COP31 öncesi Türkiye'de enerji ve iklim gerçeği
07.12.2025 00:00:00 / Güncelleme: 07.12.2025 04:40:50
Türkiye, önümüzdeki yıl COP31'e ev sahipliği yapmaya hazırlanırken, iklim politikaları artık sadece toplantı salonlarında konuşulan bir konu olmaktan çıkıp hayatımızın tam ortasına yerleşmiş durumda. Çünkü iklim değişikliği yalnızca çevrecilerin değil; çiftçinin, sanayicinin, esnafın, gençlerin ve hatta elektrik faturası ödeyen herkesin meselesi haline geldi.
Bu nedenle Türkiye'nin bugün kendine sorması gereken temel soru şu: "Enerjide geleceğimizi nasıl kuracağız?"
Bu sorunun iki büyük başlığı var:
1. Kömürden çıkış
2. Fosil yakıt bağımlılığının azaltılması
Bu konular bazen karmaşık gibi görünse de aslında hepimizin günlük yaşamını etkiliyor.
Kömürden çıkmak zorunlu mu?
Bugün dünyada pek çok ülke, temiz enerjiye geçiş için kömürden uzaklaşıyor. Çünkü kömür hem hava kirliliğinin en büyük sebebi hem de iklim değişikliğini hızlandıran başlıca kaynaklardan biri. Üstelik kömürün maliyeti de artık eskisi gibi ucuz değil.
Türkiye için mesele sadece çevre değil. Kömür ekonomisi de Türkiye'yi zorlayan bir yapı haline geldi. Çünkü:
Kömür santralleri sağlık sorunlarına yol açıyor.
Hava kirliliği artıyor.
Avrupa'nın karbon vergileri ihracatımızı zor duruma sokuyor.
Kömüre yatırılan para, daha verimli alanlara aktarılamıyor.
Bu nedenle kömürden çıkışı tartışmak aslında geleceğimizi tartışmak demek.
Peki Türkiye kömürden çıkmalı mı?
Evet, çıkmalı.
Ama bir gecede değil, kimseyi mağdur etmeden, halkın ve sanayinin zorlanmayacağı bir planla.
"Planlı çıkış" şu demek:
Kömür bölgelerinde çalışan insanlar işsiz bırakılmayacak.
Yeni iş alanları oluşturulacak.
Bölge halkı için yeniden eğitim programları yapılacak.
Ekonomi ani bir şok yaşamayacak.
Yani kömürden çıkmak "kapat gitsin" demek değil; tam tersine, daha akıllıca bir düzen kurmak demektir.
Fosil yakıtlardan vazgeçmek Türkiye'yi güçlendirir
Kömür kadar önemli bir diğer konu ise petrol ve doğalgaz gibi fosil yakıtlar. Türkiye'nin bu yakıtlara bağımlı olması ciddi bir ekonomik yük getiriyor. Her yıl enerji ithalatı için milyarlarca dolar yurt dışına gidiyor. Bu da döviz baskısı, yüksek faturalar ve kırılgan bir ekonomi anlamına geliyor.
İşte bu nedenle fosil yakıtlardan kademeli uzaklaşmak Türkiye'nin lehine. Çünkü her yenilenebilir enerji yatırımı:
Dışa bağımlılığı azaltıyor,
Daha düşük elektrik fiyatları yaratıyor,
Yeni iş alanları oluşturuyor,
Türkiye'nin rekabet gücünü artırıyor.
Bugün Türkiye'nin güneş ve rüzgar potansiyeli pek çok Avrupa ülkesinden çok daha yüksek. Güneş enerjisinde özellikle İç Anadolu ve Güneydoğu dünyayla yarışabilecek seviyede. Rüzgarda Ege Bölgesi ciddi bir güç merkezi olabilir. Jeotermal enerjide ise zaten Avrupa'nın en büyüklerinden biriyiz.
Yani Türkiye'nin fosil yakıtlardan çıkması zor değil; doğru adımlar atılırsa oldukça avantajlı.
Büyük soru: Bu geçiş nasıl olacak?
Türkiye'nin bu dönüşümü başarabilmesi için bazı şartların yerine gelmesi gerekiyor:
1. Resmi bir çıkış takvimi açıklanmalı:
Bu takvim hem yatırımcıya hem sanayiciye hem de halka "geleceği görme" imkanı verir. Belirsizlik ortadan kalkar.
2. Yenilenebilir enerji hızla büyütülmeli:
Daha çok güneş paneli, daha çok rüzgar türbini, daha çok jeotermal tesis… Bu yatırımlar hem temiz hem de ekonomik.
3. Enerji depolama ve şebeke yenilenmeli:
Rüzgar esmediğinde, güneş parlamadığında sorun yaşanmaması için depolama şarttır.
4. Kömür bölgeleri için adil geçiş planı yapılmalı:
Bu dönüşüm sadece enerji değil, aynı zamanda sosyal bir mesele. İnsanlar desteklenmeli, yeni iş olanakları yaratılmalı.
5. Sivil toplum, akademi ve yerel halk kararlara dahil edilmeli:
Bu süreç yukarıdan aşağıya değil; birlikte alınan kararlarla yürütülmeli.
COP31 Türkiye için tarihi bir fırsat
COP31'e ev sahipliği yapmak Türkiye için sadece bir "organizasyon başarısı" değil. Asıl önemlisi Türkiye'nin dünyaya vereceği mesaj:
"Biz geleceğin temiz enerjisine yatırım yapıyoruz."
"İklim değişikliği konusunda sorumluluk alıyoruz."
"Yeni ekonomiyi kurmakta kararlıyız."
Türkiye bu adımları atarsa hem güvenilirliğini artırır hem de uluslararası fonlardan ve yatırımlardan daha fazla pay alır. Bu, ekonomiye de ciddi katkı sağlar.
SONUÇ: Türkiye kömürden ve fosil yakıtlardan çıkmalı ama akıllı bir planla
Türkiye bugün tarihi bir yol ayrımında. Enerji geleceğimizi ya eski sistemlerle idare ederek devam ettirebiliriz ya da yenilenebilir ve sürdürülebilir bir ekonomiye geçerek güçlenebiliriz.
Gerçek şudur:
Kömürden ve fosil yakıtlardan çıkmak bir yük değil, Türkiye için büyük bir fırsattır.
Bu geçiş doğru yapılırsa:
Daha temiz bir hava,
Daha düşük enerji faturaları,
Daha güvenli bir ekonomi,
Daha güçlü bir Türkiye mümkün.
Türkiye'nin bunu başarması için kapasitesi, insan gücü ve potansiyeli fazlasıyla mevcut.
Önemli olan kararlı olmak ve geleceğe cesurca yürümek.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Cem Bürüç / diğer yazıları
- COP31 öncesi Türkiye'de enerji ve iklim gerçeği / 07.12.2025
- Belçika'nın sessiz hamlesi ve Putin'e açılan beklenmedik alan / 05.12.2025
- Finansal nükleer: ABD ve Çin küresel tahvil dengesi / 04.12.2025
- Donmuş varlıkların ikilemi: Avrupa'nın Ukrayna finansmanında olası senaryolar ve küresel yansımaları / 03.12.2025
- Enerji güvenliği ve Türkiye'nin bölgesel güç hedefi / 02.12.2025
- Karadeniz'de artan saldırıların anlamı ve Türkiye açısından sonuçları / 01.12.2025
- Çin savaş söylemlerini sertleştirirken ABD'ye neden sürekli borç veriyor? / 30.11.2025
- Maduro'nun "Hazır olun" mesajı: Gerçek bir savaş mı, yoksa stratejik retorik mi? / 29.11.2025
- Doğu Akdeniz'de yeni hamle: Lübnan–GKRY anlaşması Türkiye için ne anlama geliyor? / 28.11.2025
- ABD'nin Müslüman Kardeşler kararı ve Türkiye'nin zorunlu diplomatik dengesi / 27.11.2025
- Belçika'nın sessiz hamlesi ve Putin'e açılan beklenmedik alan / 05.12.2025
- Finansal nükleer: ABD ve Çin küresel tahvil dengesi / 04.12.2025
- Donmuş varlıkların ikilemi: Avrupa'nın Ukrayna finansmanında olası senaryolar ve küresel yansımaları / 03.12.2025
- Enerji güvenliği ve Türkiye'nin bölgesel güç hedefi / 02.12.2025
- Karadeniz'de artan saldırıların anlamı ve Türkiye açısından sonuçları / 01.12.2025
- Çin savaş söylemlerini sertleştirirken ABD'ye neden sürekli borç veriyor? / 30.11.2025
- Maduro'nun "Hazır olun" mesajı: Gerçek bir savaş mı, yoksa stratejik retorik mi? / 29.11.2025
- Doğu Akdeniz'de yeni hamle: Lübnan–GKRY anlaşması Türkiye için ne anlama geliyor? / 28.11.2025
- ABD'nin Müslüman Kardeşler kararı ve Türkiye'nin zorunlu diplomatik dengesi / 27.11.2025















































































