DEAŞ ve El Kaide paraları Batı'ya akıyor
Ortaya çıktıkları günden bu yana gerçekleştirdikleri saldırılarla en büyük zararı Müslümanlara veren, Müslümanların terörist muamelesi görmesine neden olan DEAŞ ve El Kaide gibi terör örgütleri Batılı ülkeler için gerçek bir tehdit değil.
17.09.2017 00:00:00
YENİ MESAJ/HABER-ANALİZ
İslam coğrafyasında karanlık ilişkiler sonucu ortaya çıkan Irak-Şam İslam Devleti (DEAŞ) ve El Kaide gibi terör örgütlerinin kanlı saldırıları sonucu binlerce Müslüman öldü, on binlercesi de yaralandı. Bu terör örgütlerinin varlıkları Batılı ülkelerce müdahalelere gerekçe yapılarak, Afganistan ve Irak başta olmak üzere çoğunlukla Müslüman nüfusa sahip birçok ülkenin işgal edilmesine neden oldu.
DEAŞ ve El Kaide bağlantılı örgütler, Batılı ülkelerde de kanlı terör saldırıları gerçekleştirdi. Son olarak 15 Eylül'de İngiltere'nin başkenti Londra'nın güneybatısındaki Parsons Green istasyonundaki metro trenine konulan el yapımı bombanın patlaması sonucu 29 kişi yaralandı. Saldırıdan sonra İngiltere'deki terör tehdit seviyesi en üst basamak olan 'kritik' seviyeye çıkarıldı.
Batılı ülkelerde gerçekleşen DEAŞ ve El Kaide bağlantılı terör saldırıları da en fazla yine Müslümanlara zarar veriyor. 11 Eylül 2001'de New York'taki İkiz Kuleler'e gerçekleşen El Kaide bağlantılı terör saldırılarından bu yana Batılı ülkelerde Müslümanlara bakış köklü bir değişime uğramış durumda. Geçmişte de Müslüman'a bakışın sorunsuz olduğunu iddia etmek mümkün değil ancak, 2001'deki saldırıları bir milat kabul edersek söz konusu terör saldırılarında sonra Müslümanlar potansiyel birer terörist muamelesi görmeye başladılar. Bu dönemde Müslümanlara yönelik ırkçı söylem ve saldırıların sayısında da patlama yaşandı.
İtiraflar geliyor
Bu gerçekler ışığında DEAŞ ve El Kaide gibi sözde İslamcı terör örgütlerinin Batılı ülkeler için bir tehdit olduklarından çok daha fazla Müslümanlar için tehdit oldukları tespiti rahatlıkla yapılabilir. Bu bağlamda Batılı ülkelerden zaman zaman itiraf niteliğinde açıklamalar da geliyor.
ABD merkezli Washington Yakın Doğu Araştırmaları Enstitüsü (Washington Institute) uzmanı Aaron Zelin, DEAŞ ya da El Kaide'nin başta İsrail olmak üzere Batı için tehdit olmadığı görüşünü paylaştı. DEAŞ'ın Irak ve Suriye'de kontrol ettiği toprakları hiçbir direnç ortaya koymadan, Suriye'de PKK/PYD, Irak'ta ise Barzani gibi Batılılarla ortak çalışan gruplara terk ettiği de göz önüne alınırsa bu terör örgütlerinin gerçek amaçlarının ne olduğu daha iyi anlaşılabilir.
DEAŞ paraları Batı'ya akıyor
İslam coğrafyasında Batılı ülkelerin gizli servislerinin desteğiyle ortaya çıkan DEAŞ ve El Kaide gibi terör örgütleriyle bağlantılı gruplar, köşeye sıkıştıklarında kasalarındaki büyük miktarlardaki parayı ?en güvendikleri yer olduğundan olsa gerek- Batılı ülkelere kaydırdıkları ortaya çıktı.
Geçtiğimiz günlerde Rusya'dan yapılan bir açıklamada bu gerçek ifade edildi. Rusya Dışişleri Bakanlığı Yeni Tehditler Departmanı Başkan Yardımcısı Dimitriy Feoktistov, DEAŞ'ın yenilgiye uğradığını hissederek kontrol ettiği topraklardan Avrupa dâhil olmak üzere diğer ülkelere para transferleri yapmaya başladığını açıkladı.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) bünyesindeki Mali Eylem Görev Gücü'nün (FATF) Roma'da yapılan toplantısında konuşan Feoktistov, militanların kontrol ettiği bölgelerden paraların ilk kez ters yöne hareket etmeye başladığını vurguladı.
Rus diplomat, "Daha önce DEAŞ'ın kontrol ettiği alanlarda mali kaynaklarını da topladığı söylenebilirken, şimdiyse tüm alanları kaybedecekleri hissederek DEAŞ'ın parasal kaynaklarını Avrupa ülkeleri dâhil olmak üzere, ters yöne transfer etmeye başladığını görüyoruz" ifadelerini kullandı.
İslam coğrafyasında karanlık ilişkiler sonucu ortaya çıkan Irak-Şam İslam Devleti (DEAŞ) ve El Kaide gibi terör örgütlerinin kanlı saldırıları sonucu binlerce Müslüman öldü, on binlercesi de yaralandı. Bu terör örgütlerinin varlıkları Batılı ülkelerce müdahalelere gerekçe yapılarak, Afganistan ve Irak başta olmak üzere çoğunlukla Müslüman nüfusa sahip birçok ülkenin işgal edilmesine neden oldu.
DEAŞ ve El Kaide bağlantılı örgütler, Batılı ülkelerde de kanlı terör saldırıları gerçekleştirdi. Son olarak 15 Eylül'de İngiltere'nin başkenti Londra'nın güneybatısındaki Parsons Green istasyonundaki metro trenine konulan el yapımı bombanın patlaması sonucu 29 kişi yaralandı. Saldırıdan sonra İngiltere'deki terör tehdit seviyesi en üst basamak olan 'kritik' seviyeye çıkarıldı.
Batılı ülkelerde gerçekleşen DEAŞ ve El Kaide bağlantılı terör saldırıları da en fazla yine Müslümanlara zarar veriyor. 11 Eylül 2001'de New York'taki İkiz Kuleler'e gerçekleşen El Kaide bağlantılı terör saldırılarından bu yana Batılı ülkelerde Müslümanlara bakış köklü bir değişime uğramış durumda. Geçmişte de Müslüman'a bakışın sorunsuz olduğunu iddia etmek mümkün değil ancak, 2001'deki saldırıları bir milat kabul edersek söz konusu terör saldırılarında sonra Müslümanlar potansiyel birer terörist muamelesi görmeye başladılar. Bu dönemde Müslümanlara yönelik ırkçı söylem ve saldırıların sayısında da patlama yaşandı.
İtiraflar geliyor
Bu gerçekler ışığında DEAŞ ve El Kaide gibi sözde İslamcı terör örgütlerinin Batılı ülkeler için bir tehdit olduklarından çok daha fazla Müslümanlar için tehdit oldukları tespiti rahatlıkla yapılabilir. Bu bağlamda Batılı ülkelerden zaman zaman itiraf niteliğinde açıklamalar da geliyor.
ABD merkezli Washington Yakın Doğu Araştırmaları Enstitüsü (Washington Institute) uzmanı Aaron Zelin, DEAŞ ya da El Kaide'nin başta İsrail olmak üzere Batı için tehdit olmadığı görüşünü paylaştı. DEAŞ'ın Irak ve Suriye'de kontrol ettiği toprakları hiçbir direnç ortaya koymadan, Suriye'de PKK/PYD, Irak'ta ise Barzani gibi Batılılarla ortak çalışan gruplara terk ettiği de göz önüne alınırsa bu terör örgütlerinin gerçek amaçlarının ne olduğu daha iyi anlaşılabilir.
DEAŞ paraları Batı'ya akıyor
İslam coğrafyasında Batılı ülkelerin gizli servislerinin desteğiyle ortaya çıkan DEAŞ ve El Kaide gibi terör örgütleriyle bağlantılı gruplar, köşeye sıkıştıklarında kasalarındaki büyük miktarlardaki parayı ?en güvendikleri yer olduğundan olsa gerek- Batılı ülkelere kaydırdıkları ortaya çıktı.
Geçtiğimiz günlerde Rusya'dan yapılan bir açıklamada bu gerçek ifade edildi. Rusya Dışişleri Bakanlığı Yeni Tehditler Departmanı Başkan Yardımcısı Dimitriy Feoktistov, DEAŞ'ın yenilgiye uğradığını hissederek kontrol ettiği topraklardan Avrupa dâhil olmak üzere diğer ülkelere para transferleri yapmaya başladığını açıkladı.
Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) bünyesindeki Mali Eylem Görev Gücü'nün (FATF) Roma'da yapılan toplantısında konuşan Feoktistov, militanların kontrol ettiği bölgelerden paraların ilk kez ters yöne hareket etmeye başladığını vurguladı.
Rus diplomat, "Daha önce DEAŞ'ın kontrol ettiği alanlarda mali kaynaklarını da topladığı söylenebilirken, şimdiyse tüm alanları kaybedecekleri hissederek DEAŞ'ın parasal kaynaklarını Avrupa ülkeleri dâhil olmak üzere, ters yöne transfer etmeye başladığını görüyoruz" ifadelerini kullandı.