Bir er kişi... Bir yiğit... Bir dadaş... Dinleyenleri ağlatan, coşturan çok etkili bir hatip... Ameliyat masasında uyanır uyanmaz vatan diyen, millet diyen bir vatanperver... Bir ömür mazlumun yanında olmuş ve zalimlerin yüreklerine korku salmış adam gibi bir adam... Bir haksızlık karşısında deli-divaneye dönen ve doğru bildiğinden hiç dönmeyen bir adam...
"Bin Fatiha, bin mevlid yerine bir tek haksızlığa mani olmak faziletini gösterebilirsek, ruhumdaki hicran bir nebze diner" diyen hicran yüklü bir adam...
Kendini, sıhhatini çok ihmal ediyorsun diyenlere; "Ben ne sıhhatimi, ne servetimi, hatta hayatımı muhafazaya mecbur değilim. Hilkatin her türlü takdiri dışına, bir an bile çıkmaya muktedir olmadığımı bilirim. Ben yalnız faziletimi muhafazaya mecbûrum" diyen çizgi üstü, sıra dışı bir adam...
Şubat, nice ecdadımızın olduğu gibi Hüseyin Avni Ulaş'ın da ölüm yıldönümü. Dahası da var; bu yılki Kurban Bayramının ilk günü olan 22 Şubat'ta baki aleme göç eylemiş bu yiğit insan..
Peki Hüseyin Avni Ulaş kimdir?
Muammer Çelik'in aynı adı taşıyan eserinden takip edelim:
"1887'de Erzurum'un Kümbet Köyü'nde doğan Hüseyin Avni Gençağazade Musa Bey'in oğludur. 11 yaşına kadar köyde kaldı. Köyünde Halil Efendi'den ilk eğitimini gördü. 1901'de Erzurum Mülkiye İdadisine kaydoldu. Ziraat Mektebinde altı yıl eğitim gördü. 1906'dan sonra tahsiline İstanbul'da devam etti. Vefa Sultanisini ve Hukuk Mektebini bitirdi. 1913'te İstanbul'da avukatlığa başladı.
1914'te Birinci Dünya Savaşı'nda Kafkas Cephesi'nde dört sene savaştı. Harpten sonra Erzurum mali müşavirliğine tayin oldu. Otuz üç yaşında İstanbul'daki son Osmanlı Meclisi Mebusanına katıldı. 23 Nisan 1920'de açılan Büyük Millet Meclisi'ne yine Erzurum milletvekili olarak girdi.
Meclis'te ikinci grubu kurdu. Şerefli bir muhalefetin sınırlarını çizdi, öncülüğünü yaptı. Meclis ikinci başkanlığına seçildi. Milli Mücadelede bütün güç ve enerjisi ile çalıştı. Temiz karakteri, samimi tenkitleri ve meclis kürsüsündeki hitabeti ve neşriyatı ile hakkın ve hakikatin yılmaz müdafiliğini yaptı...
İlk Meclis'in hemen her oturumunda Hüseyin Avni kürsüdedir. Konulara vukufiyeti, Türkçe'ye hakimiyeti ve gür sesi ile bütün dikkatleri üzerine toplamıştır.
Meclis kürsüsünden milletvekillerine şöyle sesleniyordu: "Efendiler! Bu meclisin kudsiyeti vardır. Onun kudsiyetini biz bilemezsek bile yüz sene, beş yüz sene sonra gelecek insanlar herbirimizin namına abide dikeceklerdir. Şerefli adamlar öldükten sonra takdire mazhar olmuşlardır."
Hüseyin Avni'yi yakından tanıdığınızda, meclis kürsüsünden söylediklerini anlamaya çalıştığınızda şu kanaate varıyorsunuz; bugünkü Mecliste bir tane Hüseyin Avni olsaydı, milletimizin elini kolunu bağlayan, tarlasına, tütününe, pancarına kadar uzanan bu talihsiz yasaların hiç biri çıkmazdı, çıkamazdı. Erzurum milletvekillerinin kulakları çınlasın.
Vefatının 54. yıldönümünde rahmetle ve minnetle andığımız Hüseyin Avni Ulaş'ın mezarının İstanbul Kadilli'de Küçüksu kabristanında olduğunu milletimize, özellikle Erzurumlulara duyurmuş olalım.
"Bin Fatiha, bin mevlid yerine bir tek haksızlığa mani olmak faziletini gösterebilirsek, ruhumdaki hicran bir nebze diner" diyen hicran yüklü bir adam...
Kendini, sıhhatini çok ihmal ediyorsun diyenlere; "Ben ne sıhhatimi, ne servetimi, hatta hayatımı muhafazaya mecbur değilim. Hilkatin her türlü takdiri dışına, bir an bile çıkmaya muktedir olmadığımı bilirim. Ben yalnız faziletimi muhafazaya mecbûrum" diyen çizgi üstü, sıra dışı bir adam...
Şubat, nice ecdadımızın olduğu gibi Hüseyin Avni Ulaş'ın da ölüm yıldönümü. Dahası da var; bu yılki Kurban Bayramının ilk günü olan 22 Şubat'ta baki aleme göç eylemiş bu yiğit insan..
Peki Hüseyin Avni Ulaş kimdir?
Muammer Çelik'in aynı adı taşıyan eserinden takip edelim:
"1887'de Erzurum'un Kümbet Köyü'nde doğan Hüseyin Avni Gençağazade Musa Bey'in oğludur. 11 yaşına kadar köyde kaldı. Köyünde Halil Efendi'den ilk eğitimini gördü. 1901'de Erzurum Mülkiye İdadisine kaydoldu. Ziraat Mektebinde altı yıl eğitim gördü. 1906'dan sonra tahsiline İstanbul'da devam etti. Vefa Sultanisini ve Hukuk Mektebini bitirdi. 1913'te İstanbul'da avukatlığa başladı.
1914'te Birinci Dünya Savaşı'nda Kafkas Cephesi'nde dört sene savaştı. Harpten sonra Erzurum mali müşavirliğine tayin oldu. Otuz üç yaşında İstanbul'daki son Osmanlı Meclisi Mebusanına katıldı. 23 Nisan 1920'de açılan Büyük Millet Meclisi'ne yine Erzurum milletvekili olarak girdi.
Meclis'te ikinci grubu kurdu. Şerefli bir muhalefetin sınırlarını çizdi, öncülüğünü yaptı. Meclis ikinci başkanlığına seçildi. Milli Mücadelede bütün güç ve enerjisi ile çalıştı. Temiz karakteri, samimi tenkitleri ve meclis kürsüsündeki hitabeti ve neşriyatı ile hakkın ve hakikatin yılmaz müdafiliğini yaptı...
İlk Meclis'in hemen her oturumunda Hüseyin Avni kürsüdedir. Konulara vukufiyeti, Türkçe'ye hakimiyeti ve gür sesi ile bütün dikkatleri üzerine toplamıştır.
Meclis kürsüsünden milletvekillerine şöyle sesleniyordu: "Efendiler! Bu meclisin kudsiyeti vardır. Onun kudsiyetini biz bilemezsek bile yüz sene, beş yüz sene sonra gelecek insanlar herbirimizin namına abide dikeceklerdir. Şerefli adamlar öldükten sonra takdire mazhar olmuşlardır."
Hüseyin Avni'yi yakından tanıdığınızda, meclis kürsüsünden söylediklerini anlamaya çalıştığınızda şu kanaate varıyorsunuz; bugünkü Mecliste bir tane Hüseyin Avni olsaydı, milletimizin elini kolunu bağlayan, tarlasına, tütününe, pancarına kadar uzanan bu talihsiz yasaların hiç biri çıkmazdı, çıkamazdı. Erzurum milletvekillerinin kulakları çınlasın.
Vefatının 54. yıldönümünde rahmetle ve minnetle andığımız Hüseyin Avni Ulaş'ın mezarının İstanbul Kadilli'de Küçüksu kabristanında olduğunu milletimize, özellikle Erzurumlulara duyurmuş olalım.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Ekmeğimin yarısını kim yedi? / 14.05.2024
- İktidar sahiplerinin küpleri bir dolsaydı… / 13.05.2024
- Tasarruf kaplumbağa israf ise tavşan hızında / 11.05.2024
- Istakoz ve Rolex ashabı ne bilsin? / 10.05.2024
- Kutsalları kullanarak malı götürdüler / 08.05.2024
- Dağıtım şebekesi dağılmış vaziyette / 07.05.2024
- Adını siz koyun / 06.05.2024
- Yalana vergi konulsa… / 05.05.2024
- Ümmete ürperti gerek / 04.05.2024
- Talancılar olmasaydı… / 03.05.2024
- İktidar sahiplerinin küpleri bir dolsaydı… / 13.05.2024
- Tasarruf kaplumbağa israf ise tavşan hızında / 11.05.2024
- Istakoz ve Rolex ashabı ne bilsin? / 10.05.2024
- Kutsalları kullanarak malı götürdüler / 08.05.2024
- Dağıtım şebekesi dağılmış vaziyette / 07.05.2024
- Adını siz koyun / 06.05.2024
- Yalana vergi konulsa… / 05.05.2024
- Ümmete ürperti gerek / 04.05.2024
- Talancılar olmasaydı… / 03.05.2024