Seçimler, demokrasinin bayramı kabul edilir. Seçim kampanyaları da bayrama hazırlıktır. Bu iş, ülkemizde böyle mi oluyor? Maalesef hayır. Az sayılmayacak demokrasi tecrübemize rağmen, seçimlere bayram havasında gidemiyoruz. Seçimlerde öne çıkması gereken plânlar, projeler ve tezler yerine, kinler, nefretler, hileler, desiseler yaygınlaşıyor ve bunların sonucu çatışmalar, kamplaşmalar, kutuplaşmalar ve zıtlaşmalar yaşanıyor. Bir başka deyişle, siyaset, siyah hasede dönüşüyor. Seçimler bitiyor, fakat kırgınlık ve dargınlıklar sürüyor. Demokratik ülkelerde partiler, seçim döneminde en fazla dış politika ve ekonomiyi tartışırlar. Dış politikada etkin olmayan ülkelerde ise seçim tartışmaları tamamen ekonomi üzerinde yoğunlaşır. Partiler, tezlerini anlatarak halktan oy isterler. Medya da her tezi olduğu gibi halka yansıtır, kamuoyunun oluşmasına yardımcı olur. Ne yazık ki, Türkiye'de tam tersi bir durum söz konusu. Dış politika ve ekonomide, hatta her alanda temel tercihleri aynı olan partiler, çok farklıymış gibi empoze ediliyor. Gerçekten, her konuda farklı bir tezi olan BTP'ye karşı, emsali görülmemiş bir karartma uygulanıyor. Örnek olarak ekonomi politikasını alalım. Malum, 2001 krizinden sonra, krizden kurtulmak için Kemal Derviş, Dünya Bankası'ndan getirildi. "Getirildi" diyoruz, Dönemin Dünya Bankası Başkanı James Wolfnsohn ise Fransız Le Monde Gazetesi'ne 26 Nisan 2001'de yaptığı açıklamada, "Kemal Derviş'i Türkiye'ye biz gönderdik" diyor. Getirilme ile gönderilme arasındaki fark çok mühim. Hangisinin doğru olduğu, Kemal Derviş'in programına bakınca anlaşılır. Neyse, bunu geçelim, Kemal Derviş'in ekonomik krizi çözmek için uygulamaya koyduğu "Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı"na birazcık değinelim. Bu programın uygulanmasına MHP, ANAP ve DSP koalisyonu döneminde başlandı. Arkasından iktidara gelen AKP de aynı programı sürdürdü. Programın mimarı Kemal Derviş, CHP'den milletvekili seçildi ve CHP adına çıktığı meclis kürsüsünden Hükümete övgüler yağdırdı. Zaten başkası da düşünülemezdi. Bu da gösteriyor ki, sağ-sol parti ayırımı hiçbir anlam ifade etmiyor. Sağcısı da solcusu da Kemal Derviş'in programında, yani küreselleşmede ittifak ettiğine göre, arada önemli hiçbir fark bulunmamaktadır. Seçim döneminde ileri sürülen önemsiz, teferruata yönelik nüanslara aldanmayalım.Şimdi yeni bir seçimi gidiyoruz. Ortada yine "Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı" var. Bu nasıl bir iştir? Kaç yıldır güçlü ekonomiye geçemedik. Ne zaman geçeceğimiz de belli değil. Hal böyle iken IMF'ci partiler, hâlâ "Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı"na sarılıyorlar. Demek ki, IMF'ci partiler, sözde muhalif, özde müttefiktirler. Öyleyse, "muhalif, alternatif parti hangisidir?" sorusu gündeme gelmektedir. Bu soruya verilecek cevap, BTP'den başkası olamaz. Çünkü "Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı"nı ta baştan beri reddeden BTP'dir. Adı geçen programın tam tersine güçsüzlük ve kölelik getireceğini dile getiren BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'tır. BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, sadece söylemekle kalmadı, uluslararası literatüre geçen bir de "Milli Ekonomi Modeli" tezi ortaya koydu. Daha açık bir ifade ile söylersek, Türk milleti 22 Temmuz 2007 seçimlerinde iki ekonomi modelinden birinin seçimini yapacaktır. Bunlardan biri 'Liberal Ekonomi Modeli' diğeri de 'Milli Ekonomi Modeli'dir. 'Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı' Liberal Ekonomi Modeli'nin bir uygulamasıdır. Bugünden söyleyelim, Liberal Ekonomi Modeli'nin uygulamasını aynen devam ettirecek partilerden herhangi birini seçersek, değişen hiçbir şey olmayacaktır. İşsizlik, dış borçlar, cari açık azalmayacak, artacaktır. Yani yaşadığımız hal aynen devam edecektir. Bu halden memnunsak ne âlâ. Değilse, tercihimizi 'Milli Ekonomi Modeli'nden yana kullanalım. Unutmayalım, başımıza gelenler tercihlerimiz yüzündendir.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018