19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkan Mustafa Kemal Paşa; Havza'dan Amasya Müftüsü Hacı Tevfik Efendiye gönderdiği telgrafın cevabı, Paşa hazretlerini gayet memnun etmişti: "-Amasya halkı müdafaa-i vatan, muhafaza-i din ve devlet yolunda mücahede edenleri bağrına basmakla müftehir olacaktır." (Müftü Hacı Tevfik)
Amasyalılar en gönülden bir karşılama ile Gazi Paşa Hazretlerini karşılarlar ve "...Beldemize hoş geldiniz Paşa... Bütün Amasya emrinizdedir. Gazanız mübarek olsun..." şeklinde mukabele ederler.
Müftü Hacı Tevfik Efendi ve Amasya halkı Mustafa Kemal Paşa'yı ve mahiyetindekileri o denli içten ve candan karşılayıp sahip çıkarlar ki, Paşa yanındaki Hüsrev'e şunları söyleyecekti:
"Amasya Müftüsü Hacı Hafız Tevfik Efendinin o aydınlık, imanlı, hakikî Türk din adamlarının vatanperverlik ve hamiyet terkibi cümlesi, benim için Millî Mücadelenin ilk fetvasıdır. Kahraman, fedakâr, âlicenap Amasya halkı çok hürmet ettikleri ve değer verdiklerini ikâmetimiz sırasında her hadisede şâhit olduğumuz Müftülerinin sözüne kalpleri ve bedenleri ile sadık kaldılar."
Vaiz Abdurrahman Kamil Efendi
Amasya'ya geldiği günün gecesini Saray Düzü diye bilinen yerdeki askerî kışlada geçiren Paşa'yı ziyaret edenler arasında Sultan Bayezıd Camiî vaizi Abdurrahman Kâmil Yetkin Efendi de vardır.
Abdurrahman Kâmil Efendi o gece Paşa hazretlerine bağlılıklarını bildirerek müsaade ister. Ertesi gün Cuma namazı kılınacaktır. Paşa Hazretleri vaiz efendiye not yazılı bir kâğıt gönderir. Abdurrahman Kamil Efendi'den dinliyoruz:
"Ben de kâğıdı aldım, öptüm ve başımın üzerine götürerek baş üstüne dedim. O günkü vaaz konum zekât-fitre hakkında idi. Paşadan gelen pusula üzerine vaaz konumu değiştirmek gerekti. "Kısa bir zamanda ne hazırlanır? Vatanın kurtulması değil mi? O kadar." dedim. Camiye gittim. Cami kalabalık, halk abdest alıyor, namaza hazırlanıyordu. Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları da dolaşıyordu. Bu sırada ezan okundu namazı kıldıktan sonra nasihate başladım. O gün Amasya kasabası mahşeri bir kalabalık arz ediyordu. Bütün kaza halkı bu muazzam toplantıya iştirak ve vatanî hizmetlerdeki vazifeleri paylaşmak için can atarak gelmiş bulunuyorlardı. Halk geniş sahayı bir anda doldurmuş bulunuyordu. Cemaatin kesafeti tahminen otuz binden fazla bundan eksik değildi. Sultan Bayezid Camii'nin bahçe kapısı üzerine çıkan Mustafa Kemal Paşa, hitabesine başlayıp, Türk milletinin mukadderatı hakkındaki acı safahatı birer birer izaha çalışarak bir hiddet-i millîye ile bu geçirilen felâketin ancak refah yolunu aşabilecek geleceğine kâni olduğunu söylemekle nutkuna son verirken; konuşma hakkını bendenize tevdî buyurdu. Hitabetimde; "Muhterem Evlâtlarım! Paşa Hazretlerinin açıkça izahatta bulundukları Türk milletinin, milletimizin mukadderatı endişeli bir duruma düşünce artık bu devletin mevcudiyetine hürmet etmek bence doğru bir yol değildir. Mademki milletimizin şerefi, haysiyeti, hürriyeti, istiklâli tehlikeye düşmüştür, artık başımızdaki bu hükümetten bir iyilik ummak bence abestir. Şu andan itibaren padişah olsun, isim ve unvanı ne olursa olsun hiçbir şahsın ve makamın hikmet-i mevcudiyeti kalmamıştır. Paşaya yönelerek: -Muhterem Paşa Hazretleri; şu görmüş olduğunuz Türk evlatlarının heyet-i umumîyesi başta ben olmak şartıyla şu andan itibaren size biat etmiş bulunmaktayız. Vatan ve milletimizin refah yolunu buluncaya kadar sizlerle el birliği yapacaklarına söz veriyoruz."
Ertesi gün Selağzı meydanındaki Atik-i Âli mektebinde toplanan Amasyalılar, Müdafa-i Hukuk Cemiyeti"ni kurdular. Bu cemiyetin ilk maddî yardımı yine Abdurrahman Kâmil Efendinin bir mendil içinde Mustafa Kemal Paşaya verdiği beş altın oldu.
Kurtuluş savaşı sonrası, Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa Hazretleri, Tokat'a giderken 19 Eylül 1928'de Amasya'yı şereflendirir. Uzaktan trenin düdük sesi duyulur, Ata trenin sahanlığından inerek ilk sözü: "Vaiz Efendi nerede?" olur.
Abdurrahman Kâmil Efendi'nin torunu o günleri şöyle anlatır:
"Halk açıldı ve dedeme yol verdi, ben de dedemin koltuğuna girerek öne geçirdim. Dedem Serkisof marka saatini yeleğinin cebinde taşırdı ve saatinin bir ucu yeleğinin bir cebine takılı zincirin diğer ucuna bağlı olan saati de diğer cebinde bulunurdu. Yalnız bu saatin kurulmasına mahsus bulunan anahtarı da zincirin ucuna bağlı olarak dışarıda sallanırdı. Ata son basamaktan da inerek hiç konuşmadan gülümseyerek dedeme yaklaştı. Hemen gözüne çarpan köstekli saatin anahtarını okşarcasına tutarak: "Bu nedir? Cennetin anahtarı mı yoksa? Ver de cennete girelim" dedi. Dedem de; "O cennetin anahtarı nasıl olur? Asıl cennetin anahtarı sende, ver de biz girelim." dedi. Atamız bu cevap karşısında hayret içinde gülerek; "Cennetin anahtarı bende nasıl olur?" dedi. Vaiz Efendi hemen şu cevabı verdi. -Nasıl olurda anahtar sende olmaz, sen ki bu cahil halkı okutmak üzere alfabe getirdin, bundan âlâ cennetin anahtarı olur mu?" cevabı üzerine Ata gülerek vaiz efendinin koluna girdi. Beraberce istasyonda hazır bulunan otosuna binip Hükümet binasına gittiler.
Mustafa Kemal Paşa milli mücadele yıllarında Amasya müftüsünün ve vaiz efendinin ve dahi halkın kendilerini sahiplenmelerine gayet memnun kalır, takdirle yad eder ve "Genç Cumhuriyetimiz bu gibi ulemâlar ile iftihar eder" der.
Adem Birinci / diğer yazıları
- Ali'nin Hendek’teki darbesi / 28.11.2023
- Kisa hadisi ve Ehl-i Aba / 25.11.2023
- Huzur hakkı ve çoklu maaş / 17.11.2023
- Zilzal Suresi / 26.10.2023
- Bu ülke insanı intihar edemez / 24.10.2023
- Taif ya da zulüm ve merhamet / 06.10.2023
- Boykot / 04.10.2023
- Hz. Fatıma anamızın nuru / 27.09.2023
- Âlemler nura gark oldu Muhammed doğduğu gece / 26.09.2023
- Ebu Leheb (Ateşin Babası) / 04.09.2023
- Kisa hadisi ve Ehl-i Aba / 25.11.2023
- Huzur hakkı ve çoklu maaş / 17.11.2023
- Zilzal Suresi / 26.10.2023
- Bu ülke insanı intihar edemez / 24.10.2023
- Taif ya da zulüm ve merhamet / 06.10.2023
- Boykot / 04.10.2023
- Hz. Fatıma anamızın nuru / 27.09.2023
- Âlemler nura gark oldu Muhammed doğduğu gece / 26.09.2023
- Ebu Leheb (Ateşin Babası) / 04.09.2023