“Kefenimizi giydik”
“Öcalan ‘sayındır’, fikir suçlusu değil, aldığı kellelerin hesabını vermektedir”
“Biz bu yola baş koyduk”
“Elimizi taşın altına koyduk”
“Sadece elimizi değil bedenimizi de taşın altına koyduk”
“Şeytanla bile görüşürüz”
“Türklük ayaklarımızın altındadır.”
“Dinsel milliyetçiliğe de karşıyız”
“Hadi o bayrağı Diyarbakır’da, Hakkâri’de salla da göreyim.”
“Senin teröristin iyi, benim ki kötü”
“Öcalan beş vakit namaz kılardır”
“Öcalan için bebek katili, İmralı canisi vs. söylemler kullanılmayacak”
“Alparslan Türkeş bile sürece destek verirdi.” vs. vs. vs…
PKK ve onun idam mahkûmu elebaşı için, üç dönemdir iktidar olan Erdoğan ve arkadaşlarının bu ve buna benzer daha birçok söylemlerini özellikle 2013’ün birinci gününden beri sıkça duyduk ve daha da duyacağız.
Baştan söyleyeyim; üç dönemdir ülkemizi tek başına yöneten iktidarın gerekli sosyal, siyasi ve askeri tedbirler almayarak, alamayarak teröre, teröriste teslimiyetin bir ifadesidir bu söylemler.
Erdoğan işine geldi mi, hemen 2002’de şöyleydi, şimdi böyle tanımlamaları yapar. 2002’de doğu illerimizde terör örgütünün resmi sözcüleri bu kadar etkin miydi? Meydanlara yüz binler toplanıyor muydu? Kim! Terörist anlayışlarının şehirlerde zemin bulmasına imkân sağladı? Ecevit mi? Demirel mi? Yoksa Erdoğan mı?
Daha dün CHP’li Nur Serter’i, ikna odaları konusunda yerden yere vurup, din tüccarlığı yapıp, siyasi rant sağlayanlar şimdi “akil adamlar” bulmuş ve ovaya salmışlar. Milletimizin % 58’i Öcalan ile el sıkışmanıza destek veriyor, diyordunuz. Öyleyse milletimizin çoğunun, film sahnelerinden (cesur sahne dedikleri) hatırladıkları akil adamlara ne ihtiyacınız var?
Nur Serter, kendi ideoloji ve inancını, makamını da kullanarak öğrencilere kabul ettirmeye çalışıyordu. Siz ne yapıyorsunuz? Sizler aynı yolun yolcularısınız. Yahu benimki hak, onunki batıldı. Hadi ordan! Hakk’ın kitabında, katille el sıkışmak, insanları, katilin kucağına itelemek var mı?
İktidar çözümsüz. İktidar şaşkın. Geri de dönemiyor. Onun için milleti bu vebale nasıl ortak ederim arayışına girdiler. Rahmetli Atatürk’ün bile adını bu “süreç” dedikleri teslimiyete katmaya kalktılar.
Neymiş! Millet tanımı, Atatürk’ün dualarla açtığı 1. Meclis’in kabul ettiği tanım olmalıymış. Bak sen! Bir anda Atatürk’ü hatırladılar.
Dini söylemleri zaten hiç bırakmadılar. Kardeşkanı dökülmemeliymiş, büyük vebalmiş filan... İyi de kardeş kardeşin canına kıyar mı? Kıyarsa ebedi cehennemlik olduğunu bilmez mi? Ebedi cehennemlik olmak için bir ülke bölünmek istenir mi? Müslüman olanların bu sorulara vereceği cevap bellidir.
İktidarın bu süreçte, niyeti kendini haklı çıkarmak olsa da, doğru bir tespiti var; “Muhalefetin çözümü yok.” İktidarın çözümü neydi? “Ey Terörist başı ve elamanları! Ne derseniz kabul.”
Çözümsüzlerle veya teslimiyetçi bir anlayışla terör başta olmak üzere ülkemizin, milletimizin yaşadığı sorunlar çözülür mü? Hayır.
Bir devletin sorunlarını çözmesi için devlet, ekonomi, aile ve ordusunun güçlü olması lazımdır. Bu temel dört kurumu güçlü hale getirecek politikaların sahibi ise Prof. Dr. Haydar Baş’tır.
Örneğin! Senin bir vatandaşlık maaşı projen olsa, ev hanımlarına emeklilik projen olsa, asgari ücretin en az fakirlik sınırının üstünde bir rakam olsa, sağlığın, eğitimin devlet eliyle bedava olsa, tarım ve hayvancılığın devlet desteği ve güvencesinde olsa, mezhep ayrıştırmasına değil kaynaştırmasına yönelik ilahi ölçüleri ortaya koysan, tarihinle, kültürünle barışık olarak geleceğe baksan, senyorajın ne olduğunu bilsen, bilim ve ilim adamlarını, ülkesi için hizmet edecek şekilde yetişmesini sağlasan vs. bu ülkede bırak terörü sivrisinek sorunu bile olmaz.
Ama sen yüzünü Brüksel’e, Washington’a çevirir, Yahudi ve Hıristiyanları dost edinirsen, Allah’ta sana, bebek katilinin önünde iki büklüm durmayı nasip eder…
“Öcalan ‘sayındır’, fikir suçlusu değil, aldığı kellelerin hesabını vermektedir”
“Biz bu yola baş koyduk”
“Elimizi taşın altına koyduk”
“Sadece elimizi değil bedenimizi de taşın altına koyduk”
“Şeytanla bile görüşürüz”
“Türklük ayaklarımızın altındadır.”
“Dinsel milliyetçiliğe de karşıyız”
“Hadi o bayrağı Diyarbakır’da, Hakkâri’de salla da göreyim.”
“Senin teröristin iyi, benim ki kötü”
“Öcalan beş vakit namaz kılardır”
“Öcalan için bebek katili, İmralı canisi vs. söylemler kullanılmayacak”
“Alparslan Türkeş bile sürece destek verirdi.” vs. vs. vs…
PKK ve onun idam mahkûmu elebaşı için, üç dönemdir iktidar olan Erdoğan ve arkadaşlarının bu ve buna benzer daha birçok söylemlerini özellikle 2013’ün birinci gününden beri sıkça duyduk ve daha da duyacağız.
Baştan söyleyeyim; üç dönemdir ülkemizi tek başına yöneten iktidarın gerekli sosyal, siyasi ve askeri tedbirler almayarak, alamayarak teröre, teröriste teslimiyetin bir ifadesidir bu söylemler.
Erdoğan işine geldi mi, hemen 2002’de şöyleydi, şimdi böyle tanımlamaları yapar. 2002’de doğu illerimizde terör örgütünün resmi sözcüleri bu kadar etkin miydi? Meydanlara yüz binler toplanıyor muydu? Kim! Terörist anlayışlarının şehirlerde zemin bulmasına imkân sağladı? Ecevit mi? Demirel mi? Yoksa Erdoğan mı?
Daha dün CHP’li Nur Serter’i, ikna odaları konusunda yerden yere vurup, din tüccarlığı yapıp, siyasi rant sağlayanlar şimdi “akil adamlar” bulmuş ve ovaya salmışlar. Milletimizin % 58’i Öcalan ile el sıkışmanıza destek veriyor, diyordunuz. Öyleyse milletimizin çoğunun, film sahnelerinden (cesur sahne dedikleri) hatırladıkları akil adamlara ne ihtiyacınız var?
Nur Serter, kendi ideoloji ve inancını, makamını da kullanarak öğrencilere kabul ettirmeye çalışıyordu. Siz ne yapıyorsunuz? Sizler aynı yolun yolcularısınız. Yahu benimki hak, onunki batıldı. Hadi ordan! Hakk’ın kitabında, katille el sıkışmak, insanları, katilin kucağına itelemek var mı?
İktidar çözümsüz. İktidar şaşkın. Geri de dönemiyor. Onun için milleti bu vebale nasıl ortak ederim arayışına girdiler. Rahmetli Atatürk’ün bile adını bu “süreç” dedikleri teslimiyete katmaya kalktılar.
Neymiş! Millet tanımı, Atatürk’ün dualarla açtığı 1. Meclis’in kabul ettiği tanım olmalıymış. Bak sen! Bir anda Atatürk’ü hatırladılar.
Dini söylemleri zaten hiç bırakmadılar. Kardeşkanı dökülmemeliymiş, büyük vebalmiş filan... İyi de kardeş kardeşin canına kıyar mı? Kıyarsa ebedi cehennemlik olduğunu bilmez mi? Ebedi cehennemlik olmak için bir ülke bölünmek istenir mi? Müslüman olanların bu sorulara vereceği cevap bellidir.
İktidarın bu süreçte, niyeti kendini haklı çıkarmak olsa da, doğru bir tespiti var; “Muhalefetin çözümü yok.” İktidarın çözümü neydi? “Ey Terörist başı ve elamanları! Ne derseniz kabul.”
Çözümsüzlerle veya teslimiyetçi bir anlayışla terör başta olmak üzere ülkemizin, milletimizin yaşadığı sorunlar çözülür mü? Hayır.
Bir devletin sorunlarını çözmesi için devlet, ekonomi, aile ve ordusunun güçlü olması lazımdır. Bu temel dört kurumu güçlü hale getirecek politikaların sahibi ise Prof. Dr. Haydar Baş’tır.
Örneğin! Senin bir vatandaşlık maaşı projen olsa, ev hanımlarına emeklilik projen olsa, asgari ücretin en az fakirlik sınırının üstünde bir rakam olsa, sağlığın, eğitimin devlet eliyle bedava olsa, tarım ve hayvancılığın devlet desteği ve güvencesinde olsa, mezhep ayrıştırmasına değil kaynaştırmasına yönelik ilahi ölçüleri ortaya koysan, tarihinle, kültürünle barışık olarak geleceğe baksan, senyorajın ne olduğunu bilsen, bilim ve ilim adamlarını, ülkesi için hizmet edecek şekilde yetişmesini sağlasan vs. bu ülkede bırak terörü sivrisinek sorunu bile olmaz.
Ama sen yüzünü Brüksel’e, Washington’a çevirir, Yahudi ve Hıristiyanları dost edinirsen, Allah’ta sana, bebek katilinin önünde iki büklüm durmayı nasip eder…
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Barışa değil bölünmeye gidiyoruz / 13.05.2025
- Suikasttan itibar çıkarmak / 12.05.2025
- Her şartta alkışlayanlar ve her şartta karşı olanlar / 11.05.2025
- PKK silah bırakacakmış… Nasılda kandırılıyoruz? / 10.05.2025
- Altına aldanma / 09.05.2025
- AKP iktidarı da kaybettiğinin farkında / 08.05.2025
- İç cephe ve terörsüz Türkiye aldatmacası / 06.05.2025
- Gazze unutuldu, BOP içinde kim, kiminle dost? / 05.05.2025
- İhtiras ve minnet ile devlet yönetilir mi? / 04.05.2025
- Bantçılar, izah ve mizah / 03.05.2025
- Suikasttan itibar çıkarmak / 12.05.2025
- Her şartta alkışlayanlar ve her şartta karşı olanlar / 11.05.2025
- PKK silah bırakacakmış… Nasılda kandırılıyoruz? / 10.05.2025
- Altına aldanma / 09.05.2025
- AKP iktidarı da kaybettiğinin farkında / 08.05.2025
- İç cephe ve terörsüz Türkiye aldatmacası / 06.05.2025
- Gazze unutuldu, BOP içinde kim, kiminle dost? / 05.05.2025
- İhtiras ve minnet ile devlet yönetilir mi? / 04.05.2025
- Bantçılar, izah ve mizah / 03.05.2025