Osmanlı savaşa nasıl girdi?
Osmanlı Devleti 19. asırdan beri devamlı olarak erimekteydi. Daha Berlin anlaşmasında ve özellikle 1878 (Osmanlı-Rus Savaşı) yılından sonra bu erime- yıkıma doğru yol alarak 1. Balkan savaşında 1912'de Rumeli, topraklarımız bakımından, bir felaketle sonuçlanmış oldu. Fakat tüm bunlara rağmen Osmanlı hala ayakta duruyordu ve özellikle Boğazları ve İstanbul'u elinde tutuyordu. Kısacası "Hasta Adam" hala hayattaydı.
1914 yılında Birinci Dünya Savaşı başlamıştı. Osmanlı önce İtilaf devletleri ile birlikte olmayı hedeflemişti. Fakat sonradan Rusya'nın da onlarla beraber olması Osmanlı'yı Almanya ile işbirliğine gitmesine sebep olmuştu. Böylece 2 Ağustos 1914 tarihiyle Osmanlı -Almanya ittifakı imzalandı.
Bu tarihten sonra İngilizler tarafından takip edilen Alman savaş gemileri Goeben ve Bresalu'ya Boğazlara girme izni verir ve ondan sonra da Boğazları tüm yabancı gemilere kapatıp İngiliz'leri içeri sokmaz.
Bu durum ise itilaf devletleri tarafından protesto edilir. Onun üzerine Osmanlı devleti, bu iki Alman gemisini satın aldıklarını ilan eder. (Hatta Osmanlının İngilizlere, daha önce kendilerinden sipariş verdikleri iki savaş gemisinin, peşin ödenmesine rağmen savaş sebebiyle verilmediklerini de bildirilerek, onların yerine, bu gemileri Almanlardan satın aldıklarını da ayrıca dile getirir). Onların adları da değiştirilerek Yavuz Ve Midilli isimleri verilir. Böylece bu iki gemi de Osmanlı donanmasına katılmış olur!
Daha sonra Yavuz savaş gemisi karadan denize çıkarak Sivastopol baskınını gerçekleştirir. Yavuz gemisi 27 Eylül 1914 tarihinde Sivastopol ve Novo-Sibirsk limanlarını bombalar ve büyük hasarla meydana getirir. Bunun üzerine Kasım 1914'te Ruslar Kafkaslardan Osmanlı sınırından geçerek saldırıya başlarlar. Böylece Osmanlı da kendini sıcak savaşın içinde bulur.
Bunun üzerine itilaf devletleri Boğazlar üzerine planlar yapmaya başlarlar. Bu planlamada Boğazların alınması söz konusu olur. Bu sebeple İngiliz ve Fransız Genel Kurmayları ve Devlet idarecileri ile birlikte toplanarak Gelibolu- Çanakkale'ye yapılacak çıkarmaları ve denizden saldırıların plan ve stratejileri üzerinde çalışmalara başlarlar.
Bu saldırıların üç başlıca sebebi vardı:
1 - Osmanlı'ya karşı savaşa giren müttefikleri Rusya'ya yardımcı olmak,
2 - Boğazlara Rusya'dan önce varmak ve Ruslara kaptırmamak,
3 - Osmanlı'nın veya "boğazlardaki hasta adamın" hayatına son ermek,
bunun yanında zaten ileri derecede zayıf kalan Osmanlı'nın direnişinin zayıf olacağını, özellikle Dünyanın en güçlü deniz güçlerine karşı koyamayacağını düşünerek, Boğazları almak ve İstanbul'a ulaşmak, kendilerine Osmanlı topraklarının paylaşımında büyük avantaj sağlayacak düşüncesi de mevcuttu. Üstelik bu şekilde Boğazlara Ruslardan önce varacaklar ve kendileri bu bölgeye hakim de olacaklardı!
Bunun yanında Osmanlı'nın ve İmparatorluk Sarayının da İstanbul'da olması hasebiyle esir haline getirecekleri, Osmanlı hükümdarına da dikte edecekleri yöntemlerle Osmanlı'nın diğer bölgelerindeki topraklara da kolayca hakimiyet kurabileceklerdir. Tüm bu sebeplerle ne pahasına olursa olsun Çanakkale'den geçmeleri şarttı. Bu plana ve programa özellikle Mr. Churchil ve etrafındakiler bütünlükle inanıyorlardı. Böylece Fransızlar da buna inanarak artık sadece planın teferruatları konuşulmaya başlanmıştı. Böylece 28 Ocak 1915'te İngiltere ve itilaf devletleri birlikte Boğazlara saldırmaya karar vermişlerdi.
Osmanlı Devleti 19. asırdan beri devamlı olarak erimekteydi. Daha Berlin anlaşmasında ve özellikle 1878 (Osmanlı-Rus Savaşı) yılından sonra bu erime- yıkıma doğru yol alarak 1. Balkan savaşında 1912'de Rumeli, topraklarımız bakımından, bir felaketle sonuçlanmış oldu. Fakat tüm bunlara rağmen Osmanlı hala ayakta duruyordu ve özellikle Boğazları ve İstanbul'u elinde tutuyordu. Kısacası "Hasta Adam" hala hayattaydı.
1914 yılında Birinci Dünya Savaşı başlamıştı. Osmanlı önce İtilaf devletleri ile birlikte olmayı hedeflemişti. Fakat sonradan Rusya'nın da onlarla beraber olması Osmanlı'yı Almanya ile işbirliğine gitmesine sebep olmuştu. Böylece 2 Ağustos 1914 tarihiyle Osmanlı -Almanya ittifakı imzalandı.
Bu tarihten sonra İngilizler tarafından takip edilen Alman savaş gemileri Goeben ve Bresalu'ya Boğazlara girme izni verir ve ondan sonra da Boğazları tüm yabancı gemilere kapatıp İngiliz'leri içeri sokmaz.
Bu durum ise itilaf devletleri tarafından protesto edilir. Onun üzerine Osmanlı devleti, bu iki Alman gemisini satın aldıklarını ilan eder. (Hatta Osmanlının İngilizlere, daha önce kendilerinden sipariş verdikleri iki savaş gemisinin, peşin ödenmesine rağmen savaş sebebiyle verilmediklerini de bildirilerek, onların yerine, bu gemileri Almanlardan satın aldıklarını da ayrıca dile getirir). Onların adları da değiştirilerek Yavuz Ve Midilli isimleri verilir. Böylece bu iki gemi de Osmanlı donanmasına katılmış olur!
Daha sonra Yavuz savaş gemisi karadan denize çıkarak Sivastopol baskınını gerçekleştirir. Yavuz gemisi 27 Eylül 1914 tarihinde Sivastopol ve Novo-Sibirsk limanlarını bombalar ve büyük hasarla meydana getirir. Bunun üzerine Kasım 1914'te Ruslar Kafkaslardan Osmanlı sınırından geçerek saldırıya başlarlar. Böylece Osmanlı da kendini sıcak savaşın içinde bulur.
Bunun üzerine itilaf devletleri Boğazlar üzerine planlar yapmaya başlarlar. Bu planlamada Boğazların alınması söz konusu olur. Bu sebeple İngiliz ve Fransız Genel Kurmayları ve Devlet idarecileri ile birlikte toplanarak Gelibolu- Çanakkale'ye yapılacak çıkarmaları ve denizden saldırıların plan ve stratejileri üzerinde çalışmalara başlarlar.
Bu saldırıların üç başlıca sebebi vardı:
1 - Osmanlı'ya karşı savaşa giren müttefikleri Rusya'ya yardımcı olmak,
2 - Boğazlara Rusya'dan önce varmak ve Ruslara kaptırmamak,
3 - Osmanlı'nın veya "boğazlardaki hasta adamın" hayatına son ermek,
bunun yanında zaten ileri derecede zayıf kalan Osmanlı'nın direnişinin zayıf olacağını, özellikle Dünyanın en güçlü deniz güçlerine karşı koyamayacağını düşünerek, Boğazları almak ve İstanbul'a ulaşmak, kendilerine Osmanlı topraklarının paylaşımında büyük avantaj sağlayacak düşüncesi de mevcuttu. Üstelik bu şekilde Boğazlara Ruslardan önce varacaklar ve kendileri bu bölgeye hakim de olacaklardı!
Bunun yanında Osmanlı'nın ve İmparatorluk Sarayının da İstanbul'da olması hasebiyle esir haline getirecekleri, Osmanlı hükümdarına da dikte edecekleri yöntemlerle Osmanlı'nın diğer bölgelerindeki topraklara da kolayca hakimiyet kurabileceklerdir. Tüm bu sebeplerle ne pahasına olursa olsun Çanakkale'den geçmeleri şarttı. Bu plana ve programa özellikle Mr. Churchil ve etrafındakiler bütünlükle inanıyorlardı. Böylece Fransızlar da buna inanarak artık sadece planın teferruatları konuşulmaya başlanmıştı. Böylece 28 Ocak 1915'te İngiltere ve itilaf devletleri birlikte Boğazlara saldırmaya karar vermişlerdi.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006