Can’ın yenileri okuyucuyla buluştu
Can Yayınları'ndan çıkan yeni kitaplar okuyucusuyla buluştu.
Yalçın Armağan'ın yayına 'Arkadaş Mektupları', 1950 kuşağının üç önemli isminin (Erdal Öz, Adnan Özyalçıner, Kemal Özer) mektuplarından oluşuyor.
Mektuplar, kendi kişisel tarihlerinin kayıtlarını tutmanın yanı sıra 1955'ten 1973'e kadar arkadaş sohbetlerine saklanmış "gizli" edebiyat tarihini de açığa çıkarıyor.
Erdal Öz, "Kendimin o yıllardaki görüntüsünü buluyorum," diyerek arkadaşlarına yazdığı mektupların bir dönemin belleğini nasıl kayda geçirdiğine işaret ederken Kemal Özer de mektupları sayesinde kendisiyle yüzleşme olanağı yakaladığını dile getiriyor: "Özellikle 1970'e kadar yazdıklarım, elimde başka örnekler olmadığı için, başlı başına birer kendimle yüzleşme olanağı. Bu mektuplara ulaşana değin o yıllara ilişkin yalnız belleğimde kalanlar vardı, bir de elimdeki yanıtlardan çıkardığım birtakım ipuçları."
Hem edebiyat tarihinin başyapıtlarından hem de Amerikan edebiyatının en büyük klasiklerinden biri kabul edilen Moby Dick, bir yanıyla çılgınca saplantılı bir adamın deniz kadar büyük, deniz kadar tehlikeli, bir bilinmeze karşı yürüttüğü kötücül savaşın hikâyesi.
Eser yalnızca beyaz balina Moby Dick'le Kaptan Ahab'ın mücadelesini anlatan bir macera romanı, balina avcılığıyla ilgili bir bilgi derlemesi değil, aynı zamanda Herman Melville'in yaşam, ölüm ve Amerika hakkında ömrü boyunca geliştirdiği düşüncelerinin bütünüdür.
Moby Dick, Can Ömer Kalaycı'nın titiz araştırmalarıyla notlandırdığı nitelikli çevirisiyle okurlarının huzurunda.
Sabahattin Ali'nin unutulmaz öyküleri
Sabahattin Ali'nin çağlar öncesinden bir anlatıcının yalınlığıyla konu ettiği, toplumun en ezeli yaralarına ışık tutan efsaneler dünyası, son iki öykü kitabı Sırça Köşk ve Değirmen'le en saf ifadesine ulaşıyor.
Sabahattin Ali öykülerinde Anadolu insanının iyiliğini ve kötülüğünü, merhametini ve acımasızlığını buğday taneleri gibi kaleminin değirmeninde öğütüyor.
Sabahattin Ali öykülerinde kendi dönemi içinde zamansız olanı buluyor, yerel olandan evrensele ulaşıyor. Habercilikle masalcılığı, anıyla efsaneyi, bir gözlemcinin tarafsızlığıyla kıssadan hisseler anlatan bir çınar altı meddahının dilini birbirine harmanlıyor.
Sırça Köşk'te Sabahattin Ali toplumcu gerçekçiliğin sınırlarını geride bırakarak masalsı ve evrensel bir dile ulaşıyor.
Sakın tepenize bir sırça köşk kurmayınız. Ama günün birinde nasılsa böyle bir sırça köşk kurulursa, onun yıkılmaz, devrilmez bir şey olduğunu sanmayın. En heybetlisini tuzla buz etmek için üç-beş kelle fırlatmak yeter.
OKAN EGESEL