Soğuk Savaş döneminde, devletlerin dış politikaları değişmez bir konumda idi. Söylemler dahi basmakalıptı. Bu sebepten o dönemde dış politikayı yürütmek gayet kolaydı. Soğuk Savaş bitince, ezberler bozuldu. Dış politikada çok yönlülük dönemi başladı. Tabii olarak birçok politikacı ve diplomat, yeni döneme ayak uyduramadı, eski alışkanlıklarından kurtulamadı. Ne yapacakları, nasıl davranacakları hususunda bocaladılar, daha yerinde bir deyişle şaşırdılar.Devlet adamı, işte böyle durumlarda belli olur. Şöyle ki, devlet adamı, gelişmeleri doğru olarak okur ve gerekli tedbirleri zamanında alır. Onun için derler ki, "Devlet adamı yanlışları anında, politikacı iş işten geçtikten sonra görür."Devletlerin en önemli işlerinin başında dış politika yer alır. Çünkü dış politika devletlerin varlığı ve yokluğu ile ilgili bir konudur. Devletlerin dış politika anlayışı, tarihi süreç içerisinde gelişir ve olgunlaşır. Bu demek değildir ki, dış politikalarda değişiklik olmaz. Elbette şartlar değişince, dış politikalar da değiştirilir, ancak anlayışlar aynen devam ettirilir. Görülen o ki, Soğuk Savaş döneminden sonra devletlerin dış politikalarında büyük değişiklikler oldu. En önemli değişiklik, ABD'nin kendini tek süper güç ilân etmesi ve bu yönde politika izlemesiydi. Ne var ki, ABD'nin söz konusu politikasına, başta Rusya olmak üzere birçok devlet karşı çıktı. Karşı çıkışlar, sözden eyleme dönüştü, ardından alternatif kuruluşlar oluşturuldu ve böylece dış politikada yeni bir dönem başladı.Yeni dönemde de emperyalist devletler Ortadoğu'yu hedef seçtiler. Diğer bir deyişle sömürücü güçler, Müslümanları birbirine kırdırmanın peşine düştüler. Ne yazık ki, bu hain plânı gerçekleştirmek için Ortadoğu'da ajan bulmakta hiç zorluk çekmediler. Esasen yeni dönemde, Müslümanların önüne yeni ufuklar açılmıştı. Fakat hiçbir ülke, Türkiye de dâhil, bu fırsatı değerlendirememiştir. Türkiye, gönül ve inanç coğrafyası olan Ortadoğu'da başrol oynayacağı yerde, ABD'li Yahudilerin ortaya koyduğu 'Büyük Ortadoğu Projesi'nin eş başkanlığını üstlendi.Bu, kelimenin tam anlamıyla tarihi tersyüz etmekti. Nitekim Türkiye'nin yanlış hesabı Bağdat'tan döndü. Dönmesine döndü de, bunu anlayan oldu mu? Korkumuz o ki, AKP hükümeti aynı yanlışı sürdürecektir. Sürdürmeyeceğinin, ilk işareti, Suriye politikasını sil baştan yapmasıdır. ABD, Ortadoğu haritalarını İsrail'in güvenliği için değiştirmek istiyor. Irak gibi Suriye de bunun için hedef tahtasına konuldu. Rusya, haritaların değiştirilmesine silâhla müdahalede bulundu. Dolayısıyla Ortadoğu'da denklem değişti. Peki, bu durumda Türkiye ne yapmalı? Bazıları dünya politikasını büyük devletler belirler, Türkiye gibi devletlerin yapabileceği bir şey yok, mealinde sözler sarf ediyorlar. Yazıklar olsun! Türkiye, orta büyüklükte bir devlettir. Gücü küçümsenmeyecek boyuttadır. Orta büyüklükteki devletler, her zaman sömürücü güçlerin oyunlarını bozmuştur. Türkiye, en zayıf düştüğü İstiklâl Mücadelesi döneminde, bunu emsali görülmemiş bir şekilde başarmıştır. Bugün de aynı başarıyı gösterebilir, göstermek zorundadır. Aksi halde felâket kaçınılmazdır. Dış politikada en olumsuzu düşünerek hareket etmek gerekir. AKP hükümeti ise, Suriye politikasını olumsuzu düşünmek şöyle dursun, bir hayal üzerine kurdu, sonunda da duvara tosladı. Suriye'nin başından Esat gitsin, şu muhalif güçlesin gibi iddialar, artık terk edilmelidir. İşin vahameti, bu iddiaları aşmış ve geçersiz kılmıştır. Acilen tarihi şahsiyetimize uygun ve milli menfaatlerimizi esas alan bir politika hayata geçirilmelidir.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018