Ülkemizde tarım ve hayvancılığın gelmiş olduğu durum eski Osmanlı dönemlerinde de benzer şekillerde yaşanmıştı.
Şöyle ki; yapılan zulüm halkı canından epeyce bezdirmişti: "Vergilerin altında inleyen köylüler artık isyan ediyorlardı. "Ben nerede otlatacağım bu hayvanları!.. Hayvanlarım aç diyorum size. Hayvanlarım açsa ben de açım..." şeklinde isyan eden köylüye cevap askerlerden şu şekilde yetişiyordu: "Ey yeter, bize ne senden be adam... Bu mülk Emir'e ait, hayvan otlatamazsın. De yürü git!"
"Bize ne senden" lafı olan biten her şeyi özetliyordu...
Evlerde anneler çocuklarını nasıl doyuracaklarını bilemez hale gelmişlerdi...
Bir diğer köylü ise şöyle isyan ediyordu: "Rabbim bizi bu dünyaya nefes almadan ırgatlık yapalım diye mi yolladı. Bir canımız var, o da başımıza bela oldu. Bu cana bir ekmek, bir katık vereceğiz diye çalışmaktan kemiklerimiz sızlıyor. Türkmen'in canına tak etti gayri. Vergiden omuzlarımız çöktü. Bu yoksulluk taşınır yük değil. Hayvanlarımızı otlatacak mera kalmadı. Allah'ın otlaklarına bile Emirler el koydu..."
İsyan haklı bir isyandı... Ama haklı olmak yetmiyordu... Çaresizlik bazen gözyaşı olup kadınların yaşmaklarını ve erkeklerin yakalarını ıslatıyordu...
Bu toprakların asıl sahipleri Türkmenlere karşı yapılan bu zalimlik ve zulüm yıllar boyu sürdü gitti. Ta ki, Gazi Mustafa Kemal Paşa Türkiye Cumhuriyeti'ni kurana dek... Türkiye Cumhuriyeti kurulduğunda itilen ve kakılan Türk; öz benliğine, karakterine, hürriyetine ve gerçek Müslüman/dindarlığına kavuşmuş oldu...
Geçtiğimiz günlerde Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Hüseyin Baş'ın Osmanlı'nın son dönemiyle bugünün ekonomik gelişmelerini kıyasladığı konuşması da yukarıdaki aynı temayı işliyordu. Sosyal medyada gündem olan Hüseyin Baş'ın "Siz kuş tüyü yastıklarda yatın diye çile çekecek değiliz. Gereken yapılacak" notu ile paylaştığı video 1 milyondan fazla izlendi.
Olayı şöyle özetliyor, Hüseyin Baş: "Sened-i İttifak diyoruz. Şimdi bu Sened-i İttifak'ta padişahımız ayanlarla anlaşıyor. Ayanlara diyor ki; 'Ben size bazı özel haklar tanıyacağım. Siz de beni Anadolu'da insanlara güzellikle anlatacaksınız. Bana karşı başkaldırmaların önüne geçeceksiniz.' Osmanlı'da vergi tımar sistemi ile toplanırdı. Daha sonra tımar kaldırılıyor ve iltizam denilen bir sistem geliyor. Osmanlı bu ayanlara diyor ki; 'Siz bulunduğunuz bölgelerde vergiyi bana önden verin'. Mesela 2 yıllık 200 lira. Bana 200 lirayı verince 2 yıl boyunca vergiyi sizden toplama hakkı ayanın. Peki, ayan bunu babasının hayrına mı yapıyor? Bunu kâr etmek için yapıyor. Ne yapıyor? '2 sene içinde bana 400 lira vergi ödeyeceksiniz' diyor. 400 lira sizden vergi alıyor. Ve öyle bir tahsilât yapıyor ki, sizi dövüyor, size vuruyor, sizi eziyor. Üreticinin tamamı bu sefer ürünlerine zam koymaya başlıyor, daha pahalıya satmaya başlıyor. Halk artık ürünleri satın alamaz hale geliyor ve enflasyon oluşuyor. Bu oluşan enflasyon halkı kıtlığa ve fakirliğe itiyor. Ve Osmanlı'da yıkılışın sebebi olan enflasyonun temel sebeplerinden biri, milletin borcunun veya alacağının birilerine peşkeş çekilmesi olarak ortaya çıkıyor."
'Neyi verdilerse geri alacağım'
Devamla Hüseyin Baş, "Şimdi bugün ne yaşıyoruz? Sizin olan SEKA'yı özelleştirdiler, elektrik dağıtımlarını özelleştirdiler. TEKEL'i özelleştirdiler. Sizin olan bankaları özelleştirdiler. Sizin olan şeker fabrikalarını özelleştirdiler. Ve siz ne yaşıyorsunuz? Bu saydığım tüm ürünlerde pahalılık yaşıyorsunuz. Bakın bunu daha önce bizim atalarımıza yaptılar, bugün aynısını yapıyorlar. Bunun sonunda açlık var, kıtlık var. Bunun sonunda işin en kötüsü darmadağın olup parçalanmak var. Buna bir an önce dur diyeceğiz. Ve ben ne yapacağım? Bakmayın böyle tek başıma durduğuma, arkam sağlamdır. Neyi verdilerse geri alacağım. Nasıl alacağım? Babalar gibi alacağım. Babalar gibi verdiler, babalar gibi geri alacağım" ifadelerini kullandı.
Tekrar söylüyoruz ve sonuna kadar da söyleyeceğiz. Hüseyin Baş'ı iktidar ettiğimiz gün yüzlerin güldüğü gün olacaktır...
"Önce Bağımsız Türkiye" inancıyla, "İş, Aş Hüseyin BAŞ..."
- Na't-ı İmam Hüseyin / 17.05.2025
- Ceylanların sığınağı İmam Rıza / 10.05.2025
- Öz anneden daha aziz annemiz / 09.05.2025
- Azılı müşrik Übeyy b. Halef / 03.05.2025
- İmam Cafer Sadık / 26.04.2025
- Hz Peygamber’in cömertliği / 17.04.2025
- ‘Ben ve Ali bir nurdan yaratıldık’ / 09.04.2025
- Hz. Fatıma'yı incitmek / 27.03.2025
- Kâbe'nin Rabbine and olsun ki kurtuldum / 23.03.2025