Adana'da örtülü bir ana. Orta yaşlarda. İki evladı var. Tek başına bakıyor. Parası yok. Mevsim kış. Kömür yok. Satana gidiyor. Elindekiyle kuş ısınamaz. Veren acıyor, adam akıllı miktarda kömür veriyor. Evine geliyor. Kömür yanmıyor. İki dünyalar tatlısı çocuğuna, iki ciğerparesine saç kurutma makinesini veriyor. Diğer odaya geçiyor. Sonunu ben söylemeyeyim.
Bir başka örnek ki bu yeni ve yine Adana'da. İki çocuk sahibi bir baba. Kızının doğum günü. Bir cebine bir evine bir kızına bakıyor. Çıkıyor köprüye. Bugün kızımın doğum günü, cebimde beş lira var, diyor.
Bunları neden anlattım veya bunlar neyi anlatıyor?
Şunu: Devleti yönetecek adam tüm milletin ihtiyaçlarını üzerine sorumluluk almıştır. "Fırat'la Dicle arası kurt kuzuyu kapsa yönetici sorumludur" sözünü ağızlarında sündüre sündüre gelenler, kurda vermedik kuzu bırakmayarak yaşamları da söndürdü.
Siyasetçi çok şeydir.
Söz etmek devleti yönetmek değildir. Papağanla, hoparlör ile devlet adamının bir farkının olması lazım.
Burada Prof. Dr. Haydar Baş'ın "baba devlet" ahlakı ve tezi hatırlara gelmeli.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın gölgesiyle dünyanın dengelerini tersine çevirmiş tezlerinden bir tez olan sırf "baba devlet" tezi bu ülkede uygulanırsa bu ülkede gerçekten "fakirlik suç sayılır."
Bu sefer ne gazeteleri açınca canımızı sıkan bu tarz haberleri görürüz, ne ülkemize girmesi hedeflenen yabancı namluları görürüz.
Bir kez "Prof. Dr. Haydar Baş" diyelim, hangi denklemle, hangi matematikle olursa olsun ülkeyi O'nun baba ve hekim ellerine teslim edelim yeter.
Bir başka örnek ki bu yeni ve yine Adana'da. İki çocuk sahibi bir baba. Kızının doğum günü. Bir cebine bir evine bir kızına bakıyor. Çıkıyor köprüye. Bugün kızımın doğum günü, cebimde beş lira var, diyor.
Bunları neden anlattım veya bunlar neyi anlatıyor?
Şunu: Devleti yönetecek adam tüm milletin ihtiyaçlarını üzerine sorumluluk almıştır. "Fırat'la Dicle arası kurt kuzuyu kapsa yönetici sorumludur" sözünü ağızlarında sündüre sündüre gelenler, kurda vermedik kuzu bırakmayarak yaşamları da söndürdü.
Siyasetçi çok şeydir.
Söz etmek devleti yönetmek değildir. Papağanla, hoparlör ile devlet adamının bir farkının olması lazım.
Burada Prof. Dr. Haydar Baş'ın "baba devlet" ahlakı ve tezi hatırlara gelmeli.
Prof. Dr. Haydar Baş'ın gölgesiyle dünyanın dengelerini tersine çevirmiş tezlerinden bir tez olan sırf "baba devlet" tezi bu ülkede uygulanırsa bu ülkede gerçekten "fakirlik suç sayılır."
Bu sefer ne gazeteleri açınca canımızı sıkan bu tarz haberleri görürüz, ne ülkemize girmesi hedeflenen yabancı namluları görürüz.
Bir kez "Prof. Dr. Haydar Baş" diyelim, hangi denklemle, hangi matematikle olursa olsun ülkeyi O'nun baba ve hekim ellerine teslim edelim yeter.
Hüseyin Taşkın / diğer yazıları
- Ölenden borç var doğana borç kalıyor / 08.06.2019
- Eğer başarı aranıyorsa / 10.04.2019
- Enflasyonu da bilmiyorsunuz ki! / 15.03.2019
- Büyük devrim / 14.03.2019
- Çözüm sahibi olmak / 05.03.2019
- Taklit edilmeye çalışılan parti BTP / 26.02.2019
- Hepimiz orada olmak durumundayız / 20.01.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a kim tuzak kurar? / 15.01.2019
- Yarın değil, bugün / 25.12.2018
- Ata’ya vefa borcumuz var / 23.10.2018
- Eğer başarı aranıyorsa / 10.04.2019
- Enflasyonu da bilmiyorsunuz ki! / 15.03.2019
- Büyük devrim / 14.03.2019
- Çözüm sahibi olmak / 05.03.2019
- Taklit edilmeye çalışılan parti BTP / 26.02.2019
- Hepimiz orada olmak durumundayız / 20.01.2019
- Prof. Dr. Haydar Baş’a kim tuzak kurar? / 15.01.2019
- Yarın değil, bugün / 25.12.2018
- Ata’ya vefa borcumuz var / 23.10.2018