Çözüm hemen yanıbaşımızda

Bilmem farkında mısınız, gittikçe çetrefilleşen problemler yumağı haline geldi ülkemiz. 'Biz böyle miydik' yakınması yaşlılarımızın ağzından düşmezdi bir zamanlar, şimdi neredeyse gençler bile bu tür yakınmalarla sızlanıyorlar. Yaşlılarsa artık sustular.Bu iyiye işaret değil.Bu ümitsizlik hali. Kısaca durumumuz hiç içaçıcı değil.Bir bakalım Türkiye fotoğrafına; içeriden, dışarıdan. İçeride; dini, milli, ekonomik, sosyal?pek çok problemin kıskacında kıvranmaktayız.Dışarısı ise tam bir cadı kazanı.Etrafımız ateş çemberi, hem de her geçen gün daralan türden. Daha önce bizim kontrolümüzde olan coğrafyalarda şimdi yaban eller var. Bütün acımasızlığıyla buradalar. Hemen yanıbaşımızda. Yani komşularımız da değişti. Tekin olmayan komşularla çevriliyiz artık.Ve şu gerçek anlaşıldı artık; bütün sinsi hesaplar bizim üzerimize oynanıyor.Aslında bu çok normal. Temeli derinlerde olan düşmanlıklar bitmez. Tarihi kuyruk acıları hiç dinmez. Doğrunun, iyinin karşısında, yanlışlar, kötüler saf tutacaklardır. Dediğimiz gibi bu çok normal.Normal olmayan şu; bu durumu sokaktaki çocuk bile fark etti de adı yetkili, etkili olanlar bir türlü göremedi.Yoksa ben iyimser miyim; gördüler de susuyorlar mı, saklıyorlar mı?Yoksa, yoksa, daha da kötüsü mü. Düşünmek bile istemiyorum.Bazen bizim evde çocuklarımla bu tehlikeleri konuşuyoruz. Yanlış anlamayın bahsi ben açmıyorum, onlar açıyorlar. Bakıyorum da çocuklarımız nelerin farkına varmışlar. Demek ki bunun, görememekle ilgisi yok. Bu başka bir şey.Anlayacağınız dışarıdan bakınca işler hiç de iyi gözükmüyor.Gelelim içeriye? Hangisinden başlayalım; ekonomiden mi. Durum ortada.Her geçen gün gelen iflas haberleri, geçim sıkıntısı, kredi kartı mağdurları, hapisler, yıkılan aileler, mahvolan hayatlar.Abartıyor muyuz?Bence az bile söyledik.Ama bazılarına bakarsanız; böyle bir şey yaşanmıyor Türkiye'de. Her şey güllük gülistanlık. Bunu ifade edenlerde ya akılla ilgili bir sorun var ya da bu söylemlerinden kazançları var. Daha sıralayalım mı?Tertemiz dinimiz üzerinde dolaşan kapkara bulutlar, dozu artan misyonerlik faaliyetleri, inancından koparılan gençler?Bunun neticesinde gittikçe zayıflayan milli duygular; vatan, bayrak, devlet, millet, asker hassasiyeti.Ve tabii ki gittikçe kalitesini yitiren insan kumaşımız. İşte kritik nokta burası. Bamteli dediğimiz yer. Her şey burada düğümleniyor. Aslında temel sıkıntı burada kendini gösteriyor. Görülmesi gereken, fark edilmesi gereken problem bu. İnsanımız çürüyor.Tarih yazan bir milletin evlatlarının portresi böyle olmamalı. Bugün böyle bir görüntü arzeden gencimiz, geleceği nasıl şekillendirecek dersiniz?Problem bu. Çözüm de burada gizli aslında.Çözüm insanda; onu gereğince tanımada. İhtiyaçlarını, ihtiraslarını, faziletlerini, eksiklerini tam anlamıyla tespit edip ona göre şekillendirmede.Bu nasıl yapılacak? Kim yapacak?Bu soruyu ümitsizlik göstergesi olarak soranlara diyeceğimiz bir şey yok. Allah daralmış gönüllerine genişlik versin.Ama çözümün adresini öğrenmek için soranlara diyeceklerimiz var.Çözüm tabii ki insanı tanıyanlarda. İki veciz ifadeyi aktaracağım sizlere:"İnsan gönüldür, gönül", "İnsan meselesi halledilmedikçe hiçbir mesele halledilemez".Bu ifadelerin sahibi hepinizin yakından tanıdığı Prof. Dr. Haydar Baş. Ve bu ifadeler yeni söylenmiş değil.Dahası var. Bunlar sadece kuru ifadeler de değil. Bu temel tespit üzerine yapılan pek çok çalışma ve eser var. Bunları duymayan da kalmadı.Eeeee o zaman, neyi bekliyoruz?Kusura bakmayın, sözün fazlası deliye söylenir.