, televizyonlarda anlatılanların, gazete manşetlerinde yazılanların yerle-gök kadar bir birinden uzak şeyler olduğunu görüyor ve acı acı gülüyor artık.
Güneşin her sabah doğudan doğduğu kadar, suların sürekli aşağıya doğru aktığı kadar bir gerçek var ki; ülkenin mevcut manzarası, insanımızın son haddine varmış olan geçim sıkıntısı ve günden güne derinleşen yarası, her geçen gün pula dönen parası, çığ gibi büyüyen işsizi ve fukarası vicdanları sızlatmakta ve yürekleri dağlamaktadır.
Hem bir birimize hem de kendi kendimize soralım; bu tablo kimin eseri?
- Soykırımı sonlandıramadı Ramazan / 18.03.2024
- Nice ayıplara şahit oldu Ramazan / 17.03.2024
- Tüm insanlığa açık bir beyandır Ramazan / 16.03.2024
- Dert çok hemdert yok ise işte Ramazan / 15.03.2024
- Her anımıza dolsa Ramazan / 14.03.2024
- Hak’tan bize fermandır Ramazan / 13.03.2024
- Bütün düğümleri çözer Ramazan / 12.03.2024
- Müjdelerle kapımızı çalsa Ramazan / 11.03.2024
- İz bırakanlar ve is bırakanlar / 10.03.2024