Yıkılmadık ayaktayız, derdik geçmişte.
Yıkıldık beyler, sürünüyoruz.Toplum olarak tam bir enkaza dönüştük, paşalar.
Türk milleti başkalaştı, dönüştü, değişti?Toplum şirazeden çıktı.
Büyük yıkım yaşıyoruz. Biz artık "biz" değiliz!
İstismar, taciz, tecavüz, cehalet, gösteriş, inançsızlık,düzenbazlık, dünya-perestlik, sadizm, haram lokma, faiz, zina, fuhuş, adam öldürme, insanların ölümünden zevk alma, celladına aşık olma, uyuşturucu bağımlılığı, hırsızlık, kapkaç, şiddet, kin, nefret, yalan? vs. eskiden istisnaydı. Hastalıktı, marazdı, illetti? Adam gibi adamlık vardı toplumumuzda.
Son dönemde bu illetler temel karakterler halini aldı? İftihar ve taltif vesilesi oluverdi!
Sevgi, saygı, hürmet, hikmet, iman, samimiyet, şefkat adalet, merhamet, sadakat, doğruluk, hesap şuuru, Allah rızası, diğergamlık, el tutmak, yarenlik, dostluk.. vs. istisna oldu.
Toplum, fertlerin iç dünyalarının yansımasıdır, diyor Prof. Dr. Haydar Baş bey.
Adeta içimiz karardı, gönüller katrana bulandı; topluma katran yağdı, ortalık katrana döndü...İçimizin kara şavkı topluma vurmuş!
Fertlerde ölçü kalmadı, gönüller yıkıma uğradı; toplum toptan yıkım yaşıyor. Necip Fazıl'ın tabiriyle toplum "hayat süren leşler"e dönüştü.
Son 15 senede toplum adeta madden ve manen tam bir yıkım yaşadı.
Raporlar ve istatistikler bir anlam ifade ediyorsa; işte 15 yılın karnesi?
Boşanmalar yüzde 38 arttı.
Son 10 yılda yaklaşık 1.2 milyon çift "yollarını ayırdı." Yani, dile kolay, son on yılda 1.2 milyon aile dağıldı.
Fuhuş yüzde 790,
Çocukların istismarları yüzde 434,
Kadına yönelik şiddet yüzde 1400,
Adam öldürme yüzde 261,
Cinsel taciz yüzde 449,
Uyuşturucu bağımlılığı yüzde 678
Tutuklu ve hükümlü sayısı yüzde 285 arttı.
Aile fertleri birbirlerini doğruyor, boğazlıyor.
Ülkenin her tarafında üç-beş yaşında çocuklar kayboluyor, bulunuyor, bulunamıyor?
Pazar günü Mersin-Tarsus'ta bir grup nöbetçi eczaneye parke taşı, sehpa ve sopalarla saldırıyor. Eczane can pazarına dönüyor. 4 çalışan yaralanıyor. Saldırganlar gözaltına alındıktan sonra serbest kalıyor.
Halk saldırganların Suriyeli olduğunu zannediyor.
Zira on gün önce Gaziantep'in Şahinbey ilçesinde Türk vatandaşlarla Suriyeli sığınmacılar arasında çıkan silahlı kavgada 2 kişi ölüyor.
Benzer olay geçmişte Ankara Yenimahalle'de bulunan Demetevler'de yaşanıyor.
Aynı şekilde Antalya'nın Elmalı ilçesinde Suriyeli sığınmacılarla Türk işveren arasında kavgada 7 kişi yaralanıyor.
Kara haberleri sıralamaya hacet yok.
Zaten şirazeden çıkmış topluma sicili belirsiz 4-5 milyon sığınmacı ekleniyor. Bunlar kimlerdir, Suriye'deki DEAŞ, el-Nusra gibi tetikçi gruplarla bağları-bağlantıları nedir, bunların hangi maraz ve illetleri vardır; devlet de bilmiyor, millet de?
Sığınmacılara sağlık bedava, eğitim bedava, iaşe ve ibate bedava? Vergi yok, stopaj yok, harç yok.
Büyük bir kısmına 24 Haziran seçimleri hasebiyle vatandaşlık veriliyor? Mülteci vekil adayımız bile oluyor.
Vatandaş yapılanlar ise isyan ediyor? Maliye geliyor, ceza kesiyor. Belediye geliyor, çöp vergisi-tabela harcı alıyor. Mali şube geliyor, satılan malların menşeini-faturasını soruyor, denk düşünce kaçak diye el koyuyor. Sağlıkta Türk vatandaşlarına çekilen "sosyal güvencen yoksa, sağlık hizmeti de yok" muamelesi yaşıyorlar.
Zeytinburnu'nu şöyle bir turlayın; sığınmacı vatandaşlara bir dokunun bin âh işitin?
Genetik kodlarıyla oynanmış bu toplumsal yapı ve illetlerle bozulmuş sosyal doku, Türk devleti ve milletinin geleceği bakımından vahamet arz ediyor.
Muaviye anlayışı ile Vatikan inancı arasında sarkaç gibi gel-git yaşayarak, İngiliz ve Amerikan sermayesine teslim olarak, Papaz Malthus ve kumarbaz Keynes'in kapitalizmine talim ederek, Mevlana'nın deyimiyle çamura batmış eşek gibi hikmetten mahrum kupkuru akıl ile yola devam ederek Türk devleti ve milletinin karşı karşıya olduğu bu büyük maddi-manevi yıkımı durdurmak ve tamir etmek mümkün değildir.
Devlet ve milleti madden ve manen derleyip ihya edecek yüce gönüllü insanlara ihtiyaç var.
Milli Ekonomi Modeli, Sosyal Devlet projeleri, Ehl-i Beyt Külliyatı, Hoş Geldin Atatürk eseri ve çığırının sahibi olmasının yanı sıra "İnsan gönüldür, gönül" diyen Prof. Dr. Haydar Baş'tan gayrı böyle bir adres var mı? Yok?
Var diyebilen bir Allah kulu varsa, hodri meydan; buyursun yapsın? Artık Halep değil, Türkiye ordaysa arşın burada!
Yıkıldık beyler, sürünüyoruz.Toplum olarak tam bir enkaza dönüştük, paşalar.
Türk milleti başkalaştı, dönüştü, değişti?Toplum şirazeden çıktı.
Büyük yıkım yaşıyoruz. Biz artık "biz" değiliz!
İstismar, taciz, tecavüz, cehalet, gösteriş, inançsızlık,düzenbazlık, dünya-perestlik, sadizm, haram lokma, faiz, zina, fuhuş, adam öldürme, insanların ölümünden zevk alma, celladına aşık olma, uyuşturucu bağımlılığı, hırsızlık, kapkaç, şiddet, kin, nefret, yalan? vs. eskiden istisnaydı. Hastalıktı, marazdı, illetti? Adam gibi adamlık vardı toplumumuzda.
Son dönemde bu illetler temel karakterler halini aldı? İftihar ve taltif vesilesi oluverdi!
Sevgi, saygı, hürmet, hikmet, iman, samimiyet, şefkat adalet, merhamet, sadakat, doğruluk, hesap şuuru, Allah rızası, diğergamlık, el tutmak, yarenlik, dostluk.. vs. istisna oldu.
Toplum, fertlerin iç dünyalarının yansımasıdır, diyor Prof. Dr. Haydar Baş bey.
Adeta içimiz karardı, gönüller katrana bulandı; topluma katran yağdı, ortalık katrana döndü...İçimizin kara şavkı topluma vurmuş!
Fertlerde ölçü kalmadı, gönüller yıkıma uğradı; toplum toptan yıkım yaşıyor. Necip Fazıl'ın tabiriyle toplum "hayat süren leşler"e dönüştü.
Son 15 senede toplum adeta madden ve manen tam bir yıkım yaşadı.
Raporlar ve istatistikler bir anlam ifade ediyorsa; işte 15 yılın karnesi?
Boşanmalar yüzde 38 arttı.
Son 10 yılda yaklaşık 1.2 milyon çift "yollarını ayırdı." Yani, dile kolay, son on yılda 1.2 milyon aile dağıldı.
Fuhuş yüzde 790,
Çocukların istismarları yüzde 434,
Kadına yönelik şiddet yüzde 1400,
Adam öldürme yüzde 261,
Cinsel taciz yüzde 449,
Uyuşturucu bağımlılığı yüzde 678
Tutuklu ve hükümlü sayısı yüzde 285 arttı.
Aile fertleri birbirlerini doğruyor, boğazlıyor.
Ülkenin her tarafında üç-beş yaşında çocuklar kayboluyor, bulunuyor, bulunamıyor?
Pazar günü Mersin-Tarsus'ta bir grup nöbetçi eczaneye parke taşı, sehpa ve sopalarla saldırıyor. Eczane can pazarına dönüyor. 4 çalışan yaralanıyor. Saldırganlar gözaltına alındıktan sonra serbest kalıyor.
Halk saldırganların Suriyeli olduğunu zannediyor.
Zira on gün önce Gaziantep'in Şahinbey ilçesinde Türk vatandaşlarla Suriyeli sığınmacılar arasında çıkan silahlı kavgada 2 kişi ölüyor.
Benzer olay geçmişte Ankara Yenimahalle'de bulunan Demetevler'de yaşanıyor.
Aynı şekilde Antalya'nın Elmalı ilçesinde Suriyeli sığınmacılarla Türk işveren arasında kavgada 7 kişi yaralanıyor.
Kara haberleri sıralamaya hacet yok.
Zaten şirazeden çıkmış topluma sicili belirsiz 4-5 milyon sığınmacı ekleniyor. Bunlar kimlerdir, Suriye'deki DEAŞ, el-Nusra gibi tetikçi gruplarla bağları-bağlantıları nedir, bunların hangi maraz ve illetleri vardır; devlet de bilmiyor, millet de?
Sığınmacılara sağlık bedava, eğitim bedava, iaşe ve ibate bedava? Vergi yok, stopaj yok, harç yok.
Büyük bir kısmına 24 Haziran seçimleri hasebiyle vatandaşlık veriliyor? Mülteci vekil adayımız bile oluyor.
Vatandaş yapılanlar ise isyan ediyor? Maliye geliyor, ceza kesiyor. Belediye geliyor, çöp vergisi-tabela harcı alıyor. Mali şube geliyor, satılan malların menşeini-faturasını soruyor, denk düşünce kaçak diye el koyuyor. Sağlıkta Türk vatandaşlarına çekilen "sosyal güvencen yoksa, sağlık hizmeti de yok" muamelesi yaşıyorlar.
Zeytinburnu'nu şöyle bir turlayın; sığınmacı vatandaşlara bir dokunun bin âh işitin?
Genetik kodlarıyla oynanmış bu toplumsal yapı ve illetlerle bozulmuş sosyal doku, Türk devleti ve milletinin geleceği bakımından vahamet arz ediyor.
Muaviye anlayışı ile Vatikan inancı arasında sarkaç gibi gel-git yaşayarak, İngiliz ve Amerikan sermayesine teslim olarak, Papaz Malthus ve kumarbaz Keynes'in kapitalizmine talim ederek, Mevlana'nın deyimiyle çamura batmış eşek gibi hikmetten mahrum kupkuru akıl ile yola devam ederek Türk devleti ve milletinin karşı karşıya olduğu bu büyük maddi-manevi yıkımı durdurmak ve tamir etmek mümkün değildir.
Devlet ve milleti madden ve manen derleyip ihya edecek yüce gönüllü insanlara ihtiyaç var.
Milli Ekonomi Modeli, Sosyal Devlet projeleri, Ehl-i Beyt Külliyatı, Hoş Geldin Atatürk eseri ve çığırının sahibi olmasının yanı sıra "İnsan gönüldür, gönül" diyen Prof. Dr. Haydar Baş'tan gayrı böyle bir adres var mı? Yok?
Var diyebilen bir Allah kulu varsa, hodri meydan; buyursun yapsın? Artık Halep değil, Türkiye ordaysa arşın burada!
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019