IMF'nin istediği yasaları meclisten geçirmemen rahatlığı ile, Başbakan Ecevit, IMF Başkanını aradı. Ev ödevlerimizi yapmamazı dolayısıyla, memnuniyetimizi IMF'ye anlatarak onların da memnuniyetlerini duymak istedik.
Ancak IMF Başkanı Emlakbank ve Telekom konusunda dahatsızlıklarını hemen iletiverdi.
Bilindiği gibi, Emlakban'ın kapatılması ile ilgili yasa Meclis'ten geçti, Cumhurbaşkanın da imzasını bekliyor. Telekom da ise, Derviş ile Ulaştırma Bakanı Öksüz'le arasında daha önce beş artı iki olarak anlaşılan yönetim kurulu, daha sonra çıkan anlaşmazlık sebebiyle ve Başbakan'ın oraya giderek dört artı iki artı bir olarak yeni yönetimin belirlenmesiyle, ülkenin ve koalisyonun sıkıntısı diye adlandırılan bu iş çözüme kavuşturulmuştu.
IMF bunlardan çok rahatsız olmuş. Türk insanının çektiği sıkıntılardan, için düştüğü bunalımlardan, yoksulluktan, işsizlikten... hiç bahsetmediğine göre, bunlardan bir rahatsızlığı olmasa gerek.
Tütün, şeker, bankalar, tahkim, Telekom ve diğer öneme haiz olmazsa olmaz denilen konular IMF'in istediği şekilde, getirisi götürüsü düşünülmeden, halledildi. Verilen taahhütler gereği, ülkemizin üreten istihdamı oluşturan işyerleri bir bir kapandı. Üretim durdu, işsizlik, yoksulluk had safhaya ulaştı. İnsanlarımızın psikolojik olarak ruh halleri bozuldu. Toplumda cinnet olayları her geçen gün artarak devam etmekte. Bunlarla birlikte ekonomik olarak da IMF'e olan bağımlılığımız kronikleşti. Bütün bunlara rağmen bir türlü şu IMF'i memnun edemedik.
Memnun olmalarıda asla mümkün değil.
Bütün bunların sebebi iyi yönetilememekten dolayı, sürekli borçlanmak ve el açmanın getirdiği acziyetten kaynaklanmaktadır. İşin acı tarafı, bu aldığımız borçları nasıl ödeyebileceğimizin çözümü yine borçlanarak çözülmeye çalışılmaktadır.
Yani yanlışı yanlışla telafi etme yolunun tercih edilmesidir.
Türkiye borç olarak bu işi artık daha fazla götüremez. Yeryüzünde hiç bir millet bu kadar uzun müddet, bu kadar sıkıntıya tahammül edemez. Hükümet, gücünü kullanarak, vatandaşın üzerine, taşıyamayacağı yükleri bu güne kadar yüklemiştir.
Ancak insanımızın fedakarlık yapacak artık takati kalmamıştır. Birileri memnun olmuyor diye memnun etmek için fazla ısrarcı olmaya artık gerek yoktur.
Kendimize dönelim, aradığımız aslında bizde fazlasıyla mevcuttur. Üretime, yatırıma, istihdama ve ihracata dönük projeler ve çalışmalar başlatalım.
Aksi halde, globalleşen dünyada, egemen gücün idaresi altında ezilip, yok oluruz da, yine kimseyi memnun edemeyiz.
Ancak IMF Başkanı Emlakbank ve Telekom konusunda dahatsızlıklarını hemen iletiverdi.
Bilindiği gibi, Emlakban'ın kapatılması ile ilgili yasa Meclis'ten geçti, Cumhurbaşkanın da imzasını bekliyor. Telekom da ise, Derviş ile Ulaştırma Bakanı Öksüz'le arasında daha önce beş artı iki olarak anlaşılan yönetim kurulu, daha sonra çıkan anlaşmazlık sebebiyle ve Başbakan'ın oraya giderek dört artı iki artı bir olarak yeni yönetimin belirlenmesiyle, ülkenin ve koalisyonun sıkıntısı diye adlandırılan bu iş çözüme kavuşturulmuştu.
IMF bunlardan çok rahatsız olmuş. Türk insanının çektiği sıkıntılardan, için düştüğü bunalımlardan, yoksulluktan, işsizlikten... hiç bahsetmediğine göre, bunlardan bir rahatsızlığı olmasa gerek.
Tütün, şeker, bankalar, tahkim, Telekom ve diğer öneme haiz olmazsa olmaz denilen konular IMF'in istediği şekilde, getirisi götürüsü düşünülmeden, halledildi. Verilen taahhütler gereği, ülkemizin üreten istihdamı oluşturan işyerleri bir bir kapandı. Üretim durdu, işsizlik, yoksulluk had safhaya ulaştı. İnsanlarımızın psikolojik olarak ruh halleri bozuldu. Toplumda cinnet olayları her geçen gün artarak devam etmekte. Bunlarla birlikte ekonomik olarak da IMF'e olan bağımlılığımız kronikleşti. Bütün bunlara rağmen bir türlü şu IMF'i memnun edemedik.
Memnun olmalarıda asla mümkün değil.
Bütün bunların sebebi iyi yönetilememekten dolayı, sürekli borçlanmak ve el açmanın getirdiği acziyetten kaynaklanmaktadır. İşin acı tarafı, bu aldığımız borçları nasıl ödeyebileceğimizin çözümü yine borçlanarak çözülmeye çalışılmaktadır.
Yani yanlışı yanlışla telafi etme yolunun tercih edilmesidir.
Türkiye borç olarak bu işi artık daha fazla götüremez. Yeryüzünde hiç bir millet bu kadar uzun müddet, bu kadar sıkıntıya tahammül edemez. Hükümet, gücünü kullanarak, vatandaşın üzerine, taşıyamayacağı yükleri bu güne kadar yüklemiştir.
Ancak insanımızın fedakarlık yapacak artık takati kalmamıştır. Birileri memnun olmuyor diye memnun etmek için fazla ısrarcı olmaya artık gerek yoktur.
Kendimize dönelim, aradığımız aslında bizde fazlasıyla mevcuttur. Üretime, yatırıma, istihdama ve ihracata dönük projeler ve çalışmalar başlatalım.
Aksi halde, globalleşen dünyada, egemen gücün idaresi altında ezilip, yok oluruz da, yine kimseyi memnun edemeyiz.
Hakan Bektaş / diğer yazıları
- Başaramayanlar başarısızdır / 29.03.2006
- Yavru vatan / 01.12.2001
- Her geçen gün daha da batıyoruz / 09.10.2001
- Tarihi iflas / 04.09.2001
- Bunları haketmedik / 27.08.2001
- Hükümetin yaz-kış hikayeleri / 14.08.2001
- Yoksulluk ve yardımın böylesi / 07.08.2001
- Dokuya göre program şart / 31.07.2001
- Sıra siyasilerde / 17.07.2001
- İç işlerimize açık müdahale / 10.07.2001
- Yavru vatan / 01.12.2001
- Her geçen gün daha da batıyoruz / 09.10.2001
- Tarihi iflas / 04.09.2001
- Bunları haketmedik / 27.08.2001
- Hükümetin yaz-kış hikayeleri / 14.08.2001
- Yoksulluk ve yardımın böylesi / 07.08.2001
- Dokuya göre program şart / 31.07.2001
- Sıra siyasilerde / 17.07.2001
- İç işlerimize açık müdahale / 10.07.2001